Ben olamam – Bölüm 3

Arzu ve Yusuf doktorun önerdiği tüm test ve tahlilleri yaptırmaya koyuldular. Hepsi bir günde tamamlanmadığı için bazılarına öğle tatillerinde gittiler. Testleri biraz hızlandırmışlardı çünkü Yusuf’un bir anlaşma için şirket yönetimi ile birlikte Portekiz’e gitmesi gerekiyordu.

“Keşke sen de gelebilsen!”

“Keşke!” dedi Arzu daha şimdiden özlemişti kocasını, “Lizbon en çok görmek istediğim yerlerden biri biliyorsun!”

“Biliyorum, yerine bakacak birileri olduğu halde neden bırakmıyorsun anlamıyorum!” dedi Yusuf bir çocuk gibi mızırdanarak.

“Hayatım hem senin programın gezemeyecek kadar yoğun, hem beni gerçekten işlerim çok. Ayrıca sen yerine birini bırakabiliyor musun da benden bunu yapmamı istiyorsun! Ben Lizbon’a sakin bir zamanda seninle baş başa gitmek istiyorum. Bütün patronlar ve kocamla bir yurt dışı gezisi pek cazip değil!”

“İyi ama onlarla gündüz çalışacağım ben, sen de gezer alışveriş yaparsın. Akşamları yine baş başa oluruz.”

“Canım sevgilim benim, kanıma girme, gerçekten işim çok bu ara! Şirkette kalmalıyım. Zaten gideceğin dört gün, çabucak geçer!”

“Anneme söyleyeyim yanında kalsın ister misin?”

“Yusuf! İlk kez yalnız kalmayacağım kocacığım abartma istersen!”

“Kocanla niye gitmediğini ben de anlamıyorum doğrusu!” dedi Servinaz hanım bunları duyunca, “Hem onun seni aldatıp aldatmadığından emin olamıyorsun, hem adam gel diye yalvardığı halde onu tek başına yurt dışına gönderiyorsun”

“Servinaz abla burayı biliyorsun bu dönemde gitmem çok zor. İkincisi Yusuf bu kadar ısrar ettiğine göre kimse ile gidiyor olamaz öyle değil mi?”

“Belki de seni yokluyor, ne biliyorsun?”

“Sanmıyorum!” dedi Arzu ama durdu düşündü yeniden, “Uçak biletlerine bakıp kimlerle gittiğini görebilirim biliyorsun, otel rezervasyonları, ödemeler her şeyden bizden geçecek!”

“Sen bilirsin kızım, ben ablan olarak seni uyarıyorum, bir ihtar almış olsan da, olmasan da, kocanı fazla yalnız bırakmamalısın. Büyük annem, paranı, kocanı, çocuğunu kimseye emanet etme derdi her zaman. Onu dinlemedim başıma gelenler ortada! Erkekler çabuk baştan çıkarlar ki senin kocanı avlamaya gönüllü çok kişi olduğundan hiç şüphem yok!”

“Onlar avuçlarını yalasınlar!” diye güldü Arzu, “Yusuf’u ben kaptım bile!”

“Maşallah de bari!”

“Maşallah!”

Seyahatin biletleri alınmadan önce Yusuf bir kez daha sordu karısına gelmek isteyip istemediğini. Yönetimden kimsenin eşi gelmiyordu ama gelse de kimse bunu sorun etmezdi, ceplerinden ödeyeceklerdi zaten.

Arzu diğerlerinin aksine karı koca şirkette üst düzey yönetimde oldukları için harcamalarına çok dikkat ediyordu. İkisine de bu anlamda laf gelmesini asla istemezdi. Hele onun görevi şirketin tüm parasını idare etmeyi kapsıyor ve en ufak bir hata zimmetine para geçirme şüphesi ile yüzleşmesine neden olacak duruma düşürebilirdi.

Şirketin kurucu ortakları insanlara çalmamalarını sağlayacak ve emeklerinin karşılığı olacak parayı her zaman vermekten yanaydılar. Çalışandan kısıp, kese doldurma meraklısı değildiler. Bu nedenle şirkette çalışan insanların aidiyet duyguları da oldukça güçlüydü. Senede bir kez ikramiye, iki kez de düzenli ve piyasa koşullarına uygun zam alıyorlardı. Kimsenin maaşından ve konforundan yana bir şikayeti olmadığı gibi bir hataya düşüp işten ayrılmak ya da çıkarılmaktan da korkuyorlardı. Patronların sevildiği çok az işyerinden biriydi burası.

Arzu bu kadar iyi koşullarda bir hayata sahip oldukları için her zaman şükrediyordu. Piyasada duyduklarını yaşamak asla istemezdi. Hayat ailesini ondan erken ayırmış olsa da, koca, para, huzur hepsini esirgemeden sunmuştu. Bunun için bolca şükretmesi gerektiğinin de farkındaydı. Elinden geldiğince ihtiyaç sahibi olan özellikle çocuklara da destek olmaya çalışıyordu. Yaratanın verdiği nimetlere şükretmeyi ailesinden öğrenmişti. Bereket şükrettikçe artardı. Sahip olmanın bir sonu yoktu. Sahip olunanla mutlu olmanın garantisi de yoktu. Gelip geçici olanla değil de kalıcı olan iç güzelliği ile yaşamak Arzu’nun hayat prensibiydi. O yüzden onlara bu çirkin oyunu oynayan kirli düşüncelere kendini kaptırmak, onların tuzaklarına düşüp onlara benzemek istemiyordu.

