Yıldızlardan sakla beni – Bölüm 24

Ece ve Suat bundan sonra birlikte yaşayacakları evlerine birlikte çıktılar. Suat kapıda Ece’yi kucağına alıp geçirdi eşikten. Artık Sami amcadan korkmadan birlikte istedikleri kadar vakit geçirebileceklerdi. Ece Suat’ın ailesi ile olanları çok merak etse de konunun onu ne kadar üzdüğünü ve gerdiğini fark ettiği için hiç bir şey söylemedi o gece. Başlarına gelen onca şeyden sonra en güzel günlerini eski dertleri deşerek geçirmek istemiyordu o da. Suat’ı tanıdığı günden bu yana ailesi yanında değildi, belli ki Suat onları görmek bile istemiyordu zaten. Sami amca konusunda da çok haklıydı. Adamcağızın üzerlerinde çok hakkı vardı bu günü görebilmeleri için, tabi Kutsi’nin de. Ece’yi bu güzel insanlara o getirmişti.

“Ben de Hasan’ı almaya geliyordum Sami amca, sizler de çok yoruldunuz, herkes dinlensin!” dedi Kutsi

“Hasan memnun halinden, annene annesiymiş gibi bakıyor görmedin mi? Kadıncağız öyle sevgiyle davranınca çocuk da teslim etti kendini!”

“Annem Melda’yı çok özlüyor ve Hasan’da onu görüyor sanırım.”

“İkisinin de ihtiyacı var böyle bir şeye, Hasan’da anne sevgisi görmemiş garip. Anneni biraz paylaşacaksın bundan sonra gibi duruyor!”

“Paylaşırım.” dedi Kutsi gülerek.

“E?” dedi Sami amca elini onun omuzuna koyarak.

“E?” dedi Kutsi’de.

“Seni ne zaman evlendireceğiz?”

“Beni mi?”

“Evet! Sıra sende değil mi artık!”

“Şey evet!” dedi Kutsi gerilmişti biraz, Ayşe’yi söylemeli miydi acaba şimdi? Anne babasına bile söylememişti daha ama.

“Öp artık şu elimi istersen!” dedi Sami bey ciddiyetini bozmadan.

“Öpeyim!” dedi Kutsi bocalayarak ve eğilip öptü adamın elini

“Kızımı üzme!” dedi Sami bey, “Belli ki senin peşine gelecek şehre!”

“Sami amca ben!” dedi Kutsi.

“Bak evlat, seni çok severim biliyorsun. Allah biliyor uzun zamandır bekliyordum böyle bir şeyi ama umudu kesmiştim.”

“Ben onu hiç üzmeyeceğim söz veriyorum Sami amca! Sami baba!”

“Nikahtan sonra dersin öyle! Uzatma artık sende bu meseleyi. Suat’ta geçerli kurallar sende de geçerli!” dedi yine büyük bir ciddiyetle ve dönüp eve girdi arkasından Sami bey.

Kutsi öylece kaldı kapıda sevinse mi, korksa mı bilememişti. Ailesine şimdi mi söyleseydi. Sami amca onun için mi şimdi gelip söylemişti. Yok canım gecenin bu saatinde kız isteyecek halleri yoktu herhalde. Kafası karışık ama yeni yeni yükselen mutluluk dolu heyecanla girdi içeri.

“Haydi al Hasan’ı da gidin yatın artık! Bu insanlar da dinlenecek!” dedi Sami bey, Kutsi bir asker gibi başıyla selamladı onu ve Hasan’ı alıp götürdü ahıra. Hasan bütün gece gözlüğü ile şapkasını hiç çıkarmamıştı. Hiç bir şey söylemeden pijamalarını giydi ve iyi geceler dileyerek dönüp uyudu hemen.

Kutsi, babasının onunla konuştuğunu bir an önce Ayşe’ye söylemek istiyordu. Ece ve Suat’ta da, ailesi ile de konuşması lazımdı. İçi içine sığmamaya başladı bir anda. Hasan’ın derin nefesleri ahırı doldururken o bir türlü uyuyamadı. Sami bey nereden anlamıştı acaba?

Ertesi sabah yine çınarın altında Kutsi ve ailesi için güzel bir kahvaltı hazırlandı. Suat ve Ece’ye siz uyuyun demelerine karşılık ikisi de erkenden indiler fırına.

“İzin hakkımızı sonra kullanacağız!” dedi Suat gülerek. Sami bey Hasan ve Kutsi’yi alıp erkenden gelmişti fırına o sabah. Kutsi korkusundan Sami bey ne derse anında yapıyordu. Ece ondaki tuhaf hali fark etmiş ama soramamıştı birden. Sami amca Hasan ile çınarın altındaki masayı silmeye gidince Kutsi hemen anlattı olanları bir çırpıda.

“Yakında bir düğün daha var!” dedi Ece ellerini çırparak.

“Daha annemlerle Ayşe’ye söyleyemedim.”

“Mesaj atsaydın ya kıza!” dedi Suat.

“Korkumdan aklıma bile gelemedi ki!” dedi bunu düşünemediğine gülerek.

“Ben o yollardan geçtim sıra sende, kolay gelsin, bak kayınpederin bakınıyor git yardım et!” dedi Suat gülerek.

Kutsi sorgulamadan koşup çıktı dışarıya, oysa Suat sadece şaka yapıyordu. Ece gülerek yanağına bir öpücük kondurdu kocasının hazır içeride kimse yokken, “Uğraşma şununla ya yazık gerilmiş baksana!”

Her şey hazır olduktan sonra Sami bey Kutsi’yi gönderdi eve,” Git al da gel bizimkileri!”

Kutsi arabayla geldikleri için hemen bindi arabasına ve söylenileni yaptı.

Suat ve Ece konuştuklarını bilmiyorlarmış gibi davranmaya devam ettiler Sami amcanın yanında.

Kutsi eve girince hemen annesi ve babasını odaya çağırdı.

“Oğlum bekliyor insanlar ayıp olacak” dedi Gürhan bey ama Kutsi beklemekten o kadar gerilmişti ki bir an önce söylemek istiyordu artık. Bir çırpıda Ayşe’yi sevdiğini, Sami amcanın bildiğini söyleyiverdi.

“Ne yapacağız şimdi mi isteyelim kızı?” dedi annesi şaşkın şaşkın.

“İsteyelim ne olur ki?”

“Her şeyin bir adabı var oğlum, böyle olmaz ki?”

“Ne olması gerekiyor?”

“Yani haber verilir, çikolata, çiçek falan.”

“Ben ilçeden alır gelirim kahvaltıdan sonra”

Karı koca birbirlerine baktılar gülerek, Kutsi’den hiç beklemedikleri bir şeydi bu söyledikleri. Yıllardır onlar da bir kız bulsun evlensin diye bekliyorlardı. Sami beyin kızını seçmesine de çok sevinmişlerdi. Ayşe gerçekten çok düzgün bir insandı, üstelik meslektaş olacaklardı bu gidişle ama şimdi düğünün ertesi günü aradan çıkarmaya çalışır gibi de olur muydu?

“Dur biraz düşünelim!” dedi babası.

Kutsi onların onaylamadığını düşünüp gerildi bu kez, “Ayşe çok iyi bir kız baba!”

“Elbette iyi kız oğlum onu değil, şimdi kız istenir mi onu diyorum!”

“Ha!” dedi Kutsi, o cevval avukat gitmiş, yerine şaşkın bir çocuk gelmişti sanki.

Birlikte çıkıp fırına gittiler. Ayşe’nin henüz olanlardan haberi bile yoktu. Gelir gelmez Suat ve Ece’ye sordu hemen Kutsi düşündüklerini.

“Bence hiç bekleme!” dedi Ece.

“Bence de!” dedi Suat’ta karısına sarılarak, Sami beyle göz göze geldiler yine ama Sami bey gülerek başını salladı bu kez uzaktan.

“Tamam siz herkesi oyalayın ben çiçek ve çikolatayı halledeyim o zaman!” dedi Kutsi ve arabaya koşturdu hemen.

“Kahvaltı et de git bari!” dedi Suat arkasından ve o dönünde bir poğaçayı fırlattı ona doğru. Kutsi son anda yakaladı poğaçayı ve bindi arabaya.

“Hayırdır nereye gidiyor bu oğlan böyle?” dedi o sırada yanlarına gelen Sami bey.

“Bir telefon geldi de gelecek çabucak!” dedi Ece hemen.

Kutsi’nin anne babasına da öyle söylediler ama onlar anladılar oğullarının neyin peşinde olduğunu. İkisi de ne yapacaklarını bilemiyorlardı henüz Böyle olmazdı ki bu iş acele acele. Yapacakları bir şey olmadığı için mecburen kahvaltılarını ettiler Sami beylerle, ekmekler ve poğaçaların lezzetine bayıldılar. Bir gün önce şaka ile karışık konuştukları buralara yerleşme düşüncesi Kutsi’nin sabah söyledikleri ve birazdan yaşanacaklarla gerçek olacaktı herhalde. Hasan’ın da yanlarından ayrılmayışı iyice etkilemişti onları.

Ece’de fark etmişti kardeşinin hallerini, kahvaltı ağacın altında yapıldığı için şapkası ve gözlükleri üzerindeydi Hasan’ın. Tam Kutsi’nin annesinin yanına oturmuş gülümsüyordu sürekli.

“Yavrum çıkarsana o şapka ve gözlüğü” dedi Kutsi’nin annesi Ayhan hanım, “Yüzünü göremiyoruz ki böyle?”

“Annemden saklanıyorum!” dedi Hasan hemen

“Neden?” dedi kadıncağız hikayenin bu kısmını bilmiyordu. Kutsi’de masada olmadığından kimse müdahale edememişti sohbete.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s