Didar’ın Kısmeti – Bölüm 6

Ertesi sabah, Sema hanımlar yine misafirleri ile birlikte olduklarından, Sultan hanımların masasına uğramadılar. Özge henüz kahvaltıya inmediği için, Sultan hanım onunla da konuşamamış neler olduğunu öğrenememişti. Delikanlı ailesinin yanında, masada oturuyordu.

Az sonra Özge salınarak yemek salonuna girdiğinde, önce Bülent’e gülümseyrek el salladı ve sonra gelip masaya oturdu.

“Kusura bakmayın biraz geç uyudum dün gece, zor ayıldım bu sabah” dedi gülümseyerek.

Sultan hanım olan biteni anlamak için kızının gözünün içine bakmaya devam ediyordu. Oğuz bey ve Didar kendi aralarında konuşmaya daldıklarında, Özge annesine, “Bu iş tamam” diye fısıldadı göz kırparak. Sultan hanım keyifle sandalyesine yaslandı ve çayından büyük bir yudum aldı. Didar çalan telefonunda Levent’in adını görünce, özürdileyerek kalktı masadan ve resepsiyona doğru yürüdü.

“Günaydın prenses!” dedi Levent’in neşeli sesi.

“Günaydın, nasılsın?”

“Artık sesini duyayım istedim, birazdan babamların yanında olacağım, içeri girmeden seninle konuşmassam içim rahat etmeyecekti.”

“İyi yapmışsın” diye gülümsedi Didar.

“Neler yapıyorsun, nasıl gidiyor?”

“Babam çok mutlu, biz de az önce kahvaltıdaydık, şimdi reseposiyona geldim bende rahat konuşayım diye.”

“Benden bahsettin mi onlara”

“Hayır, neden bahsedeyim ki” dedi Didar utanarak.

“Bilmem sadece merak ettim.”

Kısa bir sessizlik oldu, aslında bahsedecektim ama, biraz daha beklemeye karar verdim diyemedi Didar elbette, ama Levent’in tavırları, neşesi ve enerjisi gerçekyen çok hoşuna gidiyordu. Telefonda Levent’in yüzündeki kocaman gülümsemeyi görmediği için memnundu, çünkü şu anda gerçekten gülümsemesini toparlayamıyordu. Onu uzaktan gören biri kolaylıkla hoşlandığı biriyle konuştuğunu anlayabilirdi. Dikkat çekmemek için otelin kapısına doğru yürüdü. Bu arada Levent’in de sesi kesilmişti, telefon bulunduğu yerden çekmiyor mu diye düşünerek kapıya doğru hızlı adımlarla yürüken bir yandan da “Levent, duyabiliyor musun?” diyor, sonra telefonun çekip çekmediğini anlamak için telefona bakıyordu ki

“Duyabiliyorum” dedi Levent ama, sesi telefondan gelmiyordu. Başını kaldırıp karşısında onu görünce, öyle şaşırdı ki, az kalsın telefonu düşürecekti.

İkisi de otelin önünde şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyorlardı şimdi.

“Yani babanlar bu otelde mi kalıyorlar?” dedi Levent.

“Ve burası sizin oteliniz mi?” dedi Didar aynı şaşkınlıkla.

“Evren bizi seviyor olmalı” diye kollarını  kaldırıp çığlık attı Levent, ve ardından Ares’de havladı.

“Ares!” dedi Didar köpeğe doğru giderek, “Ne kadar iyi görünüyorsun.”

Köpek sevinçle kuyruğunu salladı, kurtarıcısına.

“Bunun olduğuna inanamıyorum” dedi Levent heyecanla, Didar’ında kalbi yerinden çıkmak üzereydi, “Ben de!” diyebildi yüzündeki gülümsemeyi toparlayamadan.

