Yıldızlardan sakla beni – Bölüm 12

“Büyük bir tıraş kesiği yapmamı söyledi boynuna, yanımda kan taşı yoktu. O kadar kanayacağını hiç düşünmemiştim. Kemal bey getirdi mi kan taşını sonra?” dedi Hasan sonunda. Kutsi nihayet istediği cümleleri almıştı onun ağzından. Çocuk mağduriyetinden faydalanılarak bu suçu işlemeye azmettirilmişti. Birini öldürdüğünün bile farkında değildi. Adamın karısı hakkında suç duyurusunda bulunacak ve onun da akıl sağlığı ile ilgili rapor isteyecekti. Hasan’ın anlattıkları doğruysa, kadının da dayaktan pek aklı kaldığı söylenemezdi. Aksi durumda zaten suçu daha da büyürdü.

“Kesik biraz fazla olmuş Hasan” dedi Kutsi, çocuğun ölümü kavrayamadığını anlamıştı.

“Çok mu acımış?”

“Evet korkarım çok acımış ve nefes alamamış”

“Umarım beni affeder! Çok kızgın mı?”

“Sadece o değil başkaları da kızgın o yüzden senin şimdi bana anlattığın şekilde anlatacağız her şeyi. Böylece anlayacaklar senin suçun olmadığını tamam mı? Adamın karısı ile de konuşacağım ben. Ona bu söylediklerini doğrulatmam gerek.”

“Tamam. Şapka ve gözlük getirdin mi?”

“Getirdim ama ne için bunlar.”

“Avlu!”

“Avlu mu? Avlu da mı takacaksın bunları.”

“Evet”

“Neden peki?”

Hasan eliyle gökyüzünü gösterdi sadece, sanki birilerinin bu yaptığını görmesini istemiyor gibiydi.

“Ne var orada?” dedi Kutsi merakla.

“Annem!” dedi Hasan fısıldayarak.

“Annen mi var tavanda? Onu mu görüyorsun?”

“Hayır annem yıldız oldu, Ece söyledi.”

“Annenle ne ilgisi var bu şapka ile gözlüğün?”

“Beni görüp tanımasın diye takıyorum!” dedi Hasan hâlâ fısıldıyordu.

Kutsi onun çocuk gözlerine baktı sevgiyle, “Annenden mi saklanıyorsun?”

Başını salladı Hasan hemen. Kutsi onun hikayesini ablasından dinlediği için gözleri doldu, anladı durumu hemen ve yanındaki torbayı verdi Hasan’a, “Merak etme bunlar seni saklayacak, ben de seni kurtaracağım! Ablan seni çok özledi ve merak ediyor!”

“Ben de onu çok özledim!” dedi Hasan ağlayacak gibi oldu.

“Biliyorum. Sabırlı ol ve bana güven tamam mı?”

“Tamam!”

Kutsi gözleri dolarak çıktı Hasan’ın yanından, bu azimli sert avukatın yumuşak tarafını görmesinler diye hızlı adımlarla çıkıp arabasında on dakika oturdu. Toparlandıktan sonra Ece’yi aradı.

“Hasan!” dedi Ece göz yaşları içinde şapka ve gözlüğün hikayesini duyunca, “Fakat bana anlatmadığı bu şeyleri size nasıl anlattı?”

“Benim işim bu!” dedi Kutsi, sesinde kibirden çok sevgi vardı. Kız kardeşi ile geçirdiği yılları düşünerek söylemişti aslında bunları, mesleğini değil. Zaten öyle düşününce çözmüştü Hasan’ın dilini de.

Kutsi yurt dışına hayallerinin peşine gidince kız kardeşi ile yanında olduğu gibi ilgilenememişti. Melda ona her şeyin yolunda olduğunu söylüyordu sadece. Okulda dersleri pek iyi değildi. Kutsi olmayınca pek başarılı olamıyor, derslerine odaklanamıyordu. İyi olduğunu söylemesine rağmen sesi eskisi gibi neşeli gelmemeye başlayınca Kutsi, Suat ile ilgili sorular sormaya başladı ama Melda hep sıradan şeyler söyledi ona. Sadece her seferinde daha kırgın, daha umutsuz bir sesle konuştu. Kutsi dönmesine bir ay kala, babasından bir telefon aldı babasından, kız kardeşi hastanedeydi ve durumu pek iyi değildi. Bileklerini kesmişti banyoda, uzun süre çıkmayınca fark etmişlerdi evdekiler. Melda her zaman uzun kalırdı banyoda, evde iki banyo olduğu için kimse umursamazdı bu durumu. Ancak bir kaç saat sonra aklına geldi annesinin kızının banyoya girdiği. Odasına bakıp bulamayınca banyoya koştu, kapı içeriden kilitlenmişti su sesi geliyordu ama Melda cevap vermiyordu. Hemen sitenin bahçıvanına haber verdi adam iri cüssesi ile geldi ve kapıya yüklenince kapı içeri doğru yıkıldı. Kadıncağız adamı ezer gibi geçip kızını küvette kanlar içinde bulunca oraya yığıldı kaldı. Bahçıvan ambulansı aradı ve annesini kucaklayıp koridora yatırdıktan sonra aklına gelen ilk şeyi yapıp gömleğini yırttı ve daha fazla kan kaybetmemesi için Melda’nın kollarına bağladı ve kollarını da küvetin iki kenarında dayayarak yukarı kaldırdı. Böylece kan bileklere daha zor ulaştığından kan kaybı en aza inecekti. Hemen arkasından babalarını aradı. Ambulans babadan önce gelince adamcağız, önce eve sonra, hastaneye koşturmak zorunda kaldı. Baygın durumundaki karısını da Melda ile birlikte götürmüşlerdi. Kutsi duyduklarına inanamıyordu.

