Ben olamam – Bölüm 15

Gecenin kalanında Arzu’nun marka ile anlaşmasını ve dördüncü oluşunu kutladılar.

“Bundan bir yıl önce birisi, boşanacaksın, bu muhasebe işini de bırakıp hayalini kurduğun işe yöneleceksin dese hayatta inanmazdım. Rahmetli Nezihe teyze ve sizin sayenizde kendime yeni bir hayat kurdum ki, zaten Nezihe teyze olmasa sizi de tanıma şansım öyle değil mi?” dedi Arzu gözleri dolarak.

“Haydi ama!” dedi Efsun hüzünlenerek, “Buraya kutlama yapmaya geldik ve her şey yolunda gidiyor!”

“Çok haklısın!” dedi Arzu ve onlar Sedef ile nasıl tanıştıklarını anlatırken, o da üniversitede tesadüfen tanışıp nasıl uzaktan akraba oluşlarını keşfedişlerini anlattı.

Gerçekten üniversite yıllarında Sedef ile çok iyi arkadaş olmuşlardı ama Arzu hemen evlenince ve Yusuf ile şirket ve evden ibaret kapalı bir hayata geçince kopmuşlardı. O arada belli ki Sedef’te evlenmiş, birbirlerini arama ve hatırlama fırsatı bulamadan burada yeniden karşılaşmışlardı.

“Ben tesadüflere inanırım!” dedi Efsun. “Bir insan ikinci kere olmadık bir yerde hayatına yeniden giriyorsa, ya halledilmemiş bir şey vardır ya da başka bir nedeni!”

Servinaz hanım söylerdi hep böyle, gülümsedi Arzu. O da bir süredir gelmek istiyordu Arzu’nun yanına. Gerçekten rahat olduğunu görüp, emin olmak istiyordu muhtemelen ama Yusuf’un onu takip edeceğinden korktuğu için Arzu istememişti şimdiye kadar. Yusuf gibi avukatı da epeyce taciz etmişti kadıncağızı. Arzu ile konuşmadan boşanmayı kabul etmiyorlardı. Aytekin’in arkadaşı dişli bir boşanma avukatıydı. Esra’nın babası yönetim kurulunda olduğu için Yusuf olayın bu tarafının gün yüzüne çıkmasını istemiyordu. Eğer evli iken, hem şirketten, hem de yönetim kurulundan birinin kızı ile birlikte olduğu duyulursa burada barınmasına imkan yoktu.

Bu arada Esra’da Yusuf’un geri dönüşleri kesilince hırslanmış onu sıkıştırmıştı. Yusuf ona birisinin karısına olanları ihbar edip fotoğraf gönderdiğini ve bunun babasının kulağına giderse ikisi içinde iyi olmayacağını söylemişti. Esra böyle şeylerden korkup geri adım atacak bir kız değildi. Babası Yusuf’u yok edebilirdi ama ona hiç bir şey olmazdı. Yusuf’un beklediğinin tam aksine, “Madem karından boşanacaksın, o zaman biz evleniriz. Kimin duyduğu da sorun olmaz!” demeye başladı.

Yusuf tepki gösterince de, her şeyi herkese anlatmakla tehdit etmeye başladı. Yusuf’un bilmediği Esra’nın başından beri olayları bu noktaya getirmek için uğraştığı ve fotoğrafları çekeni de kendi ayarladığıydı. Elbette Arzu’ya gitmesini de o sağlamıştı. Onun başından beri karısına kendisinden daha düşkün olduğunu zaten anlamıştı. Şirkette durmadan onların büyük aşkları, birbirlerine yaptıkları jestler konuşuldukça da iyice sinir oluyordu.

“O karısına bağlı harika bir aşık olduğunuz adamla yatıyorum ben!” dememek için kendini zor tutmuştu bunca zaman. Eninde sonunda Arzu’yu alt etmeyi kafaya koymuş ama zaman geçtikte Yusuf’un ondan vazgeçmeyeceğini ve Esra’yı hep ikinci kadın olarak kullanmaya devam edeceğini anlayınca Arzu’yu Yusuf’tan koparmaya karar vermişti. Fotoğrafı çekeni de kendi ayarladığı için Yusuf’u bu tuzağa çekmek hiç de zor olmamıştı. Üstelik elinde Arzu’ya delil olarak sunacağı fazlası da vardı. Yusuf onunla evlenmemekte direnirse o fotoğrafları kullanacaktı. Aslında Arzu’nun kocasını aldatmasını ve Yusuf’un onun kollarına koşmasını tercih ederdi ama o aptal kızın başarılı işi ve kocasından başka gözünün bir şey görmeyişi yüzünden bu planın başarısız olacağı en başından belliydi.

