Başak kuzeninin en yakın arkadaşından para koparmak için bu kadar küçülmüş olabildiğine inanamıyordu. Annesi her zaman onun annesinin basit bir kadın olduğunu söylerdi ama Başak için bu tür aile için yargıların bir önemi olmamıştı.
“Annem haklı galiba, annesini bilmem ama Sadık bildiğin basit bir adammış, çok yazık!” dedi Oya’ya, “Bunun için senden özür dilemeliyim, işin içine onu ben dahil ettim!”
“Bu hepimizin suçu, sen önerince de kabul eden bendim. Aslında bana iyi bir ders oldu bu yaşanılanlar. Sanırım ayaklarımızın yere basma yaşı gelmiş artık! Keşke şimdi bu kafadayken Şahin ile yeniden karşılaşsaydım.”
“Ondan kurtulmak için tüm bunları yaşadın ama şimdi de onunla mı olmak istiyorsun?” dedi Başak hayretle.
“Diyorum ya bu olanlar bana iyi bir ders oldu ama önüme çıkan fırsatları kendi elimle yok etmiş oldum. Bir daha beni isteyeceğini hiç sanmıyorum.”
“Peki babana ne söyleyeceksin? Gerçeği değil herhalde!”
“Babama da dürüst davranmayı isterdim ama babam benim hayatımı veya isteklerimi önemsemiş olsaydı zaten bu oyunların hiç birine gerek kalmazdı. O yüzden dürüst olmayacağım!”
“Ne diyeceksin?”
“Şahin’in başkasını sevdiğini!” diye kıkırdadı Oya.
Cevat bey kızını dinlerken şüphe dolu bir yüz ifadesi takınmıştı. Şahin hakkında duydukları ile kızının anlattıklarını yapan adam pek birbirini tutmuyor gibiydi.
“Madem öyle, neden başından kabul etmiş seninle nişanlanmayı?”
“Babacığım gönlünde biri varmış ama babası onu zorlamış!”
“Babası mı zorlamış?”
“Evet ama sonra Şahin, gönlünün sesini dinlemeye karar vermiş. Bu şekilde zoraki kurulan bir evliliğin mutsuzluk getireceğine ve bunun bana haksızlık olacağını düşünmüş. O böyle nazikçe açıklayınca ben de hiç itiraz etmedim tabi ki. Sence de haklı değil mi?”
“Değil!” dedi Cevat bey hırsla, “İsteseydin onu elinde tutabilirdin ama belki de çocuk sen de bir şeyleri beğenmedi!”
“Baba?” dedi Oya bozularak.
“Ne baba? Düzgün biri ile evlenecektin ve işlerimiz de yolunda olacaktı! Artık yapacak bir şey yok tabi!”
Oya cevap vermek istedi ama babasının huyunu bildiği için ağzını bile açmadan kalkıp çıktı odasından. İyi bir kocadan önce, onu anlayan, değer veren ve insan yerine koyan bir babaya ihtiyacı vardı. Kızının neden bu kadar başına buyruk ve isyankar olduğunu biraz anlamaya çalışsa o da yeterdi. Şahin keşke koca adayı yerine babası olsaydı!
Babası ile arasında geçen diyalogdan Başak’a bile bahsetmedi. Artık buralarda kalmak istediğini sanmıyordu. Babası bu gün Şahin’le belki yarın başka biriyle yine aynı şeyleri yaşatacaktı. Tüm bunlar olup biterken annesi kendi aleminde olduğundan Oya kalmak için bir bağ hissetmiyordu. İki yıldır Amsterdam’da yaşayan arkadaşı Mehtap her aradığında onu da yanına gelmesi için ikna etmeye çalışıyordu. O da sırtına bir çanta takıp, çekip gitmişti. Şimdi orada kendine yeni bir hayat kurmuş, hiç olmadığı kadar ayaklarının üzerinde durabildiğini anlatıyordu. Eve dönüp arkadaşına oraya gelmek istediğini söyleyen uzun bir mesaj yazdı. Babasının güdümünde yaşamak istemiyorsa, kendine bir hayat kurmalıydı. Bu hayatı seçtiğinde, ailesinin onu maddi veya manevi olarak desteklemeyeceğinden hiç şüphesi yoktu ama artık eski Oya olmak istemiyordu. Arkadaşından gelen yanıt onu bu kararı vermesine çok sevindiğini anlatıyordu. Yapması gereken ne varsa hepsini bir bir sıralamıştı. Oya kararını bir kaç gün daha içinde tarttıktan sonra en doğrusunun bu olduğuna iyice inandı ve kimseye belli etmeden hazırlıklara başladı.
Başak’a gideceğini söylediğinde, uçak bileti, vizesi ve neredeyse götürecekleri bile hazırdı. Başak onun hiç haber vermeden böyle bir sürece girmesine ve son dakikada söylemesine biraz içerlemişti.
