Biraz eksik, biraz fazla – Bölüm 1

Gürhan yaşıtlarına göre biraz saf bir çocuktu, bu yüzden mahalledeki çocuklar çoğunlukla onu aralarına almazlar ya da ona kendi yapmak istemedikleri görevleri verirlerdi tüm oyunlarda. O ise oyuna bir kez dahil oldu mu, kendisine verilen görevin ne olduğuna bakmaz, büyük bir mutlulukla elinden geleni yapardı. Çoğunlukla kazanan tarafta olmazdı, ya da hiç bir tarafta olmazdı. Sadece kaçan topları toplardı ama önemli olan o heyecana dahil olabilmekti zaten. Delikanlı olmaya başladığı zaman, bu kez oyunlar bitti ve mahalledeki diğer çocuklar, beğendikleri kızlara iyi görünme telaşına düştüler. Bu aşama da, Gürhan’ın alacağı bir görev olmadığından onu yanlarından iyice uzaklaştırmaya başladılar.

Böylece Gürhan, ablası Gamze ile eskisinden daha çok vakit geçirmeye başladı. Gamze yirmi bir yaşında dünya güzeli bir kızdı. Gürhan çevresinde ablasından daha güzel bir kız olduğunu sanmıyordu, hatta dünyada ondan güzeli olabileceğini sanmıyordu. Bunu ona söylediğinde, Gamze sevgiyle kardeşine sarılıyor, “Benim için de bu düyada ki en yakışıklı ve güzel yürekli kişi sensin” diyordu.

Gamze ve Gürhan’ın babaları balık pazarında çalışıyordu, bazen de arkadaşlarının teknesini ödünç alıp, kendi açılıyordu denize. Teknenin olduğu günler, Gamze ve Gürhan’da babalarına eşlik ediyor, akşama tuttukları balıkları, eski kamyonete yükleyip pazara götürüyorlardı.

Mutlu bir aileydiler, çok varlıklı olmasalar da, sahip olmak istedikleri herşeye sahiptiler. Babaları onlara daima, yürekteki zenginliğin, cepteki zenginlikten önemli olduğunu öğütlüyordu. Gamze bazen teknede sıkılan kardeşi için ona hikayeler uydurup anlatırdı. Denizden tuttukları balıkların bazı türlerinin sihirli olduğunu ve eğer oltalarına öyle bir balık gelirse hemen dilek dilemeleri gerektiğini ve bu dileklerinin mutlaka gerçekleşeceğini uyduruyordu. Öyle zamanlarda Gülhan bütün dikkatini elindeki oltaya veriyor ve o sihirli balıkları tutmak için uğraşıyordu bütün gün.

Annesi “Peki o sihirli balıkları tutunca ne yapacaksın?” diye sorduğunda ise, “Ablama dünyanın en yakışıklı beyaz atlı prensini bulacağım ve hepimizin çok zengin olmasını sağlayacağım.”

“Peki zengin olunca ne yapacağız?”

“Kendi teknemizle her gün balığa gidip, daha çok sihirli balık tutacağız”

Babalarının ertesi gün yine tekneyi alacağını öğrenen iki kardeş, yemek boyunca sihirli balıklar ve onlarla ne yapacakları hakkında konuştular o akşam. Sabah erkenden kalkmaları gerektiğinden, anneleri ikisinin de yatması gerektiğini söyleyene kadar, tutacakları balığın sayısını ve her balık için dileyecekleri dilekleri sıralayıp durdular.  Gamze aslında Gürhan oyalansın diye anlattığı hikayelere ondan daha çok inanıyormuş gibi heyecanlanıyordu anlatırken. Hayal de olsa güzeldi konuştukları ve Gürhan’ın parlayan gözlerini görmekten çok mutlu oluyordu.

Sabah babasının sesiyle uyandığunda, Gürhan’ın hâlâ uyuduğunu görünce, onu uyandırmak için yanına gitti, elini hafifçe yanağına dokundurdu. Çocuğun biraz ateşi var gibiydi, gidip annesini çağırdı. Annesi de Gürhan’ın ateşini kontrol edince, “Bence siz onu hiç ellemeyin uyusun, üşütmüş olmalı” deyince ikisi de sessizce çıktılar odadan.

Gürhan öğlene doğru uyandığında, ablasının yatağını boş görünce, fırlayıp içeri gitti, “Anne ablamla babam gitti mi yoksa?”

“Gittiler ama, ablan sen olmadan sihirli balık tutmayacağına söz verdi giderken.”

Gürhan’ın canı sıkılmıştı gidemediğine, o kadar saat uyumuş olmasına rağmen, kendini hala bitkin hissediyordu. Annesinin hazırladığı kahvaltıdan biraz atıştırdıktan sonra, vakit geçirmek için dışarı çıktı. Eski kamyonet evin biraz ilerisinde duruyordu. Kamyonete doğru gidip, kasasında onu oyalayacak bir şeyler var mı diye bakınmaya başladı.

Bu sırada oradan geçen mahallenin  delikanlıları, “Hayırdır Gürhan, bir yere mi gideceksin?” diye güldüler. Onların gülmesine bozulan Gürhan, “Gideceğim evet!” dedi başını dik tutarak.

“Sen araba sürebiliyor musun ki?”

“Sürüyorum tabi.”

“O zaman pazar günü arabayı al da, hep beraber biraz dolaşalım.”

Çocukların gülmeyi bırakıp, ciddi bir yüzle onu davet etmeleri hoşuna gitti Gürhan’ın, “Olur dolaşalım.” dedi hemen gülümseyerek. Delikanlılar yürüyüp gittiler.

