Nefesim ol! – Bölüm 19

Yemeklerini sipariş ettikten sonra Harun söze girdi hemen “İkimiz de çok çalıştık, sonuna o güzel günler geldi işte. Mezun oluyoruz!”

“Evet ne harika değil mi? Yakında diplomalı diş hekimleri olacağız!”

“Evet, bu okul bana sadece güzel bir meslek değil, aynı zamanda seni de kazandırdı”

“Elbette bana da öyle, senin gibi iyi bir insanı tanıdığıma çok memnunum ben de, açıkçası okuldan arkadaş edinme gibi bir beklentim hiç olmamıştı biliyorsun, senin de öyle”

“Evet! Seni o ilk gördüğümde yüzündeki sıkıntı ifadesi bana o kadar tanıdık gelmeseydi belki de hiç tanışmadan mezun olacaktık öyle değil mi?”

“Doğru ama neyse ki tanıştık ve çok iyi iki dost olduk. Çoğu insanın sahip olmayacağı kadar sıkı bağlar kurduk, sırlarımızı paylaştık, birbirimize destek olduk” dedi Nefes sürekli dostluklarına vurgu yapıyordu.

“Evet, şey aslında ben dostluktan fazlası olduğumuzu düşündüm hep!” dedi Harun sonunda, bir yerden konuya girmesi gerekiyordu artık.

“Kardeş gibi!” dedi Nefes bu kez.

Harun gülümseyemedi, yutkundu “Kardeş gibi demeyecektim aslında!”

Nefes onun yüzündeki hüznü görünce çok üzüldü. Olur muydu acaba, yapabilirler miydi Harun’la. O kadar iyi bir insandı ki Harun, Nefes’in mutlu olması için hiç istemediği şeyleri bile yapardı aslında. Peki Nefes neden yapamıyordu.

“Cebimde bir yüzük var!” dedi Harun mırıldanır gibi, aslında böyle planlamamıştı ama Nefes “Kardeş gibi” deyiverince bir anda bütün heyecanı hüzne dönüşmüştü. Dostluk tamamdı ama kardeşlik asla değildi ona hissettikleri.

“Harun seni gerçekten çok seviyorum, benim için çok değerlisin.”

“Ama beni sadece bir kardeş olarak görüyorsun!” dedi Harun başı önüne eğilmiş cebinden çıkardığı yüzüğün kutusu ile oynuyordu

“Ben sevgili nasıl olunur, nasıl hissedilir bilmiyorum Harun. Sen hayatımda tanıdığım en harika insanlardan birisin. Seni mutlu etmek ve üzmemek için her şeyi yapabilirim. Ne olur bana sen söyle! Bir ömür geçirmek için sence yeterli miyiz? Yani bir evlilik birlikte ders çalışmak ya da dert paylaşmak değil ki. “

“Biliyorum ben öyle yakışıklı bir adam değilim”

“Hayır konu bu mu sanıyorsun? Bunca zamandır insanları tiplerine göre değerlendirdiğimi herhangi birini yakışıklı olduğu için beğeni listeme dahil ettiğimi hiç gördün mü sen?”

“Sen söyledin evlilik arkadaşlıktan ibaret değil, beni çekici bulmuyor olabilirsin”

“Harun benim hakkımda hiç bir şey bilmiyorsun bile”

“Bu neyi değiştirir ki? Sen Yusuf’un ölümünde rol oynadım diye mi beni istemiyorsun”

“Seni istemiyorum demedim, lütfen konuyu buraya getirmeyelim”

“Biliyor musun benim de daha önce hiç kız arkadaşım olmadı. Yani bunu bir erkeğin söylemesi garip ama kimseye yakın olmak istemedim, fiziken, ruhen veya kalben. Kimseye de yakın olabileceğimi düşünmemiştim zaten. Seninle tanıştıktan sonra önce ruhen, sonra kalben, sonra da fiziken yakın olmak istedim sana. Nedenlerini sorsan anlatamam ama bunların hepsi birer hismiş işte. Hep senden gelecek bir ışığı bekledim bunca yıl! Son sınıfın son günlerine kadar bekledim bak! Belki beni seversin diye!”

“Harun seni zaten seviyorum”

“Kardeş gibi”

“Bu bir suçlama mı?”

“Beni kardeş gibi seviyor olmanı söylemem mi?”

“Evet”

“Sevildiğim için seni suçlamam abes olurdu herhalde değil mi? Beni bir sevgili olarak sevemiyor olman için suçlayamayacağım gibi, kardeş gibi seviyorsun diye de suçlayamam!”