“Kardeşinin durumu iyi değil, gelmelisin” dedi babası, “Uçak biletini aldım, okul ile konuş ve yola çık!”

Kutsi apar topar söyleneni yaptı ve daha okulla konuşmadan odasına koşup, çantasını topladı. Yurt yönetimine durumu hızlıca özetledikten sonra okul müdürlüğüne koştu, olanları ağlayarak anlatınca sonra dilekçe yazmasını söyleyerek onu gönderdiler. Hatta müdür yardımcısı onu hava alanına götürmesi için bir araç ayarladı.

“Kardeşinin durumu iyi değil!” sözleri çınlıyordu beyninde durmadan, “Neden?” diye soruyordu, “Melda neden yaptın bunu?”

“Suat!” diye cevap veriyordu içindeki ses, kesin kızı üzecek bir şey yapmıştı o serseri ve Melda’da bunu kaldıramamıştı. Gidince ağzını burnunu dağıtacaktı o pisliğin. Melda son konuşmalarında anne ve babalarına Suat’tan hâlâ bahsetmediğini söylemişti. Onlara da anlatacaktı her şeyi, Suat’ın nasıl kız kardeşinin duyguları ile oynadığını herkes bilecekti.

“Neden ayırmadım ki onları yok yakınken?” diye kızıyordu kendine.

Havaalanında bir taksiye binip hemen hastaneye geldi. Melda o kadar solgundu ki neredeyse dudakları ile yüzü aynı renk olmuştu. Anne ve babası sürekli ağlıyorlardı. Arada bir kendine gelip konuşsa da sonra hemen bilinci gidiyordu zavallı kızın. Gerçekte neler olduğunu bilen bir tek oydu.

Kız kardeşini o halde görünce iyice kinlenen Kutsi, hastaneden çıkıp, doğruca Suat’ların evine gitti. Suat evde olmadığı için geri dönüp, o gece Melda’nın yanında kaldı. Melda bir ara gözlerini açıp ağabeyini karşısında görünce gülümsedi ve “Suat!” diye mırıldandı.

“Biliyorum o yaptı bunu!” dedi Kutsi hırsla ama kız yeniden kapattı gözlerini, “Yanına bırakmayacağım merak etme, sen yeter ki iyileş!” diyerek saçlarını okşadı kız kardeşinin.

Ne yazık ki Melda o gecenin sabahında hayata gözlerini yumuverdi. Kutsi hayatının en büyük şokunu yaşıyordu hastane odasında. Melda’nın artık nefes almadığını fark ettiğinde çılgına dönüp, koridorlarda bağırmaya başlamıştı. Doktorlar ve hemşireler hızlıca odaya dolup onu bir kenara iterek Melda’yı geri getirmek için ellerinden geleni yaptılar. Kız verilen elektro şokla yataktan yükselip yeniden yatağa her düştüğünde bayılacak gibi oldu Kutsi. Neredeyse “Durun! Yapmayın! Daha çok yakıyorsunuz canını!” diye bağıracaktı ama öyle kilitlenmişti ki ne ağzını açabildi, ne de kıpırdayabildi. Yanında o kaldığı için anne ve babasını dinlenmeleri için eve göndermişti, biraz sonra onlar da hastaneye ulaştılar. Ne yazık ki doktor ve hemşirelerin tüm çabasına rağmen Melda yeniden nefes almadı. Onlar odadan çıktığında odada Melda’nın cansız bedeni ve uçup giden ruhunun bıraktığı kocaman boşlukla kaldı öylece, anne ve babası içeri girdiğinde yerinden bile kıpırdayamamış hıçkırarak ağlıyordu. Bu defa kesin karar vermişti Suat’ın hayatını mahvetmek için elinden geleni yapacaktı. Cenaze ve ilk şok geçene kadar evdekilere Suat’tan bahsetmek istemedi. O güne kadar bilmedikleri bir şeyi bundan sonra öğrenmeleri için acele etmesine gerek yoktu. Kızlarının bu çaresiz aşkını dinleyince daha da çok üzüleceklerdi. Hatta belki de hiç bilmeleri gerekmiyordu. Melda ağabeyine güvenip anlatmıştı, olayların bu noktaya gelmesi belki de onun kız kardeşini o pislikten ayırmadığı ve kendi hayalleri uğruna onu bu noktada bırakıp yurt dışına gitmesi ile olmuştu. Cenazede anne ve babasının halini görünce konuyu onlara yansıtmadan kendi başına çözmeye karar verdi. Cenazeden bir hafta sonra yeniden gitti Suat’ların evine, kapıyı açan çalışan, Suat’ın evden ayrıldığını ve nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Melda’nın başına gelenlerden sonra kaçmıştı korkak ama dünyanın öbür ucuna gitse yine de izini sürüp onu bulacaktı Kutsi.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s