Suçluyum – Bölüm 17

“Oh nihayet!” diyerek sevinçle odasından çıktı Perihan hanım.

Tam Dilay’a sarılmaya hazırlanan Okyanus “Anne sen bizi mi dinliyorsun yoksa?” dedi sitemle. Dilay’da sıçramıştı Perihan hanımın sesini duyunca.

“Haydi oradan keratalar ben olmasam kim bilir daha ne kadar bekleyecektiniz, haydi gelin öpün bakayım elimi!”

Dilay gülümseyerek gidip elini öptü Perihan hanımın sonra da sıkıca sarıldı. Sonra da Okyanus geldi annesinin yanına doğrudan sarıldı sımsıkı

“Yarın gidin nişan yüzüklerinizi alın, öyle çıktık, gezdik yok yüzükler takılsın ondan sonra!”

“Perihan hanım siz muhteşem bir insansınız iyi ki karşıma çıktınız!”

“Hanım yok artık, Perihan anne diyeceksin kızım!”

“Perihan anne!” dedi sevgiyle Dilay.

Okyanus kutlama yapmak için o gün ikisini de alıp dışarı çıkardı, bütün gün mutlulukla gezip dolaştılar ve Perihan hanımın yüzük uyarısına rağmen Okyanus ve Dilay ilk fırsatta el ele dolaşmaya başladılar bile. Perihan hanım hemen o hafta yüzükleri aldırıp ikisinin parmaklarına da taktırttı ama evlilik için Dilay’ın mezun olmasını beklemelerini istiyordu. Evlilik telaşı içinde kızcağızın okulunu ihmal etmesini istemiyordu zaten bir yıl kaybetmişti. Okyanus artık her akşam iş çıkışı geliyordu annesinin evine. Bazı günler kalmak da istiyordu ama Perihan hanım izin vermiyordu.

“Benim kalmak isteyip, annemin hayır diyeceğini bundan bir yıl önce söyleseler hayatta inanmazdım diyerek gülüyordu Okyanus.

Dilay’ın mezun olmasına bir ay kala bir akşam üzeri kapı çaldı. Dilay son sınavları odasında çalışıyor, Perihan hanımda onu rahatsız etmemek için sessizce kitap okuyordu. Kızcağız bölünmesin diye kalkıp kapıyı o açtı. Karşısında duran kadını hemen tanıdı ve içeri girmesi için geri çekildi.

“Dilay ders çalışıyor, iyi bir şey söylemeye gelmediyseniz lütfen sessiz olun!” dedi perihan hanım kaşları çatık bir halde.

Nurten hanım mahcup bir şekilde başını salladı, “Ondan özür dilemeye geldim!” dedi.

“Mustafa uyandı o halde!”

“Çok şükür oğlumun bilinci açıldı, konuşuyor. Ayağa kalkması için biraz zaman gerekecek ama!”

“Gözünüz aydın. Siz de Dilay’ın doğru söylediğini öğrendiniz değil mi?”

“Evet maalesef ben ona çok büyük haksızlık etmişim!”

Kapıya gelenin kim olduğunu merak eden Dilay o sırada salona girmiş ve Nurten hanımı görmüş, son söylediklerini de duymuştu.

“Mustafa uyandı mı?” dedi heyecanla, “Allahım şükürler olsun bunun için ne kadar dua ettim bilemezsiniz!” dedi sanki hastaneden onu iki kez kovan Nurten hanım değilmiş gibi.

“Kızım senden özür dilemeye geldim. Oğlum bana her şeyi anlattı”

“Müsaade etseydiniz biz de size anlatacaktık!” dedi Perihan hanım sitem dolu bir sesle.

Dilay ikisini de duymamış gibi heyecanla konuşmaya devam etti “Onu görebilir miyiz artık?”

“Elbette görebilirsiniz, o da çok sevinir. Buraya gelip sizi bulduğumu henüz bilmiyor. Perihan hanımın adresini hastaneden aldım. Dilay’ın raporlarına bu adresi yazmışlardı. Kızım beni affedebilecek misin?”

