Suçluyum – Bölüm 12

“Mustafa’da beni görünce şaşırdı!” diye devam etti Dilay hatırladıklarını Perihan hanım ve oğlu Okyanus’a anlatmaya, “O da erkek bir kiracı bekliyormuş. ‘Burayı mu tutacaksın?’ diye sordu bir kaç kere. ‘Evet’ dedim mecburen çünkü o an için başka yer bulacak durumun yoktu. Okula yakın bir köftecide iş bulmuştum. Oradan aldığım para bu odanın kirasına neredeyse kıtı kıtına yetiyordu. Maddi durumu olmayan öğrencilere verildiği için bu odalar çok pahalı olmuyordu. Yani otelde ya da başka yerde kalma şansın yoktu işte.”

“Ne yapacaksın kızım sokakta kalacak halin yok ya!” dedi Perihan hanım heyecanla.

“Evet ben de odayı tutmak için ısrar ettim. Mustafa ailemin ya da bir başka tanıdığımın gelip bir erkeğin evinde kalıyorum diye arıza çıkaracağından çekiniyordu. Konu komşu da laf edecek diye düşünüyordu haklı olarak. Ona gelip hesap soracak bir ailem olmadığını söyledim. Okulumu bitirene kadar çalışacaktım zaten. Gerçi sonra da sınavlara girmem gerekiyordu ama işte doktorluğum başlayana dek böyle idare etmek zorundaydım. Sonunda ikna oldu ama pek içine sinmediğini de açıkça söyledi baştan. Ben zaten sabah okula gidiyordum, erken çıkıyordum evden. Akşam üzeri okuldan çıkınca köfteciye gidecektim. Eve dönüşüm yine karanlıkta olacaktı. Öyle geceleri çıkan arkadaşları ile buluşan biri de olmadığım için apartmandakilerin beni fark etmesi zordu. İlk iki yıl sorun olmadı gerçekten de. Yok gibiydim. Beni arada o daireye girerken gören olsa da Mustafa’nın kız arkadaşı olduğumu sanıyordu muhtemelen, çünkü arada bir Mustafa’nın arkadaşları geliyordu eve. Ben odamdan hiç çıkmıyordum öyle zamanlarda. Bu da pazarlığımızın bir parçasıydı. Benim yemek ve temizlik yapmam karşılığı mutfak ve banyodaki tüm malzemeyi de ortak kullanabileceğimizi söylemişti. Böylece kirayı ödeyip, kalan parayı da cep harçlığı yapabiliyordum. Gece köfteciden gelince ütüleri ve yemeği yapıyordum. Hafta sonu köfteciye gitmeden önce de evi temizliyordum. “

“Sonra ne oldu?” diye böldü Okyanus.

“Baya hizmetçi etmiş oğlan seni kızım!”

“Mustafa iyi bir çocuktu. Beni hiç rahatsız etmiyordu. Banyoyu sırayla kullanıyorduk. İlk önce ben duş alıyordum. Huzursuz olmayayım diye ben işaret verene kadar odasından çıkmıyordu.”

“Aferin bari o konuda düşünceli bir oğlanmış bu Mustafa!” dedi Perihan hanım

“Evet gerçekten öyledir.”

“Sonra ona aşık mı oldun?”

“Hayır, aşk falan olmadı aramızda. Onun eski bir kız arkadaşı vardı Serpil. Gece, gündüz ya arıyor ya da çıkıp geliyordu. İlk bir kaç ay beni fark etmedi ama sonra fark etti. Fark edince de kıyameti kopardı. Bütün apartman da böylece benim o evde yaşadığımı öğrendi. Mustafa artık gelmesin diye ona nişanlı olduğumuzu söylemiş. Kız da meğer hamile olduğunu söylemeye gelmiş! Avazı çıktığı kadar bağırdı kapının önünde, Mustafa’nın onu hamile bırakıp, sonra benimle aldattığını, onu karnında çocuğu ile ortada bıraktığını söyledi. İkimiz de neye uğradığımızı şaşırmıştık. Mustafa ne malum çocuğun benden olduğu diyordu sürekli. Serpil daha çok bağırıyordu o öyle söyledikçe”

“Sanırım o zavallı çocuğu da bulduk değil mi?”

“Selim, doğru! Bütün apartman ve hatta mahalle olanları duyunca biz de mecburen nişanlı rolü yapmaya karar verdik. Yani Mustafa öyle istedi. Eğer benim kiracı olduğumu söylerse Serpil’den kurtulamayacağını düşünüyordu. Serpil henüz yeni hamileydi. Karnı falan büyümemişti. Eski kız arkadaşıydı ama bir süre önce bir arkadaş evinde karşılaşmışlar, çok içmişler. Kız da hamile kalmıştı. Sadece bir kez birlikte oldukları için Mustafa çocuğun kendinden olabileceğine inanmıyordu ama Serpil başkası ile olmadığı konusunda ısrarcıydı. Bir sabah Serpil yine geldi kapıya. Bu defa amacı kavga çıkartmak değildi. Apartmanda boşalan bir daireyi kiralamıştı ve artık bizimle komşu olacaktı”

“Kıza bak sen!”

