İstemeden- Bölüm 2

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine, bu hasret bizim… Nazım Hikmet Ran

Gerçekten de tam düşündüğü gibi oldu Kerime’nin, ona takılmalarına karşılık vermeyen Kerime ve gizemli delikanlıyı unutup başka konulara daldı çeşme ahalisi bir süre sonra. Ta ki bir gün Kerime’ye dünürcü gelecekleri haberi köye yayılana kadar. Gelenler de Ağagil olunca, kızların aklına hemen gizemli delikanlı geldi yeniden. Demek ki Ağagil ailesindendi, üzerinin başının düzgünlüğünden, zengin bir aileden geldiğini şıp diye anlamışlardı zaten. Kerime Ağagil’e gelin olacağı için çok mutlu olmalıydı. Hem zengin, hem yakışıklı bir kocası olacaktı. Bir eli yağda, bir eli balda dizilerdeki gibi yaşayacaktı ya da Sarıağa’nın gelinleri gibi. Onlar şehirli ve eğitimli olunca dizilerdeki kadınlar gibi yaşadıklarını sanıyorlardı. Arada bir gelinlerin şehirden arkadaşları gelip, etrafı gezerlerken farklılıkları kızların çok hoşuna gidiyordu.

Tabi onlar misafir geldikleri için köy hayatına uyum sağlama gibi bir çabaya girmiyorlar, günlük halleri nasılsa öylece gelip gidiyorlardı. Günlük halleri de ev halleri değildi tabi, çoğu çalıştığı için saçları boyalı, yüzleri makyajlı, iyi giyimli bakımlı kadınlardı hepsi. Maalesef özellikle büyük şehirlerde kadınların iş yerlerinde bakımlı, modern olmaları ama evlerde Anadolu kadını sadeliği ve hamaratlığı taşımaları bekleniyordu. İki farklı kültürü tek bünyede harmanlayıp, iyi ve eğitimli bir çalışan, iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir evlat olmak şarttı. Her koşulda sessiz ve hürmetli olmak gerekiyordu. Bu yüzden çoğunlukla bu rollerden anneliğe sıra geldiğinde ruhları yorulan bu kadınların çoğu sessiz ve hürmetli tavırlarını bozmak zorunda kalıyorlardı. Eşe, işe, akrabaya karşı bastırılan her şey çocuklara karşı serbest kalabiliyordu. Elbette hepsi böyle değildi, olmamaya çalışan da çok vardı. Dolu bir diş macunu tüpünün başına veya sonuna bastırınca macunun bir yerlerden fışkıracağını kimse akıl edemiyordu. Tüm bunlardan habersiz olup, köy yaşamını süren kızlar dışarıdan renkli ve rahat bir yaşam olduğunu sansa da, kentte de, köyde de kadının sorunu sadece renk değiştiriyor ama değişmiyordu. Köydekine mavi deniyorsa, kenttekine lacivert denebilirdi en çok. Azı çoğu, eşe, işe, akrabaya göre değişebiliyordu.

Kerime’nin köyü öyle kadına eziyet eden erkeklerin çoğunluk olduğu bir yer değildi. Kadını, erkeği saygılı, sevgili insanlardı. Elbette baba sözünün üzerine söz edilemez, ataerkil bir düzen hakimdi ama işin içine adalet duygusu ve vicdan girince herkes gönüllü olarak bu ataerkil düzene uymaya devam ediyordu. Kızların çeşme başında kıkırdamasından, şehirden kız almaya, kızların, erkeklerin isterlerse okumalarına izin verilmesi gibi durumlar zaten köyde insanca bir yaşamın sürdüğünün göstergesiydi. Hırı gürü az, barışçıl bir ovadalardı. Sertliği ile ünlü yegane şey iklimdi, özellikle de kış. O zaman çeşme de donduğundan sosyalleşmeye de ara veriliyordu. Çoğu zaman evdeki çeşmelerin bile donduğu olduğundan, kovalar su akarken dolduruluyor ya da bazı işler için kar suyu eritilip kullanılıyordu.

Kerime’nin babası Hüsmen bey kızına Ağagil’in dünürcü geldiğini öğrenince çok sevinmiş ve heyecanlanmıştı. Nasıl kızlar ağa evine gelin olmayı hayal etseler de, aileler de ağa evleri ile akraba olmayı ayrıcalık sayıyorlardı. Kerime’yi ağanın oğluna isteyeceklerini duyan herkes Hüsmen beyi tebrik ediyordu. Onlar çeşme başındaki sohbetleri bilmedikleri için gizemli esmer delikanlıdan haberleri yoktu. Önemli olan Ağagil’in dünürcü geliyor olmasıydı. Kızı kim için istediklerini sormak kimsenin aklına gelmemişti. Kızların da etkisi ile Kerime’de bu gelenin gizemli esmer delikanlı olduğunu düşünmüştü. Düşünmüştü ama o ilk görünüp gelmeyişinden sonra kendini ikna ettiğinden hiç bir heyecan ya da sevinç hissetmemişti. Anası Dürdane hanım kızının durgun halini görünce, “Nikahta keramet vardır, merak etme!” diyerek kendince teselli etmişti onu. Kerime çeşme başındaki kızlar arasında en az konuşanıydı, evde neredeyse tamamen sessizdi. Ona sorulan sorulara cevap vermese varlığı ve yokluğunu kimse kolay anlayamazdı. Ona verilen işi sessizce ve hakkıyla yapar, kenara, köşeye çekilir, düşüncelerini dinlerdi. Dürdane hanım da kızının ağa evine gelin gideceği için korktuğunu sanmıştı muhtemelen.

