Sena ile Sinan – Bölüm 5

İzel o akşam Soner ile babası salonda maç izlerlerken kaş göz ederek Sena’yı içeri çağırdı. Gediz hanım çoktan kendi odasına çıkmıştı. Çok heyecanlı ve telaşlı göründüğü için Sena da meraklanmıştı.

“Ne oldu?” dedi ikisi Sena’nın odasına girip kapıyı iyice kapatınca.

“Sana bir şey söyleyeceğim!”

“Evet anladım zaten! Haydi öldürme beni meraktan!”

“Ben hamileyim!”

“Ne?” dedi yüksek sesle Sena kendine hakim olamayıp.

“Sus bağırmasana duyacak herkes şimdi!”

“Ama daha evlenmediniz ki?”

“Evlenmedik ama iki üç ay sonra evleneceğiz!”

“Soner biliyor mu?”

“Hayır önce sana söyledim!”

Sena heyecanla ablasının karnına baktı, “Kız mı?”

“Ne kızı Sena, daha bir aylık ancak!”

“Ne bileyim ben belli oluyordur sandım.”

“Hayır olmuyor!”

“Babama söyleyecek misin? Anlayacak çünkü!”

“Nikaha kadar anlamaz bence”

“Ya karnın çabucak büyürse”

“Kilo aldığımı söylerim.”

“Peki bebek evlendikten sonra hemen doğunca ne diyeceksin, hızlandırılmış bebek programına yazıldığınızı mı?”

“O zaman ne fark eder Sena? Zaten evlenmiş ve doğurmuş olacağım, babam ne diyecek ki?”

“Bilmiyorum bir şey demez herhalde, biraz tadı yok gibi sanki belki sevinir şimdi duysa!”

“Hayır olmaz!”

“Gediz abla anlarsa ya?”

“Ona belki söylerim. O babamı hazırlar”

“Ben teyze miyim şimdi! Sena teyze!”

“Evet ne harika değil mi?”

“Herhalde öyledir ama daha idrak edemedim sanırım!” diyerek tekrar ablasının karnına baktı ve iki eliyle dokundu Sena, “Farklı hissediyor musun?”

“Hayır, hiç bir şey hissetmiyorum ama daha çok küçük zaten!”

“Doktora gittin mi?”

“Hayır sadece kan testi yaptırdım. Soner ile gideriz ona söyleyince”

“Sence sevinecek mi?”

“Neden sevinmesin?”

“Belki çok erken der!”

“Ne kadar karamsar bir kızsın sen ya! Hayır demez o da benim gibi çocukları çok seviyor!”

“Tamam o zaman!” dedi Sena omuzlarını kaldırarak, “Sanırım ben bu fikre henüz hazır değilim!”

“Senin bir sevgilin bile yok daha!”

“Olsa da hiç istek duymadım! Hayvanları seviyorum ben. Sinan’a doktor soralım mı bu arada?”

“Aslında çok iyi olur!”

“Tamam ben yarın sorarım.”

“Ailesine bir şey söylemesin ama?”

“Ya deli misin abla sen? Sina boğazını kesseler söylemez!”

İzel odadan çıkar çıkmaz Sinan’a mesaj yazdı Sena, “Uyumadıysan arasana!”

Hemen çaldı telefonu, az önce İzel ile konuştuklarını tek tek anlattı Sena, Sinan’da şaşırıp heyecanlandı.

“Ahlak polisi değilim ama nişanlısı ile aynı evde kalmasalardı böyle bir şey olmazdı bence!”

“Ama evlenecekler zaten!”

“Evet evlenecekler ama ya ayrılırlarsa değil mi? Düşünmek lazım bunları, ne olur o çocuğa o zaman!”

“Ablan bunları düşünmüştür herhalde!”

“İzel hayalperestin teki düşünmez, babam evlenirken de hemen ikna oldu hatırlasana!”

“Evet ama kötü olmadı ki bak hepiniz mutlusunuz şimdi!”

“Hayır babam mutlu değil!”

“Gediz ablanla ilgili değil ama bu mutsuzluk, araları iyi diyorsun!”

“Değil evet, olsa anlardım. Neyse sen hastanede bir doktor ayarlarsın değil mi ablama, kimsenin bilmesini istemiyor şimdilik. Daha Soner’e bile söylememiş.”

“Tabi bizim hastanede yeni doğan ünitesi var zaten. Ben yarın gidip onlarla konuşurum. Onlar karar verince randevu da alırım!”

“Tamam teşekkür ederim. İyi ki sen varsın Sinan!”

“Ben teşekkür ederim. İyi ki sen de varsın!” dedi Sinan sevgiyle, az kalsın “Seni seviyorum” deyiverecekti ama şimdi ablasının durumu ile kafası karışık olduğu için vazgeçti. Sena’nın da çok iyi bir anne olacağına inanıyordu. Gözlerini kapatıp ikisini çocukları ile birlikte bir sahilde olduklarını hayal etti. Bir oğulları, bir de kızları olmuştu. Birlikte güneşleniyorlar, kumdan kaleler yapıyorlar ve denize giriyorlardı. Hayali onu bir rüyaya sürükledi ve derin derin uyumaya başladı.