“Haydi gel seni bizimkilerle tanıştırayım, babamla zaten tanışıyorsun” dedi Didar. Bu tesadüfün ardından, zaten babasına aralarında bir şeyler başladığını söylemek zorunda kalacaktı büyük ihtimalle. Birlikte yemek salonuna girdiler. Oğuz bey, kızının yanında klinikte rastladığı delikanlıyı görünce şaşkınlığını gizleyemedi.

“Babacığım, Levent’i hatırladın mı? Hani tanışmıştınız.”

“Evet hatırladım?” dedi Oğuz bey sorar gibi, onu buraya Didar’ın davet ettiğini düşünmüştü. Sultan hanımda Didar’ın yanında bir delikanlı görmekten memnun olmuştu, böylece onu ekarte etmeye çalışmasına gerek yoktu ama, niyetini belli etmemek için şaşkın bir yüz ifadesi takındı.

Levent, Oğuz beyin yüzündeki ifadeyi görünce hemen elini uzattı, “Bu otel benim ailemin ama, ben sizin burada olduğunuzu bilmiyordum inanın. Tamamen tesadüf” dedi açıklamak istediğini belli eder gibi.

“Otel benim ailemin” cümlesinin ardından, Sultan ve Özge birbirlerine baktılar.

“Yani siz Sema hanımın oğlu musunuz?” dedi Sultan hanım, şimdi yüzündeki şaşkınlık ifadesi tamamen gerçekti.

“Evet efendim, Levent ben, memnun oldum” diyerek elini bu defa ona uzattı Levent.

Sultan hanım elini Levent’e uzattıktan sonra, sorar gibi kızına baktı, onların oğulları bu delikanlı ise, peki dün geceki delikanlı kimdi? Üstelik bu  çocuk Didar’ı nereden tanıyordu?

“Gerçekten ilginç bir tesadüf olmuş” dedi Oğuz bey, “Yani şimdi siz ikiniz hiç  bahsetmediniz mi birbirinize gideceğiniz yerlerden?”

“Hayır babacığım, ben Levent’e ailemin yanına gidiyorum dedim.”

“Ben de, ona aynen öyle söyledim, hiç neresi olduğunu sormak aklımıza gelmedi.” diye ekledi Levent ve ikisi de gülmeye başladılar.

“Peki siz nerede tanıştınız?” dedi Özge, iyice afallamıştı.

“Klinikte, Didar benim köpeğimin hayatını kurtardı, değil mi Ares?”

Ares, havlayarak cevap verdi bu soruya, tüm yemek salonu bir anda onlara döndü. Salonda bir köpek olduğunu farkeden Sultan hanım da tutamadığı bir çığlık attı.

“Otele hayvan sokmanın yasak olduğunu sanıyordum.” dedi tiksinir gibi.

“Ares bu otelin veliahtı” dedi Levent gülümsemesini hiç bozmadan “İzin verirseniz, gidip aileme görünmem gerek, inanın bu karşılaşma beni çok mutlu etti” diyerek Didar’a baktı gülümseyerek. Didar o kadar mutluydu ki artık yüzündeki ifadenin neye benzediğini umursamıyordu bile.

Levent tam arkasını dönüp gidecekken, babasının sesini duyuldu “Hoşgeldin oğlum, Ares’i bu salona sokmaman gerektiğini biliyorsun” dedi köpeğe bakarak, “Afiyet olsun” diye özür diler gibi gülümsedi masadakilere bakıp.

“A, merhaba baba, çok özür dilerim, onun hayatını kurtaran doktorumuzu görünce ikimizin de aklı başından gitti!”

“Tamam hadi çıkar o zaman şimdi.” dedi babası dişlerinin arasından ve yeniden masadakilere gülümseyerek oğlunu kolundan tutarak götürdü resepsiyona doğru.

“Levent’in kardeşi var mı biliyor musun?” dedi Özge, Didar’a dönüp merakla. Otel sahiplerinin oğlu belki de iki taneydi, hem dün gece beraber olduğu delikanlının adı da Bülent’di, pekala da kardeş olabilirlerdi, o zaman planda aksayan bir şey olmazdı.

