“Annem Poyraz’ı uyutuyor, buyurun gölgede dinlenin biraz o gelene kadar.” diyerek kameriyeyi gösterdi adam ona. Güneş gerçekten o kadar yakıyordu ki, kısacık bir mesafe yürümüş olsa da, kan ter içinde kalmıştı.
Kameriyenin gölgesi iyi geldi oturunca, “Size soğuk bir şey ikram edeyim.” diyerek kayboldu adam ortadan. Az önce oturduğu tahta platform gibi, bir platform vardı burada da, minderlerden yapılmış oturma yerleri öyle rahattı ki, az önceki uyuma hissinin yeniden geldiğini farketti. Murat’tan “Vardın mı motele?” diye bir mesaj geldi biraz sonra, “Evet yeni geldim.” diye cevap verdi hemen. Az önce onu karşılayan adam, elinde buz gibi bir limonata ile geri geldi, tepsiyi yanındaki minderin üzerine bıraktı.
“Siz Füsun hanımın kardeşi misiniz?” diye sordu adama merakla.
“Hayır kocasıyım.” diye cevap verdi adam ve sıkıntıyla derin bir nefes aldı.
Böyle bir cevap alacağını düşünemeyen Seda, pişman oldu sorduğuna.
“Başınız sağolsun, ben çok üzüldüm gerçekten” dedi adamdan özür diler gibi.
“Dostlar sağolsun.” diyerek uzaklaştı yine adam. Bu konuda konuşmaktan hoşlanmadığı belli oluyordu. Haklıydı da, kendi ameliyatından yola çıkacak olursa, kaza üç dört ay önce olmuş olmalıydı. İçinde derin bir kasvet çöktü bir anda, buraya gelmekle doğru mu yapmıştı acaba gerçekten?
Kendi iç karşmaşasında sürüklenirken farketmedi, sıcaktan kır saçları alnına yapışmış, kadının onu seyrettiğini. Oturduğu yerde huzursuzca kıpırdanıp, pozisyonunu değiştirirken gördü onu ancak.
Üzerinde renkli basma entarisiyle kameriyenin hemen önünde duran bu yaşlı minicik kadın, gülümsemeye çalıştı onun baktığını görünce. Telefonda konuştuğu kadının geldiğini anlayan Seda toparlanıp ayağa kalktı hemen. O ise kıpırdamadan duruyordu öylece, gözlerinde biriken yaşlar, ona bakarken neler düşündüğünü anlatıyordu zaten. Yutkunarak ona doğru yürüdü, “Merhaba, ben Seda, sizinle konuşmuştuk.” dedi ezilip büzülerek.
“Hoşgeldin kızım” dedi kadın dertli dertli, “Seni buraya kadar yordum, sende kırmadın geldin, Allah ne muradın varsa versin inşallah!”
Nasıl davranıp, ne söyleyeceğini bilemeyen Seda, onun elini öpmesinin uygun düşeceğine karar verip, eline uzandı önce. Doğrulduğunda kadının yaşlı gözlerini ayırmadan kendisine baktığını görünce, iyice şaşırdı nasıl davranacağını.
“Ben çok üzgünüm, yani Füsun için.” dedi sesi tireyerek.
Yine gülümsedi yaşlı kadın ve onun elini avuçlarının içine alıp, “Kızım kendi gibi güzel bir kıza vermiş yüreğini.” dedi.
Birlikte az önce Seda’nın kalktığı minderlere oturdular el ele.
“Füsun’um” dedi sonra,, hala gözlerini Seda’dan alamıyordu, “Öyle güzel yürekli bir kızdı ki, organlarını bağışlayacağını söylediğinde tüm itirazlarıma rağmen vazgeçmedi düşüncesinden. ‘Anne sen anlamıyorsun bunun ne kadar önemli bir şey olduğunu” dedi durdu sadece.”
Sustu bir süre, çenesi titriyordu şimdi. Seda gözlerine hücum eden göz yaşlarını kontrol etmeye çalışıyordu.
