Bin yıllardır, her aşığın kurduğu hayallerden kuruyordu o da.
Şiiri aşk doğurmuş olmalı diye düşünüyordu.
Sevince, sevdiğine erişemeyince ya da sevilen gidince, insanın şair olması çok güzeldi aslında. Katil olan da vardı.
Şiir çok güzeldi gerçekten, her güzel şey şiire dönüşebilirdi.
Hatta güzel kelimesi, şiir ile değiştirilmeliydi.
Hayat çok şiirdi mesela, sevdiği de çok şiirdi.
Hayatına her gün yeni bir mısra ekliyordu. O mısralara melodiler yazıyordu yüreği.
Aşk güzeldi demek isterdi ama şiir daha güzeldi.
Aşkı bir kişiyle, şiiri herkesle paylaşabilirdi.
Kelimeler bir şiirde, düz bir yazıda olduğundan daha başka bir şey olurlardı sanki.
Bin bir anlam yüklenirler, her harfte ayrı bir şiire dönüşürlerdi.
Sihir gibiydi şiir.
Aşk da güzeldi ama, şiir daha güzeldi.
Aşk insanın canını yakıyordu çoğu zaman, şiir ise merhem oluyordu.
Bir duyan olsa, onu şair sanardı herhalde ama, değildi.
Aşıktı, daha da öte şiirdi.
Evet şiirdi o şimdi. Ah ne güzeldi şiir olmak.
Öyle törenlerde okunan şiirlerden değildi, belki de öyleydi.
Herkesin aynı şiiri farklı okuması mümkündü, herkes aşık olabilirdi ama, kaç kişi şiir olabilirdi.
Bir duvarda, yürekle yazılmış satır satır yaşayan bir şiirdi o.
Bir şiir yazmak isterdi ama, şiire duyduğu aşk şiir yazma yeteneğinden daha iyiydi sanki.
Şiire şiir yazılır mıydı hem?
Bir dörtlük dolusu duygu vardı içinde, çünkü en çok duygu bir dörtlüğe sığardı.
Bir romana, bir kağıda, bir dosyaya sığmayan duygular, bir dörtlükte, bin satır olurdu.
Bir bakış gibiydi şiir.
Bir ömüre bile sığmazdı.
Hayatında çok az şiir okuyan biriydi ama, şimdi kendini şiir gibi hissediyordu.
Çok mutluydu, çok şiirdi.
Birine söylese kesin deli derdi ona. Hatta sevdiğine söylese gülerdi.
Ama hissettiklerine daha iyi bir tanım bulamıyordu düşündükçe, günlerine, gecelerine, sevmelerine en uygunu şiirdi.
Aşk bile gölgede kalmıştı, bu kelimenin yanında.
Dünyadaki bütün şairler içine dolmuş gibiydi, “ayakkabı çekeceği” dese bir anlam yükleyecekti gönlü neredeyse.
Her şey çok anlamlıydı böyle, çok doluydu.
Şu masa bile şiir gibiydi, üzerinden sarkan örtünün kıvrımlarındaki gölgeler için bile şiir yazılırdı.
Aldığı her nefes, yaşadığı her an, bu kelime ile coşkuya dönüşüyordu.
Mutluluğun anahtarını bulmuş olabilir miydi?
İçinden taşacak milyonlarca kelime var gibi hissediyordu.
Kağıda kaleme sarılsa boşalıp gideceklerdi belki.
Hoş, boş boş kağıda bakacağından emindi bunu yapsa. O yüzden ziyan etmek istemedi.
Şiir gibi bir rüzgar esti pencereden, mısralar uçuştu havada, içine çekti bir nefeste tüm şiiri.
Şiir kendi dörtlüğünü ekledi ve verdi nefesini.
Haydi git bakalım şiir, bu gece benim gibi hisseden her kim varsa, ona da ulaş.
Tüm dünyayı dolaş. Herkesin şiiri ol..