“Bildiğim kadarıyla tek çocuk” dedi Didar bu merakın nedenini anlayamamıştı.

Oğuz bey kızının ve delikanlının bakışlarını görünce, durumu zaten anlamış, bir an önce onunla konuşma niyetindeydi, Sultan ve Özge’nin iyice kafaları karıştığından onlarında kendi aralarında konuşmaya ihtiyaçları vardı. Sultan hanımın kaş, göz hareketleriyle ikisi de izin isteyip masadan kalktılar, odada küçük bir işleri olduğunu söylediler. Oğuz bey de beklediği fırsatı yakaladığı için memnun gülümsedi onlara. Onlar masadan kalkar kalmaz, Didar’a döndü hemen, “Anlatmayacak mısın?” dedi merakla. Kızının sonunda birini bulduğuna çok sevinmişti, üstelik onu buraya tanıştırmak için çağırdığı delikanlıyı bulmasına daha da sevinmişti. Didar onun Levent’i klinikte gördüğü andan başlayarak her şeyi anlattı babasına, kafasındaki soru işaretleri ile birlikte.

O sırada Sultan ve Özge kendi aralarında tartışıyorlardı, “Kızım sormadın mı oğlana necisin diye?”

“Sormadım anne, ne bileyim ben, Sema hanımlarla salona girdiğinde, bana sen gösterdin zaten, ben de sen oğulları olduğunu biliyorsun sandım ne bileyim.”

“E bir şey konuşmadınız mı akşam, sana hiç bahsetmedi mi kendinden.”

“Yani bahsetti ama, her şey çok hızlı ilerledi. Sen yapış bırakma deyince, yani işte anlarsın.”

“Dur dur söyleme duymak istemiyorum” dedi Sultan hanım sinirle, kız sustu.

“Ne olacak şimdi?” dedi Özge.

“Ne olacak, Levent’e yapışacaksın, öbürünün kim olduğunu da öğren bu arada temkinli olalım.”

“Anne görmedin mi Didar ile birbirlerine nasıl baktıklarını?”

Görmüştü Sultan hanım, görmesine de, ne düşüneceğini o da bilmiyordu şimdi. Bu Didar denen kız gene gelmiş her şeyi mahvetmişti. Oğuz beyin bir şeyden şüphelenmemesi için yeniden aşağı inmeye karar verdiler. Salona döndüklerinde Oğuz bey masada tek başına oturuyordu.

“Didar nerede?” dedi Sultan hanım etrafına bakınarak.

“Levent geldi, yürüyüş yapacaklarmış” dedi Oğuz bey keyifle. Karısının ve üvey kızının davranışlarındaki telaşı sezmişti o da ama, bir şey söylemiyordu. Günlerdir otel sahiplerine gösterdikleri aşırı ilginin ardından, Levent’in gelmesi ve Didar’ı tanıyor olması ile değişen davranışları gözünden kaçmamıştı.

“Siz iyi misiniz bu sabah?” dedi imalı bir sesle.

“İyiyiz tabi, nasıl olacaktık?” dedi Sultan hanım telaşla. Oğuz bey iyi niyetli bir adamdı ama, aptal olmadığını da biliyordu. Bundan sonra daha dikkatli davranmak zorundaydılar.

(devam edecek)

Bölüm 1

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/13/didar/

Bölüm 2

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/14/didarin-kismeti-bolum-2/

Bölüm 3

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/15/didarin-kismeti-bolum-3/

Bölüm 4

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/16/didarin-kismeti-bolum-4/

Bölüm 5

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/17/didarin-kismeti-bolum-5/

Bölüm 6

https://gulserenkilincyazar.com/2018/06/18/didarin-kismeti-bolum-6/

 

Didar’ın Kısmeti – Bölüm 6’ için 4 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s