“Ay sabahtan beri dilim şişti yemin ederim!” dedi Servinaz hanım telaşla, “İş üzerine iş çıkmasın mı bir de! İki dakika çıkayım konuşayım dedim ama ne mümkün?”
“Ne oldu abla anlatsana?” dedi Arzu merakla.
“Ay ne olsun? Seninkinin işi bitti hayatım gözün aydın!”
“Nasıl bitti?”
Esra tüm kozlarını oynayıp, Yusuf’tan yüz bulamayınca elindeki tüm fotoğraf ve videoları Arzu’ya gönderirken gönderdiği e-posta adresinden tüm şirkete göndermişti. Esra’yı herkes tanımıyor olsa da Yusuf’u tanıyordu. Arzu’nun bir anda istifa edip şirketten ayrılıp gitmesi de merak konusuydu zaten. Yusuf karısından ayrılmayı hiç düşünmediği için boşanma arifesinde olduklarını kimseye söylemiyordu. Esra, Servinaz hanım ve kendisinden başka bilen yoktu. Esra Yusuf’u elinde tutmak için, Servinaz hanım da Arzu’yu sevdiği için sırrı tutuyordu. Boşanma gerçekleştikten sonra içindekileri dökmeye niyeti vardı. İki kadının da sessiz kalması Yusuf’un işine gelmişti. Karısının başka bir yerden iyi bir iş teklifi aldığını ve biraz dinlendikten sonra orada işe başlama ihtimali olduğunu söylüyordu. Şirkettekilerin çoğu Arzu’nun hamile olabileceği dedikodusunu yaymaya başlamışlardı bile. Arzu gittikten sonra bile onlardan hâlâ çift olarak bahsediliyor olması Esra’yı delirtiyordu. Yusuf’tan da istediğini alamayacağını anlayınca, bütün kozlarını ortaya döktü. Sabah daha mesai başlar başlamaz şirketteki herkesin e-posta kutularında Yusuf ve Esra’nın samimi fotoğraf ve videoları vardı. Hatta neredeyse üçüncü kişilerin görmemesi gerekenler bile. Esra sanki kendisi de ilk kez görüyormuş gibi ağlayarak şirketten çıkıp gitmişti. Yusuf bilgisayarın başında dona kalmış ve hiç bir yere kıpırdayamamıştı.
Elbette Servinaz hanım bu detayları bilmiyordu, onun bildiği gelen e-posta içindekiler ve şirkette yarattığı büyük yankıydı. Gün sona ermeden Yusuf istifasını vermişti. Söylendiğine göre Esra’da istifa etmişti. Esra’nın babası sinir küpü olarak Yusuf’un odasına gelmiş, kızının onu evlenme ve karısında ayrılma vaadi ile kandırdığını söylediğini anlatmıştı. Bu e-posta skandalı için de Yusuf’u suçlamıştı. Kız herkesten gizlediği boşanma davasını babasına söylemiş adamda adliyedeki tanıdıklarından bunun doğru olduğunu öğrenince kızına inanmıştı. Ancak son anda Yusuf’a bekarlık tatlı gelmiş, karısından ayrılıp, Esra’ya bağlanmak istememişti. Yusuf boş gözlerle dinliyordu söylenilenleri, Esra’nın babasının öfkesini algılayacak durumda bile değildi. Tüm kariyeri bir anda yok olmuştu, karısını bir daha geri alamayacak şekilde kaybetmiş, muhtemelen peşine mal varlığının da büyük bir kısmını kaybedecekti. Kim yapıyordu bu kötülüğü onlara? Bu fotoğrafları Arzu ve tüm şirkete kim yolluyordu?
“Kızımla evlenmek zorundasın!” diye gürledi Esra’nın babası Yusuf’un tepkisiz baktığını görünce, Yusuf o zaman anladı adamın ne anlattığını.
“Bunu ben yapmadım!” dedi önce ve “O zaman işimi geri alabilir miyim?” diye ekledi şuursuzca.
“İşini mi?” dedi adam, “Bütün düşünebildiğin bu mu?”
“Her şeyimi kaybedeceğim!” dedi yine ağlamaklı bir sesle.
“Kızımla evlenin bir an önce bu pislik temizlensin. Kendinize güzel de bir hikaye uydurun. Çirkinleşmesin durum iyice!” dedi ve odadan çıkıp gitti öfkeli baba.
Yusuf çantasını alıp çıktı şirketten koşar adımlarla, koridorlarda herkesin ona baktığını ve konuştuğunu görmeze gelmesi mümkün değildi.
“Sevinmedin mi?” dedi Servinaz hanım merakla, “Sesin kesildi!”
“Şaşkınlıktan abla! Sevindim tabi, cezalarını bulsunlar! Yusuf’un tüm şirket kariyeri son buldu böylece!”
“Ne koparacaksan bir an önce kopar, boşan! Avukatı sıkıştır durumu anlatıp!”
“Tamam abla sağol haber verdiğin için!”
Servinaz hanım beklediği coşkulu tepkiyi alamamıştı ama içine su serpilmişti her şey ortaya çıkınca.
