Melisa bir yandan telefonunu kulağı ile omuzuna sıkıştırmış, hafta içinde evlenecek olan arkadaşı Buse’nin bekarlığa veda partisi planını dinliyor, öte yandan da bilgisayarında izne ayrılmadan önce yetiştirmesi gereken iş ile ilgili dosyaları düzenliyordu.
“Bak her şeyi planladım. Mızıkçılık etmek yok, herkes ne yapıyorsa hepsine katılacaksın!”
“Tamam Buse katılacağım merak etme!”
“Sen, ben, Gamze, Yeşim, Sumru, Didem ve Meltem gelecek. Herkes mavi bir elbise getirecek. Duydun mu?”
“Evet duydum, dinliyorum!”
“Babam uçak biletlerimizi aldı. Odalarımız da ayrıldı, herkese ayrı oda ayırdık! Mavi elbiseyi unutma bak!”
“Tamam unutmam!”
“Nikahın yapılacağı otel de çok uzak değil zaten, Mavi elbise nikah için değil ha, ona göre! Sen nikah için ayarla yine elbiseni!”
“Onu giysem ne olur?”
“Ya olur mu Melisa Allahaşkına! Bak her şeyi tek tek düşünüyorum, hallediyorum sizin için. Ben evleniyorum yani, ona rağmen! Hepinize tek tek anlatıyorum her şeyi!”
“Tamam, tamam merak etme!”
“İyi araç seni sabah altı otuzda alacak. İlk seni alacak, sonra bizi toplayacak!”
“Hepimizin valizleri sığacak mı araca?”
“Evet büyük araç! Babam hepsini ayarlamış!”
Buse veda partisi ve düğünü ile ilgili bir kaç talimat daha saydıktan sonra nihayet kapattı telefonu. Buse’nin evleneceği çocuk Erdem Antalya’lıydı. Buse’de eskiden beri hep bekarlığa veda partisi hayali kurar dururdu. Düğün Antalya’da yapılacağı için yakın arkadaşları ile kalıp eğlenebilecekleri bir otel ayarladı. Aslında Melisa sadece düğüne katılmayı düşünüyordu ama Buse çocukluk arkadaşı olduğu için mecburen kabul etti. Birlikte büyümüşlerdi ama yaşama bakışları, hayat tarzları tamamen farklıydı. Buse onun olabildiğince sade şeyler giymeyi sevdiğini bildiği için sürekli onun planladığı şeylere uygun kıyafetler getirmesi konusunda ısrar ediyordu. Herkes mavi ve biraz da dekolteli elbiseler giyecekti. Otelin özel bir salonu sadece onlara ayrılmıştı. Aralarında ve yakınlarında yabancılar olmayacağı ve otelden de çıkmayacakları için, gönüllerince içip, eğleneceklerdi. Onları zaten kimse görmeyecekse bu kadar giysi planına ne gerek vardı tabi ama Buse daha Melisa sormadan, fotoğraflar için olduğunu açıklamıştı. İleride çocuklarına bu tatlı teyzeleri ile nasıl eğlendiklerini gösterecekti. Tabi çocuklardan önce sosyal medya da yer alacakları kesindi. Meltem onun fotoğraflarını yayınlamazsa giysi kuralına uyacağını baştan söylemişti. Diğerleri zaten Buse gibi düşünüp, yaşadıkları için bir sıkıntı yoktu, onlar da zaten kendi sosyal medya hesaplarında paylaşacaklardı. Ofisteki işlerini toparlayıp, Buse’nin talimat verdiği giysileri alması gerekiyordu daha, yarın sabah izni başlıyordu ve sadece bir günü bu talimatları halletmeye ayırması gerekmişti. Sonraki sabah da Buse’nin söylediği gibi yola çıkacaklardı. Tabi olay elbise ile de bitmiyordu, ona uygun bir de ayakkabı bulması lazımdı. Bir daha giymeyeceğini bildiği bu kombin dolabında yıllarca sürünüp duracaktı. Yine de en yakın çocukluk arkadaşının hayalleri için katlanmaktan başka çaresi yoktu. O gün geç saate kadar çalışıp işlerini düzene koydu ve yorgun argın eve gidip uyudu. Sabah alıştığı saatte uyandığı için kalkıp duşunu aldı ve dolaşmadan önce talimatlara uygun elbiseyi hangi markalarda bulabileceğini anlamak için internette biraz dolaştı. Mevsim yaz olduğu için mavi renge sahip, desenli, desensiz epeyce çeşit var gibiydi. Bir tane şifon çiçekli elbiseyi beğendi ama Buse’nin düşündüğü bir model olmadığı vazgeçti. En iyisi gidip deneyerek karar vermekti. Alışverişi bittikten sonra kuaför randevusu vardı. Uzun süredir kendine böyle vakit ayıramadığı için böyle bir gün yaşamak hoşuna gitmişti. Biraz kendini şımartmak fena bir şey sayılmazdı.
