Çopur bey kağıda ne yazdıysa Meliha hanım masanın üzerinde duran diz üstü bilgisayarın ekranını onlara doğru çevirdi ve ekranda duran videoyu oynatma düğmesine tıkladı.
Asude hanım, Tezer hanım ve Beyzanur’un ilgili gecenin ardından masada konuştuklarının kaydıydı bu. Beyzanur açık açık Barlas’ın onu bir kez yanağından öptükten sonra horul horul uyuduğunu söylüyor ve hep birlikte gülüyorlardı.
“Bize bu kadarı yeter de artar bile!” diyordu Asude hanım gülmeyi bırakmadan.
“Gülersin tabi, gün senin günün!” diyordu Tezer hanım keyifle kızına. Asude hanım da kocaman bir kahkaha atıyordu bu söze, “E Asude bir şeyi yaparım derse yapar. Şimdi ne yapacaklar bakalım?”
Asude hanımın rengi kağıt gibi bembeyaz olmuştu görüntüleri izlerken.
“Hala sen ne yaptın?” dedi Barlas şaşkınlık içinde, “İşte bak kız ağzıyla söylüyor, ben ona elimi bile sürmediğiimi söyledim! Bunu hemen Nazlı’ya izlettirmeliyim.” diyerek babasının önünde diz çöküp onun ellerini öpmeye başladı sonra, “Kurtardın baba sen! Evliliğimi kurtardın!”
“Ben bu aile için kendimi feda ettim yıllarca. Barlas’ın bir çocuğu olmazsa, o zaman bütün aile malımız başkalarının olacak! Nazlı’nın da aileden kimsesi olmadığını biliyoruz!”
“Sen neden bir çocuk yapmıyorsun, oğlum üzerinde oyunlar oynayana kadar?” diye okudu Meliha hanım Çopur beyin el yazısını.
“Bunun nedenini biliyorsun! Eğer beni istediğimde evlendirmiş olsaydınız, bu gün belkide bu oyunların hiç birine gerek kalmayacaktı!” dedi Asude hanım hırsla. Henüz on yedi yaşındayken kendinden on yaş büyük birine aşık olmuştu. Çopur bey adamı araştırmış asalağın biri olduğunu öğrenmiş ve babasına söylemişti. Babası da kesinlikle kızının o adamla evlenmesine izin vermemişti.
“Belki de çocuklarına bırakacak bir malımız kalmayacaktı o zaman!” diye okudu Meliha hanım yeniden.
“Nazlı’nın çocuğu olmadığı gerçeğini değiştirmiyor bu sözlerin. Sen sadece hırsından benim canımı yakmaya uğraşacak kadar hastalıklı bir beyne sahipsin ağabey!”
Meliha hanım bu defa gidip çalışma odasının kapısını açtı ve kapının ardında bekleyen kadını içeri aldı. Kadın Asude hanımın ajanlarından biriydi. Başını yerden hiç kaldırmıyor odada hiç kimse ile göz göze gelmiyordu.
“Konuşabilirsin!” dedi Meliha hanım
“Biz Asude hanımın bize verdiği bir ilacı her gün Nazlı hanımın yediği veya içtiği bir şeye karıştırdık iki yıl boyunca. Bize ilacın bir yan etkisi olmadığını sadece hamile kalmasını engelleyeceğini söyledi. O bu konağa layık bir gelin değildi. Bir çocuğu olursa mirası yok etme potansiyeline sahip bir asalak olabilirdi.”
“Ne?” dedi Barlas artık öfkeyle bağırıyordu!
Maliha hanım bu defa gidip çalışma odasının verandasına açılan kapıyı açtı. Kapının başından beri aralık olduğunu ve gölgeye denk gelen kenarında Nazlı’nın her şeyi duyduğunu hiç biri bilmiyordu. Nazlı katılarak ağlamaya başlamıştı duyduğu son sözlerin üzerine. Personeli odadan dışarı çıkardılar. Asude hanım artık kilitlenmişti.
Nazlı’nın odaya girdiğini gören Barlas hemen gidip sarıldı karısına, “Nazlı, aşkım. Başımıza bunlar geldiği için çok üzgünüm gerçekten!”
Nazlı cevap veremeyecek kadar sarsılmıştı. Asude hanımın yaptıklarına inanamıyordu. Kendi öz yeğeni ve onun karısını başından beri hırsına ve planlarına alet etmişti. Bir çocuğu olmadığı için çektiği acıların hepsinin sorumlusu oydu. Hiç acımadan onun rahmine düşecek bir canı başından engellemeye çalışmıştı. Hem de Nazlı’nın sağlığını ve geleceğini riske atarak.
Asude hanımın halının üzerine yuvarlanmasıyla odada zaman durdu sanki. Barlas karısını bırakıp halasına koşmak istemiyordu. Çopur beyin zaten yerinden kalkacak durumu yoktu. Meliha hanım her zaman ki soğuk duruşunu almıştı. Nazlı’nın gözleri kocaman açılmış yerde yatan kadına bakıyordu. Onun ölmüş olmasını dilerdi ama yine de tepkisizi kalamadı. Barlas’ın kollarından kurtulup, kadının nabzını kontrol etti. Yaşıyordu.
