Varılacak yarınlar – Bölüm 2

Utku’nun arabasının kornası az sonra duyuldu evin önünde, mutfakta Müzeyyen teyzeye yardım eden Ada vedalaşıp evdekilerle çıktı hemen. Muammer bey yine deponun önündeki hortumu almış, delinen yerlerini yamıyordu büyük bir dikkatle.

“Geç kalma!” diye seslendi Ada’nın arkasından.

“Kalmam babacığım, merak etme!” dedi Ada gülümseyerek ona.

Kep giyme töreni üç dört gün sonraydı, akşamına büyük bir otelde balo yapılacaktı. Herkes o gün ne giyeceğini, saçını nasıl yaptıracağını konuşuyor ve karar vermeye çalışıyordu. Erkeklerin kızlar gibi sorunları yoktu elbette. Onlar simokinlerini giyip geleceklerdi sadece.

“O gün gelip alayım mı seni, Müzeyyen teyze ile konuşup?” diye sordu Utku yolda.

“Volkan ile gideriz herhalde.” dedi Ada, hiç düşünmemişti bu konuyu. Gerçi Volkan’ın da birini davet edip etmediğini bilmiyordu ama, eğer öyleyse de Utku ile giderlerdi o zaman zaten.

Utku’nun tanıştıkları günden beri, gösterdiği özel ilginin arkadaşlıktan fazla olduğunu hissediyordu ama, seviyordu onu. Çok iyi bir çocuktu Utku. Okula gidip bir kaç saat çalıştılar birlikte.

“Son provayı burada yapma şansımız olmayacak, salonu hazırlayacaklarmış, istersen törenden önce bize gider öyle yaparız” dedi Utku onu eve bırakırken.

“Olur, evdekilere sorayım, öyle yaparız” dedi Ada. Utku’nun evde de bir piyanosu olduğunu biliyordu. Ailesi aslında onun konservatuara gimesini istemişti ama, o nedense bu bölümde okumayı tercih etmişti. Müzik ile olan aşkının mesleğe dönüşmesini istemiyordu. O zaman bütün keyfi kaçardı bu işin.

Eve döndüğünde Müzeyyen teyze dönmüştü, komşu ziyaretinden, Saadet hanımlarla yeni komşu olmuşlardı ama, yıllar önce İstanbul’dan bir tanışıklıkları olmuştu. Ada’ların hayatlarına girmesinden önce bir hikayeydi bu. Volkan ile Pelin’in doğumları ardı ardına gerçekleşmişti. Yeni bebek sahibi olan iki kadın, birbirlerine destek olmuşlardı ilk annelik yıllarında. Volkan’ın doğumundan bir yıl sonra, buraya yerleşmeye karar vermişti Müzeyyen teyze ve Hulusi amca. İstanbul’da çocuk yetiştirmenin iyi bir fikir olmadığına kanaat getirdiklerini söylemişlerdi. Ada’da hayatının ilk yedi yılını geçirmişti İstanbul’da ama, evlerinin bahçesi dışında bir anısı yoktu oraya dair. Sonrasında da hiç gitmemişti zaten. Saadet hanımlarında buraya taşınmaya karar verdiklerini duyunca çok sevinmişti Müzeyyen hanım. Ne de olsa eski tanışıktılar, hemen komşu evin satılığa çıkmasıyla da bir anda komşu oluvermişlerdi yeniden. Pelin ara ara İstanbul’a gidip geldiğinden çok gözükmemişti ortalıkta ama, bu gün Müzeyyen teyze oraya gittiğinde evdeydi. Akşam üzeri balkonda çaylarını içerlerken, kızın ne kadar alımlı ve güzel bir genç kıza dönüştüğünü anlattı durdu Müzeyyen teyze. O bir yıl hazırlık okuduğu için gelecek sene mezun olacaktı. Bu yüzden sonbaharda yeniden İstanbul’a dönecekti. Saadet hanım mezun olduktan sonra orada bir iş bulmasını istemiyordu. Kızının yanında olmasını istiyordu her anne gibi.

Müzeyyen hanım anlatırken, Volkan sürekli sandalyesini geriye doğru esneterek elindeki telefonla oynadığı için, Ada büyük bir dikkatle dinliyordu anlatılanları. Hulusi amca ve babası her zamanki gibi bahçede bir şeylerle oyalanıyorlar, belki de çardağın orada tavla oynuyorlardı. Evde Müzeyyen teyze hariç herkesin bir arkadaşı olduğundan, o da kimi yakalarsa onunla sohbete devam ediyordu yıllarca. Şimdi eski bir tanıdığı ile komşu olmak bu yüzden de, iyice sevindirmişti onu.

“Ben de onları davet ettim yarın akşam çaya, hazır Pelin’de buradayken, tanışmışta olursunuz” dedi oğluna bakarak ama, Volkan kafasını kaldırmadı telefonundan.

“Oğlum sana diyorum duydun mu?” dedi Müzeyyen teyze masadaki kiraz çekirdeğini ona fırlatarak.

