Ozan her geçen gün Nazlı ile öyle pervasız bir konuşma yaptığı için pişmanlık duyuyordu. Her şeyin daha iyi gitmesi, bir an önce hepsinin daha fazlasına sahip olması için heyecanlanmış, biraz acele etmişti. Hiç bir şeyi sadece kendi için istemiyordu. Amacı işlerin ve hayatının içinden Nazlı’yı çıkarmak değil, onunla birlikte başarmaktı ama Duru ve Nazlı arasındaki akıl erdiremediği bir rekabet başlamıştı. Duru arkadaşının dolduruşuna gelip başından beri Nazlı’yı tanımasına rağmen aralarında bir şey olduğu ya da Nazlı’nın onu Duru’dan çalmaya çalıştığı gibi garip düşüncelere sahip olmuştu. Nazlı’da aralarında bir şey olmamasına karşılık sanki Duru’yu haklı çıkarmak istercesine garip davranıyordu. Duru’yu şirkette başından beri istemiyordu, artık rakip firmalar olduklarını söyleyip duruyordu. Tamam ama şimdi Duru ile evleneceklerdi artık rakip firma diye bir şey kalmamıştı işte. Onun hayatından Duru’ya bahsederken bunu yerme amaçlı da anlatmamıştı ayrıca, karı kocanın arasında bir sır olmayacağını düşünmüş, onun da Nazlı’nın neler yaşayıp da buralara geldiğini anlamasını istemişti. Anlatırken gereksiz detaylara girmişti belki ama bunların hiç birini Nazlı ve babasını yermek, onları basit göstermek için yapmamıştı. Öyle düşünse zaten yıllarca kendi ailesini bırakıp onlarla vakit geçirmezdi. Yıllardır onlarlaydı, hayatlarının iyi kötü her aşamasına dahil olmuştu. Baki beyin onu Nazlı’dan ayırmadığını biliyordu. Aslında Duru ile evlendiklerinde onun babasının da böyle olacağını sanmıştı. Onun anne ve babası da Ozan’a kucak açacaklar, öz ailesi dışındaki bu iki aile ile hayatlarının sonuna dek mutlu yaşayacaklardı. Mete beyi de anlayamıyordu. Neyini beğenmiyordu Ozan’ın, kızı onu seviyordu, akıllıydı, başarılı bir şirketin ortağıydı. Tamam şimdi çok büyük değildi belki ama önü açıktı. İşini iyi yapıyordu, yaşıtlarına göre çok ileride sayılırdı. Geliri kesinlikle kötü değildi. Baki beyin ısrarları ile kazandığından ailesine de gönderiyordu. Onlara kızgın olsa da Baki beyin onu yanlış bir şeye yönlendirmeyeceğini bildiği ve sonradan pişman olmak istemediği için babasının hesabına her ay epeyce para göndermeye başlamıştı. Yine de onların sık sık görüşme isteklerine sıcak bakmıyordu. Çocukluğu boyunca sıcak bir aile yuvası aramıştı. Sevildiğini görmek, evde değerli olduğunu hissetmek istemişti anne ve babası birbirlerine sevgi gösteremedikleri gibi onu da maalesef bir kavga gürültünün içinde büyütmüşlerdi. Hasbelkader evlerine düşmüş bir fazlalık gibiydi her zaman. Onların dikkatini çekmek, onunla ilgilenmelerini sağlamak için elinden gelen haylazlığı yapmıştı. Hiç biri işe yaramadığı gibi ona daha da beter davranmalarına neden olmuştu. Nazlı bu karmaşanın içinden çıkıp gelen bir melekti. Annesinin ona veremediği sevgi ve ilgiyi Nazlı’dan, babasının yapamadığı sahip çıkışı da Baki beyden görmüştü. Hatta bu saçma olaylar yaşanmasa Duru’yu istemeye kendi ailesini değil, Baki bey ve Nazlı’yı götürmeyi düşünüyordu. İhaleyi de almış her şey bu kadar iyi giderken ne olmuştu da bir anda hayatları tersine dönmüştü. Baki ve Nazlı’nın bu evden başka gidecek bir yerleri olmadığını biliyordu. Öyle baba kız tatile gidecek insanlar da değillerdi. Baki beyin telefonu da kapandığına göre mutlaka bir şey olmuştu. Nazlı onun telefonunu açmıyorsa da ortak bir arkadaşlarının telefonunu mutlaka açardı. Ancak bu ortak arkadaş şirketten olmamalıydı öyle olursa Ozan’ın arattığını hemen anlardı. Duru’nun yanına giderken uzun uzun bu arkadaşın kim olacağını düşündü. Sonra daha ilk işe başladıkları şirkette ki arkadaşları Songül olduğuna karar verdi. Nazlı ara sıra onunla telefonda görüştüklerinden bahsediyordu. Ozan sadece bayramda seyranda kızın attığı mesajlara cevap vermekle yetinmişti ama telefonu kayıtlıydı. Hemen Songül’ü aradı. Songül Ozan’ın aramasına alışık olmadığı için şaşırdı ama samimi konuştu. Ozan’da hiç lafı uzatmadan Nazlı ve babasına ulaşamadığını bir sorun olduğundan şüphelendiğini, Nazlı’yı biraz kızdırdığı için onun telefonlarına yanıt vermediğini söyledi. Eğer Songül öylesine aramış gibi yapıp neler olduğunu öğrenir ve Ozan’a anlatırsa minnettar kalırdı.
