Yuka (Küçük Prens) – Bölüm 5

Ailenin kumral küçük kızı yüzünde masum ve tatlı bir gülümseme ile etrafta dolaşıyordu. Üzerinde tıpkı Asteriks’in çizgili pantolonuna benzeyen keten bir şalvar vardı. O kadar küçüktü ki yanından geçip giden yetişkinler onu son anda fark ediyorlardı. Yuka bir süre izledikten sonra neredeyse iki yaşında olan küçük kızın hiç konuşmadığını fark etmişti. Sadece gülümsüyor ya da gidip aile fertlerinden birini gideceğini yöne doğru çekiştiriyordu. Küçük kızın annesi çok uzun boyluydu. Bu minicik kızın hem uzun hem de zayıf olan annesini nasıl gördüğünü merak etti. Muhtemelen ona bir kavak ağacı gibi görünüyordu. Aşağıdan bakıp, annesinin yüz ifadelerini seçmek de oldukça zor olmalıydı. Yuka annesini daima başka odalarda olduğu için bu kız da annesi çok yukarılarda olduğu için göremiyordu herhalde. Gülümsedi Yuka bu düşüncesine. Yine annesi gibi uzun boylu ve zayıf bir ağabeyi vardı çocuğun. Yüzü on yaşından büyük göstermiyor olmasına rağmen neredeyse Yuka’nın annesi ile aynı boydaydı bu çocuk. O da konuşmayan kız kardeşi gibi sessizdi. Aslında aile genel olarak sessiz bir aileydi. Sadece sevimli bir yüzü olan babaları konuşuyordu diğerleri ile. Yuka bu çocuk yüzlü babanın kızı ve oğlu ile ilgilenişine hayran olmuştu. Gözlerinin içi sevgiyle bakan böyle bir babası olmasını isterdi. Kendi anne ve babasının endişe dolu bakışlarını hatırlayınca huzursuzca kıpırdandı.

“Onlar da seni çok seviyorlar biliyorsun” dedi o anda yanına gelen kedi, “Sadece her insanın sevgi gösterme şekli farklıdır. Kimi çok, kimi az bilir”

“Onların beni sevdiklerini biliyorum, sadece sevmekten çok endişelenmeye vakit ayırmalarından hoşnut değilim” diye yanıtladı Yuka, gözleri baba ve kızındaydı bunları söylerken. Yine de bu adamın çevresindeki diğer herkesten kocaman ve temiz bir sevgi dolu bir yüreği olduğunu hissetmişti. Genç, uzun ve zayıf karısı onun aksine ne gülüyor, ne konuşuyordu.

“Bir leyleğe benziyor” dedi kedi.

“Annem bu söylediğini duysa kızardı” dedi ama elinde olmadan güldü yine.

Küçük kızın babası onun gülümsediğini görünce, gülümsedi. Kız da gülümsedi ve ona doğru gelmeye başladı. Babası da peşinden geldi. Adam Yuka’ya kendi dilinde bir şeyler söyledi ama Yuka anlamadı. Küçük kız gülümsemeye devam ediyordu. Resimli çocuk kitaplarındaki sevimli kızlara benziyordu. Yuka o zaman anladı ki bu adam ve çocukları ile aynı dili konuşamıyor olsa da üçü ile bir bağ kurabiliyordu. Bir sıcaklık hissetmişti onlar yanına gelince.

“Senin gibi başka bir gezegenden olmasalar da, kurtarılmayı hakkediyorlar” dedi kedi.

“Elbette hakkediyorlar herkesi kurtarmalıyız!” dedi Yuka kediye dönerek ve elbette içinden.

Küçük kız da kediyi fark etti o bakınca ve doğrudan ona doğru gitti bu kez. Kedi sessizce durup onun nazik dokunuşlarına izin verdi. Babası kediyi nasıl seveceğini gösterdi kızına. Leylek kadın telefonu ile uzaklaştı yanlarından. Uzun boylu oğlan ise annesinin peşine mi gitse, babası ile mi kalsa kararsız durdu bir süre ve sonra kediye doğru geldi o da.

“Kadın adamı çok zorluyor” dedi kedi.

“Bunları nereden biliyorsun?”

“Adam çocuklarını çok seviyor, onlar için ayrılmıyor karısından”

Yuka kızına sevgi ile bakıp gülümseyen adama baktı yeniden.

“Şimdi bu çocuklar için şanslı mı demeliyiz, yoksa şanssız mı?”

“Neden her şeyi tek bir seferde değerlendiriyorsun ki?” dedi kedi “Anne açısından şansız ama baba açısından şanslılar! Lider gelince onları koruma altına alacaktır”

Yuka liderin adını duyunca heyecanlandı birden, buraya onun hakkında konuşmaya geldiğini nasıl da unutmuştu.

“Gerçekten geliyor değil mi?” dedi kediye dönerek.

“Tabi ki gerçekten geliyor, kediler yalan söylemez!” diyen kedi bir şey görmüş gibi hızla uzaklaştı yanlarından. Küçük kız kedinin peşinden gitmek için adımlarını hızlandırınca, baba ve oğlu da onun peşinden gittiler.

Az sonra Yuka’nın babası geldi ve oğlunun tek başına oturduğunu görünce yanına oturup ona pastaneden bir şey isteyip istemediğini sordu.