Nihayet isteme günü geldiğinde Kerime’nin birlikte büyüdüğü iki arkadaşı da onlara gelmişti yardıma. Ağa evinden kaç kişi ile geleceklerini bilmediklerinden, mutfakta yardıma ihtiyaç olur diye düşünmüşlerdi. Dürdane hanım elinde büyüyen bu iki kıza bir sürü görev vermişti. Kerime onun da tek kızıydı. Liseyi geçen yıl bitirmişti, becerikli, güzel ve akıllı bir kızdı. Artık gelin olma zamanı çoktan gelmişti annesine göre, o yüzden fazla uzamadan, hem de ağanın evine gelin olacağı haberi Dürdane hanımı çok ama çok mutlu etmişti.

“Kızımın kıymetini bilirler” diyordu duyduğundan beri, “Allah herkesin evladını iyilerle karşılaştırsın!”

Ağagil geldiğinde Kerime diğer kızlarla birlikte mutfaktaydı. Onlar servis yapılana değil hiç çıkmayacaklardı. Dürdane hanım küçük oğlu ile haber yollayacaktı mutfağa. Ağagil kız istemeye geliyor diye maaile bir aradaydılar.

Kızlar içeride olanları merak ettikleri için nefeslerini tutmuş konuşmaları duymaya çalışıyorlardı. Nihayet isteme sözleri söylenip, Hüsmen bey de uygun bir cevap verince hepsinin yüzüne bir gülümseme yayıldı. Kerime işin bu kısmının bu kadar heyecanlı ve eğlenceli olacağını hiç tahmin etmediği için havaya girmiş yüzü gülüyordu. İşaret gelince kalabalık gelen Ağagil için kahveler kaynamaya başladı, tepsiye dizilen dolu fincanları Kerime içeri götürüyor servis edip geliyor ve yenisini alıyordu. Kalabalığın içinde anne ve babasının yanında oturan delikanlıya çok kısa bakabildi. Esmer gür saçlı ve gösterişli bu oğlan sanki çeşmenin başında gördüğü gizemli delikanlı değil gibiydi. Benziyordu ama biraz kilo almış gibiydi. Mutfağa gelince kızlara söylemek istedi ama sonra yeniden dillerine düşmemek için sesini çıkarmadı. Zaten çeşme başındaki esmer de olsa, içeride oturan da o hissetmeyi beklediği kalp çarpıntısı bir türlü olmamıştı. Sadece ortamın ve insanların heyecanına kapıldığı için gülümsüyordu. Sanki bir arkadaşının kız istemesine gelmiş de, çıkıp evlerine döneceklermiş gibi geliyordu.

Kalabalık gidince bir ay sonra kına ve düğünün yapılacağını öğrendi. Kış girmeden açık havada düğün yapmak istiyorlardı. Bir anda hayat öyle bir hızlandı ki, Kerime’de ne olup bittiğini anlayamadan kendini kına gecesinde buldu. Evleneceği delikanlıyı bir kez daha kısacık görmüştü istemeden sonra, bir akşam gelip bir şeyler bırakmıştı ailesine hediye olarak. Adı Suphi’ydi. Ağanın ikinci ve nereye giderse yanında götürdüğü oğluydu. Yani Kerime doğrudan ağaya gelin oluyordu. Öyle kızların sandıkları gibi ağa evlerinden birinin akrabasına gelin edilmiyordu. Suphi’nin gizemli esmer delikanlı olmadığı böylece ortaya çıktı. Babası ile sürekli gezdiği için insanlar onu tanıyorlardı. Gizemli olmasa da, o da esmer ve uzun boyluydu.

Ertesi gün ağanın yaptığı gösterişli düğünle Kerime bu aileye ve Suphi’ye gelin oldu. Düğün gecesi çeşme başında sohbet ettiği arkadaşlarından birinin heyecanla gelip kulağına fısıldamasıyla, çeşme başına gelen gizemli esmer delikanlının Suphi’nin üniversite okuyan ağabeyi Necmi olduğunu öğrendi. İkisini neden birbirlerine benzettiğini o zaman anladı. Necmi yanlarına tebrik etmeye gelince de onun çeşmede gördüğü delikanlı olduğundan emin oldu. İçinin cız edeceğini düşündü nedense ama etmedi. O filmlerdeki, dizilerdeki aşık kadınların hissettiklerini sadığı şeyi içinde bulamıyordu, ne Suphi ne de Necmi’ye karşı. Kız arkadaşlarından birinin evli olan ablası “Aşk falan hikaye!” demişti bir hafta önce konuştuklarında.

“Bir aileden çıkıyorsun, öbürüne gidiyorsun hepsi bu. İş aynı iş, kural aynı kural, fazladan bir de koca başında, sonra da çocuk!”

O zaman herkes çeşme başında Kerime’ye aşık olan gizemli esmeri düşündüğü ve ağa evine gelin gideceği için Kerime’nin farklı şeyler hissedeceğini iddia etmiş ve söylemişti ama hiç onların sandığı gibi olmamıştı.

(devam edecek)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s