“Harun bizim çok güzel bir bağımız var! Bu bağın ne kadar sağlam olduğu önemli. Sevgili, arkadaş, kardeş her ne olursak olalım, biz seninle bir bütünün parçaları olduk artık. Bunu hiç bir şey değiştiremez. Seni bir sevgili olarak görmeyi çok istiyorum ben. Bir eş olarak harika olacağından zerre kadar şüphe duymuyorum ama bu bir his. Bu kontrol edebileceğimiz, sipariş edebileceğimiz ya da şekil verebileceğimiz bir şey değil. İkimizin arasında kendiliğinden oluşması gereken bir şey, dostluğumuz gibi”

“Birimizde olması bir şey ifade etmiyor”

“Peki tak o yüzüğü parmağıma o zaman, kabul ediyorum” dedi Nefes elini Harun’a uzatıp.

Harun onun yüzüne baktı sevgiyle, “Hayır! Böyle olmaz, belki biraz daha beklemeliyim ha? Belki erken davranmışımdır. Okula ve derslere odaklanmıştık haklısın, senin ne dertlerin var hayatın nerelerden geldi bilmiyorum haklısın. Önce senin hikayeni dinleyeyim. Bu gece bana sen anlat!”

Nefes elini indirdi yavaşça, ona dostluğunu ve güvenini ispat etmenin zamanı gelmişti ona göre de, sevgili görmüyor olsa da onun anlattığı gibi, kendi hikayesini anlatmalıydı bu güzel yürekli insana.

“Tamam” dedi ve devam eden üç saat boyunca anlattı tüm hikayeyi en ince detaylarıyla. Harun hiç sesini çıkarmadan ama ifadesi hayretten hayrete sürüklenerek dinledi her şeyi.

“İnanamıyorum, bu kadar kötü şeyler yaşamış olduğuna inanamıyorum.” dedi sonunda, “Bu son beş yıl içinde yaşadığın kısmı bile hissetmedim ben. Tutmuş beni sevgili gibi görmeni bekledim bir de”

“Bunun hikayemle bir ilgisi yok biliyorsun, duygular sen istediğin için ortaya çıkmazlar”

“Yine de senin dertlerinin farkında bile olmadan, sadece kendi derdimi anlatıp, bir de beklentiye girmem haksızlık değil mi?”

“Hayır değil Harun, sana ben anlatmak istemedim, sen defalarca sordun. Destek olmak istedin neler olduğunu bilmeden, oldun da hatta. Bana destek olmak için kendi sırlarını paylaştın, benim için yapabileceğin bir şeyler aradın. Beni korudun ve kolladın. Hep yanımda oldun”

“Yine de sevemedin beni” dedi Harun yine umutsuzca.

“Seni seviyorum Harun sadece senin düşündüğün şekilde değil, bunun bir anlamı yok mu?”

“Var ama senin de söylediğin gibi benim isteğim dışında var olan duygularım anlam değil karşılık arıyor korkarım. Bununla baş etmem için zamana ihtiyacım olacak.”

“Ben her zaman senin dostunum”

“Senden yardım alabileceğim bir konu değil bu kez, hatta seninle olarak çözebileceğim bir konu da değil maalesef”

“Ne demek istiyorsun?”

“Belki bir başka yere giderim, annemde kurtulur benden. Kendimle baş başa olmak iyi gelir belki bana”

“Hayır, bunu yapamazsın, hele anneni hiç bırakamazsın. Ben gideceğim zaten, sana söylemeye fırsatım olmadı, bu gece söylerim diyordum” dedi pat diye Nefes.

“Nereye?”

“Şey ben bir iş buldum aslında”

“Bana söylemedin mi?”

“Bu akşam söyleyecektim ama konu başka olunca fırsat olmadı”

“Bu akşam bana gideceğini mi söyleyecektin?” dedi Harun tekrar hayretle.

“Harun ben bunu konuşacağımızı bilmiyordum”

“Anlamamış olamazsın değil mi?” dedi Harun sesi biraz daha gergindi bu kez, “Sen çok akıllı bir kızsın, bu akşam konunun bu olduğunu anlamıştın. Bence ne söyleyeceğini de hesaplamıştın”

“Harun?”

“Özür dilerim. Haklısın madem sen gidiyorsun, o halde ben kalayım. Ne olur affet beni şu an kendimi çok tuhaf hissediyorum. Geceyi bitirsek olur mu?”

“Tabi” dedi Nefes iyice kötü hissediyordu. Bir yere gideceğini uydurmuştu elbette, hiç değilse annesi ile arasını düzeltmesini umuyordu Harun’un belki haklıydı Hürmüz hanım, belki Sema ona iyi gelirdi. Şimdi tüm bunları bilmeden çekip giderse, hepsinden mahrum kalacaktı, o yüzen kendi gideceğini söyledi pat diye.

Hesabı ödedi Harun ve Nefes’i evine bıraktı yine taksiyle.

“Lütfen kusura bakma, biraz kendime gelmeme izin ver!” dedi Nefes arabadan inerken.

“Seni gerçekten seviyorum, lütfen sen de bunu unutma!” dedi Nefes, Harun cevap vermeden taksiye gitmelerini işaret etti.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s