“Kek” dedi Yuka, “Islak kek”

O gece rüyasında diğer çocuklara liderin geleceğini müjdeledi. Hepsi çok heyecanlılardı. Lider geleceğine göre Yuka’nın daha çok iz bırakması gerekiyordu. Çünkü gördüğünde onu tanımayabilirdi ve karşılaşmadan gitmesine asla izin veremezdi. Ona herkesi kurtarıp, kurtaramayacaklarını da soracaktı. Kedinin söyledikleri kafasına takılmıştı. Leylek kadını kurtarmazlarsa o küçük kız ve zayıf çocuk üzülmeyecekler miydi?

“Sistem böyle işlemiyor!” dedi rüyasındaki arkadaşlarından biri, “İnsanlar yüreklerini kapattıklarında içlerindeki ışığı söndürüyorlar. Doğduğumuzda ışıl ışıl yanan bir fenerimiz var göğüs kafeslerimizde, o feneri sadece kurtarıcılar görebiliyor.”

Hepsi birden göğüs kafeslerine baktılar. Sahiden de tam kalplerinin olduğu yerde parlak bir ışık belirdi.

“Benim var!” diye hepsi birden zıplamaya başladılar.

“Elbette var çünkü biz zaten kurtarıcıyız!” diye güldü anlatan çocuk, “Bu ışığı sadece biz görebiliriz bu yüzden, diğerleri göremez”

Yuka eli göğsünün üzerinde sevgi ile uyandı o sabah, annesi onun uykusunda gülümsediğini görünce mutlu olmuştu.

“Günaydın güneşim” dedi Yuka gözlerini açar açmaz. Annesinin işleri olmayıp ona böyle içten sözler söylemesi çok az oluyordu.

“Günaydın” dedi Yuka, kalkıp annesine sarıldı sımsıkı. Kadıncağız oğlu için o kadar endişe doluydu ki artık, onun bu davranışına gözleri oldu. O da sarıldı. Onun kollarından ayrılırken annesinin göğsünde yanan bir fener olup olmadığına baktı elinde olmadan. Herhangi bir ışık yoktu, babasına baktı göz ucuyla, duştan yeni çıkmış havlusu belinde giysilerini arıyordu. Onun da üst bedeni çıplak olmasına rağmen bir ışığı yoktu.

“Belki rüyalarda oluyordur sadece” dedi kendi kendine, mutlu uyanmıştı, lideri geliyordu hatta belki de gelmişti. Şimdi bunu dert etmek istemiyordu. Hızlıca annesinin verdiği kıyafetleri giyindi. Anne ve babası onun mutluluk dolu heyecanından etkilenmişlerdi. İkisinin birden elini tutup restorana doğru yürümeye başladı. Daha odadan çıkar çıkmaz dışarıda farklı bir enerji olduğunu hissetmişti. Önlerinden hızla geçen iki kedinin tüm bedenlerinde rüyasında gördüğü gibi ışık olduğunu fark etti ama o kadar hızlı geçtiler ki bir şey soramadı. Bu kadar telaşlı olduklarına ve parladıklarına göre lider gelmiş olmalıydı. Belki onu kahvaltıda görürüm düşüncesi ile anne ve babasının elini bırakıp koşarak restorana gitmeye başladı.

“Yuka yavaş!” diye seslendi babası, “O kadar mı açsın?”

Masaların arasında hızla dolaştı, aslında ne aradığını, liderin neye benzediğini bilmiyordu ama onu görünce hissedeceğinden emindi. Onun bütün restoranı hızla tur atmasından sonra gelen anne ve babası elinden tutup kahvaltısını alması için açık büfe sırasına soktular.

“Bu gün biraz otel dışında gezelim mi?” diye sordu babası annesine.

“Hayır!” dedi Yuka daha annesi cevap vermeden, “Buradan gitmek istemiyorum!”

“Tamam!” diyerek gülümsediler ona, önemli olan onun iyi hissetmesiydi, o garip ataklarından biri başladığında hepsi çok mutsuz hissediyordu.

Kendi evlerinin oradaki kedilere “Onlara her şeyi anlatmaya çalışıyorum ama onlar benim kriz geçirdiğimi sanıp korkuyorlar demişti” bir keresinde, “Onlara kendimi doğru anlatmamın bir yolu yok mu?”

“Yok demişti” kedi, “İnsanlar doğduktan hemen sonra bu dünyayı öğrenmeye başlarlar, kendi deneyim ve gözlemleri dışında onları büyüten, eğiten, çevrelerinde olan her şeyden etkilenirler. Dolayısıyla zihin sesleri de öğrendikleri ile gelişmeye başlar. Çocukluk dönemlerinde aile veya çevrelerinden öğrendikleri şeyleri sorgulamadan tekrarlayarak hayatlarına devam ederler. Çoğunlukla yaşadıkları çevrenin algısı, alışkanlıkları ve düşünce şeklini birebir edinirler ve bunların dışına çıkma ihtiyacı hissetmeden de son nefeslerine kadar devam ederler”

“Yani?” dedi Yuka.

“Yani senin kedilerle konuşabildiğine kesinlikle inanmazlar! Başka bir gezegenden gelen bir ruh taşıdığına da inanmazlar. İnsanlığın bir sona ne kadar yakın olduğuna da! Bu sonuncusuna zaten inanmak istemezler. Onlara göre sen tuhafsın. Çünkü onlardan farklısın.”

(devam edecek)

Anne-Çocuk Vakfı Erken Çocukluk Dönemi Anne-Baba El Kitabı Destek Kitabı için lütfen aşağıdaki linke tıklayın.

https://www.acev.org/wp-content/uploads/2017/11/erken_cocukluk_donemi_-anne_baba_el_kitabi.pdf

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s