Beklenmedik yarınlara doğru (Bölüm 5)

Evet, benim hayat hikayem böyle başlamıştı. Zavallı anneme anneannem sahip çıkmamış olsaydı, daha neler yaşardı kim bilir? Anneannemin bana anlattığına göre, annem o kadar sarsılmıştı ki, uzun bir süre kendine gelemedi. Yönetim kurulunda olan anneannem sınavlara dışarıdan girebilmesi için ona bir rapor ayarlamıştı. Kalan iki ayı okula devam etmeden geçirip diplomasını aldı. Bütün bu zaman… Read More Beklenmedik yarınlara doğru (Bölüm 5)

Bir küçük aşk masalı Bölüm 6

Tam mahallenin başına geldiklerinde Murat tutuvermişti elini yeniden, Melek’in bir serçe gibi çırpınacağını anlayınca, daha sıkı tuttu. Artık mahalleliden saklamaya gerek yoktu ki, Murat’ın en büyük hayaliydi bir gün sevdiğinin elinden tutup yürümek bu sokaklarda. Mahallenin en güzel kızı ve en yakışıklı delikanlısı bir araya gelmişti işte, tam da beklendiği gibi olmuştu herşey. Onları el… Read More Bir küçük aşk masalı Bölüm 6

Böcek!

Sıçrayarak uyandı uykusundan, kan ter içinde kalmıştı yine. Çocukluğundan beri tekrarlanan kabusu bölmüştü uykusunu. Ciddi bir böcek fobisi geliştirmesine neden olan bu kabus yüzünden çoğu gece aynı şeyi yaşıyor, sonra uzun süre uyuyamıyordu yeniden. Her defasında kendisini önce rahat bir yatakta uyurken görüyor, sonra tavandan kocaman bir delik açılıp siyah, badem büyüklüğünde antenli böcekler cızır… Read More Böcek!

Kalenin son tuğlası düşmeden.. “İZ”leri takip edin sevgili yöneticiler

“Adam yorgun argın tamamladıkları günün ardından geldikleri durakta, elindeki kartını cihazdan okutarak, karısına “Sen bin git, ben yarım saat oyalanır, süre dolunca biner gelirim” dedi. Kadın eşiyle birlikte çıktıkları işlerinden birlikte binip, evlerine gidemiyor olmalarını anlamlandıramıyor olsa da, biliyordu ki, şehrin yönetiminin aldığı karar buydu. Toplu ulaşımda kullanılan kartları iki kişi aynı anda kullanamıyordu, aradan… Read More Kalenin son tuğlası düşmeden.. “İZ”leri takip edin sevgili yöneticiler

Koca bir şehirde sadece bir çöp olmak

Hava o kadar soğuktu ki titreyen bedenini ısıtacak bir kuytu aramaktan yorgun düşmüştü. Dünden beri bir şey yememişti, Sokaklarda ısınacak bir yer, ağzına atacağı bir lokma için dolanıp duruyordu. Bu sabah, bir şeyler bulma umuduyla çöp torbalarını kurcalerken, köpeklerin saldırısından zor kurtulmuştu. Kaçarken, az kalsın bir arabanın altında kalıyordu. Açlık vücut ısısını iyice düşmüştü. Motoru… Read More Koca bir şehirde sadece bir çöp olmak

Kadınlar neden geç hazırlanır?

Erkeklerin en büyük şikayeti, bir yere gidileceği zaman kadınların hazırlıklarının bitmemesi yüzünden bekletilmektir. Bunu büyük bir hakmış gibi gerine gerine söylerken, arka planda kadınların yaşamında olanlar ve bu geç hazırlanma konusu arasındaki bağı pek düşünmezler. Kadınları zaten hiç anlamadıklarını söyleyen beyler için, ben de bu sorunun cevabını kendimce ve kendimden yola çıkarak özetlemek istedim. Bir… Read More Kadınlar neden geç hazırlanır?

Çatışmalar

İnsanlarla herhangi bir ortamda bir araya geldiğimizde, çoğunlukla gülen yüzlerine, olabildiğince iyi hallerine tanıklık eder, bu halleriyle hafızalarımıza yerleştirir, çok yakından tanımıyorsak, hayatlarında olan biteni ve bunların onlarda yarattığı etkiyi farketmeyiz bile.  Gülümseyerek selamlaşmak herkes için etkili bir davranış olsa da, bu selamların arkasındaki yaşamların ne olduğunu bilmemiz çok zordur. Çevremizdeki herkesin yaşamının içinde, ya… Read More Çatışmalar

Yaşam kurgusu

Henüz kar yağmamıştı ama kış iyice kendini hisettirmeye başlamıştı. Kalın giyinmeyi sevmediği için nihayet şifayı kaptığını hissediyordu. Neyse ki haftasonuna girmişlerdi. O sabah günlük uyanma saati geldiğinde gözlerini açmış. Vücudunda kalkacak dermanı bulamayınca biraz hayal kurmuş ve yeniden uykuya dalmıştı. Uyandığında öğlen olmuştu ama hâlâ kalkacak kadar enerjisi yoktu. Yine de günü yatakta bitirmeyi sevmediğinden… Read More Yaşam kurgusu

Tam yol ileri !