“Elbette şükrediyoruz hepimiz!” diyordu Servinaz hanım, “Aksini düşünmek ya da yapmak nankörlük olur. Ülkenin geldiği halde bizim koşullarımızda yaşamak için insanların ancak mucizeye ihtiyaçları var ama görüyorsun işte! Bu şirkette bizden belki bir tık eksik şartlarda çalışan nicesi şükretmek yerine senin sahip olduklarını yıkmaya uğraşıyor. Kimse kimsenin sahip olduğuyla sevinemiyor artık”

Yusuf Portekiz yolculuğuna çıkmadan önce doktorun verdiği tüm tahlilleri tamamladılar.

“Geldiğimde artık bir bebek sahibi olmak için sabırsızlanıyor olacağım.” dedi Yusuf.

“Evet o zamana kadar sonuçlarımızın çıkacağını söyledi doktor. Geldiğinde hemen gider konuşuruz aşkım!”

“Tamamdır, eğer bir şeye ihtiyacın olursa anneme kolayca ulaşabileceğini biliyorsun!”

“Merak etme bir ihtiyacım olmayacak, sen kendine dikkat et!”

Böylece ertesi sabah erkenden evden ayrılıp hava limanına doğru yola çıktı Yusuf. Ne kadar kısa olduğunu bilse de kocasına eşlik etmediği bu seyahatler içini buruyordu Arzu’nun. Yusuf’un geri gelmesini dört gözle bekliyordu. O gün işe hüzünle gelince Servinaz hanım gülümsedi hemen, “Yine kocanı özlemişsin anlaşılan!”

“Sanırım!” dedi Arzu ama günün kalanında Yusuf’u düşünmesini engelleyen bir başka beklenmedik gelişme oluverdi. Tanımadığı bir avukat arayıp, yaşlı akrabalarından birinin öldüğünü haber verdi.

“Allah rahmet eylesin!” dedi Arzu ona neden haber verildiğini anlayamadığı için.

“Ne zaman gelebilirsiniz?” diye sordu avukat.

“Şey aslına bakarsanız gelmeyi düşünmedim. Biz zaten görüşmüyorduk! Güçlü aile bağlarımız yok!”

“Anlıyorum ancak bu defa gelmeniz gerek çünkü Nezihe hanımın tüm mal varlığı size bırakılmış!”

“Ne bana mı?”

“Evet, Nezihe hanımın bana bizzat yazdırdığı vasiyet elimde!”

“İyi ama Nezihe hanım benim neyim oluyormuş ki? Kendi çocukları falan yok mu?”

“Babanızın teyzesiymiş, sizden başka mirasçısı yok, hiç evlenmemiş. Olsa da zaten açıkça size bıraktığını bildiren yasal bir vasiyet bıraktığı için başkası hak talebinde bulunamaz!”

“Hiç anlamıyorum!” dedi Arzu şaşkın şaşkın, “Madem böyle yapmış o halde cenazeye katılma nezaketi göstermeliyim öyle değil mi?”

“İyi olur, geldiğinizde beni ararsanız sizi karşılarım!” diyerek kapattı avukat Kenan.

Arzu telefonu kapattığında hâlâ çok şaşkındı. Yusuf’ta yokken gidip gelmek daha iyi olacaktı belki de ama hâlâ neden bu mirasın ona bırakıldığını anlayamamıştı.

“Senin teyzelerin yurt dışında değil miydi?” dedi Servinaz hanım.

“Evet öyleler, vefat eden benim değil babamın teyzesiyimiş zaten. Ben hiç tanımadım açıkçası, belki bahsini duymuşumdur onu da hatırlamıyorum!”

“Bak kocanla gitmedin ama yine işini bırakıp gitmek zorunda kalacaksın!”

“Evet ama bir günde halledebilirim sanırım!” dedi Arzu düşünceli bir sesle.

Sonra gideceği yere yakın hava limanı olmadığını öğrenince mecburen otobüsle gitmeye karar verdi. Otobüsle de ancak yedi saatte gidilebildiğinden bir gece konaklamak en iyisi olacaktı. Biletlerini aldı ve Yusuf’u rahatsız etmemek için olanları ona mesaj olarak yazdı. Bir saat sonra Yusuf’ta çok şaşırdığını dile getirdikten sonra, “Yalnız gitmek istemiyorsan, annemi de al yanına!” dedi.

“Buna hiç gerek yok, bir gece kalıp geleceğim. Merak etme, Gülten anneme uğrar bilgi veririm ben gitmeden!”

“Tamam aşkım, belki de doğacak çocuğumuzun kısmetidir bu!”

“Belki de!” yazdı Arzu gülümseyerek, bereketi ile gelir derlerdi bebekler. Büyük şehir gibi olmasa da bir ev ile iki büyük tarladan bahsetmişti avukat. Bedeli az değildi herhalde bunların. Şaşkınlıktan bunları sormak bile aklına gelmemişti.

İzin dilekçesini yazıp, biraz erken çıktı şirketten, kayınvalidesine uğrayıp ona da olanları anlattı ve sonra eşyasını toparlamak için eve geçti.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s