“Hayır babacığım! Yalvarırım sizinle kalayım, gitmek istemiyorum!” diye ağlıyordu Sedef. Zavallı Nuri bey ömrünün sonuna kadar kızının arkasında durmayı hayal ederken gelmişti başına bu fena hastalık.
“Canım kızım, ben istemez miyim seninle olmak sanıyorsun. Rahmetli annenin vasiyeti bu biliyorsun. O adam senin gerçek baban! Ben de gittikten sonra ne yapacaksın?”
“Bana hiç güvenme!” dedi Teslime hanım. Baba kızın ağlaşıp durması içini sıkıyordu. Yıllar sonra ilk aşkına kavuşmuştu ama bu defa da bu kız girmişti aralarına. Şimdi ne güzel gidiyordu. Ne vardı ağlanacak. Nuri bey onun öz babası bile değilken ne demeye bu kadar seviyordu bu kızı.
“Teslime sen bir çay koy da gel!” dedi Nuri bey sıkıntılı bir sesle. Başından beri kızı hiç sevmediğini biliyordu Teslime hanımın ama onunla yeniden bir araya gelmek de, kızını öz babasına yollamakta hep rahmetli karısı Meryem hanımın vasiyetiydi. İyi ki de öyleydi yoksa kendisi de ölüp gittikten sonra zavallı kız bu kadının eline kalıverirdi.
Sedef orta sona gidiyordu. Nuri beyin ilk karısının kızıydı ama Nuri bey onu öz kızı gibi sevmiş ve büyütmüştü. Sedef’in annesi ile evlendiklerinde çocuk daha dört yaşındaydı. Babasız büyüdüğü için Nuri bey de ona iyi davranınca dört elle sarılmıştı adama. Nuri bey hem Meryem hanıma, hem de kızına elinden geleni yapmıştı. Çok sevmişti ikisini de ama zavallı Meryem hanım altı ay önce amansız hastalıktan gitmişti. Nuri bey o gittikten sonra kızına sahip çıkmayı hesap etmişse de karısını kaybettikten iki ay sonra ona da aynı teşhis konmuştu. Teslime hanımı yanlarına almış olmasalar halleri perişandı. Teslime hanım Meryem hanımın son günlerinden beri yanlarındaydı. Önce Meryem hanıma, şimdi de Nuri beye bakıyordu. Tabi Sedef’e de ama kızı sevmiyordu. Meryem hanımı da hiç sevmiyordu. Onun yaşaması gereken hayatı çalmıştı Meryem hanım.
Teslime hanım içeri çayın suyunu koymaya gidince, Nuri bey kızının yanaklarından akan yaşları sildi ve “Bak Sedef, öz baban çok zengin bir adam, kocaman bir köşkte yaşıyorlarmış. Orada her şeyin olur!”
“Ben senin yanında kalmak istiyorum!” diye inledi Sedef, “Başka hiç bir şeye ihtiyacım yok benim!”
“Kızım benim yanımda da kalamayacaksın ki, ben annene kavuşacağım yakında biliyorsun!”
“Hayır! Hayır! Senin de ölmeni istemiyorum ben!”
“Hayat bize ne sunarsa onu yaşar şükrederiz canım kızım, mutlaka senin için böylesi iyidir ki bu noktaya geldik!”
“Annem neden aramış o adamı, sen hasta değildin ki o zaman?”
“Ölmeden babanın varlığından haberi olması gerektiğini düşündü biliyorsun!”
“Tamam bilseydi de beni almasaydı olmaz mıydı?”
“Olmaz canım kızım, baban o adam senin, ben değilim ki?”
“Madem babamdı da neden annemin yanında durmamış da gitmiş!”
“Bunları büyüyünce anlayacaksın, şimdi düşünme, annenin son isteğini geri mi çevirelim?”
“Hayır!”
“O zaman lütfen ağlama artık, yarından sonra gelecekler. Teslime teyzen ayarlıyor eşyalarını ona da yardım et!”
“Etmeyeceğim o zaten gideyim diye gözümün içine bakıyor, sevmiyor beni! Niye evlendin ki bu kadınla?”
“Sedef bunları hep annen istedi biliyorsun. Hem evlendim diye karı koca değiliz ki biz? Hem bak annene baktı, bize bakıyor Sedef hanım. Sen gidince bana bakacak?”
“Ben sana bakarım, o gitsin!”
“Kız! Bacak kadar boyunla kessene akıl erdirmeyi sen! Anan istedi geldim ben!” dedi yeniden odaya dönen Teslime hanım ters ters.
“Teslime uğraşma şu kızla yeter! Görmüyor musun yeterince üzgün!” diye azarladı Nuri bey yeni karısını.