“Nazlı’yı bu kadar kızdırdığına göre berbat bir şey yapmış olmalısın, o seni her zaman affeder!” dedi Songül hayretle
“Yaptım evet ama konu şimdi bu değil, Baki amca ve Nazlı için endişeleniyorum Songül. Onlar benim için çok değerli. Senin içinde değerli biliyorum. Bir şeye ihtiyaçları varsa bilmek istemez misin?”
“Evet tabi ki isterim!”
“Haydi ara o zaman. Senden haber bekliyorum. İnan bir şeye ihtiyacın olduğunda ben de sana yardımcı olacağım!” diyerek kapattı telefonu Ozan.
Songül, Nazlı’yı tanıdığı kadar Ozan’ı da tanıyordu. Nazlı’ya ulaşmak için onu kullanmak istediğini fark etmişti ama bir yandan da gerçekten sıkıntıda olup olmadıklarını merak ediyordu. Neredeyse bir aydır Nazlı ile hiç konuşmamıştı. Bildiği kadarı ile Baki amcanın sağlığında da bir sorun yoktu. Arkadaşını aramak için Ozan’ın yönlendirmesine ihtiyacı zaten yoktu. Nazlı’nın numarasını bulup çevirdi.
Nazlı, Doğukan ile birlikte Baki beyin ameliyattan çıkmasını beklerken çalan telefonunu önce açmak istemedi. Sonra arayanın Songül olduğunu görünce ayıp etmemek için açtı. Onun sesinin ağlamaklı geldiğini fark edince de Ozan’ın haklı olabileceğini hemen anladı. Nazlı göz yaşları içinde olanları ona anlattı kısaca, babasının ameliyattan çıkmasını bekliyorlardı ve kendini gerçekten çok bitkin hissediyor, Songül’den babası için dua etmesini istiyordu. Aslında ararken Nazlı’ya Ozan’ın onu arayıp neler olduğunu öğrenmesini istediğini söylemeyi planlamıştı ama onun durumunun bu kadar sıkıntılı olduğunu öğrenince hiç karıştırmadı. Hastanenin adını öğrendi ve en kısa zamanda gelip ona destek olmak istediğini belirtti. Hastanede Nazlı’yı bile yanına almadıkları için buna gerek yoktu. Ayrıca tek başına değildi, yanında çok eski bir arkadaşı ona destek oluyordu ama Nazlı onun kim olduğunu Songül zaten tanımadığı için söylemedi.
Songül arkadaşının yaşadıklarına gerçekten çok üzülmüştü, Ozan’ın endişesinin yersiz olmadığı ortadaydı. Onu arayıp öğrendiklerini söyleyip, söylememekte tereddütleri vardı. Nazlı belli ki bu kadar sıkıntılı olmasına rağmen onu yanında istemeyecek kadar kızgındı. Şimdi kızın üzerine yeniden Ozan’ı göndermek ne kadar doğru olurdu?
Songül, duyduklarını Ozan’a söylemek konusunda tereddütler yaşarken. Ozan, Duru’nun yanına ulaşmıştı. Duru müşteri ile bile çıksa, dönüşte mutlaka ona görünmesini istiyordu. Ayrıca gelmesini çünkü babasıyla konuştuğunu ve ona bir şeyler söylemesi gerektiğinden de bahsetmişti. Ozan, Mete beyin sonunda evlenmelerine razı olduğunu umuyordu. Bu defa Nazlı ile konuşmaya öncelik verdiği için doğrudan Duru’nun yanına gitmemişti ama maalesef istediğine ulaşamamıştı.
“Haydi bakalım Mete bey! Neler söylemişsin duyalım! Sahne sırası sen de!” diyerek çaldı Duru’ların kapısını. Annesi ve babası evde olmadığından artık onların evinde buluşuyorlardı. Ozan bu gösterişli evde kendi yaşıyormuş gibi vakit geçirmekten hoşlanıyordu. Evde işlere yardımcı olan iki de personel çalışıyordu. Evde işleri yapan birinin olması harika bir şeydi. Duru’nun annesi kendi annesi gibi elleri çamaşır suyu kokan bir kadın değildi bu yüzden. Annesi de babası da kendilerine hiç bakmamışlardı. Belki de bu yüzden birbirlerini dışarıdan itici bulmaya başlayınca, içlerindeki güzellikleri fark etmeyi unutmuşlar, içleri de dışlarına benzemişti. Ozan evlenince böyle olmayacaktı. Mete bey gibi evde bile olsa düzgün kıyafetler giyecek, karısına asla itici bir erkek olarak gözükmeyecekti. Duru kapıdan girer girmez o yanında değilken neler yaptığını teker teker anlatmasını istedi. O da hayali müşteri ile birlikte yapmaları olası bir şeyler konuştuklarını uydurdu.
“Baban ne söyledi? Anlatmayacak mısın?” dedi hemen lafın sonunda, Duru onu sorguya çekmeye başlayınca arkası gelmeyeceğini çok iyi biliyordu.
(devam edecek)