Biraz eksik, biraz fazla – Bölüm 2

Gamze ve babası döndükten sonra, tuttukları balıkları hemen kamyonete yükleyip balık pazarına gitmişler, elleri kolları dolu geri dönmüşlerdi. Bütün aile her zaman olduğu gibi sahip olduklarına şükrederek oturdular akşam yemeğine.

“Arkadaşlarınla güzel vakit geçirdin mi oğlum?” diye sordu babası Gürhan’a, hepsi onun diğer çocuklarla plan yapıp, bir arada olmasından memnun olmuşlardı.

“Evet baba, çok güzel bir gündü” dedi Gürhan. Oysa neredeyse bütün gün kamyonetin arkasında uyuduğu için, hatırlamıyordu bile olanları.

“Baksana yüzü nasıl yanmış gezmekten” diye güldü Gamze. Gerçekten de Gürhan’ın yanakları ve burnunun üzeri kıpkırmızı olmuştu, arkada rüzgarı yemekten.

Kapının çalmasıyla bölündü sohbetleri, kapıdaki her kimse acelesi var gibi güm güm vuruyordu tahtaya.

“Hayırdır inşallah!” diyerek kalktı babası masadan ve kapıyı açtı.

“Mustafa Tarhan siz misiniz?”

Kapıda iki tane polisi görünce şaşırdılar hepsi, “Evet benim, buyurun?” dedi Mustafa bey.

“Bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor.”

“Anlamadım, ne oldu ki?”

“Bu gün kamyonetinizle bir çocuğa çarpmışsınız.”

“Nasıl olur, biz bütün gün balıktaydık babamla, isterseniz balık pazarındakilere sorun.” diye araya girdi Gamze.

“Kamyonet neredeydi?”

“Burada kapının önünde.” dedi Gamze yeniden.

Gürhan zaten polisleri görünce ürkmüş, annesinin yanına gitmişti hemen. Kamyoneti aldığını ailesine söylememişti ama, arkadaşları ile gezerken de kimseye çarptıklarını hatırlamıyordu.

“Bizimle gelseniz iyi olur.” dedi polis tekrar.

“Allah, Allah!” diyerek ayakkabılarını giydi Mustafa bey.

Gamze, “Ben de seninle geliyorum.” diye atılınca, “Olmaz!” dedi ona bakıp, “Ben polis beylerle gideyim ne olmuş, öğrenip geleyim.”

Gürhan annesine sarılıp ağlamaya başlamıştı, annesi “Yok bir şey oğlum, herhalde bir yanlış anlama olmuş” dedi onu sıkıca kendine çekip. Babasının polislerle gitmesine içi razı değildi Gürhan’ın. Kamyoneti o almıştı ama, kimseye çarpmamışlardı onlar.

“Kamyoneti ben aldım.” diye koştu babasının arkasından. Polisler ve Mustafa bey durup ona baktılar.

“Oğlum sen araba kullanmayı bile bilmiyorsun.” dedi Mustafa bey, oğlunun onu kurtarmak için böyle davrandığını düşünmüştü.

“Hayır gerçekten ben aldım, arkadaşlarım kullandılar.” dedi başını öne eğip. Herkes dondu kaldı bir anda.

“Tamam, sen de bizimle geliyorsun” dedi polis memuru sert sert.

Baba, oğul polislerin arabasına bindiler. Gamze ve annesi şaşkın bakışlarla kalakalmışlardı kapının önünde, annesi bütün gün evde olmasına rağmen farketmemişti kamyonetin yerinde olmadığını.

Bir kaç saat sonra Mustafa bey tek başına geri döndüğünde yüzünden düşen bin parçaydı.

“Gürhan’ı nezarete koydular!” dedi öfkeyle.

“Nasıl olur o bir karıncayı bile incitemez baba!”

“Arkadaşları kamyoneti al da gezelim demişler, bizim ki de kabul etmiş. Bunu kamyonetin kasasına koymuşlar ama, Gürhan arkada uyuduğunu söylüyor, hiç bir şey görmemiş.”

“Aman Allahım!” dedi anne, “Peki o çocukları bulmayacaklar mı?”

“Bulacaklar, ben geri döneceğim Gürhan’a bir kaç eşya almaya geldim. Hepsinin sorgusu bitene kadar orada tutacaklarmış. Çarptıkları çocuk ölmüş!”

Buz gibi bir sessizlik oldu evin içinde, kimse ne düşüneceğini, ne yapacağını bilmiyordu ama, Gürhan’ın anlattıklarının doğru olduğuna emindiler. Sorgu tamamlandıktan sonra, nasıl olsa gerçek ortaya çıkardı. Gamze ve annesi de karakola gelmek isteseler de, Mustafa bey yine itiraz etti, “Ben oğlumu alıp, geleceğim. Siz evde bekleyin!”

Mustafa bey sabaha doğru eve geldiğinde, Gamze ve annesi gergin bir şekilde bekliyorlardı. Kapıdan yalnız girdiğini görünce zavallı anne hemen ağlamaya başladı.

“Gürhan nerede?” dedi Gamze endişeyle.

Mustafa beyde artık göz yaşlarını tutamıyordu, “Çocuklar kamyoneti aldıklarını ama, Gürhan’ın kullanmak için çok ısrar ettiğini, çocuğa çarpınca da korkup onları tehdit ettiğini söylediler” dedi koltuğa yığılıp.

“Ne?” diye bağırdı Gamze, “Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Yalan söylüyorlar!”

“Gürhan’da öyle söyledi, zavallı o kadar korkmuştu ki, sürekli ben yapmadım diye ağlıyordu.”

“Başka şahit yok mu peki?”

