Nazlı kapıdan girince Baki bey heyecanla ayağa kalktı, bunca yıldır Nazlı’nın böyle haber vermeden bir yerde kaldığını, sonrada aramaya gerek duymadan bunu mesajla bildirdiği hiç olmamıştı. O gün pazar olduğu için Baki bey evdeydi ve bütün gün endişeyle kızını beklemişti. Artık yetişkin olduğundan onu bunaltmak istemiyordu. Sonuçta en yakın arkadaşı ile başarılarını kutlamak üzere plan yapmışlardı ama Baki bey baba olarak alışık olmadığı bu durumdan çok telaşlanmıştı.
“Kızım nerelerdesin?” dedi elinde olmadan, “Tansiyonum oynadı yemin ederim seni merak etmekten!”
“Babacığım çok özür dilerim, ne desen çok haklısın?” dedi Nazlı koşup ona sarılarak. Zavallı adamın sahiden beti benzi atmıştı, “İyi misin? İlaçlarını aldın mı?” dedi o da telaşe kapılıp.
“Aldım, aldım. Geldin ya çok şükür! Elbisen nerede? Çok yorgun görünüyorsun sen de!” dedi Baki bey Nazlı’nın yüzünü avuçlarına alarak. Nazlı’nın da rengi solgun ve gözlerinin etrafı kıpkırmızıydı, “Ağladın mı sen yoksa?”
“Ağlamak mı? Kutlama yaparken mi? Yok canım niye ağlayayım?” dedi Nazlı babasının elinden kurtulup karşı kanepeye attı kendini, “Biliyor musun Ozan Duru’ya evlenme teklif etti dün gece, aslında olayın şekli ondan sonra değişti. Kutlamanın yani!”
“Bu seni üzdü mü?”
“Baba?” dedi hayrete düşmüş gibi yaparak Nazlı, demek babası son günlerde aklından geçenlerin farkında varmıştı, “En yakın dostumun mutluluğu beni neden üzsün ki?”
“Neden ağladın o zaman?”
“Ağlamadım! Yani tamam ağladım ama mutluluktan ağladım!”
“Nefesin de berbat kokuyor!”
“Şey oldu! Tamam! Evlenme teklifi ortaya çıkınca ki bu bir sürprizmiş hepimize, kutlama içkili şekle döndü. Ben de en yakın arkadaşımın mutluluğunu paylaşayım diye bir kaç tane içtim. Tabi alışık olmadığım için dokundu ve biraz çıkardım. Elbisem kirlendiği için onu çıkardım. Öyle alkol kokarak eve gelmeye utandığım için de kızlardan birinde kaldım!” dedi nefes almadan. Uydurduğu hikayeye kendi bile inanamadı.
“Sarhoş mu oldun?” dedi Baki bey gülse mi ağlasa mı şaşırmıştı.
“Özür dilerim!”
“Kızım sen artık bir yetişkinsin, bu da senin hayatın. Yaptığın her ne olursa olsun sonuçlarına sen katlanmak zorunda kalırsın. Yaptığının kötü bir şey olduğunu düşünüyorsan kendinden özür dilemelisin benden değil!”
“Tamam, özür dilerim!” dedi Nazlı yeniden.
“Ozan evleniyor öyle mi? Hem de Duru’yla. Aslında belliydi sanki böyle olacağı değil mi?”
“Yani birbirlerini uzun süredir tanıyorlar tabi! Bir de şey dedi Ozan! Duru bizimle çalışacakmış artık!”
“Sahi mi? Bu seni pek memnun etmemiş gibi!”
“Yo! Yani bu kararı bana sormadan almış olmasına biraz bozuldum herhalde!”
“Anlıyorum!” dedi Baki bey, “Biraz karışık bir gece olmuş herhalde, pek çok şey yaşanmış!”
“Ya evet öyle oldu!” dedi Nazlı, “Biraz uykusuzum babacığım kusura bakma, alkolden de pek iyi etkilenmedim sanırım. İzin verirsen biraz odamda dinleneceğim ama sen iyisin değil mi?”
“Evet sen gelince daha iyi oldum. Haydi git uzan biraz!” dedi Baki bey.
