Yıldızlardan sakla beni – Bölüm 6

Suat hiç istemese de Ece’yi eve bırakıp, avukat bulmak için ayrıldı yanından. Ece’nin yanına eski komşuları gelmişti hemen. Kimse inanmıyordu Hasan’ın böyle bir şey yaptığına. O nazik, o sesini bile yükseltmeyen güler yüzlü çocuk, burada ellerinde büyümüştü. Ölen adamı da karısını da tanıyan yoktu bu mahalleden. Bir üst mahalledeydi evleri. Duyduklarına göre adam sahiden çok dövüyordu karısını, Erdoğan’dan bir farkı yoktu. Kadın Hafize gibi sessiz değildi, avazı çıktığı kadar bağırıyor, eline ne geçerse fırlatıyordu o da adama ama gücü yetmiyor dayağı yiyordu sonunda. Polis de gelmişti bir kaç kez komşuların şikayeti ile ama bir şey yapmadan geri gitmişlerdi. Adam komşuları tehdit etmişti sonra aile içine karışıyorlar diye. Kimse bulaşmamıştı bir daha kavgalarına. Bir çare olmadığı gibi kendi başları giriyordu belaya.

“Kadının ailesi yok muymuş?” diyordu komşulardan biri. Konu Hasan’dan çıkıp ölen adamın ve karısının hikayesine dönüyordu sık sık. Ece ağlayıp duruyordu zavallı, ne çok şey gelmişti başına bu yaşına kadar. Hayatta tek dalı, tek amacı Hasan’a kim yapmıştı bu kötülüğü. Babası ve annesi gibi yapılıydı Hasan, her yerde karnını da doyurdukları için kilosu da vardı biraz. “Adamı kolayca oturtup tutmuştur” diyenler vardı. Yanında bir tek adamın karısı olduğuna göre başka kim yapacaktı bu işi? Kadın ufak tefek biriydi, zaten gücü yetse Hasan’ı beklemezdi kocasını kesmek için.

Akşam Suat geldi yeniden, “Tamam!” dedi hemen “Hallettim merak etme, kurtulacak Hasan!”

“Nasıl hallettin?”

“Avukatı ayarladım, yarın gidecek konuşacak Hasan ile, ona gösterirler.”

“Ne dedi kurtulur dedi mi?”

“Zeka geriliği olduğu için kurtulması muhtemel dedi, zaten onun yaptığından emin değiliz ki”

“Adamın karısı o yaptı diyormuş, Hasan’da kabul etmiş!”

“Dur bakalım avukat sağlam biri anlar merak etme gerçeği, yarın öğreniriz!”

“Biz de gidecek miyiz?”

“Gideriz ama onlar konuşurken bizi almazlar, Hasan’ı görebilir miyiz bilmiyorum!”

“Allah’ım sen kardeşime yardım et! Çok korkmuştur orada tek başına!”

Suat sarıldı Ece’ye sabaha kadar oturdular öylece, Suat ertesi sabah işe gitmek zorundaydı yeniden. Birinin çalışmaya devam etmesi gerekti. Ece sabaha doğru sızabilmişti biraz, uyandığında Suat gitmeye hazırlanıyordu.

“Avukata söyledim, geçerken seni alacak, birlikte gideceksiniz! Göremezsin büyük ihtimalle Hasan’ı ama evde beklemek daha zor!”

Ece sevgiyle sarıldı Suat’a “Sen olmasan ne yapardım ben!”

Suat işe gitmeden bir şeyler yemesi için ikna etti Ece’yi, dünden beri açtı kızın karnı, ayakta kalamazsa Hasan’a nasıl destek olacaktı? Ece bir parça ekmek attı ağzına söz verdiği için, Hasan orada ne halde bilemezken, nasıl boğazından geçekti yemekler. O aç mıydı, susuz muydu? Hırpalıyorlar mıydı?

Bir saat geçmeden Suat’ın bahsettiği avukat aradı, kapının önüne gelmişti. Ece hemen çıktı dışarı.

“Merhaba, Ben Kutsi” dedi camı yarı açık arabadan bakan genç adam.

Ece hemen bindi arabaya, “Teşekkürler hemen geldiğiniz için. Kardeşimi kurtarın ne olur?” dedi ağlamaklı bir sesle.

“Önce bir konuşalım sonra değerlendiririz!” dedi Kutsi ciddi bir sesle ve sürdü arabayı. Ece yol boyunca komşulardan, polislerden duyduğu her şeyi anlattı tek tek, bir yandan anlatıyor, bir yandan ağlıyordu.

Kutsi “Hım!” dışında bir tepki vermedi olanları dinlerken.

Ece’yi Hasan’ın yanına almadıkları için bir bekleme odasına aldılar. Kutsi onu oradan alacağını söyleyip gitti. Bir yandan mesaj atarak Suat’a olanları haber veriyordu. Yaklaşık bir saat sonra avukat geri geldi ve Ece’ye “Gidelim” dedi doğrudan.

“Ne oldu? Ne anlattı? İyi mi Hasan?” diye merakla peş peşe sorsa da dışarı arabanın yanına gidene kadar hiç bir şey söylemedi avukat.

“Neden susuyorsunuz? Umut yok mu?”