“Bakacaklar, ama şimdilik suçlu Gürhan gibi duruyor. Ölen çocuğun ailesi de gelmişti oraya, Gürhan’ı istiyorlardı. Polisler zor zaptedip yolladı aileyi.”

Salonda, hıçkırıkları ve derin iç geçirmelerden başka ses çıkmıyordu şimdi. Herşeye şükrederek sürdükleri mutlu hayatları, gecenin gölgeleri ile kaplanmıştı bir anda.

“Ne yapacağız şimdi?” dedi Gürhan’ın annesi hıçkırarak.

“Bir avukat tutmamız gerek sanırım” dedi Mustafa bey içini çekerek.

Ertesi gün Mustafa bey, tanıdığı bildiği herkesi arayarak, yol yordam aradı, aradıklarının hepsi bir avukat tutmaları gerektiğini öğütlüyordu. Avukat tutmak öyle kolay mıydı sanki? Birikmiş paraları öyle çok fazla değildi. Gerekirse kredi çekerim diye düşünüyordu Mustafa bey, oğluna inanıyordu, o masumdu ve onu kurtarmak için ne gerekiyorsa yapacaklardı.

Gamze ve annesi, çevresi geniştir diye mahallenin imamı İsmail beye gittiler hemen. İsmail bey, tanıdığı bildiği avukatlarla konuşacağına söz verdi. Mahallelinin tanıdığı, sevdiği bir insandı, daha önce de başı sıkışanlara yardım ettiğini herkes bilirdi. Üstelik Gürhan da çok sevdiği bir çocuktu, onu küçüklüğünden beri tanırdı. Karıncayı bile incitmeyecek kadar saf bir delikanlı olduğuna şahitlik ederdi.

Gürhan’la kamyonete binen çocuklar aynı mahalleden değillerdi. Bu yüzden onları tanıyan kimseyi bilmiyorlardı. Gamze gidip çocuklarla konuşmak istese de, annesi, “Dur bakalım Allah büyüktür!” diye durdu onu. Sanki gidip konuşsa ne değişecekti, çocuklar karakola gidip ifadelerini vermişler, ölen çocuğa çarpanın Gürhan olduğunu söylemişlerdi. Gürhan’ın ehliyeti bile yoktu, hayatında bir kez olsun direksiyona geçmemişti ama, tüm bunlar bu olayda sonucu daha da vahim bir hale getiriyordu. Olayın başka hiç şahidinin olmaması da büyük şansızlıktı. Mustafa bey, polisin  mobese kameralarından alacağı bilgiyi bekliyordu. Sonunda her şeyi göze alıp İsmail beyin bulduğu avukatlardan biriyle anlaştılar, avukat mevcut durumun iç açıcı olmadığını, eğer suçlu bulunursa, zaten saf olan çocuğun akli melekelerinin yerinde olmadığını söyleyip, hafif atlatmasını sağlayacağını söyledi. Bu durum Gamze’yi iyice çileden çıkarmıştı. Kardeşi sadece biraz saftı hepsi buydu. Herhangi bir akli problemi yoktu onun. Tam aksine tanıdığı pek çok insandan daha iyi şeylere çalışıyordu onun kafası.

Ölen ailenin çocuğu dava açmıştı zaten, mahkeme devam ederken Gürhan tutuklu olarak yargılanacaktı. Tüm bu gelişmeler yaşanırken onu sadece bir kez görmüşlerdi. Çocuk öyle korkuyordu ki, ablası ve annesini görünce “Eve götürün beni lütfen, ben kimseyi öldürmedim!” diye çığlık atmaya başladı. Annesi oracıkta düşüp bayıldı zaten. Gardiyanlar Gürhan’ı zaptetmeye çalışıp, Gamze ve babası da bayılan annesini ayıltmaya çalışırken doğru dürüst görüşemeden zaman sona erdi.

Kadıncağız en sonunda yatağa düşmüştü oğluna üzüntüsünden. Gamze annesinin başından ayrılmıyor, Mustafa bey de oğlu için elinden geleni yapmaya çalışıyor, bir tanık bulabilirim umuduyla, kazanın olduğu yerdeki kapıları bile çalıyordu. Kaza sırasında kamyonette olan çocuklarla konuşmayı denese de, aileleri “Oğlunuz çocuklarımızı tehdit etmiş, suçunuza ortak aramayın!” diye kaplarını yüzüne vurmuşlardı.

Karısının tedavi masrafları, avukat, çalışamadığı için biriken borçlar yüzünden gün geçtikçe eriyordu Mustafa bey. İsmail bey, onlar için mahalleliden biraz yardım toplamıştı ama, Mustafa bey kabul etmiyordu parayı bir türlü. İsmail bey de çareyi, o evde yokken parayı Gamze’ye vermekte bulmuştu, “Al kızım sen bu parayı, babana bakma. Biz hepimiz sizi de Gürhan’ı da biliriz. Şimdi birbirimize destek olmayacağız da ne zaman olacağız. Git annenin ilaçlarını al, evinize aş koy!” diyerek verip gitmişti kapıdan.

“Allah büyüktür!” diyordu Mustafa bey sürekli, “Vardır bunda da bir hayır, düze çıkacağız elbet!”

Gamze tüm yaşanılanlara rağmen babasının bu dik durma çabasına destek oluyordu, “Aşacağız babacığım, mutlaka Gürhan’ın masum olduğu anlaşılacak, yine hep birlikte sihirli balıkları tutmaya gideceğiz Allah’ın izniyle!”

“İnşallah kızım! İnşallah!”

(devam edecek)

Bölüm 1

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/23/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-1/

Bölüm 2

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/24/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-2/

Biraz eksik, biraz fazla – Bölüm 2’ için 12 yanıt

Yorum bırakın