“Ne olur anla!” dedi Oya özür diler gibi, “Birinin beni caydıracak bir şeyler söylemesini istemiyorum! Eğer gerçekten dostumdan bana şans dile sadece!”
Başak yüzünü astı, “Belki ben de gelirdim!”
“Ben gideyim, sen de kararını ver o zaman!” deyince Başak gülümseyerek arkadaşına sıkı sıkı sarıldı, “Tamam o zaman sana boş şans diliyorum!”
Cevat bey ve karısı kızları Amsterdam’a uçtuktan iki gün sonra onun gittiğini fark ettiler. Oya haber vermeden arkadaşlarında kaldığı ve onlarda kızlarıyla neredeyse hiç ilgilenmedikleri için onun ortalarda görünmediğini bile fark etmemişlerdi. Annesi arayınca, Oya ona nerede olduğunu söyledi. Nurseli hanım önce kızının şaka yaptığını sandı, Oya ilgi çekmek için her yola başvururdu çocukluğundan beri. Sonra Oya’nın doğru söylediğini anlayınca kısa bir şok yaşadı ve onlara sormadan böyle bir şey yaptığı için pişman olacağını ve babası ile de kendi konuşmak zorunda kalacağını ekledi.
“Babama sen söylersin sorarsa!” dedi Oya, annesinin “Neden?” diye sormamış veya düşünmemiş olması artık onu şaşırtmıyordu. Cevat bey kızının yaptığını duyunca her zaman ki hiddetiyle “Dönüp dolaşıp, geri gelecek! O zamana kadar benden zırnık alamaz!” diyerek bunun karısının suçu olduğunu, kızlarıyla hiç ilgilenmediğini söyledi ve karı koca klasik kavgalarından birini yapıp, hayatlarına geri döndüler.
Bir süre sonra öfkesi yatışan Şahin, aslında her şeyin böyle sonuçlanmış olmasının en iyisi olduğuna karar vermişti. Eğer işler böyle sarpa sarmasa ve Oya olanları itiraf etmeseydi, oyunlarla dolu bir evliliği olacak ve karısının güvenilmez biri olduğunu belki de çok geç fark edecekti. Aslında Oya’nın uydurduğu yalanda olduğu gibi unutamadığı eski bir arkadaşı vardı. Üniversitede tanışmışlardı, aralarında hiç bir zaman bir şey olmamıştı ama geçenlerde onun bir fotoğrafını sosyal medyada görünce içinin kıpırdadığını hissetmişti. Aysun’u yeniden hatırlamak Oya ve onunla yaşadığı her şeyi silip, kalbinin yumuşamasına neden olmuştu. Ortak arkadaşlarından onun telefonunu bulup aradı ve henüz evlenmemiş olduğunu duyunca çok sevindi. Aysun Antalya’da bir otelde misafir edilme teklifine çok sıcak bakmıştı. Henüz kiminle geleceğini söylememişti ama Şahin onun gelişini dört gözle bekleyecekti.
Bir ay sonra Oya, Başak’a hayatını düzene koymaya başladığını anlatan uzun bir mesaj yazdı. O zamana kadar arkadaşının evini ve internetini kullandığından çok fazla dönüş yapamamıştı. Artık baba parası yemeyeceği için çalışma izni olmadan bir işe girmesi gerekmişti. Şimdi ilk aylığını aldığı ve ev masraflarına biraz ortak olabildiği için bu mesajı yazıyordu. Çalışma ve oturma izni almak için belirli ve zor süreçler vardı ama hepsinin üstesinden geleceğine inanıyordu. Eğer Başak’ta gelmeyi düşünürse belki birlikte bir ev tutabilirlerdi ama iki kaçağın izinler çıkana kadar idare etmesi zor bir şeydi. O yüzden eğer gelmeyi düşünüyorsa bile Oya kendi düzenini garanti ettikten sonra yapması daha iyi olurdu. Diğer türlü ancak zorlu bir maceraya sürüklenmiş olacaktı. Sonuçta Oya bu kararı belirli koşullarda almıştı, Başak için bunlar geçerli değildi. O sadece kendi istediği için yapacaktı ve zaten önce ailesi ile konuşması gerekirdi.
Başak arkadaşının yazdıklarına hak verdi, baştan ona heyecan verici bir macera gibi gözükse de, Oya’nın gerçekçiliği onun da ayaklarını yere basmasını sağladı. O düzenini kurunca, arkadaşını ziyarete bir kaç zamanlığına gidebilirdi ama buradaki her şeyi bırakıp sıfırdan başlamak için bir nedeni yoktu şimdilik. Ona yeniden şans diledi ve bir ihtiyacı olduğunda, Türkiye’den destek gönderebileceğini belirtti.
(devam edecek)