“Umut her zaman vardır!” dedi nihayet sessizliğini bozan Kutsi, “Hasan’ın zeka geriliği için yeni bir sağlık raporu isteyeceğim, raporun sonucuna göre cezai ehliyetinin durumu belli olacak! Tanığın ve Hasan’ın yazılı ifadeleri, suçu sabitliyor ama kadın azmettirmiş gibi geldi bana, araştıracağım”

“Yani?”

“Yani umut var!”

“Oh!” dedi Ece, “Peki onu görebilir miyim? İyi miydi? Korkmuş muydu? Beni sordu mu?”

“Ablam beni merak etmesin” dedi.

“Sahi mi?”

“Evet iyi görünüyor merak etmeyin!”

“Çok şükür, Allah’ım çok şükür!”

“Bu işi halledebilirim ama sizin bunu karşılayacak gücünüz olmadığını biliyorum!”

“Evet yok!” dedi Ece ağlamaklı bir sesle.

“Karşılığında benden sizden bir şey isteyeceğim!”

“Nedir?”

“Size söyleyeceğim adrese taşınacaksınız, başka bir yerde”

“Ne? Niye?”

“Kardeşinizin kurtulmasını ve içeride iken iyi olmasını istiyorsanız, Suat ile tüm bağınızı kesmenizi ve benim size temin edeceğim yerde kalmanızı istiyorum.”

“Anlamıyorum neden? Siz Suat’ın arkadaşı değil misiniz?”

“Hayır arkadaş değiliz!”

“Bakın Hasan’ı benden başkası kurtaramaz. Merak etmeyin size bir zarar verecek, ya da başınıza bir iş getirecek değilim. Gittiğiniz yerde size yaşamınızı kazanacağınız bir iş de ayarlayacağım. Tek istediğim burayı ve Suat’ı terk etmeniz ve bir daha da ona dönmemeniz!”

“Biz sözlendik! Bunu nasıl yapabilirim?”

“Teklifim bu!” dedi Kutsi kesin bir sesle, “Karar sizin! Hasan’ın kendi ağzıyla anlattığı yazılı ifadesi var suçu işlediğine dair. Eğer iyi bir avukatınız olmazsa ömür boyu hapis yatabilir. Kasten ve isteyerek adam öldürmekle suçlanıyor şu anda!”

Ece yeniden ağlamaya başladı, “Bize bunu neden yapıyorsunuz? Hasan ve Suat’tan başka kimsem yok benim!”

“Ben sizi asla zor durumda bırakmayacağım, şimdi oturduğunuz evden çok daha güzel bir evde yaşayacak, evinizin hemen altında bir fırında çalışacaksınız, Hasan çıkınca onunla birlikte. Hangisi daha önemli Hasan mı, Suat mı?”

“Ben?”

“Hasan’dan kurtulup, Suat ile mutlu bir hayat süreceğinize inanıyorsanız o ayrı tabi!”

“Ne?” dedi Ece neredeyse tokat atacaktı adamın yüzüne, “Ne hakla böyle yargılarda bulunursunuz?”

“Bakın sizden hiç para istemiyor, yepyeni bir hayat veriyorum. İkinci bir şans. Kardeşiniz ve sizin için!” dedi ve arabaya bindi Kutsi.

Ece’de büyük bir şaşkınlık içinde bindi, eve dönene kadar hiç konuşmadılar. Hasan için başka avukat tutma şansları yoktu. Adam onu kurtaracağını söylüyordu ama ya kurtaramasa ne olacaktı? Suat’ı nasıl bırakacaktı öylece? Ya doğru söylüyor Hasan’ı kurtaracaksa, o zaman bu teklifi ret edip kardeşinin hayatını feda etmiş olacaktı. Bununla asla yaşayamazdı.

Evin önünde gelip durduklarında, “Nasıl olacak?” diye sordu Ece.

“Yarın sabah gelip sizi alacağım buradan! Almak istediğiniz her şeyi alın yanınıza, gideceğiniz yerde ev eşyaları zaten olacak. Onları almanıza gerek yok!”

“Nerede bu yer?”

“Çok uzak değil ama asla Suat’a geri dönüş yapmayacak ve haber vermeyeceksiniz. Aksi duruma Hasan’ın dışarı çıkmaması için elimden geleni yaparım!”

“Siz nasıl bir insansınız?”

“Kendimce nedenlerim var. Konu siz değilsiniz?”

Ece bir şey diyecek oldu ama sustu sonra.

“Bu gece düşünün. Yarın sabaha kadar kararınızı verin, toplanmış olursanız bana mesaj atarsınız gelip sizi alırım. Bu konudan şimdi Suat’a bahsederseniz, Hasan’ın durumu pek iyi olmaz!”

Ece nefretle baktı adamın yüzüne ve indi arabadan. Yol boyunca Suat defalarca mesaj atmıştı. Nereden bulmuştu bu adamı böyle. Ne istiyordu Suat’tan? Suat’ı arayıp Kutsi’nin teklifi dışında söylediklerini anlattı.

“Sana söylemiştim.” dedi Suat neşeyle, “Hasan’ı ondan başkası kurtaramaz!”

“Sen nereden tanıyorsun bu adamı?”

“Eskilerden, sana bir şey söyledi mi?”

“Hayır sadece Hasan’ın durumunu konuştuk!”

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s