Yusuf karısını gerçekten kaybettiğini ve ne yaparsa yapsın geri alamayacağını fark ettikçe iyice gergin ve bitkin bir hale gelmişti. Eve girmek istemediği için bir süredir annesi ile kalıyordu. Aslında evde kalmak istemeyişinin bir nedeni, karısının gittiğini duyduğundan beri Esra’nın sürekli ona gelme çabasıydı. Fotoğraflar yetmiyormuş gibi, ev çalışanları, komşular herkes onu fark edecek, bütün şansı yok olacaktı. Birlikte o kadar iyi vakit geçirirlerken bu evlenme saçmalığının nereden çıktığını anlayamıyordu. Boşanma gündeme gelene kadar Esra hiç böyle bir talepte bulunmamıştı. Gülten hanıma olanları anlatamıyordu, kadıncağız olanların onun suçu olduğunu vurguluyordu durmadan. Başından uyarmıştı onu böyle bir şeye kalkışmaması için. Arzu’ya olan aşkını da biliyordu, bu kadar aşık bir adam nasıl olup böyle bir ilişkiye girerdi. Karısı güzeldi, başarılıydı, birbirlerini seviyorlardı, evlilikler yeniydi. Neden ikinci bir kadına ihtiyaç duymuştu Yusuf?

“Anne bu ihtiyaç değil, aşkta değil, ten çekimi!” demişti Yusuf.

Servinaz hanım bir erkeğin karısını aldattığını neden annesine anlattığını düşünüyordu bir süredir. Bir anne oğlu ile bunu nasıl paylaşır ve saklardı. Aslında Yusuf’un gidip anlattığı bir şey yoktu ortada. Arzu iki yılda yapılan bir muhasebeciler toplantısına gittiğinde Yusuf yine gelip annesinin evinde kalmıştı iki gece. Kalmıştı çünkü Gülten hanım da bir arkadaşı ile yazıldıkları bir tura gitmişti bir haftalığına. Esra ile kendi evlerine gelemeyeceği ve otele de gitmek istemediği için kızı annesinin evine getirmişti. Gülten hanımına arkadaşı gezi sırasında düşüp ayağını kırınca, kadıncağız da onu tek göndermemek için turu bırakıp onunla geri gelmiş, onu hastaneye yatırdıktan sonra eve girince oğlu ile Esra’yı salonda yarı çıplak basıvermişti. Şoka girdiği için, utancından hemen odasına kaçmış, ertesi sabah Yusuf’a bağırıp çağırmıştı. Bu olay e-postalardan üç ay önce olmuştu. Yusuf annesine Esra’dan kurtulacağına söz vermiş ama öyle bir girişimde de bulunmamıştı. Arzu gelip anlatınca Gülten hanım ilişkinin devam ettiğini anlamıştı. Aslında bitmediğini hissediyordu zaten Yusuf’tan aldığı kaçamak cevaplarla ama yine de oğlunun akıllı davranıp bitirmiş olduğunu umuyordu. Ta ki gelini gelip fotoğraflardan bahsedene kadar. Oğlunun yaptığı bir yana kendisi de her şeyden haberi olup, göz yuman anne pozisyonuna düşmüştü. Esra ile oğlunu basınca gidip Arzu’ya yetiştirecek hali yoktu oysa. Yapabileceği tek şey oğlunun ailesini korumak için onu bu ilişkiyi bitirmeye zorlamaktı. Kocaman bir adamın üzerinde de anne sözünün ne kadar hükmü olduğu ortadaydı. Artık suç ortağı olduğu içinde bundan sonra yapabileceği tek şey oğlunun evliliğini koruması için her şeyi yapmaktı. Arzu’yu seviyordu, hiç bir zaman aralarında bir sıkıntı olmamıştı. Yusuf için çok doğru biri olduğundan da emindi. O yanındaki kızın zaten evli bir adamla yaptıkları ne karakterde olduğunu göstergesiydi. Bebeğe de karar verince Yusuf’un onu bıraktığını ve karısı ile mutlu bir yuva için kendini evine adadığına inanmıştı. Hatta Yusuf’un “Anne o iş bitti, o fotoğraflar eskide çekilmiş!” demesini bile istedi ama maalesef hepsi yeni çekilmiş fotoğraflardı. İlişkinin geçmişte kalması suçu hafifletmiyordu elbette ama devam ediyor olması da sanki daha bir ağırdı herkes için. Neydi bu ten çekimi böyle? Kocası ile kaç yıl aynı yastığa baş koymuşlardı. Görücü usulü evlenmişlerdi çoğunluk gibi, ne ten çekimi biliyorlardı ne başka bir şey. İnsan evde gül gibi karısı dururken tenim çekti diyerek başkasına uçkur çözer miydi böyle? “Canım çekti” demenin bir türlüsüydü herhalde bu söz. Her canının çektiği kadına uçkur çözecek bir evlat mı yetiştirmişti Gülten hanım? Aklına bunlar geldikçe Servinaz hanımı arıyordu ama Servinaz hanım “tüh, tüh”, “vah, vah” diyerek laf kalabalığı yapıyor hiç renk vermeden telefonu kapatıyordu.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s