Alışveriş sandığından uzun sürdüğü için eve yine akşam dönebildi ve apar topar çantasını hazırlayıp, bir şey unutmuş mu diye üç kere kontrol ettikten sonra saati kurup yattı. Bu arada Buse gün içinde en az on kere her şeyin eksiksiz yerine gelip gelmediğini kontrol etmek için aramıştı.
“Erdem’in işi var bu kızla!” diyerek gülümsedi. Gerçekten de evlenen kendisi olduğu halde hepsinin giyeceğinden, biletine, oteline kadar ayarlamış ve ilgilenmişti. Melisa daha kendi işlerini böyle planlayamazken bu kadar kızın planını, programını yapabilen bir arkadaşı olmasına sevindi. Bu rezervasyon, bilet işlerini o halletmese hepsi kendi uğraşmak zorunda kalacaktı. Havaalanı transferi bile dakika dakika planlanmıştı. Gün sonunda Buse’nin zihninin ne kadar yorgun olduğunu düşünemedi bile. Normalde çok erken uyumadığı için yatağın içinde bir o yana bir bu yana döndü durdu. Arkadaşları ile iki günü vardı, sonra nikah, düğün ve ardından geri döneceklerdi. Buse’ye kalsa arkadaşlarını balaylarına da davet ederdi ama neyse ki Erdem, Buse gibi değildi. Yurt dışında harika bir otelde kalacaklardı. Erdem’in ailesi Antalya’da yaşıyordu ama evlendikten sonra İstanbul’da yaşayacaklardı. Buse daha şimdiden her biri için Erdem’in arkadaşlarından damat adayları seçmeye başlamıştı bile. Sabah saat çaldığında ancak üç dört saatlik uyku uyuduğu için sersem gibi kalktı. Her şeyini akşamdan hazırladığı için sadece kendini kapıdan çıkaracak kadar toparlanması gerekiyordu.
Araç tam Buse’nin söylediği saatte geldi. Buse’nin talimatları yüzünden bir sırt çantası ile gidebileceği otele bir valiz hazırlamak zorunda kalmıştı. Kendisi bile valize ancak sığdığına göre, diğerlerini düşünemiyordu. Onun valizini alıp, boş bagaja yerleştiren şoföre bakıp acıdı. Havaalanına ulaşamadan önce o bagajı kapatabilecek miydi acaba. Adam sandığından tecrübeli çıktığı için herkesi toplayıp, tek bir valizi arabanın içine sokmadan bagaja sığdırdı ve tam olmaları gereken saatte onları havaalanına ulaştırdı. Uzun zamandır kız kıza böyle çılgın bir tatile çıkmadıkları için herkes çok heyecanlıydı. Buse hepsine tek tek talimatlarını yerine getirip, getirmediklerini sordu. Her şeyin tam olduğundan emin olduktan sonra da otele vardıktan sonra yapacakları her şeyi dakika dakika anlatmaya başladı. O tek tek saydıkça, kızlardan sevinç çığlıkları yükseliyordu. Uçakta art arda koltuklar da yer bulamadıkları için herkes kendi dünyasına dalmak zorunda kaldı. Melisa’ya tam sevdiği gibi cam kenarı gelmişti. Geceden de uykusuz olduğu için kısacık yolculuk boyunca uyudu. Onları havaalanında yine büyük bir araç aldı ve sonunda maceranın yaşanacağı otele ulaştılar. Odalar için girişleri yapıldıktan sonra Buse hepsini odalarına yollarını, eşyalarını yerleştiren lobiye inecek sonra da etrafı gezeceklerdi. Herkes Buse’nin planına sadık kalacağına söz verdiğin için kimse itiraz etmedi. Melisa doğrudan kendini denize atmayı tercih ederdi ama Buse’nin otelin neresinde ne yapacaklarını tek tek yeniden anlatmak istediğinden şüphesi dahi yoktu.
Otel deniz kenarında uzun yıllardır hizmet veren beş yıldızlı bir yerdi. Otelin sahibi olan Alparslan bey hayatını bu otele adamıştı. Yönetimi, üniversiteyi bitirip, otelde tecrübe kazanmaya başlayan oğluna bırakıp emekliliğin tadını çıkarmak istiyordu. Oğlu Şahin turizm ve otelcilik okumuştu. Üç kızın arkasından geldiği için babası onu doğduğu günden itibaren otelin başına geçmek üzere yetiştiriyordu. Damatlarının üçü de mühendis oldukları için onları otel işine karıştırmıyordu. Kızlar da zaten bu işe hiç gönüllü değillerdi. Onlar sadece tatilde gelebilecekleri bir aile oteli olmasının tadını çıkarmayı seçmişlerdi. Sorumluluğun küçük erkek kardeşlerinde olmasından hiç şikayetleri yoktu. Şahin’de babasını hayal kırıklığına uğratmamış, başka bir mesleğe yönelmeyi hiç düşünmemişti. Zaten yapısı itibari ile sorumluluk sahibi olduğu için işini çok ciddiye alarak yapıyordu. Öyle ciddiye alıyordu ki otelde kendine ayırdığı odada yaşıyor, artık eve bile uğramıyordu.
(devam edecek)