Suçluyum – Bölüm 16

“Bak kızım!” dedi Perihan hanım, “Sana kızım diyorum ama biliyorsun bunu yürekten hissettiğim için söylüyorum Ben artık yaşlı bir kadınım bir tane oğlumdan başka da kimsem yok. Şimdi bir de hayatıma sen girdin ve bu beni ne kadar mutlu ediyor sana tarif etmem imkansız.

Dilay sevgiyle baktı yaşlı kadına, “İnanın sizin de benim hayatıma girmeniz o kadar önemli ve değerli ki size olan borcumu nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum. Size hayatımı borçluyum. Benden ne dilerseniz yaparım!”

“Canım kızım senden hiç bir şey istemiyorum mutlu olmandan başka. Elbette Okyanus’un da öyle. Bak kızım ben anneyim oğlumun duygularını senin anlayamayacağın şekilde anlayabilirim. Ancak benim oğlum çok duygusal ve mahcup bir delikanlı. Sana olan bakışlarını fark ettin mi bilmiyorum?”

“Ben!” dedi Dilay şaşkınlıkla, “Ben ne diyeceğimi bilemiyorum!”

“Bir kadın bir erkeğin bakışlarından duygularını anlayabilir, bunu biliyorum ama sen tecrübesiz bir kızsın. Okyanus senden hoşlanıyor ama bunu söyleyemiyor Dilaycığım. Eğer senin de yüreğinde ona karşı bir şeyler varsa bunu bilmek isterim. Oğlumun da senin de üzülmesini hiç istemem!”

“Bakın siz bana o kadar çok iyilik ettiniz ki, Okyanus’ta öyle, ben size karşı asla yanlış bir şey yapmak istemem!”

“Ah kızım, sevmenin nesi yanlış olabilir? Eğer korkun buysa senden oğluma karşı hissettiğin bir şeyler varsa bunun beni mutlu edeceğini söylemeye çalışıyorum Eğer oğlumun duyguları karşılıksız değilse onu sana açılması için cesaretlendirmeliyiz! “

Dilay kıpkırmızı olmuştu heyecandan ve Okyanus’a karşı bir şeyler hissediyordu elbette tama bunu itiraf etmek onu utandırıyordu nedense. Bir şeyler söylemek ister gibi dudaklarını kıpırdattı ama yapamadı. Perihan hanım onun hissettiklerini anlamıştı.

“Tamam seni anlıyorum. Bana şimdi cevap vermek zorunda değilsin. Şöyle yapalım. Yarın Okyanus’u kahvaltıya çağıracağım. Eğer senin onda önlün varsa, sabah kahvaltısına peynirli omlet yap, eğer yoksa o zaman haşlanmış yumurta anlaştık mı? Böylece bana doğrudan cevap vermek zorunda değilsin!”

Dilay yine ne diyeceğini bilemedi. Perihan hanım aldığı karardan çok memnun ona bakarak gülümsüyordu. O da gülümsedi.

“Anlaştık değil mi?” dedi yaşlı kadın.

“Evet tamam!” dedi Dilay’da İkisi de ertesi gün kahvaltıda omlet yiyeceklerini biliyorlardı aslında.

Okyanus Perihan hanımın da söylediği gibi duygusal ve utangaç biriydi ama Dilay’a açılmamasının tek nedeni bu değildi. Birincisi Dilay üst üste hayatı ile ilgili çok önemli olaylar atlatıyordu. İkincisi onu korumak ve kollamak maksadı ile evlerine almışlardı. Ona karşı bir şeyler hissediyor olmak onun duyduğu güvene ihanet etmek olabilirdi. Tüm bu nedenler bir araya gelince Okyanus’un Dilay’a duygularını belli etme ihtimali bile yoktu. Elbette annesinin fark ettiğini ve planlar yapmaya başladığını bilmiyordu. Ertesi gün için aldığı kahvaltı teklifini tatil günü olması nedeniyle de seve seve kabul etti. Dilay sabah omlet yapacaktı ama sanki Okyanus’a annesinin yanında duygularını itiraf edecekmiş gibi heyecanlıydı. Perihan hanım sabah onun strese girmeden hazırlanması için uyandığı halde odasından çıkmamıştı. Dilay yumurtaları kırarken neredeyse elleri titriyodu. Kapı çaldığında omleti henüz masaya getirmemişti. Kapı çalar çalmaz zaten giyinik ve hazır olan Perihan hanım da odasından çıktı ve hazırlanmış sofraya geçti. ,Günaydın diyerek neşeyle girdi Okyanus içeri gelirken sıcacık simirtlet almıştı. Dilay hem simitleri tabaklara koymak hem de omleti masaya getirmek için mutfağa gitti.

“Simit ni aldın mis gibi kokuyor” dedi Perihan hanım. “Dilay da bize yumurta yapacaktı değil mi kızım?”

“Evet getiriyorum şimdi” diye seslendi Dilay içeriden, sesi titremişti bunu söylerken. Perihan hanım da omlet geleceğini bildiği halde yine de haşlanmış yumurta gelir mi acaba diye meraktaydı. Okyanus annesi ve Dilay arasındaki bu küçük oyundan habersiz hemen hazırlanan güzel kahvaltı masasına yerleti.