“Duydum anne!” dedi Volkan, “Ada ile tanışsınlar işte arkadaşlık ederler.”

“Haydi kalkta, git şu mutfak masasına yazdığım listeyi al da gel!” dedi Müzeyyen teyze bu sefer otoriter sesini öne çıkararak. İstediği cevapları alamadığı zaman hemen bu sese geçerdi.

Volkan terliklerini sürüye sürüye geçti içeriye.

“Yarın seninle alışverişimizi yaptıktan sonra, gelir hazırlıkları yaparız değil mi Adacığım?”

“Elbette Müzeyyen teyze”

“Hani şu annemin kahve fincanları vardı ya büfe de, onları çıkaralım akşam unutma, önce bir kahve servisi yaparız, sonra çay. Soğuk bir limonata da yapalım ama, dur Volkan’a diyeyim de limon da alsın” diyerek kalktı balkondan o da.

Müzeyyen teyzenin bu misafir heyecanı, eğlenceli gelmişti Ada’ya. Bu insanları gerçekten önemsediği belli oluyordu her halinden. Eski tanıdıkta olsa, yine de iyi bir izlenim bırakmak istiyordu belli ki. O da kalkıp masadaki meyve tabaklarıyla, bardakları toplamaya başladı ki kapı çalınınca, bırakıp gitti kapıya.

Volkan ve Müzeyyen teyze hemen kapının ağzındaydılar zaten, kapıyı açmışlar gelen genç kızla konuşuyorlardı.

“A Pelin kızın hoşgeldin, girsene. Bak bu delikanlı da benim oğlum Volkan.”

Ada yeniden balkona dönüp, aldı bıraktıklarını ve geçerken başıyla selam verdi kapıdaki kıza. Volkan çoktan ayakkabılarını giyip çıkmıştı kapıdan.

“Gel kızım, gel gidersin sonra” diye ısrar ettiğini duydu Müzeyyen teyzenin Pelin’e.

Kız elindeki meyve tabağını uzattı Ada’ya bir şey söylemeden ve balkona yürüdü Müzeyyen teyzenin arkasından. Ada’da peşlerinden gitti.

“Bu da Muammer beyin kızı Ada” diye tanıştırdı onu Müzeyyen teyze.

Kibarca gülümsemekle yetindi Pelin.

“O da Volkan ile mezun olacak bu sene, maşallah ikisi de başarıyla bitirdiler, darısı sana inşallah” dedi ardından.

“Bir kahve içer misiniz?” diye sordu Ada, araya girip nazikçe.

“Sade lütfen” diyerek Müzeyyen teyzeye döndü Pelin yeniden, “İnşallah Müzeyyen teyzeciğim, annem söyledi mezuniyet balosu varmış sanırım bu hafta sonu.”

“Evet evet, sabahtan tören olacak, akşamına da balo Allah kısmet ederse. Biz de yarın Ada’ya kıyafet bakmaya gideceğiz”

O sırada kahveyi yapmak için mutfağa geçen Ada son anda duydu Pelin’in cevabını, “Evde çalışan birine bu kadar masraf yapmanız normal mi Müzeyyen teyzeciğim?”

Yıllardır yaşadığı bu evde kendini bir çalışan olarak hiç görmemişti Ada, Müzeyyen teyze ile Hulusi amcanın da böyle bir tavrı ya da iması söz konusu değildi. Dışarıdan birinin böyle düşünmesi yaktı canını bir anda. Aslında dışarıdan biri için evin şoförünün kızıydı gerçekten o, ama bu sadece onları tanımayanların düşünebileceği kadar gerçekti. Hissettiği incinmişliği yenmesine yetmedi yine de bu düşünce. Sessizce kahveyi yapmaya başladı ve Müzeyyen hanımın “Olur mu kızım, onlar Volkan ile kardeş gibi büyüdüler bu evde, Ada bizim çalışanımız değil, kızımız.” dediğini duymadı.

Pelin’in kahvesini verip, izin istedi evde bir kaç yapacak işi olduğunu söylerek Ada. Müzeyyen hanım, kızın söylenileni duymuş olabileceğinden şüphelendiği için, normalde karşı çıkacağı bu tavıra ses etmedi. Pelin onları yeterince tanımıyordu henüz, girip çıktıkça öğrenecekti elbet o da.

Ertesi gün birlikte alışverişe çıktıklarında, Ada’nın her zamankinden sessiz olduğunu farketti Müzeyyen hanım ama bir şey söylemedi. Ona çok yakışan petrol mavisi bir elbise seçtiler birlikte, saçlarını yaptırmak için de gidip kuaförden randevu alıp, elbiseyi gösterdiler. Volkan’ı çağırmamış olsa da, onun giyeceği smokini de almayı ihmal etmedi annesi. Volkan’a kalsa, bir kot giyip giderdi biliyordu. O yüzden ona ısrar edipte çarşıya çıkarana kadar, söylemeden alıvermek en iyisiydi.

(devam edecek)

 

Varılacak yarınlar – Bölüm 2’ için 10 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s