İzel, Soner ile bir kaç ay içinde evleneceklerini söylüyordu ama nedense hiç ayrı bir ev, eşya ya da başka bir girişimleri yoktu. Babası hep çok meşgul olduğundan bir arada olduklarında bu konu konuşulamıyordu. Sena’da yeterince bilmişlik yaptığı için ablasına bu konuda bir şey sormuyordu. Gediz abla da konuyla ilgili bir şey söylemiyordu. O da muhtemelen İzel’in kararlarına saygı duyup, özel hayatına karışmak istemiyordu.

İzel bir kaç gün içinde Soner ile konuştuğunu söyledi. Ancak Sena, Soner’in davranışlarında bir heyecan ya da mutluluk belirtisi göremiyordu. Gerçi herkesin içinde belli etmek istemedikleri için böyle davranıyor olabilirlerdi. Zaten odalarında değillerken ikisi de çok mesafeli duruyorlardı. Aksi durumda Hasan bey de rahatsız olabilirdi zaten. Yine de kızı ve nişanlısının aynı odada uyumalarına sesini çıkarmıyordu. Bir bebek olayını da bekliyor olmalıydı bu yüzden.

“Bunları düşünmek bana düşmez tabi.” diyordu Sinan’a anlatırken, “Gerçekten fazla bilmişim belki de ne dersin?”

“Hayır sen herkes için iyi olanı düşünmeye çalışıyorsun. Biraz kaygı düzeyin yüksek onlara göre belki.”

“Sence benim anksiyete bozukluğum mu var?” dedi Sena gözlerini kocaman açarak.

“Ben öyle mi söyledim? Ayrıca bu ülkenin yarısından çoğunda var bu durum. Öyle şaşıracak bir şey yok ki!”

“Öyle demek istemediysen neden böyle bir açıklama yaptın o zaman?”

Veteriner kliniği artık açıldığı için Sinan her gün kliniğe geliyor kapatana kadar Sena’ya yardım ediyordu. Bir yandan birlikte çalışırlarken bir yandan da evde olan bitenin değerlendirmesini yapıyorlardı. En azından burada onları dinleyen kimse yoktu. Hayvanların ağızları sıkıydı.

Sena babasının giderek artan durgunluğuna o kadar takılıyordu ki bu onun da çabuk gerilmesine neden oluyordu. Ablasının evliliği gerçekleştikten sonra onunla konuşmaya karar vermişti. Çünkü muhtemelen İzel için de planları var ve kafası iyice doluydu adamcağızın.

“Bunlar neden gidip kendilerine bir ev falan bakmıyorlar anlamıyorum.”

“Belki de sizinle yaşamaya devam edeceklerdir. Neden sormuyorsun ki?”

“Bizimle yaşamak mı? Sence onlar evlenince de onlara bakmaya devam mı edeceğiz?”

“Soner ne iş yapıyor ki?”

“Bir emlak bürosunda çalışıyor”

“Pek yüksek kazancı olmayabilir ayrı yaşamak için!”

“İyi ama o zaman neden bebek yapıyorlar ki?”

“Ben nereden bileyim?”

“Belki de babam herkese birden nasıl bakacağını düşünüyor ona üzülüyordur. Belki Soner’i sevmemiştir”

“Öyle olsa nişanlanmalarına ve aynı evde yaşamalarına neden izin versin ki?” dedi Sinan.

“Doğru!” diyerek düşüncelere daldı Sena kendi kendine.

İzel’in hamile olduğunu öğrenişinin üzerinden bir ay geçmişti. O kadar çok yemeye başlamıştı ki Sena onun gelinliğin içinde bir balona benzeyeceğini düşünüyordu artık.

“Gelinlik giymem belki!” diyordu o da.

“Bornozunla mı evleneceksin?”

“Ne alakası var! Gelinlik yerine beyaz bir elbise giyebilirim. Şart mı yani gelinlik giymek!”

“Giyemeyeceksin zaten böyle giderse, belki sana da bir damatlık alır babam!” diyerek gülmeye başladı Sena.

İzel ters ters baktı ve bir şey demeden dönüp çıktı mutfaktan.

“Hamilelik onu stresli yapıyordur neden üzerine gidiyorsun ki?” diyordu Sinan, Sena ona aralarında geçenleri anlatınca.

“Daha iki aylık hamile o. Veteriner olabilirim ama ben de bir şeyler biliyorum!”

“Bilmiyorsun demedim zaten ama gizli bir hamilelik biraz stres yaratıyor olabilir. Gediz ablana söylediniz mi?”

“Hayır sanırım henüz söylemedi İzel. Benim söylemem olmaz zaten, ayrıca bana ne!”

“Ona kızıyorsun hamile kaldığı için bence!”

“Evet kızıyorum galiba!” dedi Sena, “Neden daha evlenmeden bunun olmasına izin verdi ki, biraz gezip tozsalar, hayatlarını belli bir çizgiye getirselerdi önce. Çok erken henüz bebek için!”

“Bu onların seçimi. Bir çok insan evlenir evlenmez çocuk sahibi olmak istiyor ve oluyor. Onların ki de böyle bir seçim. Bir kaç ay erken sadece, bu bir şeyi değiştirmez!”

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s