“Bir kurt kadar açım!” dedi ellerini ovuşturarak. Tam o sırada Dilay içeri girdi. Bir elinde simit tabağı, diğerinde ise omlet tabağı vardı. Perihan hanım yumurta tabağını görünce gülümsedi. Dilay’ın heyecandan titrediğini görebiliyordu.

“Okyanus omlete bayılır, değil mi oğlum!”

“Hele de sıcak simitle!” dedi Okyanus bir çocuk gibi el çırparak.

Dilay sanki cevabı bekleyen oymuş gibi omlet tabağını getirip onun önüne bıraktı.

“Ellerine sağlık, masa konuşuyor!” deyince Perihan hanım elinde olmadan bir kahkaha attı “Değil mi? Bence de!” dedi.

Dilay yine kıpkırmızı olmuştu.

“Bir eşin olsa sana her sabah hazırlar böyle kahvaltılar!” dedi sonra Perihan hanım pat diye.

Okyanus da şaşırmış annesine bakıyordu. Perihan hanım her zaman evlenmesini istediğine dair imalarda bulunurdu ama Dilay’ın yanında söyleyeceği hiç aklına gelmemişti. Cevap veremedi.

Kahvaltı boyunca Dilay Okyanus’un yüzüne hiç bakamadı. Her zaman sohbet etmelerine alışık olan Okyanus onun yorgun olduğunu düşündü. Dilay masayı toplayıp kahveleri yapmaya gidince Perihan hanım yine boş durmadı.

“Ne zaman açılmayı düşünüyorsun bu kıza? Bak hafızası da yerine geldi, son sınıfa gidiyor. Çokoyalanırsan birileri kapıverir sonra karışmam!” dedi gözlerini kocaman açarak.

“Anne duyacak yavaş!” dedi Okyanus hemen.

“Korkacak bir şey yok, onunda sende gönlü var!”

“Gönlü mü var? Nereden biliyorsun?”

“Omlet yaptı ya!”

“Anne şaka mı yapıyorsun?”

Perihan hanım gülerek Dilay’la bir gün önce konuştuklarını hızlıca anlattı. Okyanus’un kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı.

“Anne senin elinden kimse kurtulamaz yemin ederim!”

“Kahveleri içtikten sonra ben içeri geçeceğim. İkiniz güzelce konuşun. Sen aç konuyu, onun açması uygun düşmez!”

“Öyle pat diye nasıl açayım?”

“Ayol kızla konuştum gönlü var diyorum, ne pat diyesi. Annem söyledi deyiver!” derken Dilay elinde kahvelerle girdi içeri. Okyanus kıpkırmızı oldu bu sefer. Perihan hanım oğlu ile Dilay’ın hallerine bakıp hem eğleniyor, hem de onlar adına çok mutlu oluyordu. Kahveler bitince oğluna söylediği gibi kalkıp, odasına gitti.

“Biraz uzanmak istiyorum, siz oturun, sohbet edin!” dedi giderken.

Okyanus neredeyse “Gitme!” diyecekti annesinin arkasından ama yapamadı tabi. Komiser olmuş pek çok zorlu durumda kalmıştı ama kendini hiç bu kadar heyecanlı ve hazırlıksız hissetmemişti. Dilay da Perihan hanıma oğluna karşı boş olmadığını omlet yaparak itiraf ettiği için heyecanlıydı.

“Omlet çok güzeldi, ellerine sağlık tekrar!” dedi Okyanus, Dilay tam da bu konuyu düşünürken Okyanus omletten bahsedince düşüncelerini duyabiliyormuş gibi tedirgin oldu.

“Afiyet olsun!” diye cevapladı gözlerini kaçırarak, “Perihan hanım iyidir umarım. Odasına pek gitmezdi böyle!” dedi konuyu değiştirmek için.

“Artık yaşı ilerledi tabi heyecan dolu şeyler yaşadınız birlikte ama sanırım biz biraz sohbet edelim istedi”

“Ya çok uğraştı benim için sağ olsun! Edelim tabi”

“Şey aslında annem bana şeyden bahsetti!”

“Neyden?” dedi Dilay kalbi yerinden çıkacak gibi olmuştu. Perihan hanım oğluna söylemişmiydi Dilay’ın duygularını yoksa!

“Annem duygularımdan sana bahsetmem gerektiğini söyledi aslına bakarsan!” dedi sonunda Okyanus Dilay’ın yüzüne bakarak, “Ben bir süredir bunu istiyordum aslında ama seni tanıdığımız ilk günden beri olaylar çok hızlı ilerledi biliyorsun. Ben şey olsun istemedim.”

Dilay da gözlerini kaçırmayı bırakmış, heyecandan kilitlenmiş halde Okyanus’a bakıyordu. Az önce ondan hoşlandığını mı söylemişti o? Yoksa Dilay böyle olmasını hayal mi ediyordu sadece.

“Cevap verecek misin?” diyen sesiyle toparlandı Okyanus’un.

“Duygularım diyorum, umarım karşılıksız değildir?” diyerek tekrarladı Okyanus.

“Hayır!” dedi Dilay sevinçle neredeyse ellerini çırpacaktı mutluluktan, yüzüne yayılan gülümsemeyi kontrol altına almaya çalışıyordu, “Hayır değil!” dedi zorla nefes alarak.

(devam edecek)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s