Kim kime, dum duma – Bölüm 8

O da bütün gün Erkut’a ne diyeceğim diye homurdanmıştı. Şahin aradığında Başak çoktan evine geçmişti. Onun söylediklerinden sonra hemen Başak’ı arayıp nişanlısının söylediklerini anlattı.

“Ya kuzene boşa kızmışız yani, bak kız girmiş odaya işte!”

“İyi de sonuç alamadıktan sonra ne yapayım ben kızı? Başka adamın koynuna girmiş gidip!”

Sadık ertesi gün garsona arkadaşına surat asmaya devam etti. Üzerinde hiç bir otoritesi olmamasına ve her dediğini yapmasına karşılık Sadık’ın bu tavrı adamı iyice kızdırdı. Vaat ettiği parayı da işin gerçekleşmediğini bahane ederek vermemişti. Aslında Sadık’ta işi beceremediği için Oya’dan bir şey alamamıştı. Başak’a bir başka gün yine deneyebileceklerini söylese de Oya artık Sadık ile iş birliği yapmak istemiyordu. O kadar umutlandıktan sonra sonuç alamamak canını sıktığı gibi, yarın öbür gün Sadık boş boğazlık ederse her şey gün yüzüne çıkardı. Şimdi bir şeyler söylemeye kalksa bile elinde ne delil, ne Şahin ile ilgili bir video vardı.

Buse, Melisa ve diğerleri havuzdan çıktıktan sonra odalarına dönerlerken Melisa lobide dün gece odasına girdiği adamı görünce kıpkırmızı oldu ve hemen başını önüne eğdi ve asansöre yürüdü. Adam onu hatırlar da kızların yanında yanına gelirse rezil olurdu. Tolga, Şahin ile konuşmuş ne yapacağına karar veremediği için lobide dolanıp duruyordu. O da eşyalarını toplamıştı. O gün halletmesi gereken işi halledemediği için havaalanına mı gitse yoksa bir gün daha mı kalsa bilmiyordu. Şahin’in tuhaf tavırları ve gece nişanlısının odaya gelmesi ile ilgili imalarından oldukça rahatsız olmuştu. Lobide tüm bunları düşünürken Melisa ve arkadaşlarını asansörde görmüştü ama gece Melisa’nın yüzünü hatırlayacak hali olmadığı için onlardan birinin gece yatağında olan kız olduğu aklına bile gelmemişti.

Buse o gece için sadece alkolsüz bir akşam yemeği planı yapmıştı, bir gece önceden hepsi yorgun olduklarından nikaha kadar dinlenmelerini istiyordu. O gece erken yenilen bir akşam yemeğinden sonra, tüm kızlar Buse’nin odasında toplandı ve çaylar için eski anılardan konuşmaya başladılar. Buse dahil hepsinin gözünden uyku aktığı için de bir fincandan çaydan sonra odalarına dağıldılar. Melisa bu defa doğru katta asansörden indiğini üç kez kontrol edip, odaya girince ilk iş koşup banyoda ve odada kimse var mı diye kontrol etti. Hâlâ o gece neler olduğuna dair hiç bir şey hatırlamıyordu. Buraya arkadaşının düğünü için eğlenmeye gelmişlerdi. Buna kafayı takıp da bu geziyi mahvetmek istemiyordu. Yarın sabah bu otelden ayrılıp, Erdem ve ailesinin düğüne katılacak misafirler için ayarladıkları otele geçeceklerdi. Oradan sonra artık çılgınlık yapmak yoktu. Hem Buse’nin, hem de Erdem’in konukları otelde birlikte olacaklardı. Orada görevleri Buse’ye yardımcı olmak ve sakin kalmasını sağlamaktı.

Şahin akşam Oya’yı arayıp başka bir kızı o sandığı için ayıp ettiğini düşünüyordu. Gerçi Oya bozulmuş gibi davranmamıştı ama yine de onu otele davet edip birlikte güzel bir akşam yemeği yiyebileceklerini düşündü ve nişanlısını aradı. Oya bu plana çok güvendiği halde, ona göre Sadık’ın beceriksizliği yüzünden sonuç alamayınca çok bozulmuştu, nişanlısı bir kez daha arayıp onu otele davet edince itiraz edemedi.

Tolga hem kendini iş halledecek kadar iyi hissetmediği, hem de Şahin’e bozulduğu için otelde daha fazla oyalanmak istemedi ve arkadaşına telefon açıp, her şey için teşekkür ettikten sonra bir taksi çağırıp havaalanına doğru yola çıktı. Şahin, Tolga’nında bozulduğunu anlamıştı ama şimdi Oya daha önemli olduğu için bir şey söylemedi. Tolga’ya kal derse o zaman akşam Oya ile baş başa kalamazlardı.

