Biraz eksik, biraz fazla – Bölüm 9

Yeniden salona döndüğünde, Kemal’in kapısı hala kapalıydı. Biraz da dışarıyı görmek için çıktı evden, geniş yemyeşil yaylanın diğer ucunda sürüsünü otlatan bir çoban vardı. Onların hemen ilerisinde oldukça uzak olduğu anlaşılan bir köy görünüyordu. Evin diğer yanına da dolanınca, yakınlarında herhangi başka bir evin olmadığını gördü. Gerçekten yeşilliğin ortasında yapayalnız bir küçük evdi burası. Hava karardıktan sonra nasıl olacağını düşününce içi ürperdi ve girdi içeri. Kapıyı kilitledi girdikten sonra. Ev gayet düzenliydi, dolapta yemek doluydu ve o şimdi tek başına ne yapacağını bilemiyordu burada. Kemal’in tavrından anladığı kadarıyla, bu küçücük evin içinde birbirilerine rastlamadan yaşamaları gerekiyordu bir şekilde ve ilk saklanan o olmuştu bu yüzden. Gidip salondaki sedire oturup, beklemeye başladı. Nasılsa acıkınca çıkacaktı oradan.

Gözlerini açtığında evin içi karanlıktı, muhtemelen oturduğu yerde içi geçmişti onunda, el yordamıyla duvardaki elektirik düğmesini bulmaya çalıştı. Aydınlıkken nerede olduğunu kontrol etmediğine pişman olmuştu. Nihayet odayı aydınlatan küçük düğmeyi bulduğunda derin bir “Ohh!” çekti kendi kendine, evin etrafında gündüz gördüğü ıssızlık aklına gelince iyice korkmuştu. Kaç saattir uyuduğunu anlamak için saate baktı, dokuz buçuğa geliyordu. Kemal’in odasının kapısı hâlâ kapalıydı. Yiyecek bir şeyler hazırlamak için mutfak tarafına geçti, sabahtan beri ikisi de bir şey yememişlerdi. Mutfak camından dışarıya bakmamaya çalışarak, masayı hazırladı ve çıkardığı tencerelerden birinden bir şeyler ısıttı. Yemeğin hazırlanması tamamlanınca, gidip Kemal’in kapısını tıklattı yavaşça, içeriden bir ses gelmedi. Onunda uyumuş olabileceğini düşündüğünden zorlamadı, nasılsa uyanınca görürdü masanın hazır olduğunu.

Kendi tabağını koyduğu yemeği yemeye başladı yine düşüncelere dalarak. Gürhan eve gelmiş olmalıydı. Anne ve babası bu gün gidip onu alacaklardı. Yanlarında Gamze’yi göremeyince kim bilir ne kadar şaşırmıştı çocuk. Aslında şimdi onları arayabilirdi ama, o zaman henüz gitmediklerini düşünürlerdi. Oysa nikahın hemen ardından uçakları olduğunu söylemişti onlara, o yüzden ancak sabah arayabilirdi vardık diyerek.

Bu gece Gürhan’da ablası yanında olmadan uyuyacaktı odalarında, neyse ki en azından kendi evinde uyuyacaktı yavrucak, haftalardır ağlamaktan gözlerinin etrafında kırmızı halkalar oluşmuş, rengi iyice solmuştu zaten. Anne ve babasının mutluluğunu hayal etti. Onların yanında olmak için her şeyi verirdi aslında şimdi ama, Beyza hanımla, Hamza beyi hatırlayınca, onların da mutluluğu hakkettiklerine karar verdi. Telefonunun açmış, ailesinin resimlerine bakarken birden söndü evin ışıkları. Yüreğini bir korku sardı hemen yine. Evde bir mum ya da başka bir aydınlatma cihazının olup olmadığını bilmiyordu. Telefonun ışığından faydalanarak, Kemal’in kapısına gitti yavaşça, kapıyı tıklatıp “Kemaal!” diye seslendi bir kaç kez, içeriden yine hiç ses gelmedi. Bu kez kapıyı açıp içeri girmeye karar verdi, kapının kolunu tutup indirdi ama açılmadı. Kilitliydi.

