Yuka hayal kırıklığına uğramıştı, babasının kaçıp gitmesin diye sımsıkı tuttuğu eline direnmeden sahile annesinin yanına doğru yürüdü.
“Oh Yuka!” dedi annesi onu görünce.
“Havuza gitmiş!” dedi babası.
“Hayatım burada mikrop kaparsan seni evimizdeki gibi doktora götüremeyiz, başka bir ülkedeyiz biliyorsun. Bak deniz çok güzel!”
“Biliyorum, özür dilerim” dedi Yuka tekrar.
“Girelim ister misin?” diye yeniden kollukları gösterdi annesi.
“Hayır istemiyorum teşekkür ederim” diye yanıtladı Yuka ve neden lideri görünce onun yerini belli etsin diye düşünerek çantasından kalemleri çıkarıp, liderin bulacağını umduğu yeni taşlara neler çizse diye düşünmeye başladı. O birden sessizleşip, sakinleşince babası annesine ilişmemesi için işaret etti. Hazır sakinlemişken onlar da biraz güneşlenebilirlerdi.
Yuka düşünceli düşünceli sahile baktı bir süre. Lideri belli edecek diye ona güvenmemişler miydi şimdi? Kediler biliyordu her şeyi, onlar belli etmiyorlar mıydı? Yerden yassı bir taş alıp yine yardım isteyen bir çocuk çizdi. Sonra rüyasında sıkça gördüğü çemberlerden yapmaya karar verdi. Çizdiği taşı bir gün önce çizdiği çocuk yüzlerinin yanına koydu. Hemen yakın boylarda bir çok taş toplayıp bir çember yaptı. Sonra yaptığı çemberin içine girdi ve lidere içinden onu bulması ve kendini göstermesi için yalvardı. Bu çemberi korunmak için yapmıştı. Bunun içinde gördüğü ve yaptıklarını kimse bilemezdi. Sonra çemberin içinden çıktı ve arkasını dönüp onu yıkıp yıkmadığını kontrol ederken arkasında ışıklı bir iz bıraktığını gördü. Tıpkı odaya giderken ve balkondan bakarken gördüğü izler gibiydi ve aynı şekilde ışık bir süre sonra zayıflayıp yok oldu.
“Oydu!” dedi heyecanla, “Liderin izleriydi onlar!”
Heyecanla bir kaç taş alıp, rüyasında gördüğü sayıları, galaksileri çizmeye başladı. Öyle hızlı çiziyordu ki, annesi ve babası göz ucuyla onu seyrediyorlardı. Bir çok taşı resimledikten sonra kalkıp onları plajın değişik yerlerine bıraktı. Ailesinin yanına döndüğünde hepsinin yerini parladıkları için görebildiğini fark etti. Demek ki kedi haklıydı. Lider sahile geldiğinde parlayan taşları görebilecekti. O zaman sadece sahile değil, çünkü sahile hiç uğramazsa onları göremezdi, otelin değişik yerlerine de izler bırakmalıydı. Sahildeki taşları toplayıp, bahçeye taşımasına ailesi izin vermezdi muhtemelen, belki otel çalışanları da izin vermezdi. O halde çantasında taşıdığı yapışkanlı kağıtları kullanacaktı. Restorana, otelin bahçesindeki masalara, tabelalara her yere bırakacaktı.
Annesi ve babasının ısrarına karşı koyamadığı için onlarla denize girdi. Sonra duş alıp öğlen yemeğine gitmek için yeniden odalarına döndüler. Bu defa hiç bir yerde ışıklı bir ize rastlamadı. Yapışkanlı kağıtlara neler çizmesi gerektiğini düşündü epeyce. Restorana gittiklerinde oraya yapıştıracağı ilk notu hazırdı. Onlar öğle yemeklerini yerlerken liderin sahildeki taşları bulduğunu bilmiyordu Yuka.
Lider otele yalnız gelmemişti. Sahilde diğer insanların arasında dolaşırlarken, yanındaki arkadaşı ona taşları gösterdi. Önce Yuka ve arkadaşlarının yüzlerinin olduğu küçük taşları buldular. Sonra galaksi çizimlerini, sonra Yuka’nın rüyasında gördüğü formüllere benzeyen sayıların olduğu taşı buldular. Liderin görünmeyen yardımcıları da vardı. Onlardan biri taşların hikayesini hızlıca anlattı. Lider taşlardan birinin üzerindeki galaksileri görünce bunun bir gökyüzü haritası olduğunu zaten anlamıştı. Formüllü taşı alıp elinde uzun süre tuttu. Yuka’ya bir cevap vermek istiyordu. Sonra taşı aldığı yere bıraktı ve çemberi gördüler. Çemberin içine girip Yuka’nın enerjisini ve sözlerini hissettiklerinde, ona mesajlarını aldıklarına dair bir cevap bırakmak istediler.
İlk taşı buldukları yere yakın bir yere taşlardan bir kalp yapıp, formüllü ve diğer bir kaç taşı alıp içine koydular. Yuka onları bulduğunda artık liderin onu bildiğini ve mesajlarını aldığını anlayacaktı. Formül yazan taşta liderin sadece Yuka’nın anlayacağı şekilde bıraktığı enerjisi ve mesajı vardı. Yuka’nın çizdiği çocuk yüzlerinden birini yanlarına alıp diğer taşları ellemediler ve uzaklaştılar.