“Şans işte, çocuğun doğduktan sonra babasına yakın olması gerektiğini düşünüyordu. Madem biz evlenecektik ve madem ben de çocuktan haberdardım. O halde bu sorun olmaz diye düşünüyordu. Mustafa’nın buna yapabileceği bir şey yoktu. Apartman artık beni öğrendiği ve evleneceğimizi sandığı için Mustafa uzakta yaşayan annesine de benden bahsetmek zorunda kalmıştı. Bebekten bahsetmemişti tabi. Çocuk doğunca DNA testi yaptıracaktı ve zaten çocuğun ondan olmadığı anlaşılacaktı. Sen mezun olup, doktorluğa başlayınca anneme ayrıldık deriz demişti. Güya ben doktor çıkana kadar evlilik düşünmüyorduk. Anladığım kadarıyla Mustafa’nın annesi Nurten hanım hiç hoşlanmamıştı duyduklarından. Gelip benimle tanışmak istiyordu ama Mustafa şimdilik benim buna hazır olmadığımı söyleyip onu oyalıyordu. Bu onun bana daha da gıcık kapmasına neden oluyordu muhtemelen ama zaten evlenmeyeceğimiz için bunu dert etmiyordu.”

“Serpil’in ailesi yok muydu?”

“Bilmiyorum vardı sanırım ama ailesine hamile olduğunu ve çocuğu doğuracağını söylememişti. O yüzden gece suyu patlayınca bizim kapımıza dayandı. Onu öyle bırakamayacağımız için hemen taksiye atlayıp hastaneye götürdük. Normal doğum olacaktı ama saatler geçmesine rağmen Serpil ve bebeği bir türlü göremiyorduk. Mustafa çok gergindi, doğar doğmaz DNA testi yaptırmak istiyordu. Bense endişelenmiştim. Bir doğumun bu kadar uzun sürmesi hiç normal değildi. Hastanede kimse bize bilgi vermiyordu. Neden sonra yanımıza bir hemşire geldi ve bebeğin kalbinde bir sorun olduğunu söyledi. Serpil iyiydi, ama çocuğun ameliyat olmasının gerekebileceğini söyleyip gitti. Daha yeni doğmuş bir çocuğun ameliyat olması fikri ikimizi de çok sarsmıştı. Hiç böyle bir şey beklemiyorduk. Serpil muhtemelen hamilelik sırasında dikkatli davranmamıştı. En azından ben öyle düşünmüştüm o an. “

“Günahsız bir yavru o tabi!”

“Ben de aynı böyle düşündüğüm için sinirlerim bozulmuştu. Bebeğin derdine düşünce babasının kim olduğunu unuttu Mustafa. Dedim ya o iyi bir insan. Sonunda bizi Serpil’in yanına aldılar. Çocuğun durumunu ona da söylemişlerdi. ‘Ben hasta bir çocuğa bakamam’ diyerek hüngür hüngür ağlıyordu. Çocuğun değil de kendi haline üzülmüş gibi bir hali vardı. Eğer gerçekten nişanlı olsaydık o an Mustafa’ya ayrılmamız gerektiğini ve onun çocuğu ve annesi ile ilgilenmesi gerektiğini söylerdim ama zaten böyle bir durum yoktu. Mustafa’nın da böyle bir düşüncesi olmadığı açıktı. Bebeği ameliyat etmediler, bunun çok riskli olduğunu düşünüyorlardı. Bir süre takip edip sonra karar vermek istiyorlardı. Serpil de bebeğin ameliyat olmasını kabul etmemişti. Eve dönmesi gerekiyordu. Ameliyat için kalamazdı.”

“Ay nasıl insanmış!” dedi Perihan hanım hırsla.

“Maalesef! Çocuk iki aylık olunca, eve gitmem gerek diyerek bebeği getirip bize bıraktı. Mustafa babası olduğu için bakmak zorundaydı ona göre. Mustafa yine bağırıp çağıracaktı tam ben araya girdim bu sefer. Hem apartmana bir kez daha rezil olmaya gerek yoktu, hem de zavallı bebeğin istenmediğini düşünmesini istemiyordum. O kadar narin ve küçüktü ki! Onu Serpil’in kucağından aldım o da bir hızla dönüp gitti.”

“Gidiş o gidiş mi?”

“Mustafa’da öyle olacağını sandığı için yaptığıma çok kızdı. Ben tamamen dürtülerimle hareket etmiştim. Aslında konuya hiç karışmamam gerekti ama yapamamıştım. Neyse ki Mustafa haklı çıkmadı ve eylülde Serpil geri geldi ve çocuğu bizden geri aldı, o zamana kadar Mustafa’da bebeğe dayanamamıştı. Çocuk zaten hasta ve çok narin olduğundan DNA test diye de tutturamıyordu. ‘Önce bir iyi olsun bakalım’ diyordu. İkimiz nöbetleşe baktık o yaz çocuğa. Okul kapalıydı benim gidecek yerim yoktu. O da bir hafta annesinin yanına gidip geldi. Nurten hanıma benim de ailemin yanına gittiğimi söylemişti.”

(devam edecek)

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s