Vazgeçtim – Bölüm 1

Begüm’ün annesi ve babası geçimlerini turşuculuk ile sağlıyorlarmış. Begüm’ün dedesinin mesleğiymiş aslında turşu yapma işi. Civarın en güzel turşularını hep o yaparmış zamanında. Hatta o zamanlar çoğu insanın bilmediği, tatmadığı meyve turşularınıda o öğretmiş insanlara.

Selahattin amca yaşlanınca oğlu Memduh’u sokmuş işin içine. Memduh aslında turşuculuğa hiç ilgi duymuyormuş. Ancak liseyi bitiremeyip, başka iş bulamayınca mecburen öğrenmiş tüm detayları babasından. İsteksiz bir öğrenme olduğu için babası gibi yapamış uzun süre, istemiş ama olmamış. Sonra eşi Süreyya hanım ile evlendiğinde Selahattin amca oğluna güvenemediği için bu defa gelinine öğretmiş işin tüm püf noktalarını. Süreyya hanım işin içine girince turşular aynı Selahattin amcanın turşuları gibi olmaya başlamış. Selahattin amca da çekilmiş dükkandan karı koca çalışsınlar diye. Dükkanın hemen üzerindeki daireyi almış oğlu ile gelinine birikimiyle. Kendi kira evinde ölmüş.

Begüm işte bu evde doğmuş, turşucu dükkanında büyümüş. Annesi ve babasının yaptıkları işi çok sihirli bulduğu içinde öğrenmiş onlarla beraber. İki yıllık üniversiye mezunu olmasına rağmen anne ve babası erkenden hayattan ayrılınca başka iş yapmayıp dükkkanın başına geçmiş. Önceleri anne ve babasının ard arda gitmesinin acısı ağır geldiği için onlar gibi turşu yapamayacağına inanmış. Hazırda dükkandan başka gelir kaynağı olmadığı için onların yaptıkları turşuları satmış bitirene kadar. Turşular tükenmeye yüz tutunca ise ufaktan başlamış denemeler yapmaya. Yıllarca onlardna her şeyi öğrenip, izlediği işin umduğundan çok daha iyi olmuş sonuç.

Bu arada daha anne ve babası hayattayken mahalleye gelen Kemal’e aşık olmuş. Aslında Kemal aşık olmuş önce. Her gün dükkanın önünde defteri kitabını açıp ödevlerini yapan Begüm’ü ilk gördüğünde takmış aklına. Sonra bir yolunu bulup tanışmış ve gönlünü çelmiş. Selahattin amca ve Süreyya teyze demiş uzun zaman onun anne ve babasına. Onlar da Kemal’i sevmişler.

Kemal’in babası onlar mahalleye gelmeden altı yıl önce bir trafik kazasında ölmüş. Annesi engelli kardeşinin bakımını tek başına götüremediğinden kendi annesi bu mahallede oturuyor diye taşınmış Begüm’lerin mahallesine. Kemal on yedi yaşındaymış taşınıp geldiklerinde, üniversite sınavına o yıl bu mahallede girmiş.

Eski mahalledeki arkadaşlarını da unutamadığı için sık sık onların yanına gitse de Begüm’ü görür görmez sevmiş bu mahalleyi de. Annesi ve anneannesi engelli kardeşi ile ilgilenirken o da derslerine çalışıp iyi bir üniversite kazanmış. Begüm anne ve babasını kaybettiğinde ise ona çok destek olmuş. İki genç birbirlerine öyle aşık olmuşlar ki, Kemal üniversiteyi bitirince evlenmeyi düşünmüşler ilk önce. Ancak annesi kardeşinin ameliyat olmasını istediği için Kemal işe girdiğinde maaşını kardeşinin ameliyatı için biriktirmek zorundaymış. Begüm zaten turşu işinde olduğundan zorlamamış Kemal’i. Kardeşin daha önemli demiş ve evlilik işini ertelemeye karar vermişler.

Bu arada Kemal’lerin eski mahallesinde babasının yakın arkadaşı Ahmet bey ve ailesi onlar taşınınca bağlarını koparmamış, bir ihtiyaçları var mı diye sürekli arayıp sormuşlardı. Kemal’in annesi Nermin hanım, Feride hanımla iyi ahbaptı her zaman. Ahmet beyin yıllar içinde işleri rast gitmiş maddi durumları epey iyi duruma gelmişti. Kemal’in babası ile de ortak pek çok iş planlamışlar ama adamcağızın ömrü vefa etmemişti. Ahmet bey Kemal’i kendi oğlu gibi görüyordu. Üniversite’ye giderken de Nermin hanım itiraz etse de masraflarının bir kısmını karşılamıştı.

