Aileni seçemiyorsun – Bölüm 2

“Merhaba ağabey!” diye gülümsedi Hayriye hanım ayakkabılarını çıkarıp doğrulurken.

“Merhaba! Hayırdır?” diye tekrarladı Şakir bey.

“Buralarda işlerim vardı, gelmişken sizi de göreyim dedim!”

“İyi geç bakalım!”

“Bir ellerimi yıkayayım!”

“Mine lavaboyu göster halana!”

“Demek adın Mine!” dedi Hayriye hanım sevgiyle gülümsedi yine. Ailesinde bu kadar nazik ve güler yüzlü biri olduğu için mutlu olmuştu Mine. Neden bu güne kadar bir halaları olduğunu duymadığına hayret ediyordu. Haşim başını kaldırıp tanımadığı kadını görünce toparlandı önce. Hayriye ona da gülümseyip, Mine’nin gösterdiği kapıya yönelip, içeri girdi.

“Kalacak mı bu? Valizle gelmiş baksana!” dedi Munise hanım hemen.

“Kim ki bu?” diye sordu Haşim.

“Halamızmış!” diye atıldı Mine sevinçle.

“Halamız mı? Bizim halamız mı varmış? Baba?” Ne diyor bu salak?”

“Susun bir dakika ya!” dedi Munise hanım sinirleri kocasından cevap alamayınca gerilmişti. , “Şakir nerede yatacak bu evde yer yok!”

“Kalmaz herhalde!” dedi Şakir bey düşünceli düşünceli.

“Ay valizle gelmiş görmüyor musun? Bak yüz verme tamam mı? Gitsin nereye gidiyorsa!”

“Tamam be kadın sus biraz!” dedi Şakir bey sinirle, o da bir boğaz daha istemiyordu zaten evde. Yatacak yer olmadığını da karısından duymaya ihtiyacı yoktu.

Tuvaletten konuşulanların çoğunu duyan Hayriye hanım yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan çıktı dışarıya. Babasına hiç benzemediğini düşünüyordu Mine. Ufak tefek narin bir kadındı halası.

“Sizi görüp gideceğim, kalmaya gelmedim. Söylediğim gibi bir kaç işim var!”

“Ne işin var?” dedi Şakir bey kardeşinin nazikliğine inat olanca kabalığıyla. O da pek çok erkek gibi kadınlara nazik davranılınca şımarıp tepelerine çıkacağını düşünenlerdi. Oysa binadaki kadınlara yaranmak için nasıl ezilip büzüleceğini şaşırıyordu. Munise hanım kocasının binadaki işini kaybetmemek için böyle davrandığını düşündüğü için rahattı ama Mine babasının hallerini görünce evdeki adamın başkası olduğunu düşünüyordu çoğu zaman.

“Aç mısın ?” diye araya girdi Munise hanım hemen, kocasını kışkırtmış şimdi iyi gelini oynuyordu belli ki.

“Hayır değilim teşekkür ederim. Bir ay önce eşimi kaybettim. Onun maaş bana bağlanacak, onu halletmeye geldim. Rahmetlinin emekli olduğu yerin misafirhanesi var yakınlarda. Oraya yerleşmeden geleyim sizi göreyim dedim. Taşınıp, taşınmadığınızı bilmiyordum tabi. Şansıma. “

“Nereye taşınacağız?” dedi Şakir bey ters ters.

“Başın sağ olsun! Kocanın durumu iyi miydi?” dedi Munise hanım yine kocasının sesini bastırıp. Bir yandan da ona susması için kaş göz ediyordu.

“Çok şükür!” dedi Hayriye hanım uzatmadan.

Haşim ve Mine şaşkın şaşkın kadını inceliyorlardı. Hayriye hanım yeniden onlara bakıp gülümsedi, “Bu delikanlı da senin herhalde değil mi?”

“Evet sen onu hiç görmedin, Mine’nin küçüğü!”

“Maşallah, kaç yıl oldu tabi! Allah bağışlasın!”

“Kız salak salak bakacağına bir çay koysana halana! Olmadı mı daha?”

Mine hemen kalktı oturduğu yerden çayın altına su koymuştu bulaşığı kaldırırken ama halası gelince demlemeyi unutmuş gitmişti. Hemen gidip dempeldi çayı bardakları hazırlayıp geri geldi.

“Hani çaylar?” dedi babası aksi aksi.

“Çökmemiş daha!”

“Baba bir halam olduğunu niye söylemedin ki?” diye sordu Haşim. O sorunca cevap alabiliyordu tabi, Mine sorsa çoktan azarı yemişti.

“Anaları ayrı!” dedi Munise hanım sanki konu oymuş gibi.

“Ben evlenip başka yere gidince ayrı düştük ondan!” dedi açıkladı Hayriye hanım.

“İyi de hiç adınızı da duymadık?”

“Sırası gelmedi!” dedi bu kez Şakir bey.

“Nerede kalacaksın ki sen? Parasız mı orası?” diye sordu Munise hanım.