“Ne kadar önemli olduğunu, böyle öğrenmek varmış kısmette, bak ne güzel sağlıkla duruyorsun karşımda, onun sayesinde.” dedi kadın elini Seda’nın elinin üzerine hafifçe vurarak. Bu cümlelerde bir takdir mi vardı kızına karşı, yoksa onun kavuştuğu sağlığına rağmen kızının ölümüne bir sitem mi anlayamadı Seda.
“Evli misin sen?” diye sordu sonra.
“Hayır, ama evleneceğim yakında.”
“İnşalah çok mutlu olursun Füsunum gibi, kaderini ona benzetmesin yüce Rabbim.”
“Amin” demeye utandı Seda, sustu yine. Kadının içinde kopan fırtınaları anlamaya çalışıyordu sadece. Acıysıyla yandığı evladının bir parçasını taşıyan biriyle karşılaşmanın, nasıl karmaşık duygular oluşturduğunu izliyordu onun yaşlı yüzünde.
Biraz sonra kadın, elini onun göğsüne doğru uzatarak, “Burada atıyor değil mi onun kalbi şimdi?” dedi sesi titreyerek.
Seda boğazına düğümlenen yumruğu çözemeden, başını salladı sadece. Kadıncağız bu defa eğilip, Seda’nın göğsüne dayadı başını, artık hıçkırarak ağlıyordu. Seda’da ağlıyordu onunla, kollarını kadının küçücük bedenine doladı ve kızının kalbini dinlemesine izin verdi sessizce. O kadar yakındılar ki şimdi birbirlerine, bir zamanlar kendi kızını göğsüne alıp, sevip okşayan bu kadın, şimdi onu başkasının göğüs kafesinde duymaya çalışması çok yaktı canını. Onun acısının, kalbinden pompalanan kanla birlikte bütün bedeninde dolaştığını hissetti Seda ama, kıpırdamadı, kıpırdayamadı. Füsun da annesini hissediyor muydu acaba?
“Allah ne muradın varsa versin kızım, Allah sana sağlıklı uzun ömürler nasip etsin, kızımın kalbini getirdin ya bana yeniden, erinmedin, gocunmadın. Sen de bundan böyle benim bir kızımsın.” dedi kadın doğrulup ona bakarken.
Seda sevgiyle salladı başını yine ama, artık ne hıçkırıklarını bastırabiliyor, ne de bütün vücudunun titremesine engel olabiliyordu. Bu defa kadın onu çekti kendi göğsüne, “Ağlama güzel kızım, sen ağlama, bak ana yüreğim dağlanıyor benim burada, sen ağlama ne olursun?” dedi acıyla.
“Keşke acınızı dindirecek bir yol bilseydim.” dedi Seda hıçkırıklar içinde, keşke kızınızın kalbini almam hiç gerekmeseydi de, siz şimdi kollarınızda onu tutuyor olsaydınız.”
“Ah güzel kızım, Rabbimin verdiği rızıktan ötesi yok, bize de bu nasipmiş”
Bir bebeğin ağlaması ile bölündü sözleri ikisinin de, az önce limonata getiren adam, kucağında yedi sekiz aylık bir bebekle geldi yanlarına.
Yaşlı kadın kendinden beklenmeyen bir çeviklikle doğrulup sildi gözyaşlarını hemen, “Poyrazım, uyuyamadın mı sen meleğim, gel anneannene, gel koçum.” diyerek aldı adamın kucağından bebeği. Çocuk ağlamaya devam ederek kapandı kadının boynuna.