Oya otele geldiğinde Sadık’da oteldeydi. Oya planları açık olmasın diye onu görmeze gelip yürüyüp gidecekti ama Sadık onun suçu olmadığı halde planı o bozmuş gibi davranıp bir şans daha vermeyen Oya’ya bozulmuştu. Planı onlardan başkası bilmediğinden ve tanışık olmalarında bir tuhaflık olmadığını düşünerek onu görünce hemen yanına gitti.

“Ne istiyorsun?” dedi Oya ters ters.

“Dün gece ki aksaklıkta benim bir suçum yok, patron kimseye haber vermeden babasına gitmiş ve odasını da arkadaşına vermiş. Belirtmek istedim!”

“Bir şey belirtmene gerek yok. Sana güvendik ama boşa çıkardın! Şimdi izin verirsen nişanlıma gidiyorum!”

“Bu işi halledebilirim biliyorsun.”

“Biraz sessiz olur musun?” dedi Oya sinirle, iyice gerilmişti.

“Olamam! Kuzenimle bir olup beni böyle aşağılamanızı hak etmiyorum!”

“Sadık! Bunu sonra Başak ile konuşun!” diyerek yürüdü Oya. Etraftaki insanlar onların bu gergin konuşmasını duymasalar da bir şeylerin ters gittiğini anlamışlardı.

“Aptal bu adam ya! Şu halimiz Şahin’in kulağına giderse ne olacağını akıl edemiyor mu?” diye söylenerek nişanlısının odasına yürüdü Oya ve yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirip içeri girdi.

Sadık iyice kafaya takmıştı Oya’yı. Sırf ondan zenginler diye böyle davranmaya hak görmelerine tahammül edemiyordu. O Oya’nın oyuncağı değildi. Ne planladılarsa yapmıştı, sonucun istedikleri gibi olmaması onun hatası değildi. Her türü kendini riske atmıştı. Bu yüzden de söz verilen o parayı alacaktı. Oya sinirle yürüyüp gidince bu düşüncelerini kuzenine söylemek için dışarı çıktı.

“Ya Sadık ne saçmalıyorsun sen?” dedi Başak’ta şaşkın şaşkın.

“Kızım o para bana lazımdı! Hayır bir aksilik oldu iş tam sonuçlanmadı tamam! Bu benim suçum mu? Bir şans daha versin yapayım diyorum, onu da kabul etmiyor!”

“Allah Allah istemiyorsa kız ben ne yapayım? Sen yaptın planı, garanti de verdin yalan mı? O zaman patronunu takip edip gittiğini görecektin, ben ne yapayım şimdi?”

“Konuş arkadaşınla!”

“Sen benim arkadaşımla aramı mı bozacaksın. Başından beri işin içindeyim ben de, sen yapacağım dediğin işi yapmadın, niye sana ödeme yapsın kız? Kusura bakma kuzi, kapatıyorum!” diyerek telefonu kapatıverdi Başak. Sadık’ın iyice tepesi attı.

“Gidip patrona her şeyi anlatayım da görün o zaman!” dedi sinirle ve bir sigara yaktı.

Başak, Oya’nın Şahin’in yanına gittiğini bilmediği için arayıp olanları anlatmak istedi ama Oya nişanlısının yanında olduğunu söyleyince, uzatamadan kapattı. Şahin kendine ait özel loca da ikisine çok güzel bir masa hazırlatmıştı. Sadık sigarası bitince sinirle içeri girdi, çalışanlardan patronun nişanlısı ile birlikte locada olduğunu öğrenince, yine sinirle oraya kadar gitti ama son anda bu işi de kaybederse birikmiş borçları hiç ödeyemeyeceğini hatırlayıp durdu ve dudaklarını ısırarak geri dönüp, arabasının yanına indi. Onun görev yeri normalde garaj olmasına rağmen otelin içinde dönüp duruyordu iki gündür.

Şahin, nişanlısının gülen tatlı yüzünü görünce, onu kızdırmadığını anlayıp rahatlamıştı. Babasına da başarıyla hesap verdiğine göre bu akşam ki yemeği bir kutlama yemeği sayabilirdi. Oteldeki işlerden, babasıyla görüşmelerinden anlattı durdu Oya’ya. Oya ise bir yandan olanca tatlılığı ile gülümserken, bir yandan Erkut’a nasıl ulaşsa da bir kez daha konuşsa diye plan yapıyordu.

Tolga uçak yolculuğu sürerken, bir gece önce Şahin’in odasına gelen kızın unuttuğu küpeyi elinde tutmuş nasıl bu kadar çok sarhoş olduğunu düşünüyordu. Ona göre Şahin’in geceleri böyle geçiyorsa, çok şanslı bir adam olmalıydı. Üstelik yakında da evleneceğini söylemişti. Elinde fırsat varken, Şahin’in hayatını bir gece olsun yaşamadığı için biraz hayıflandı ama sonra halletmesi gereken işi de bitiremeden geri döndüğünü düşününce canı sıkıldı, küpeyi cebine atıp, işleri nasıl toparlayacağını düşünmeye başladı.

(devam edecek)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s