“Affetmek mi? Unuttum bile, Mustafa uyanmış ya artık bir şeyin önemi kalmadı!”

“Hay bu kızın iyi yüreği işte!” dedi Perihan hanım iç çekerek, “Haydi bari git çay koy Nurten hanımla içelim oturup!” dedi o da tavrını yumuşatıp. Nurten hanım iki saatten fazla oturdu onlarla, hem çok özür diledi, hem de geçen sürede Mustafa’nın iyileşme sürecini anlattı. Serpil bir süre sonra ortadan kaybolmuştu, Nurten hanım Mustafa komadan çıkıp bitkisel hayata girince son geldikleri özel bakım merkezine taşımıştı oğlunu, ondan sonra da Serpil’i bir daha hiç görmemişti. Üst kattaki daireden de taşınıp gitmişti. Komşular evlendiğini söylüyorlardı. O zavallı çocuğun onun olduğunu öğrenince çok büyük şok yaşamıştı Nurten hanım. O da çocuğun babasının Mustafa olduğunu düşünmüyordu zaten Mustafa’da ölmüş bir çocuğu mezarında rahatsız etmek istemiyordu.

“Haklı, bu saatten sonra bu bilginin kimseye bir faydası da zararı da olmayacak!”

“Evet oda böyle düşünüyor!” dedi Nurten hanım. İkisi konuşurlarken Dilay, Okyanus’u aramış olanları anlatmıştı. Artık bir cep telefonu vardı. Nişanlısı almıştı.

“Çok sevindim, istersen akşama gidebiliriz ziyarete izin veriyorlarsa!” dedi Okyanus hemen.

Dilay’da hemen Nurten hanıma sordu.

“Ben zaten buradan sonra yanına gideceğim, isterseniz beklerim birlikte gideriz!” dedi Nurten hanım. Böylece o akşam Perihan hanım da dahil hep birlikte Mustafa’yı ziyarete gittiler. Mustafa o bilinçsiz yatarken Dilay’ın başına gelenlere hem çok üzüldü hem de hafızasını yeniden kazanıp, Okyanus ile nişanlanmış olduğuna çok sevindi. Annesi zavallı kızı hastaneden kovduğunu söyleyince çok endişelenmişti. Bütün olanlar Serpil’in suçuydu aslında başından beri. O Mustafa’nın üst katına taşındıktan sonra ikisinin de bütün hayatları değişmiş ve bu güne kadar gelmişlerdi. Mustafa tam olarak iyileşecekti ama doktorlar bunun bir yılı aşkın bir zaman olacağını söylüyorlardı. Vücut çok güç kaybetmişti. Yeniden toparlanması gerekiyordu.

Perihan hanım da sonunda Nurten hanıma karşı bayrakları indirmişti. Mustafa Dilay’ın mezuniyet törenine tekerlekli sandalye, Okyanus ile nikahlarına ise koltuk değnekleri ile katıldı. Onlardan bir yıl sonra ise fizyoterapisti ile evlendi. Nurten hanım ve Perihan hanım iyi arkadaş oldular, Okyanus ve Mustafa da öyle.

Böylece bir hikayenin daha sonuna gelmiş olduk. Bütün hikayelerimizin mutlu bitmesi dileğiyle, 2022 yılının son hikayesine yarın başlıyoruz!

Sağlık ve mutlulukla kalın

SON

Gülseren Kılınç

Suçluyum – Bölüm 17’ için 7 yanıt

  1. bütün hikayelerinizi zevkle ve merakla okuyorum hikayelerinizin mutlu sonuna bayılıyorum bu kadar çirkinlklerin olduğu ülkemizde iyi sonlar insana ilaç gibi geliyor kaleminize sağlık mutlu yıllar diler yeni hikayelerinizi sabırsızlıkla bekliyorum

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın