Yıldızlardan sakla beni – Bölüm 18

Fırının üzerindeki evi Suat ve Ece’ye hediye edeceğini söylemişti Kutsi. Fırını da Sami amca bırakmak isteyince birlikte işletecekler, Sami amca ve karısına, hatta ihtiyaçları olursa kızlarına da ölene değin pay vereceklerdi. Kutsi zaten elini çekmezdi Sami amcadan hiç bir zaman.

“Nikah ne zaman olacak?” dedi Sami amca Suat’a bakarak, “Ben öncesini bilmem. Ece kızım buraya geldiğinden sonra benim kızım oldu. Bundan sonra delikanlı bu kızla bana danışmadan görüşemezsin. Burası küçük yer laf olur.”

Gülümsedi Suat, karşısında bir baba görmek çok hoşuna gitmişti, Ece’nin de onun da hiç babaları olmamıştı aslında, belki babalık denebilirdi ikisininkine de ama asla baba denmezdi. Sami amca tam baba gibi adamdı.

“Sami amca, Hasan gelmeden evlenemeyiz!” dedi Ece.

“O zaman ha bu oğlan ahırda yatacak, iş çıkışı benimle eve gelecek! Dükkanda ne konuşacağınız varsa konuşursunuz!”

“Sami amca biraz ağır olmadı mı bu şartlar benim yaptıklarımdan sonra?” dedi Kutsi’de gülerek.

“Daha sana neler yapacağımı söylemedim.” dedi Sami bey ona da baba gibi kaş çatarak, “Hadi neyse pazar günleri görüşebilsinler ama burada ağacın altında ben dükkandayken, eve çıktığını görürsem bacaklarını kırarım!”

Sami amcanın söylediklerinde ciddi olduğunu biliyorlardı ama hepsi de güldüler.

“Gelelim Hasan’a” dedi Kutsi, “Sanırım önümüzdeki hafta hakim kesin kararı açıklayacak, sonra karar Hasan’ın yattığı sağlık merkezine ulaşacak ve onu ziyarete başlayabileceksiniz!”

“Peki ne zaman çıkar?” dedi Suat elini önce Ece’nin boynuna attı bu soruyu sorarken ama sonra Sami amcanın bakışları ile karşılaşınca geri çekti hemen gülerek.

“En çok iki ay diyorum ben, karardan sonra da Hasan’ı gözlemlemek isteyeceklerdir bırakmadan önce. Durumundan dolayı suçu düşeceği için, tekrarlama olasılığı olup olmadığını takip edeceklerdir. Hasan için de iyi böylesi, çünkü olaydan etkilendi o da.”

“Canım kardeşim benim. Kim bilir ne kadar korkmuştur!”

Suat yine tam elini uzatacaktı ki Ece’ye, durdu hatırlayıp Sami beyi. Kutsi, Sami beye kaş göz edince, ikisi masadan kalkıp uzaklaştılar ve aralarında konuşmaya başladılar.

“Burada olduğuna inanamıyorum!” dedi Ece,

“Ben de inanamıyorum!” dedi Suat onun gözlerine bakarak, “Yarın Sami beyden izin isteyip, gidip evimi kapatayım. Eşyalarımı alıp geleyim”

“Tamam! Hasan çıkana kadar idare edebilecek misin ahırda?”

“Senin için sokakta bile yatarım ben dert etme!”

Sami amca ve Kutsi geri geldiler biraz sonra, “Kutsi’yi alıp bize gidiyorum ben, hanım akşama hazırlık yaptı, siz de fırını kapatıp gelin! Oyalanmayın!” dedi Sami bey gençlere bakıp.

İkisi de başlarını salladılar hemen.

“Ha gelirken dörtte ekmek getirin! Suat sen de kapatmadan sula buraları biraz hortum arkada, Ece gösterir!”

“Tamam!”

“Haydin kalın sağlıcakla!” dedi Sami bey ve ikisi Kutsi’nin arabasına binip ayrıldılar fırından. Onlar uzaklaşır uzaklaşmaz iki aşık kucaklaştılar bir kez daha. Sonra içeri dönüp, güle koklaşa çalıştılar birlikte. Akşam olunca da söylenilenleri yapıp gittiler Sami beyin evine.

Sami beyin karısı ve kızları, merakla bekliyorlardı Suat’ı. Bu özel misafirler için harika bir sofra kurulmuştu. Sami bey içmezdi ama Kutsi arabasının arkasındaki otuz beşliği açmak için izin istemişti o akşamlık. Kutlanacak şeyler vardı. Sami bey hiç kırmazdı Kutsi’yi, aslında hep kızlarından biri ile evlensin istemişti ama oğlan mesleğinde alıp yürüyünce, dengi bir kız bulur diye düşünüp vazgeçmişti bu hayalinden. Tam ondan ümidi kesmişken, Ece’yi alıp gelince, bu defa onunla evlenir diye düşünmüştü kıza onca iyi davranmasına aldanıp. Suat’ı alıp gelince Kutsi için bir süre daha bekleyeceklerini anlamıştı. Biri Kutsi’de olsa, evde iki erkek olunca kızlar az konuşmuşlardı o akşam ama Ece ile fısıldaşmışlardı eğilip. Suat içki içmediğini söyleyince Sami beyin dudak kenarı kıvrılmıştı yine. Ece zaten hayatında hiç içmemişti. Kimse içmeyince Kutsi’de soğutturduğu şişeyi açmaktan vazgeçti. Onlar sohbetlerine devam ederlerken, kızlar ahıra geçip Suat’a bir yer ayarladılar. Bu gecelik Sami beyin pijamalarını giyecekti yarın gidip eşyalarını getirdikten sonra, ahırı istediği gibi düzenleyecekti. Sami bey Kutsi’yi de gecenin yarısı göndermeyince bu defa ahıra iki kişilik döşek açılması gerekti.

Sami beyin karısı kızları ikide bir ahıra yollamak istemediği için, “Oğlanlar gitsin Ece’nin evinde kalsın bu gece, Ece burada kalsın” deyince durum çözüldü. Ahır yarın için hazırdı en azından, nasılsa Suat dönüp geri gelecekti. Sabah Ece ile Sami bey fırına gelince onlarda ikisi yola çıkacaklardı. Dönüşte Suat kendi bir yol bulacaktı gelmeye, ana yola kadar otobüs geliyordu. Orada inip yürüyecekti. Zaten sadece kişisel eşyalarını alıp geleceği için elinde pek yükü olmayacaktı. Ece’nin gelirken yaptığı gibi o da eşyaları ihtiyacı olanlar için bırakacaktı geride. Ece’nin evi çok güzeldi. Hasan’da gelince hepsi birlikte mutlu mutlu yaşayacaklardı o evde.

“Hasan’ı da evlendiririz” diyordu Sami bey.

Sami bey erken kalktığı için saat on olmadan gözleri düşmeye başlayınca, Kutsi ve Suat izin isteyip döndüler fırına, birlikte yukarı çıktılar.

“Alayım mı otuz beşliği” dedi Kutsi arabadan inerken, hayat, bunca yıl kin beslediği adamla aynı evde uyumaya gönderiyordu onu bu gece, belki dost olacaklardı bundan sonra. Belki sırdaş olurlardı.

Suat o berbat hayatı bıraktıktan sonra içmemişti hiç, alkolik olmamıştı hiç bir zaman ama berbat hissedene kadar içmişti sürekli dilendiği paralarla, ondan önce de içmişti hayatı boyu zaten. Parası ile satın alabildiği bu avuntu ile geçirmişti günlerini etrafındaki sahteliklerle. Şimdi gerçeğin içinde bu kadar mutlu olabilmişken sahte duygulara ihtiyacı yoktu. Kutsi’yi o geçmişteki sahte insanlara tercih ederdi. Dostluğu da düşmanlığı da gerçekti onun. Ece’yi onun yapabileceğinden daha iyi bir hayata taşımış, ona bir aile kazandırmıştı. Bir ev, yeni bir hayat. Hasan’ı kurtarmıştı. Bundan daha gerçek bir dost olur muydu hayatta?

“Gerek yok” dedi gülümseyerek, “Ama senin içesin var, al gel ben sana sohbette eşlik ederim”

“Tamam” dedi Kutsi neşeyle, yeniden bagaja attığı ve ılıyan şişeyi kaptığı gibi çıktı yukarıya.

Dolaptan bir parça peynir hazırladılar, biraz da meyve, oturdular karşılıklı masaya.

“Anlatsana!” dedi Kutsi kadehini doldururken, “Seni araştırmıştım, ailenin durumu çok iyiydi. Neler oldu da bu hale geldin?”

Suat güldü yine, başından sonuna anlattı hikayesini Kutsi dikkatle dinliyordu onu. İçkinin etkilendiği insanlardan olmadığı belliydi. Arada bir bir şeyler yerine oturmuş gibi sallıyordu başını. Hikayesi sona erdiğinde, “Sen anlat!” dedi Suat, “Neden yalnızsın bu kadar?”

“Yalnız mıyım?” dedi Kutsi alaycı bir gülüşle.

“Değil misin?”

“Değilim, yalnız olsam, Sami amca olur mu? Ailem?”

“Aşk?”

Kocaman bir kahkaha attı Suat, “Sen aşık olacak birini buldun diye herkes için kolay olacağını sanıyorsun herhalde! Ece çok iyi bir kız gerçekten. İkiniz birbirinizi bulduğunuz için şanslısınız. Hasan için de sizden daha iyi bir aile düşünemiyorum.”

“Sen de bu ailenin bir parçası sayılırsın artık. Hasan’ı kurtaran kişiyle bağımızı koparmamız mümkün değil!”

“Biliyor musun!” dedi Kutsi iç çekerek, “Keşke Melda’da burada olsaydı. Hasan’la anlaşırlardı değil mi?” gözleri doldu sonra.

“Anlaşırlardı” dedi Suat.

“Onu kurtaramadım ama Hasan’ı kurtardım!” dedi derin bir iç çekerek Kutsi, sonra haydi yatalım artık diyerek banyoya gitti kalkıp. Suat onun ağladığını anlamıştı.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s