Ahmet beyi kızı Nazan çocukluğundan beri aşıktı Kemal’e. Başka mahalleye taşınacaklarını öğrendiğinde çok üzülmüş günlerce ağlamıştı bu yüzden. Aralarındaki bağlar kopacak diye korktuğundan onlar taşındıktan sonra Kemal’in annesi ve engelli kardeşini görme bahanesi ile sık sık gelmeye devam etmişti evlerine. Kemal daha buraya gelir gelmez Begüm’e aşık olduğu için Nazan’ın evlerine onun için geldiğini farketmemişti bile.

Her geldiğinde eli kolu dolu gelen kız zaman içinde Kemal’in annesi Nermin hanımı da kazanmıştı iyice. Kadıncağız babası ayrı, kızı ayrı onlarla bu kadar ilgilenince Nazan ile Kemal’in bir gün evleneceklerini ve oğlunun Ahmet bey ile çalışacağını ve dolayısıylada rahat edeceklerini düşünmüştü hep. Nazan’da kadıncağızın bu hayallerini besleyecek pek çok konu açmıştı ziyaretlerinde.

“Ferhat için de babam elinden geleni yapar Nermin teyze. O sadece Kemal’i değil Ferhat’ı da sever biliyorsun.”

“Allah razı olsun kızım senden de babandan da, kocam öldüğünden beri hiç sahipsiz bırakmadınız bizi. Kemal okuyabildiyse, babanın desteğiyle oldu! “

“Olur mu Nermin teyze, biz bir aile sayılırız öyle değil mi? Hatta ben size anne diyebilecek kadar yakın hissediyorum kendimi inanın!”

“Canım kızım sen ne istiyorsan söyle öyle! Çekinme. Elbette aileyiz biz”

Kemal annesi ile Nazan’ın arasında geçenlerden habersiz Begüm ile evlilik planlarına devam etti yıllar boyunca. Kardeşinin ameliyatları söz konusu olduğu içinde annesine Begüm’den bahsetmedi bu süre içinde.

Ferhat’ın ameliyatı gerçekleştikten sonra ise, kardeşinin daha iyi olduğu bir zaman gelince Begüm ile evlilikleri için daha fazla beklemeye gerek olmadığına karar veren Kemal, bir gün gelip Begüm’e ;

“Artık beklediğimiz yeter aşkım, en kısa zamanda gidip nikah günümüzü alalım. Ben de annemle konuşayım. Bizim eski mahalledeki evimizde oturan kiracıyla konuşsun, eşyalarımızı da yavaş yavaş almaya başlayalım!”

İki aşık nihayet bekledikleri şartlara kavuştukları için mutluluktan uçacaklardı neredeyse. Kemal’lerin eski mahallesindeki ev turşucuya uzak kalacağı ve zaten Begüm tek başına oturduğu için fikirlerini değiştirdiler konuştukça ve Begüm’ün evinde Kemal’in annesine de yakın oturmaya karar verdiler sonra. Böylece Nermin hanımın iş son aşamaya gelene kadar öğrenmesi mümkün olmadı gençlerin aşkını ve evlenme isteklerini.

Kemal gelip heyecanla annesine Begüm’den bahsedince, Nermin hanım şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi önce.

“Oğlum nereden çıktı bu kız şimdi durup dururken?”diye çıkıverdi ağzından.

“Ne durup dururkeni anne biz Begüm ile bu mahalleye taşındığımızdan beri aşığız birbirimize, sana söylemeye fırsatım olmadı.”

“Yedi yıldır mı fırsatın olmadı yani?”

“Yani biz evlenmeye karar vereli bir kaç yıl oldu tabi. Ferhat’ın ameliyatını bekledik işte! Ferhat’da ameliyatı atlattığına göre artık evlenebiliriz!”

Oğlunun gözlerindeki ateşi ve sesindeki heyecanı hissedince bir türlü “Olmaz!” diyemedi Nermin hanım. Kızın bir başına bir turşucu dükkanı işlettiğini duyunca iyice canı sıkıldı. İki çulsuzdu bunlar. Ne gelecekleri olabilirdi ki o dükkanla. Her yere marketler açılıyordu sapır sapır. Kimse eskisi gibi turşucu peşinde değildi ki. Kuruyordu da insanlar evlerinde turşu ayrıca. Nereye kadar gidecekti o dükkan. Oysa Ahmet beyin kocaman iş yeri, işçileri vardı. Kemal onlar ın başına geçecekken, mahalle arasında batmaya mahkum bir turşucu mu işletecekti kendi gibi çulsuz bir kızla evlenip. Bütün gece başı ağrıdı duyduğunda, üç gün boyunca da geçmedi. Kemal’e onun Nazan ile evlenmesini istediğini, hatta onların yaptıklarından sonra oğlanın neredeyse buna mecbur olduğunu bir türlü söyleyemedi.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s