Nazlı’nın anlatırken ki tedirginliği, tuhaf el hareketleri ve sürekli gözlerini kaçırması yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu ve gerçeği anlatmadığını hissettirmişti Baki beye. Kızının başından beri Ozan’a arkadaşlıktan fazlasını hissettiğin o zaten biliyordu. Nazlı bir türlü kendine itiraf edemiyordu ama Ozan’ı sahiplenmişti. Beklemediği bu evlilik teklifinin onu sarstığı belliydi. Ayrıca bu şirketi ikisi kurmuşlardı, Nazlı başarılı olmaları için çok özveride bulunuyordu. Her zaman ki gibi Ozan’a her şeyin hazırını sunuyordu. Onca özveriden sonra şimdi birden bire bir başka ortağın gelmesi, üstelik bu ortağın Ozan’ın hem hayatına, hem işine ortak olarak gelmesi Nazlı’yı olumlu etkilemiş olamazdı. Yüzünün halinden mutluluktan ağlamadığı ve derin bir hayal kırıklığı yaşadığı görünüyordu. Muhtemelen o şoku atlatırken babasının şahit olmasını istemediği için eve gelmemiş, mesaj atmakla geçiştirmişti. Baki beyin geceden beri duyduğu endişe ve merak, yerini bir kedere bıraktı. Karısı onu bırakıp gittiğinde yıkılmıştı. Şenay hanım ve kocası ile her zaman görüşürlerdi. Hatta bir kaç kez hafta sonu pikniklerine beraber gitmişler, ailecek birbirlerini evlerde ağırlamışlardı. Apartmanda başka hiç bir komşu ile yakın değildiler. Baki bey bu yakınlığın karısı ve Şenay hanımın kocası arasındaki yakınlıktan kaynaklandığını elbette bilmiyordu. Ruhu bile duymamıştı. Bir gün eve geldiğinde karısının bıraktığı notu bulmuştu. Tüm birikmişlerini alıp alt komşuları ile gitmişti.
“Kızımıza iyi bak! Ben hiç bir zaman seninle mutlu olamadım!” yazan bir kısacık notla. Ne yazdığını anlamak istemediği için defalarca okumuştu Baki bey. O okuduğu tek satırı sessizce sindirmeye çalışırken alt daireden gelen çığlıklarla inlemişti apartman. Alt kattaki adam da karısının tüm altınlarını alıp gitmişti, o da bir not yazmıştı giderken, “Soyumu kurutmana izin vermeyeceğim! Elveda!”
Baki bey kendine bırakılan notu insaflı bulmuştu, Şenay hanıma bırakılanı öğrendikten sonra. Bir erkek, evlendiği bir kadına böyle bir notu nasıl bırakabilir, bunu söylemeyi nasıl düşünebilirdi. Zavallı kadın zaten bir çocuk doğuramıyor olmanın acısı ile kendine işkence ederken bir de kocası tarafından terkedilmişti. Şenay hanıma bırakılan nottan sonra iki komşunun birlikte kaçtıkları anlaşılmıştı. İkisinin aynı sabah birer not bırakarak ortadan kaybolmuş olmaları herhalde bir tesadüf değildi. Şenay hanımla daha çok ilgilenmişti komşular. Gerçek mağdurun o olduğuna hükmetmişlerdi. Baki bey karısına sahip çıkamamış, karısının alt komşunun kocasını ayartmasına izin vermiş, kendi kızını annesiz bırakmış ve Şenay hanımın da aklını oynatmasına neden olmuştu. Her nasıl olmuşsa Şenay hanımın, karısıyla kaçan kocasından çok daha kötü bir durumda bulmuştu kendini. Kaçan adam değil, kalan adam suçlu çıkmıştı. Tabi kendi şokunu atlatana kadar Baki beyin bunları anlayacak durumu olmamıştı o zamanlar. Annesiz bir kız çocuğu büyütme derdinde olduğu ve kendisi de aklını oynatan zavallı Şenay hanıma karşı suçluluk duyduğu için etrafın sözlerine kulak tıkamış, üzerinde hiç düşünmemişti. Bir şekilde Şenay hanımı bırakıp oradan gitmeyi suç saymıştı uzun süre. İnsanların daha fazla diline düşmemek için onunla görüşüp, halini kontrol edememiş olsa da, alttan gelen sesleri dinleyerek başına bir iş gelmesini önlemeyi hedeflemişti. Zavallı kadın da kendine bir şey yaparsa artık Baki bey bunun altının kalkamazdı. Sonraları bu duygunun yoğunluğunu yenmeyi başarmıştı tabi ama uzun bir süre sonra. Komşulardan bazıları Baki beyin küçük bir kızla ortada kalmaması, Şenay’ında çocuk sahibi olması için evlenmeleri gerektiği sonucuna varmıştı. Mahalleli olayları yaşayanlar insan değil de birer dizi karakteriymiş gibi uzun süre değişken senaryolar üzerinde bir çok düşünce üretti. Şenay aklı başında olmadığından, Baki bey de kendince kulakları tıkadığından bu sözlerin farkında olamadılar.
Olayın üzerinden bir kaç ay geçtikten sonra Şenay hanım kocasına soyunu kurutmadığını kanıtlamak için bir süre karnına yastık sokup dolaşmaya başladı. Mahalleli kocası gittikten sonra sahiden hamile olduğunu düşünmüştü, sonra meraklı komşular karnına dokununca kadının karnına bir yastık sokarak dolaştığı ortaya çıktı. Yakalanmış olması Şenay hanımı yolundan döndürmedi ve dokuz ay sonra bir oyuncak bebeği kundaklayıp, bebek arabasına koyarak her gün dışarı çıkmaya başladı. Kocası başka kadınla kaçan zavallı mağdur Şenay bu defa mahallenin diline deli Şenay olarak düştü.
(devam edecek)