“İnsanlar kendi başaramadıkları şeyleri başaran insanlara karşı daha sert eleştirilerde bulunur, empati yoksunluğuna uğratlar. Bu yüzden kimsenin başardığınız şey ile ilgili mutluluklarınıza gölge düşürmesine izin vermeyin. Unutmayın sadece meyve veren ağaç taşlanır.” Umut verici sözlerdi bunlar ama yine de çok emek vererek, çok isteyerek başarıya ulaştırdığına inandığı hedefine karşılık, destek veya tebrik almamak bir yana,… Read More Tam yol ileri !

Hasta değilim

Derisinin altında küçük karıncalar geziyor gibi hissediyordu, öyle çok ve ağırdıkar ki acı veriyorlardı. Boğazı bir bacanın ağzında beklemiş gibi yanıyordu. Dudaklarının derileri kuruyor, dili, damağı ve dişleri arasında durduğu her zamanki yerine yapışıp kalıyordu kuruluktan. Arada bir etine bıçak saplayan ağrılarda gelince iyice çekilmez oluyordu. Onca dikkatine rağmen yine nasıl yapmışsa üşütmeyi başarmıştı. Her… Read More Hasta değilim

Zihnime karşı

Ölümün insanlar için bir son olmadığına inanalı çok olmuştu, en azından ruhları için. Sonuç olarak bedenlerimizi bir elbise gibi giyip çıkarıyorduk. Belki de kafesinden havalanan bir kuş kadar hür hissediliyordu bu yüzden. Kimbilir belki de bambaşka bir hayata başlanılıyordu öte yanda. Belki etin ağırlığı olmadan yaşamak çok daha güzeldi. Bilemezdi tabi. Sadece böyle olduğuna inanmak… Read More Zihnime karşı

Adam

İçinden geçen tüm duyguları söyleyebiliyordu dili, gizlisi saklısı yoktu kimseden. Zerre kötü niyeti yoktu sözlerinin aslında. Yine de ya anlaşılmıyor ya da yanlış anlaşılıyordu. Aklına binbir fikir geliyordu yapacağı ne iş olsa. Tek başına yapabildikleri oluyordu arada, bayılıyorlardı o işlere. Yardım lazım olduğunda herkesin işi çıkıyordu nedense. Sözlerini derleyip, toplayıp yazıyordu bir yerlere. Bir gün… Read More Adam

Bir sabah

Sabah kahvaltısını ederken, eskiden keyifle hışırdattığı gazetesinin yerine geçen akıllı telefonundan dünyaya bakmak rutin olmuştu artık onun için. Zaten hiç sohbet etmedikleri karısı, hiç değilse artık kocaman gazete kağıdı ile yüzünü kapatmadığı için memnundu durumdan. Yıllarca günün manşetlerine karşı kahvaltı yaptıktan sonra, şimdi evlendiği adamın yüzünü görüyordu hiç değilse. Gözlerine bakmayalı uzun zaman olmuştu zaten,… Read More Bir sabah

Hayal içinde hayal

Gölün yanına vardığında, her zamanki kayanın üzerine tırmanıp, ayakkabılarını ve çoraplarını çıkardı hemen. Dört mevsim geldiği bu kaya parçasına oturup, ayaklarını suya değdirmek en sevdiği şeydi.  Sabah trafiğini aşıp, koşturmacanın sakin br huzura dönüştüğü bu anları seviyordu. Ayak parmaklarından, bileğine kadar hissetti gölün soğukluğunu.  Yine her zamanki gibi dingin, huzurluydu göl. Gözlerini kapatıp, hayal içinde… Read More Hayal içinde hayal

Aile Tiyatrosu

Hep sessizdi artık, konuşulacak ne kalmıştı ki aralarında. Her gün aynı yatakta, başka düşlerin peşinde ve içinde uyuyorlar, her sabah aynı koğuşun askerleri gibi selamlaşıp günlük görevlerine başlıyorlardı.  Tek getirisi minik kızlarıydı bu görevin. Onun bir babaya ihtiyacı olduğunu düşünmeseydi, zaten sessizliğini en azından “Ayrılalım!” demek için bozardı ama, olmazdı şimdi, bir tek kendisini düşünemezdi.… Read More Aile Tiyatrosu

Çok güzel doydum

Tenefüs zili çalınca arkadaşı Tahir’le hemen bahçedeki özel yerlerinde buluşup, oturdular taşın üzerine. Her gün yemek tenefüsünde burada buluşurlar çantalarından çıkardıkları yemeklerini birlikte yerlerdi. Tahir o gün arasına salça sürülmüş bir ekmek getirmişti. Hemen yarısını bölüp uzattı Hasan’a. Arkadaşının ekmeğini mutlulukla alan Hasan, elini çantasının içine daldırıp, sabah annesinin hazırladığı paketi çıkardı heyecanla. Paketten yine… Read More Çok güzel doydum

Bir bebeği bekliyorum..