“Bu da ne böyle?” dedi yüksek sesle, “Kemaal! Aç kapıyı lütfen korkuyorum.” Kapı açılmadı.

Yeniden mutfaktaki yerine doğru korkuyla giderken, pencerenin önünden geçen bir ışık gördü iyice korktu. Yeniden Kemal’in kapısına gitti hızlıca, “Kemaaal! Kemaaal! aç diyorum lütfen dışarıda biri var!”

Odadan ne bir ses geldi, ne de bir hareket oldu. Nasıl bir adamdı bu böyle, kapının önünde ayak sesleri duyunca telefonun ışığını kapatıp sessizce mutfak tarafına geçip, çekmece de gördüğü bıçaklardan birini eline aldı ve yine parmak uçlarına basarak kapının arkasına geçti. Yüreği yerinden fırlayacak gibi çarpıyordu. Bu kadar derin uyuyor olamazdı bu adam, kasten mi yapıyordu acaba?

Aklından binbir düşünce hızla akarken, sokak kapısı açıldı ve önce beyaz bir ışık girdi içeri, nefesini tutup gölgenin kapıdan girmesini bekledi ve kaldırdı bıçağı. Gölge onun hareketini farkedince hızla döndü ve yakaladı havadaki bileğini, artık çığlığı bastı Gamze “Kemaaaaaaaaaal!”

“Nesin sen psikopat mı?” dedi ışığı yüzüne tutan ses, bileğini bırakmadan. O hala havada asılı kalan bileğini kurtarmaya çalışıyordu ve bir kez daha çığlık attı “Kemaaaaal!”

Bu kez ışığı kendi yüzüne çevirdi Kemal, karanlıkta saçlarından açıkta kalan kahverengi gözü parladı, “Benim zaten, neden bağırıp duruyorsun?”

Gamze ışığın vurduğu yüzün Kemal olduğunu görünce bıraktı direnmeyi, Kemal’de bileğini bıraktı. O kadar korkmuştu ki zangır zangır titriyordu.

Elindeki fenerle dolaptan bir kaç mum çıkaran Kemal, yaktı onları tek tek ve masaya koydu. Gamze hala kapının arkasında yaşadığı şoku atlatmaya çalışıyordu.

“Burada sık sık elektirik kesilir!” dedi Kemal onun halini farketmiyormuş gibi.

Sonunda nefesini toparlayıp, “Sen ne zaman çıktın dışarı?” dedi Gamze.

“Ben istediğim zaman dışarı çıkarım, yemekler hala sıcak mı?”

“Odanı neden kilitledin peki? Çok korktum ben burada!”

“Odamda ne arıyordun ki?” dedi bu kez hala sıcak olan tencereden tabağına bir parça yemek koyup.

Onun bu umursamazlığı sinirlendirdi Gamze’yi. Hışımla masadan bir mum alıp, girdi odasına ve kapıyı da çarptı arkasından.

“Bakalım kaç gün dayanacaksın!” dedi Kemal yemeğini sakin sakin kaşılarken. Yayla’da yaşamaya ilk karar verdiği zaman, o da korkmuştu sık sık kesilen elektirikler yüzünden. Ailesine bundan söz etse, onu asla orada tek başına bırakmayacaklarını biliyordu. Uzun süre korkarak geçirdiği gecelerin ardından, alıştı yavaş yavaş buna da. Aynı azmi Gamze’nin göstereceğini sanmıyordu. Bu akşam olanları planlamamıştı ama, planlasa bundan iyisini yapamazdı zaten.

Kendi odasına geçerken, duydu Gamze’nin hıçkırıklarını. Bir süre dinledi. Sonra girdi içeri.

