Bir küçük aşk masalı Bölüm 4

Restoranın kapısına gelince ilk gün geldiği gibi derin bir nefes aldı önce, kafası allak bullaktı. Bu onu son görüşü olacaktı, yapabilse şimdi içeri girer olan biteni tüm çıplaklığı ile anlatırdı ama, Tolga o onun bir yalancı olduğunu anladığında, yaşanılan herşeyin bir oyun olduğunu duyduğunda, hissettiklerinin gerçek olduğuna inanır mıydı? Ayrıca onun gibi varoşta büyümüş bir kızı kendine eş olmaya layık bulur muydu? Gerçeği açıklamak bu masalı herkes için kötü bir sonla bitirmekten başka neye yarardı? Oyunu kuralına göre tamamlarsa en azından yıllardır onun için fedakarlıklar yapan, kaybettiği ana babasının boşluğunu tüm sevgi ve ilgisini vererek doldurmaya çalışan halasını rahat ettirebilirdi.

Tolga onu her gün titreyen bir kepçe olarak görüyordu zaten şirkette, tek başına aşk onu farketmesini sağlamamıştı bile, şimdi ona karşı yoğun duygular beslemesinin nedeni, zaten kendine denk bir ailenin zengin ve iyi yetiştirilmiş kızı ile görüşüyor olduğunu sanmasıydı.

Bu oyunun içinde giydiği kıyafetler, cebindeki paralar, hayatı, hatta adı bile sahteyken tek gerçeğin duyguları olması varoş kızı Melek’e bir değer katmıyordu.

Varoşun içinde olabilecek en iyi kısmet çıkmıştı ona, sonu varoşta bitmeyecek bir evliliğin garantisi. Üstelik Murat gerçekten çok iyi bir insandı. Tolga yerine onu sevebilmiş olsaydı yüreği, hakettiği mutluluğu eksiksiz verebilirdi Melek ona.

“Neden bekliyorsun?” diyen sesle sıçradı yerinden, Tolga hemen yanında durmuş, restoranın kapısında öylece duran İnci sandığı Melek’i izliyordu son bir kaç dakikadır.

O derin sular gibi insanı içine çeken gözleri, nemlenmiş ve boşlukta bir noktaya kilitlenmiş duruyordu öylece. Bu haliyle öyle güzeldi ki, ilgi çekmek için restoranın kapının önüne koyduğu bir peri heykeli gibiydi. Yüzündeki hüzünlü ifade bile güzelliğini gölgelemiyor, göz pınarlarında ışıltıyla bekleyen damlalar, taze tenine kıyıpta düşememiş gibi görünüyordu. Tolga bu yüze bir ömür bakmaya doyamayacağını biliyordu artık.

“Geldiğini görmedim, ben de içeri girmek üzereydim şimdi” dedi İnci olan Melek yüzündeki ifadeyi toplamaya çalışarak.

Bir saat öyle hızlı akıp geçmişti ki, ailenin geleceği günü planlayıp, henüz evlilik hayallerine bile geçemeden sona ermişti. Tolga’ya göre daha konuşacakları bir ömür varken, İnci olan Melek için yolun sonuydu artık. Sohbetleri boyunca İnci’nin gözpınarlarında birikip, bir türlü dökülemeyen inci taneleri ve titreyen ellerini mutlulukla bağdaştırdı Tolga. Öyle derin, öyle masum ve kırılgandı ki, oracıkta sarılıp hiç bırakmamak istiyordu onu ama, ikisinin de yapması gereken işleri vardı.

Dönüş yolunda Tolga’dan ayrılırken bindiği takside artık gözyaşlarını tutmuyordu Melek, hayatının en güzel masalı az önce sona ermişti ve az sonra bu masalın içinde olmayı kabul ettiği için üzerine bir de para alacaktı. Satılmış bir mutluluk, satılmış bir aşk, satılmış bir hayal olacaktı her şey bundan sonra. Satmak zorundaydı, başka çaresi yoktu. Taksi evin önünde durduğunda, gözyaşlarını sildi elleriyle. Yavaşça çıktı merdivenleri ve kapıyı çaldı.

“Her şeyi tastamam söylediğim gibi yaptın mı?” dedi İnci onu görür görmez.

“Evet efendim”

“Harika artık seni görmek zorunda kalmayacağım ve tabi Tolga’da. Bundan sonra seni onun etrafında dahi görmeyeyim. Al bakalım bu da paran, şimdi varoşuna geri dönebilirsin.” diyerek para dolu zarfı eline tutuşturup, arkasını dönüp yürüdü İnci, “Ha kıyafetlerin kapının yanındaki torba da, üzerindekiler sen de kalsın. Senin giydiklerini bir daha giyemiyorum nasılsa.”

Elinde bir tomar para ve karşılığında İnci’nin aşağılamaları ile kalakalmıştı holde, dünyanın en güzel duygularını bunlara değişmişti. Acınacak halde hissediyordu kendini. Bu parayı fırlatıp çıkmak istiyordu bu kapıdan ya da öylece yok olmak. İkisini de yapamayacağını biliyordu, eğilip torbayı aldı yerden. Kıyafetleri öylece itiştirilmişti içine, üzerinde ki İnci’nin kıyafetlerinden nefret ettiğini hissetti. Sanki onu sarıp boğazlamak istiyorlardı bu kıyafetler şimdi. Başı yine dönmeye başlayınca, onu bu noktaya getiren kazayı hatırlayıp dışarı çıktı hemen. Düşüp bayılacaksa da bu ucız bedeni taşların üzerine düşsündü bari.