Telsime hanım genç kızken aşık olmuştu Nuri beye, biraz aklı havada bir kızdı o zamanlar. Nuri bey de onunla ilgilenince hemen kabul etmiş teklifini evlenmişti. Zengin bir adam değildi Nuri bey, marangozda çalışıyordu ama iyi kötü geçiniyorlardı yine de, Teslime hanımın babası da işçiydi, iki kardeşi daha vardı hem bir boğaz eksilsin diye, hem de aklı bir karış havada kız başını belaya sokmadan koca evine girdin diye on sekizine girer girmez evlendirmişti babası Nuri beyle. Sonuçta kızı kendi istemişti onu, zorlayarak gelin etmemişti. Genç irisi esmer gösterişli bir kadındı Telsime hanım. Yüzüne dökülen perçemlerinin altından ela gözleri ile etrafa baktı mıydı mahalledeki delikanlıların da yüreği hoplardı. O da severdi onları hoplatmayı hepsine göz süzerdi. Bir tek Nuri beye gerçekten bir şeyler hissetmişti. Onca göz süzdüğünün arasından evlendiği halde peşini bırakmayanları da vardı. Nuri bey bilmeden çarşıda, pazarda karşısına çıkıp kocasını bırakırsa onu nasıl iyi yaşatacaklarını anlatırlardı. Başlarda bunlara hiç prim vermedi Teslime hanım. Sonraları evliliğin hiç de sandığı gibi olmadığını anlayınca aklı dışarıdaki o zengin adamlara kaydı. Nuri beyi seviyordu ama asık yüzlü bir adamdı Nuri bey. Eve gelip karısını hoş tutmayı bilmiyordu. Yemeği tam mı, kıyafetleri temiz ve ütülü mü onları daha çok önemsiyor, bir şeyi eksik kalırsa da iyice surat asıyordu. Onca adam peşinden koşarken Nuri beyle evlendiğine pişmanlık duymaya başlamıştı. Sonra Hayri çıktı karşısına, çocukken yan yana evlerde büyümüşlerdi. Hayri hayatı boyu Teslime’ye hayrandı ama öyle masum evlilik hayallerinden fazlası vardı içinde, bir keresinde kömürlükte kıstırmış Teslime hanım zor kurtulmuştu elinden. Hayri’nin babası başka yerde iş bulunca taşınıp gitmişlerdi mahalleden. Bir gün çarşıda rastlamıştı ona yeniden. Hayri tanımıştı Teslime’yi. Çok zengin olmuştu bir araba galerisi vardı. Teslime evli olduğunu söylese de yolun ortasında içine düşecekti neredeyse.
“Daha da güzel olmuşsun, serpilmişsin!” dedi Hayri baştan aşağı süzdü Teslime’yi, “İstersen gel sana bahçeli büyük evimi göstereyim. Sen seversin bahçeleri!”
“Yok!” dedi Teslime, yüz vermedi yürüdü gitti.
Ertesi gün Nuri bey işe gittikten sonra terziye uğramak için evden çıkınca simsiyah büyük bir araba durdu önünde, cam açılınca tanıdı Hayri’yi.
“Haydi nazlanma gel gezelim biraz!” dedi Hayri yine, belli ki Teslime’ye bakarken ağzının suyu akıyordu.
“Olmaz, laf olur!” dedi Teslime salına salına yürüdü gitti Hayri o giderken ardından baktı uzun uzun. Bir gün önce takip edip, hangi eve girdiğini görmüştü
Bir kaç gün sonra yine çıktı karşısına, tam altı ay vazgeçmedi hediyeler, çiçekler, güzel sözler. Sonunda bir gün bir tek taş ile geldi. Teslime hanım sadece televizyonda gördüğü yüzüğe bakınca içi kabardı.
“Hanım olursun!” dedi Hayri, “Bu adam seni hizmetçi etmiş!”
Hayalini kurduğu hayatı tane tane anlattı ona, “Gel biraz gezelim, konuşalım!” dedi sonra arabanın kapısını açtı, bindi Teslime’de merak etmişti daha neleri olurdu acaba hayatta.
Hayri onu çok güzel bir yere götürdü, beraber yemek yediler, yanaklarını okşadı, elinden tuttu, “Aşkından geberiyorum bak bunca zamandır peşindeyim, hiç evlenmedim seni bekledim!” dedi.
Evin uzağında indi Teslime arabadan, eve geldi. Nur bey beş karış suratla eve geldiğinde mutfağa girmiş yemek hazırlıyordu. Ona hiç bahsetmedi olanlardan. Bir hafta sonra Hayri gene geldi bu defa evine götürdü Teslime’yi, onu bir odaya soktu.
“Bu oda ikimizin olacak” dedi nefesi yanaklarından aktı geçti Hayri’nin, “Git şu dolabın kapaklarını aç!” deyince gidip açtı Teslime, gözlerine inanamadı. Hepsi kendi bedenine uygun birbirinden güzel elbiselerdi bunlar.
“Bunların hepsi senin olacak, geceler, koynunda uyuyacağım, çekmeceye bak bir de!”
Açtı Teslime çekmeceyi, mücevherleri görünce dayanamadı elini gezdirdi üzerlerinde. Hayri yine tam dibindeydi ama ona elini sürmüyordu. “Sen isteyince, aşığım ben sana korkma!” diyordu.
(devam edecek)