“Her kim yapıyorsa eline sağlık!” demişti telefonu kapatmadan, “Keser döner, sap döner, gün olur devran döner!”
Aslında her şey yatıştıktan sonra Arzu’nun yeniden şirkete dönebileceğini de düşünüyordu ama şimdi bunu kıza söylese kesin bir ret cevabı alacağını bildiğinden kendine sakladı. Nereye kadar o küçücük yerde, alışık olmadığı hayatı yaşamaya devam edebilirdi ki? Biraz zaman geçince, patronlarla konuşup Arzu’yu geri getirmelerini isteyecekti, ayrılmak zorunda kaldığının altını çizerek.
Şirket sahiden çalkalanıyordu fotoğraflarla, öyle kolay unutulacak bir şey değildi bu. Yönetim kurulu da ne yapacağını şaşırmıştı. Şirket adına da çok kötü bir şeydi bu çünkü e-posta çoktan internette yayılmaya başlamıştı bile. Çalışanlar arkadaşlarına da göndermişlerdi müdahale edilip, uyarı yapılana kadar.
Gülten hanım oğlu darmadağın olmuş bir şekilde eve gelince paniklemiş, kriz geçirdiğini sanmıştı. Olanları duyduktan sonra asıl ikinci krizi kendisi geçirecekti. Bu olayın bu kadar büyüyüp, içinden çıkılmaz bir hale gelmesine inanamıyordu.
“Tüm şirkete ulaşabilen, bu kadar yakınlarınızda kim var oğlum?” dedi merakla.
O zaman aklı başına gelmeye başladı Yusuf’un e-postada olan fotoğraflardan ikisinin Esra’nın o farkındayken çektiği pozlar olduğunu hatırladı. Birinin gizlice çektiği fotoğrafların içinde Esra’nın telefonunda isteyerek çekilmiş pozları ne arıyordu? Gülten hanım ne olduğunu anlayamadan hırsla Esra’yı aradı ama kız açmadı.
“Sen yaptın değil mi?” yazdı bu sefer. “Arzu’ya da sen gönderdin o e-postaları!”
Elbette buna da cevap gelmedi. Esra Yusuf’un bunu ispatlayamayacağını biliyordu ve bu yüzden oyununa devam ederek, odasından günlerce çıkmadı ve duyguları ile oynanmış masum kız pozlarında ağladı durdu. Yusuf aynı günlerde sadece içmişti, Servinaz hanım sayesinde fotoğraflar, videolar ve olanlar Arzu’nun avukatına ulaştırılmıştı. Artık Yusuf dirense de bu boşanma Arzu’nun kazançlı çıkacağı şekilde sonuçlanacaktı. Artık elinde bir kozu kalmayan Yusuf gece gündüz içki şişesi ile yaşadı on gün boyunca. Bir gece Gülten hanım onun alkol komasına girdiğini sanıp neredeyse ambulans çağırıyordu.
Esra’nın babası defalarca aramış ama Yusuf geri dönüş yapmayınca, iki adamıyla Yusuf’u bulmuş, Gülten hanımdan özür dileyerek, kızı ile evlenmezse onu vurdurtacağını söylemişti. Bir genç kızın namusu ve onuru ile bu şekilde oynayamazdı. Karısından ayrılma sebebi olarak asla Esra’yı göstermeyecekti. Gülten hanım tüm bu tehditler boyunca bir köşede hıçkırarak ağladı. Oğlu nasıl o kızla evlenirdi? Bu söylenilenlerin hiç biri doğru değildi! Yusuf’un fotoğrafları kızın gönderdiğini iddia etmesi veya Gülten hanımın göz yaşları içinde oğlunun kızlarını zorla elde etmediğini söylemeye çalışması işe yaramadı. Adamların cebindeki silahları fark edince ikisi de sustular. Ha tabi Yusuf şirkete geri dönmeyecekti ama yeni kayınpederi onu başka bir yerde çalıştıracaktı, kendi özel işlerinde. Böylece sürekli gözünün önünde olacaktı. Çiftlikte onlarla birlikte oturacaklardı. İsterse annesini de çiftliğe alabilirdi. Eğer Yusuf bir oyun oynarsa önce Gülten hanım, sonra da onu vuracaklardı.
Boşanma süreci devam ettiği için şimdi nikah veya nişan yapamıyorlardı ama sona erince ki hızlı sona ereceği açıktı bu noktadan sonra, önce nişan, evlenme süresi geçtikten sonra da nikahları kıyılacaktı. O zamana kadar insanlar kendilerini yeni olaylara kaptıracaklarından unutmuş olacaklardı muhtemelen. Nişandan hemen sonra Yusuf ve annesi çiftliğe taşınacaklardı. Kayınpederinin izni olmadan da nikaha kadar ikisinin de dışarı tek başına çıkması yasaktı. Adamlar gittikten sonra Gülten hanım olduğu yere yığıldı kaldı. Yusuf çok kötü köşeye sıkışmıştı ve kaçacak yeri yok gibi duruyordu. Sabaha kadar annesinin başında bekledi.
(devam edecek)