Ertesi sabah, Gamze gece kendine söz verdiği gibi, erkenden kalktı ve hiç bir şey olmamış gibi, kahvaltı hazırladı yeniden ve gidip onun kapısını çaldı. İçeriden yine ses gelmeyince, kapının koluna asıldı bu kez doğrudan. Kapı yine kilitliydi. Dışarı çıkıp, yine gitti mi diye etrafı kontrol etti, araba dün park ettikleri yerde duruyordu. Bir şey göremeyince girdi içeri. Evde yalnız olup, olmadığını bile anlayamıyordu. Yeniden dışarı çıkıp, Kemal’in odasının penceresinin baktığı tarafa dolandı. Perdeler sıkı sıkı kapalı olduğundan içerisi görünmüyordu. Sonunda vazgeçip içeri döndü ve oturup kahvaltısını yaptı tek başına. Bir an önce evdekileri aramak istediği için gözü sürekli saatteydi. Geç yatıp, uyuyor olma ihtimallerine karşı, biraz daha beklemek istiyordu sadece. Kemal’in evde olup olmadığını anlayamadığından, telefonunu alıp dışarı çıktı, evden biraz uzaklaştıktan sonra çevirdi numarayı.

Telefonu açan ses Gürhan’a ait olunca tutamadı göz yaşlarını, onu o kadar çok özlemişti ki, çocukta ablasının sesini duyduğuna çok sevinmiş, hemen sihirli balıklar ve prensten bahsetmeye başlamıştı. Onu çok merak ediyordu, altı ayın çabucak geçmesi için dua etmişti uyumadan, babasıyla balığa gider, sihirli balık tutarsa, ablasını bir an önce görmeyi dileyecekti bu sefer. Gürhan’ın soluk almadan anlattıklarını dinlerken, içinden şükretti Allah’a Gamze, anne ve babasıyla da kısacık konuşup, onlara çok çok iyi olduğunu söyledi ve kapattı telefonu. Uzun süredir ilk kez mutluluktan ağladı yeniden. Çok şükür hepsi bir arada ve mutluydular yeniden. Tam eve dönmek için döndüğü sırada, Kemal’in yürüdüğünü gördü ileride. Evin arkasındaki tepenin başına varmak üzereydi. Nereye gittiğini anlamak için o da yürüdü peşinden. Yine evden ne zaman çıktığını anlayamamıştı. Tepenin başına vardığında, küçük tahta bir kulübe olduğunu gördü. Kemal kulübenin önündeki odunları içeri taşıyordu. Ona görünmemek için bir kaç adım geri çekildi. Neden evin bu kadar uzağına bir kulübe yaptığını anlayamamıştı. Aşağı inerse, onu görebileceği için vazgeçti beklemekten ve geri döndü eve.

Kemal yine bir gün önceki saate geldi eve, bu kez elektirikler kesilmediği ve onun kulübede olduğunu bildiği için korkmadı Gamze. Dışarıdan geçen ışığı görünce, odasına girip, kapattı kapısını. Kemal için hazırladığı sofra masada duruyordu zaten.

(devam edecek)

Bölüm 1

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/23/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-1/

Bölüm 2

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/24/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-2/

Bölüm 3

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/25/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-3/

Bölüm 4

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/26/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-4/

Bölüm 5

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/27/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-5/

Bölüm 6

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/28/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-6/

Bölüm 7

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/29/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-7/

Bölüm 8

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/30/bir-eksik-bir-fazla-bolum-8/

Bölüm 9

https://gulserenkilincyazar.com/2018/07/01/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-9/

Bölüm 10

https://gulserenkilincyazar.com/2018/07/02/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-10/

Bölüm 11

https://gulserenkilincyazar.com/2018/07/03/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-11/

 

 

Biraz eksik, biraz fazla – Bölüm 9’ için 7 yanıt

  1. Bir eksik bir fazla hikâyeniz ilgimi çekti tesadüf eseri gördüm sayfanızı..sizi takip ediyorum sürükleyici eserleriniz var .. çok memnun kaldım… eski radyo hikayeleri gibi küçükken radyo dinlerken hayal ederdim olayları ve akışlarını o hazzı veriyor…teşekkür ederim …. kaleminize sağlık….

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s