“Yok parasız değil ama uygun işte”

“Sen şimdi buraları bilmezsin. Hava da karardı değil mi Şakir? Kalsın burada. Yarın birlikte gidersiniz, maaş işini halledersiniz. Otele vereceği parayı da sana verir harçlık edersin ha?”

Şakir bey daha biraz önce kalmasın diye debelenen karısının söylediklerini doğru duymadığını sandı önce. Soru dolu gözlerle karısına baktı. Sonra bir adan ayıldı konunun para olduğuna, toparlandı.

“Ha! Gideriz tabi, bu saate gidilir mi? Şehir burası hırlısı hırsızı var!” dedi hemen

“Size yük olmayayım!”

“Nerede yatacak halam baba? Yer yok ki?”

“Canım Mine ile yatarlar bu gecelik, bakarız sonra duruma maaşı halletsinler de! Sen de unutma ağabeyine ver otelin aparasını ama tamam mı?”

“Tabi Munise abla sen merak etme veririm ben ağabeyime parayı.” Mine annesinin az önce istemezken bir anda halasına kal demesine ve halasından kalması için para alacaklarına çok şaşırmıştı ama sesini çıkarmadı.

“Kuş beyinli çay olmadı mı hâlâ?” deyince babası fırladı çayları doldurdu geldi geri. Gece olunca perde gerildi yine odanın ortasına, Mine’nin yere açılan yatağına sıkıştılar birlikte. Mine de, halası da ufak tefek olduklarından yorgandan taşmadan sığdılar. Sabah çocuklar okula, babası ile halası da maaş işini halletmeye gittiler. Munise hanım gece fısır fısır işlemişti kocasını. Madem kocası ölmüştü, maaşı da vardı bu kızın, anladığı kadarıyla malı da vardı. Niye yolluyorlardı ki?

“Yarın maaş almaya gidince konuş kalsın burada. Beş numara çocuğuna bakıcı arıyor, oraya sokarız, masrafa da ortak ederiz. rahat ederiz biraz” demişti. Oturdukları tek göz daire, kalorifer kazanının olduğu odaya bitişikti. Mine ile halasının döşeğini oraya sererlerse evde kalacak yer sorunu da çözülürdü. Gerçi penceresi falan yoktu kazan dairesinin ama zaten geceden geceye yatmaya girecekleri için sorun olmazdı. Bu fikir Şakir beyin de hoşuna gitmişti. Kızın maaşı, bakıcılıktan alacağı para onları epeyce rahatlatırdı.

Hayriye hanım ile Şakir bey geri geldiklerinde, Şakir beyin yüzü gülüyordu. Kız kardeşini onlarla yaşamaya ikna etmişti. Tabi masraflara ortak olacaktı, burada herkes aldığı maaşı getirip ortaya koyardı. Hayriye hanım da hem kocasından alacağı emekli maaşını hem de bakıcılıktan kazanacağı parayı getirip ağabeyine verecekti. Mine okuldan gelip halasının onlarla yaşayacağını duyunca çok sevindi. Hatta ikisinin kazan dairesinde yatacaklarını duyunca daha da sevindi. Ancak halasının durumu zaten iyi iken neden onlarla kalıp, o havasız odada uyumayı kabul ettiğine aklı ermemişti. Gece kalorifer dairesine yataklarını serince ilk iş bunları sordu.

Halası yine sevgiyle gülümsedi, “Sizden başka kimsem kalmadı ki benim. Dönüp ne yapayım tek başıma? Burada bir çocukla oyalanırım. Ailemin yanında olurum, fena mı, sizler, tanır, vakit geçirim!”

“Ama üzerine bir de para vereceksin bunlar için, elindeki bütün parayı alacaklar annemler!”

“Alsınlar ne yapacağım ki ben parayı?”

“Sen ne iyi bir insanmışsın Hayriye hala! Keşke daha önce gelseydin!” dedi Mine hayretle. Pijamalarını giyerken halası vücudundaki morlukalrı görünce babasının sık sık onu dövdüğünü anlattı utanarak.

“Bak kalmam için bir neden daha!” dedi Hayriye hanım, “Ben buradayken ağabeyimin seni dövmesine izin vermeyeceğim.”

İlk defa birisi onu koruduğu için gözleri doldu Mine’nin. Daha halasına ayrı bir döşek almadıkları için yine tek döşekte kıvrılıp uyudular gece. Munise hanım ertesi gün bakıcılık işi için görüşmeye çıkacaktı Hayriye hanımı. Bakıcılık işi beşe kadardı, “Gelince de yemekleri yaparım bu kız da rahatça dersine çalışır” demişti. Mine’nin dersi kimsenin derdi değildi ama Hayriye hanım kıza bulaşmayacaklarına söz istemişti ağabeyinden. Ona göre çalışacaktı bakıcılıkta ve maaşını paylaşacaktı onlarla. Mine’nin bütün sorumluluğunu alıyordu.

(devam edecek)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s