Şimdi eve dönse halası neden erken geldiğini merak edecekti, geniş bahçenin kapısından çıkıp amaçsızca yürüdü bir süre, sahilde bir çay bahçesine vardığında, tuvaleti sorup, üzerindeki kıyafetleri değiştirdi kendisininkilerle. İnci’ninkileri torbaya koyup bıraktı tuvalette.

Para dolu zarfı tuvalate girene kadar elinde taşıdığını farketmemişti bile, onu çantasının en dibine itekledi. Doğrudan halasına verecekti, elini bile sürmek istemiyordu tek kuruşuna bile.

Bundan sonra yine her iş günü o siyah gözleri görecek, kepçe tutan eli titreyecek ama o öylece gözlerinin önünden akıp geçecekti. Herşey başa dönmüştü ama şimdi hisettiği daha çok acıydı. O zamanlar hiç değilse sadece güzel duyguları vardı.

Pelini aradı çay bahçesinde bir sandalyeye oturup, her şeyi anlattı ona ağlayarak. Pelin’i de ağlatmıştı.

“Kızım kaç kişi hayalini yaşama şansına sahip olur ki öyle düşün, o kaza olmamış olsaydı bunları hiç yaşamayacak sadece hayal edecektin. Oysa hayat sana kısa da olsa hayallerini yaşama şansı verdi işte. Üstelik bunları sen söyledin.”

“Evet, biliyorum ama bu kadar kötü hissedeceğimi hiç düşünmemiştim, şimdi ne yapacağım?”

“Bunu hayatının en güzel anısı olarak saklayıp, Murat’la evleneceksin!”

“Ama..”

“Aması yok Melek, madem tüm acıya halan için katlandın, devam edeceksin Murat’la evlendiğinde o kadıncağızın gözü arkada kalmayacak biliyorsun.”

“Haklısın” dedi Melek gözyaşlarını silerek, tüm bu olanlar sürpriz değildi, başından beri biliyordu biteceğini, ona rağmen kendini kontrol etmeden serbest bıraktı aşkını yaşamak için. Bundan sonrasında da Pelin’in dediği gibi hayatının en güzel anıları olarak saklayacaktı yüreğinde.

“Akşam gel istersen” dedi Pelin kapatırken.

“Hayır, halama parayı vereceğim biliyorsun”

“Şimdi ne yapacaksın peki?”

“İş saati dolana kadar oyalanacağım, akşam durağa gelirim, birlikte döneriz”

“Tamam”

Halası zarfın içindeki bir tomar parayı görünce, gözlerini kocaman açıp

“Nereden buldun bunları?” dedi telaşla, Melek’in güzelliği ve saflığı ile hep kandırılacağından korkmuştu, yoksa korktuğu başına mı gelmişti şimdi. Melek halasını bunun birikmiş ikramiyeleri olduğuna ikna etmeye uğraştı bütün gece, hatta cesaret edip “İstersen şirketi ara sor” bile dedi. Halasının asla böyle bir şey yapmayacağını biliyordu. Kadıncağız masanın üzerinde duran ve borçların neredeyse tamamını kapatmaya yetecek paralara bakıp bir yandan sevinçten ağlıyor, bir yandan bir türlü ikna olmadığı için sorular soruyordu.

Sonunda Melek’i öyle bir kucaklayıp, bağrına bastı ki, Melek bu güzel insanın mutluluğunun her şeye değer olduğunu düşündü, o da sımsıkı sarıldı halasına.

Nihayet kendine gelen kadıncağız, yarın hemen gidip borçları kapatacağı parayı küçücük evin neresine koyacağını bilemedi bir süre. Sonra Melek’e dönüp, “Emine Hanım yarın Murat’ın seni iş çıkışı almak için izin istediğini söyledi, çocuklar bir araya gelip, kendileri konuşsun, mahalle de görüşseniz laf olur diye düşünmüşler. Görüyor musun ne nazik insanlar, Allah’ım sonunda yüzümüze bakmaya başladın çok şükür”

Melek içinde kopan fırtınaların yıldırımları bir bir yüreğini delerken gülümsedi halasına, “Olur tabi halacım, sen uygun gördüysen.”

Çok yorgun olduğunu bahane edip, erkenden odasına girdi o gece, neredeyse sabahtan beri bir şey yemediği halde tok olduğunu söyledi halasına, ikramiyeleri kutlamak için pasta yedik şirkette dedi.

Yatağına uzanıp tavanı seyretti öylece, ağladı. Bir hafta önce gerçekten Melek’ti o, bir haftadır İnci olmuştu, yakında Murat’ın karısı olacaktı, ama şimdi kim olduğunu gerçekten bilmiyordu.

Bir daha gerçekten Melek olabilecek miydi acaba?

(Devam edecek)

BİR KÜÇÜK AŞK MASALI İSİMLİ HİKAYENİN BÜTÜN BÖLÜMLERİNİ AŞAĞIDAKİ LİNKLERDEN OKUYABİLİRSİNİZ.

Bölüm 1

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/12/bir-kucuk-ask-masali-bolum-1/

Bölüm 2

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/13/bir-kucuk-ask-masali-bolum-2/

Bölüm 3

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/14/bir-kucuk-ask-masali-bolum-3/

Bölüm 4

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/15/bir-kucuk-ask-masali-bolum-4/

Bölüm 5

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/16/bir-kucuk-ask-masali-bolum-5/

Bölüm 6

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/18/bir-kucuk-ask-masali-bolum-6/

Bölüm 7

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/18/bir-kucuk-ask-masali-bolum-7/

Bölüm 8

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/19/bir-kucuk-ask-masali-bolum-8/

Bölüm 9

https://gulserenkilincyazar.com/2018/04/20/bir-kucuk-ask-masali-bolum-9/

Bir küçük aşk masalı Bölüm 4’ için 8 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s