Elbette Gürhan daha önce hiç araba kullanmamıştı, babası bir kez kendi sürerken ona direksiyonu tutturmuştu ama, o araba sürmek sayılmazdı. Yine de zor bir şey olduğunu sanmıyordu. Babası kullanırken defalarca görmüştü, direksiyonu hafif hafif oynatıp, pedallara bastın mı gidiyordu araba. Sevinçle eve dönüp, arkadaşlarıyla gezeceği günün hayallerini kurmaya başladı. Bir sihirli balık yakalarsa, bir de güzel kırmızı bir araba dileyecekti. Pazar olana kadar evdekilere bir şey söylemedi. Babası nasılsa balık pazarına ya da balığa giderdi o gün. Balık pazarına gittiği günler arabayı götürmezdi, sadece tekneyi aldıkları günün akşamı, tuttukları  balıkları pazara götürmek için kullanıyordu kamyoneti. Kamyonetin kasası hep balık kokuyordu bu yüzden ama Gürhan seviyordu balık kokusunu. Babası gibi kokuyorlardı çünkü.

Pazar sabahı, havanın sadece öğleden önce açık olduğunu öğrenince babaları, “Hava bozmadan açılıp gelebilriz isterseniz yarın” dedi çocuklara. Gamze hemen kabul ederken, Gürhan “Ben  gelmeyeceğim, arkadaşlarıma söz verdim yarın için.” deyince, hepsi sevinçle baktılar ona. Gürhan’ın öyle her zaman arkadaşlarına verilmiş sözleri olmazdı, bu yüzden hiç ısrar etmediler oğlana. Gamze ve babası ertesi sabah erkenden kalkıp gittiler. Onlar gider gitmez Gürhan’da kalkıp en beğendiği giysilerini giydi, kahvaltısını edip, hemen kamyonetin yanına gitti. Çıkarken annesine göstermeden anahtarları cebine koymuştu. Arabanın etrafında bir kaç tur atıp, sonra içine oturmaya karar verdi. Arkdaşları geldiğinde, hareket etmeye hazır olduğunu göstermek istiyordu. Kapıyı açıp direksiyonun başına geçti, anahtarı kontağa takmadan, direksiyonu tutup sürüyormuş gibi yaptı kendi kendine. Bir süre böyle oyalandıktan sonra sıkılıp bıraktı. Henüz gelen giden olmamıştı. O çok erken hazırlanıp çıkmıştı, arkadaşları henüz uyuyor bile olabilirlerdi. Arabanın koltuğunu biraz geri yatırıp, hayal kurmaya başladı yine.

“Gürhan biz geldik!” diyen sesle uyandı, uykusundan, hayal kurayım derken içi geçivermişti. Ayılmaya çalışarak, gezme teklif eden delikanlılara baktı. Delikanlıların en atak olanı, “Sen her zaman sürüyorsundur, hadi arkaya geçte bu gün ben kullanayım.” dedi. Zaten nasıl kullancağından emin olmayan Gürhan, inip, arabanın kasasına atladı. Diğer iki çocukta, arkadaşlarının yanına öne bindiler. Güneş iyice tepeye yükselmesine rağmen yavaş yavaş bulutlar toplanmaya başlamıştı. Önce mahallenin etrafında bir tur attılar, sonra sahil yoluna çıktılar. Gürhan bir kaç kez onlara seslenmek istese bile, arabanın radyosundan yükselen müzik yüzünden sesini duyurumayınca vazgeçip yerleşti kamyonetin balık kokan kasasına. Böyle ayrı ayrı da düşseler güzeldi arkadaşlarla gezmek. Yağmur öncesi sıcağın verdiği ağırlık, kamyonetin sallanması ile yeniden uyku bastırdı Gürhan’a ve içi geçiverdi yeniden.

Bu arada öndeki üç delikanlı paçalarına sakladıkları bira şişelerini çıkarmışlar, kamyonetin camlarını sonuna kadar açıp, yoldan geçenlere laf atıyorlar, bağıra bağıra şarkı söylüyorlardı.

Gürhan arkadaşının sesiyle gözlerini açtığında, kamyonet yeniden sabahki yerindeydi, “Hadi arslanım uyan gezme bitti!” dedi arkadaşı. Biz şimdi gidiyoruz.

“Ona biraz sürdürecektik hani?” dedi diğer delikanlı fısıltıyla.

“Başımız daha fazla belaya mı girsin istiyorsun!” diyerek ittirdi onu oğlan geriye doğru. Gürhan uyku sersemi duyduğu bu konuşmalardan bir şey anlamadı, doğrulup atladı kamyonetten, aldı anahtarları onlardan.

Anahtarı verir vermez hızla yürüyüp gitti arkadaşları, o da eve doğru yürüdü. Kendini iyice sersem gibi hissediyordu. Kapıdan girince, “Günün güzel geçti mi?” diye sordu annesi merakla. Oğlanın sersemlemiş halini, yorgunluğuna verdi.

“Evet, arkadaşlarla bütün gün dolaştık!” dedi gülümseyerek Gürhan. Gamze ve babası henüz dönmemişlerdi.

(devam edecek)

 

———————-

Oğlum Ceren Metin Kılınç ile yazdığımız bir hikaye daha..

Teşekkürler sevgili oğlum hayalleri seninle paylaşmak çok güzel..

Bölüm 1

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/23/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-1/

Bölüm 2

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/24/biraz-eksik-biraz-fazla-bolum-2/

Biraz eksik, biraz fazla – Bölüm 1’ için 13 yanıt

  1. Merhaba çok Değirli Gülseren hanımefendi ..yazılarınızı süreklilik içinde okuyorum..bazan peş peşe yayınladığınız için kaçırdıklarımda oluyor..çok sık yazıyorsunuz.öncelikle tebrik ediyorum kaleminize kuvvet yüreğinize sağlık..

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s