“Barlas ambulansı aramalısın!” diyerek kalktı Asude hanımın yanından. Barlas Meliha hanıma baktı ambulansı araması için. Çopur bey kağıda “Ara” yazana kadar aramadı kadın. Barlas, karısını aldı ve çıkardı çalışma odasından.
Ambulans on dakika içinde geldi kapının önüne ve Asude hanımı alıp götürdü. Ambulansa onunla hiç kimse binmedi. Barlas karısını alıp bahçeye çıkmıştı. İkisi birlikte olanları anlamaya ve hazmetmeye çalışıyorlardı. Barlas’ın bir suçu olmadığı ortaya çıkmıştı. Çopur bey Meliha hanımı arkalarından gönderip, Barlas’ı sarhoş etmenin de planın parçası olduğunu, yine aynı çalışanın itirafıyla, onu Beyzanur’un uyuduğu odaya taşıttıklarını söylettirdi. Meliha hanım bunları söyledikten sonra sessizce kayboldu ortadan.
Barlas bile inanamıyordu başına gelenlere. Nazlı yine kocasından önce toparlandı. O gece eve gitmek istediğini söylediği için Barlas hiç istemese de onu Nursayan konağına bıraktı. Hatice hanım kızın yine oraya gidip darmadağın döndüğünü görünce öfkelenecekti ki, Nazlı’nın anlattıkalrını duyunca o da şoka girdi.
“Allahım bu nasıl bir kadınmış böyle?”
Hatice hanımla sabaha kadar konuşup dertleşen Nazlı ertesi gün ancak öğlene doğru uyanabildi. Barlas yine defalarca aramış ve mesaj atmıştı.
“Yeni uyandım, biraz zaman ver lütfen!” diye mesaj attı kocasına.
Hatice hanım onu kocasının bir suçu olmadığına ikna etmişti. Çopur beyin başından beri her şeyi bilipte sessiz kalması ve Asude hanımın tüm kozlarını oynamasını beklemesini hayretle karşıladılar.
“Demek ki kardeşinin ne kadar ileri gidebileceğini görmek istedi!” dedi Hatice hanım.
Nazlı’nın mesajından on beş dakika gemişti ki Barlas Nursayan konağına gelmişti. Artık ondan ayrı ve stres içinde geçirecek beş dakikası dahi yoktu. Hep birlikte kahvaltı ettiler. Barlas halası ve ailesi adına Hatice hanımdan da özür diledi.
“Senin bir suçun yok oğlum, ancak baban o halde bile uyanık bir adam olmasaydı. Yuvanız çoktan yıkılmış, Asude hanım her istediğini yapmıştı. İkinizde onun sağlığına ve aklına dua edin bence!”
“Haklısınız” dedi Barlas, gerçekten de Çopur bey akıllıca davranmamış olsaydı veya hastalık sahiden aklını da etkilemiş olsaydı, konaktaki yaşam bambaşka olacaktı bu sabah.
Barlas kahvaltıdan sonra karısını hemen bir doktora götürmek istediğini söyledi. Asude hanımın verdiği ilaçların adını çalışanlardan öğrenmişti. Karısına bir zararı olup olmadığını öğrenmek istiyordu.
Neyse ki ilaçlar sadece hamile kalmasının önüne geçmişti. Çok uzu süreli kullanım olduğu için doktor bir yıla kadar etkisinin sürebileceğini söyledi. Ondan sonra hiç bir sorun olmadan bebek sahibi olabileceklerdi.
Asude hanımı hastanede kimse ziyaret etmedi. Tezer hanım ve Beyzanur olanları duymuşlardı. Çopur bey onlara kayıtları gönderip bir daha alesinin yakınlarında dolaşırlarsa bu kayıtlarla gerekeni yapacağını bildirmişti.
Bir kaç ay sonra Asude hanımın mal varlığının büyük bir kısmına haciz geldi Tezer hanıma olan borçlarının karşılığında. Geçirdiği sinir krizinin ardından vücudunun bir kısmına felç gelmişti. Doktorlar uzun bir fizyoterapi sürecinin ardından düzelme olacağını söylemişlerdi. Çopur bey onu aileleirnden kalan mirastan men ettirmişti. Ayrıca Barlas ve Nazlı’dan uzak durması için o da uyarılmıştı. Onun ajanlığını yapan tüm çalışanlar konaktan uzaklaştırılmıştı.
Nazlı ve Barlas yaşanılanların izlerini biraz olsun silmek için uzun bir tatile çıktılar.
Beş yıl sonra Çopur bey hayata gözlerini yumduğunda iki erkek torun sahibi olmuştu. Barlas ve Nazlı mutlu evliliklerini sürüdüyorlardı. Çopur beyin hemen arından Hatice hanımda hayattan ayrıldı. İkisinin de gözler ardında kalmamış evlatlarını sevdiklerinin kollarına bırakmanın güveni ile ayrılmışlardı dünyadan.
Asude hanım Mardin’i terkedip İstanbul’a yerleşti. Sonrasında kimse ondan haber almak için uğraşmadı.
Beyzanur yurt dışına gitti, söylenilenlere göre orada yabancı biri ile evlendi.
SON
Çok güzel emeğinize sağlıklı teşekkürler
BeğenLiked by 1 kişi
Çok çok teşekkür ediyorum
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim
BeğenLiked by 1 kişi
Bütün hikayelerinizi okudum çok teşekkür ederim hepsi birbirinden güzel
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler 😍
BeğenBeğen