Seda aylardır rüyalarında duyduğu bu çığlıkları duyunca, donup kalmıştı olduğu yerde, her gece o karanlık labirentlerde ulaşmaya çalıştığı ağlama sesi ile çınlıyordu zihninin içi şimdi. Bilinçsizce doğrulup kalktı yerinden, uzanıp aldı kadının kucağından minicik bedeni. Şefkatle sardı kollarıyla, “Ağlama artık, ben buradayım” diye döküldü dudaklarından. Bebek Seda’nın kucağına geçtiği andan itibaren kesmişti ağlamayı, yaşlı kadın ve adam hayretle izliyorlardı olanları. “Ben buradayım” cümlesinden sonra ikisi de donup kalmıştı olduğu yerde. Seda çocuğa öyle odaklanmış, onu kucağına aldığı andan beri kendini öyle bir mutluluk çemberinde hissetmişti ki, çevresinde olan biteni farkedecek halde değildi, ta ki, yaşlı kadının düşüp bayıldığı ana kadar.
Adamın, “Anne!” diyen sesine döndü, uykudan uyanmış gibi, kadıncağız yerde iki büklüm olmuş yatıyordu, adam onu kucakladığı gibi minderlerin üzerine yatırdı. Panikle nabzını kontrol etti ve yanaklarını vurdu hafifçe, “Anne, anne?”
Seda, bebek kucağında eğilip ona yardım mı etse, çocuğu minderlerin üzerine mi bıraksa kararsız kalakalmıştı.
“Nefes alıyor mu?” dedi sadece panikle, o an aklına başka bir şey gelmemişti. Adam ileride duran plastik su şişesini büyük bir hızla alıp, birazını eline boşalttı ve kadının yüzüne sürmeye başladı, yaşlı kadın az sonra araladı gözlerini ve adamın yardımıyla doğruldu yavaşça, “Anne iyi misin, ilaçlarını almadın mı bu sabah?” dedi adam kadının tam olarak kendine gelip gelmediğini anlamaya çalışarak.
“İyiyim, iyiyim.” diye cevap verdi yaşlı kadın gözlerini yine Seda ve bebekten ayırmayarak. Adam derin bir nefes alıp, bıraktı kendini yanındaki minderlere.
“Süleyman bu kızcağız kim biliyor musun?”
“Hayır anne bilmiyorum.” dedi adam, zaten de ilgilenmiyorum der gibi çıkmıştı sesi. Az önce yaşadığı stresi henüz atlamamıştı.
“Baksana, Poyraz’a bak! Süleyman, ağlamıyor gördün mü?” dedi kadın bu sefer sayıklar gibi.
Kadının yeniden kendinden geçmesinden korkan Süleyman, söylediklerini duymuyor gibi, bileğini tutup nabzını saymaya başladı.
Kadın hışımla çekip kurtardı kolunu Süleyman’dan, “Oğlum görmüyor musun Füsun geldi” dedi onu hızla dürterek.
Adam şaşkın gözlerle kafasını kaldırıp, Seda’ya baktı önce, “Anne Füsun değil o, az önce gelen misafirin.” dedi sakin bir sesle. Kadının düşmenin etkisiyle sayıkladığını düşünmeye başlamıştı.
“Ama içinde Füsun’un kalbi var!” dedi kadın yine hülyalı hülyalı, “Baksana, Poyraz’a baksana!”
Poyraz mutlu bir gülücük fırlattı babasına ve sonra, oyun oynar gibi sakladı başını Seda’nın omuzuna.
(devam edecek)
Bölüm 1
https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/06/yuregimin-sahibi-bolum-1/
Bölüm 2
https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/07/yuregimin-sahibi-bolum-2/
Bölüm 3
https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/08/yuregimin-sahibi-bolum-3/
Bölüm 4
https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/09/yuregimin-sahibi-bolum-4/
Bölüm 5
https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/10/yuregimin-sahibi-bolum-5/
Bölüm 6
https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/11/yuregimin-sahibi-bolum-6/
Bölüm 7
https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/12/yuregimin-sahibi-bolum-7/
[…] https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/09/yuregimin-sahibi-bolum-4/ […]
BeğenBeğen
[…] https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/09/yuregimin-sahibi-bolum-4/ […]
BeğenBeğen
[…] https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/09/yuregimin-sahibi-bolum-4/ […]
BeğenBeğen
[…] https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/09/yuregimin-sahibi-bolum-4/ […]
BeğenBeğen