Koridorun sonundaki camdan dışarı seyrediyordu. İnsanlar, taksiler, ambulanslar büyük bir hızla geçip gidiyorlardı binanın önünden. Elinden tutukları ya da kucaklarında getirdikleri, halsizlikleri her hallerinden belli çocukları için endişelenen anne babalar vardı. Kimi küçük kollarını dolamış boynuna, babasının omuzunda uyuyor. Kimi etinden et koparılıyormuş gibi ağlıyordu. Kırmızı elbiseli küçük kızın, kızaran burnunu siliyordu annesi bir mendille.… Read More Bir bebeği bekliyorum..

Can suyu

Ne kadar ağır olabilir ki bir yaprak, düşünce onca ses çıkarmasıyla bölsün sessizliğimi, susuz kalan bir sen misin diyecek dermanım olsa, döneceğim ardıma ama, biliyorum tek tek düşmeye devam edecek bir tas su için. Duymazlığa geliyorum, masanın üzerinde çoğaldıkça yapraklar. Sessizliğime inat düşüyorlar sanki tek tek. Cansuyu bekliyoruz vazodaki çiçekle ben öylece. Bakalım hangimiz daha… Read More Can suyu

Pansiyon Ev

Dün akşam oğlunu okuldan almaya gittiğinde, ortaokulda aynı sınıfta okuduğu bir arkadaşına rastlamıştı. O yıllardan beri hiç görmediği arkadaşı ismini seslenip el salladığında tanımamış, kadıncağız yanına kadar gelip kendini ona hatırlatmak zorunda kalmıştı. Ayak üstü kısacık bir konuşma yapıp, sonra görüşmek üzere telefon numaralarını almışlardı birbirlerinden. Onun da iki çocuğu vardı. Kendisinin dört çocuğu olduğunu… Read More Pansiyon Ev

Bırakın…

Sizin kalıplarınıza, kafanızın içindeki hesaplı, o küçücük kurnazlıklarınıza sığmam ben diye haykırmak geliyordu içinden artık. Yorulmuş, bıkmıştı, insanların onu zihinleri ve algıları kadar olan küçük hapishanelerinden seyredip yorumlamasından. Yürekleri ile dinlemeyi biliyor olsalar, çoktan kurmuşlardı köprüleri. Onlar sadece kendi seslerini duyabilecek kadar bencildiler. Onun ağzından çıkan kelimeler, onların zihinlerinde anlamlarını kaybediyor. Yollarını bulamıyor. Girmeleri gereken… Read More Bırakın…

Yarına Allah Kerim

Nefes nefese kalmıştı koşturmaktan.  Bütün gün ona verilen işleri bitirmiş, her akşam olduğu gibi amirinin odasına yevmiyesini almaya zor yetişmişti. Kapıda beş kişi daha bekliyordu. İçeriden amirinin yükselen sesine bakılırsa, bir şeyler doğru gitmemişti. İçeride paylanan arkadaşlarının durumuna düşmekten korkan diğerleri, sessizce bekliyorlardı. Her akşam oluyordu böyle şeyler. Mutlaka birileri yaptıkları işten şikayetçi oluyorlardı. O… Read More Yarına Allah Kerim

Olmayacak düşlerin peşinde 

17.09.2008  “Keşke ağlayabilseydim….” diye düşündü bu sabah, “…belki o zaman biraz rahatlardım…” Uzaklarda oluşundan mı içindeki hüzün bilmiyordu, aynı şehrin insanı olmanın verdiği güven mi uçup gittmişti avuçlarından. Sesini duyduğunda geçer sandığı hasret duygusu, daha bir yakıcı olmaya başlamıştı konuştuklarından beri. “Ne garip…” diye düşündü, “…aynı yolun yolcusu bile değilken, yine de görebilme, konuşabilme ihtimaline… Read More Olmayacak düşlerin peşinde 

Yamanmış sokakların çocukları

Başını önüne eğmiş, yorgun kaldırımda yürüyordu ağır adımlarla. Yorgun olan kaldırım mı, yoksa kendisi mi ayırt edilemiyordu uzaktan bakınca. Şehre sığmayan insanların kurduğu ve şehre yamanmış gibi duran sokaklardan örülü bir mahalleydi burası. Geçmişi çok fazla olmasa da, yorgun bir mahalleydi. Kaldırımlar, evler, balkonlara asılmış çamaşırlar, insanlar her şey yorgundu. Kediler bile yorgundu, bütün gün… Read More Yamanmış sokakların çocukları