Dünya hayatında beş buçuk yaşında kendini ve yolunu arayan bir çocuğa rastlamak liderin de beklediği bir şey olmadığı için mutlu olmuştu. Onlar yeryüzüne çeşitli zamanlarda ve çeşitli şekillerde gelmiş, olacak olanları bekliyorlardı. Henüz bir çoğu birbirinden habersizdi. Aslında her şeyi bilip, hiç bir şeyi bilmemekti onların ki. Bin yıllardır, dünyaya gelenler ki bunların bazıları yine kendileriydi, yoldan uzaklaşmamaları için bir çok işaret ve sembol bırakmışlardı. Her geldiklerinde yolu yeniden bulmaları gerekiyordu. Ancak bu defa insanlık için yolun sonu olduğundan, bir başka geliş yoktu, sadece fenerlerini söndürmeden o güne ulaşabilen herkes ile başka bir aleme geçiş yapacaklardı. Fenerleri sönenler için devran her zaman başa dönerdi. Onlar vaat edilen yere gelemeyecekler, bütün döngüyü yeni baştan başlatıp, yolu kaybetmeden sona ulaşmak zorunda kalacaklardı. Mühürlüler deniyordu bazı yazıtlarda onlara, gözleri, kalpleri mühürlü olanların göğüs kafeslerinde bir ışık, insanlığın tabiri ile yanan bir nur, Yuka’nın ve kedilerin tabiriyle bir ışık yoktu. İçleri karanlık ve soğuktu. Orada üşüyorlar ama bunu fark bile etmiyorlardı. Işığa nasıl ulaşacaklarını çoktan unutmuşlardı. Bir çok şekilde herkese bir yol gösterilmiş, bir işarete denk gelmesi sağlanmıştı. Ancak kediler haklıydı. Yanılmış ve içindeki ışık sönmüş birilerinin çizdiği yanlış yollara sapan ataların izinden öyle ısrarla gidiyordu insanlar, öyle sarılmışlardı ki gerçek sandıkları bir çok yalana, başka bir yol olabileceği akıllarına bile gelmiyordu. İçlerinde sönen ışık yüzünden, yoldaki ışığı da seçemiyorlardı artık. Işık olmayan yerde sadece karanlık olurdu. Karanlığı yenecek tek şey ise yine ışıktı.
Yuka yoğun ve heyecan dolu bir gün geçirdiği için erkenden uykusu gelmişti. Bilmediği liderin varlığının onu güvende hissettirip rahatlattığıydı. Onun yemekte bile neredeyse uyuyacağını gören anne ve babası erkenden odaya döndüler ama Yuka restorandan çıkmadan yapışkan kağıtlardan birini restoranın hemen girişindeki panolardan birine yapıştırdı
Onun geçişinden yaklaşık yarım saat sonra lider ve arkadaşı o kağıdı bulup aldılar. Kağıtta bir kedi resmi vardı. Yuka nereden geldiğini yazmıştı kocaman harflerle. Burada olmasa bile belki evine yakın bir yerde yeniden karşılaşabileceklerini umuyordu. Kedi her şeyi nasıl öğrendiğini açıklıyordu. Kedilerle konuşabiliyor ve onlardan haber alabiliyordu. Liderin bu küçük çocuğun acemi ama detaylı çizimlerini anlaması için kılavuza ihtiyacı yoktu. Onunla yakında yeniden karşılaşıp bu kez bir ekip olacaklarını biliyordu. Kağıdı özenle çantasına yerleştirdi. Oteldeki diğerleri günlük hayatın içinde etraflarında olan bitenden habersiz yaşamlarına devam ediyorlardı. Lider ve arkadaşı etraflarına bakıp ışığı sönen bunca insanın nasıl bu hale geldiklerini düşünüp üzülüyorlardı. Yapabilseler onlar da herkesi kurtarmak isterlerdi ama onların görevi Yuka’nın sandığı gibi yaşanacaklardan insan kaçırmak değil, ışığını koruyabilenleri diğer tarafa güvenle geçirmekti. Işığını çoktan kaybedenler için yapılacak bir şey yoktu. İnsanlığın bu terfiyi hakketmesi gerekiyordu. İnançlar, inanışlar, mitolojiler, tarih, semboller ve arkeoloji çırpınır gibi işaretler, hikayelerle onları uyarmaya çalışmıştı bu devranın dönüşü sırasında. Onlar da her gelişlerinde kendilerini ifşa edemeseler de nesillerin de bulacağı şekilde izler bırakmışlardı. Geldikleri dönemi ve sonrasını ışıklarını korumaları konusunda uyarmışlar, bu sonun geleceğini anlatmışlardı. Şimdi bu devranın sonuna geldiklerinde bunca çabanın neredeyse hiç bir işe yaramadığını üzülerek izliyorlardı. Güvenle geçişlerini sağlayacakları dışında kalan kısım neredeyse dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlaydı.
(devam edecek)