Nefesim ol! – Bölüm 4

“Mehmet annenin de onda gönlü olduğunu anlayınca ayrılmıyor peşinden. Bu arada dayınla Mehmet’te arkadaşlarmış önceden atlamadan anlatayım.” diye devam etti Seher hanım Nefes’e her şeyi anlatmaya.

“Annem başkasına mı aşıkmış yani gençken?”

“Evet! Bu arada dayının evleneceği kızın da öksüz ve yetim bir kuzeni varmış. Anasız babasız kalınca aile onu da yanına almış. İki aile arasında görüşmeler olunca annen kuzenle de tanışmış tabi. Valla kızın adı Sabiha mı öyle bir şeymiş. Her neyse, bu kızda annenin aşık olduğu Mehmet’e aşık olmuş, kuzeni dayınla nişanlanınca onunla da tanışmışlar tabi. Sabiha’da çok hin bir kızmış bu arada, Mehmet’in annenle görüştüğünü öğrenince umudunu keseceği yerde plan peşine düşmüş. Kuzenine gidip Mehmet’ten hoşlandığını ama Mehmet’in nişanlısının yeğeni ile görüştüğünü söylemiş. Kızcağız da ‘İyi ya görüştüğü varmış vazgeç!’ demiş gayet iyi niyetle ama Sabiha öyle bir kız değilmiş. Anasız babasız büyümesini her zaman istediğini yaptırmak için kullandığı için gene öyle yapıp kızın kanına girmiş. Anneni saf dışı bırakıp Mehmet’i elde etmek için ikisi plan yapmışlar!”

“A?” dedi hayretle Nefes.

“Ya!”

“Plan neymiş peki?”

“Anlatacağım işte! Sabiha annenle Mehmet’i takip edip gizlice buluştukları yer öğrenmiş. Mehmet bedelli askerlik yapıp gelecekmiş, sonra da annenle evleneceklermiş planlarına göre. Mehmet gizlice buluşmak yerine rahatça görüşmek ve askere gitmeden de anneni bağlamak istediği için ailesini gönderip Gülfinaz’ı istetmiş. Aile arasında bir yüzük takılmış ikisine. Zaten Sabiha ondan sonra iyice hırslanmış da annene zarar vermeye karar vermiş.”

“Zavallı annem!”

“Şansı hiç gülmemiş hakikaten zavallının. En büyük şansı sen oldun işte!” diyerek gözleri doldu Seher hanımın ama sonra elleriyle gözlerinden akan yaşları silip anlatmaya devam etti.

“Bu Süha denilen it de o zamanlar Dayının nişanlısının çiftliğinde çalışıyormuş. İki kuzen adama yüklüce para verip onu plana dahil etmişler. Gülfinaz’ı ilaçla uyutup, Mehmet ile buluştukları gizli yerlerine götürecek, orada ikisini soyup, sanki aralarında bir şey oluyormuş gibi poz verip, aileyi çağıracaklarmış”

“Aman Allahım! Bu ne hırs böyle!”

“Nitekim de planları başarıyla işlemiş. Kız kıza limonata içmek için Gülfinaz’ı çiftliğe davet etmiş, sonra kızın limonatasına ilaç koyup, bayılttıktan sonra Süha ile anlaştıkları yere götürmüşler. Akşam olduğu halde Gülfinaz geri gelmeyince ailesi çiftliğe haber yollayıp sormuş ama saatler önce oradan ayrıldığını söylemişler. Mehmet dahil herkes Gülfinaz’ı aramaya çıkınca da Sabiha güya Süha ile onu gizli buluşma yerinde bulup bağırmaya başlamış. İki aile de oraya koşunca, ikisini çırılçıplak bulmuşlar. Gülfinaz ayılmaya başlamış onca saat sonra ama kendine tam gelemediği için bağırış çağırışa ne oluyor derken çıplak olduğunu farketmiş.”

“Mehmet her şeyi görmüş mü?”

“Görmüş ya!”

“O zaman babam Süha mı gerçekten, anlamadım?” dedi Nefes.

“Hayır baban o değil! Annen Mehmet ile evlenecekleri garanti olduğu için cahillik etmiş teslim etmiş kendini adama. Süha o gün numara yaptıkları için annene dokunmamış aslında, sadece öyle olduğunu sanmalarını sağlamış. Yani senin baban o değil. Mehmet denilen o adam ama onunda bundan bir farkı var mı bilmiyorum.”

“Peki sonra neler olmuş?”

“Sonra tabi Mehmet yüzüğü atmış, annenin ailesi de utançlarından ne yapacaklarını bilemedikleri için apar topar Süha ile konuşup annenin onunla evlendirmişler. Üstelik Süha’ya anneni alıp uzaklara götürmesi ve bir daha gelmemesi için de yüklüce para vermişler. Zavallı annen bunun gerçek olmadığına kimseyi inandıramamış, herkes onu horladığı içinde çiftlikte kalamayıp mecburen Süha ile oradan ayrılmış. Süha’nın da canına minnet olmuş tabi olanlar. Ancak iki ay sonra üç aylık hamile olduğunu fark etmiş annen. Cahilmiş iki ay adet görmediği halde başına gelenlerden sonra akıl edememiş. Süha’da yatakta ayakta annenin bolca hırpalıyormuş zaten. Annenin hamile olduğunu anlayınca kendinden olmadığına eminmiş zaten. Çünkü ancak anneni alıp başka bir yere getirdikten sonra ona zorla sahip olmuş.”

“Allah belasını versin onun!”

“Amin! Annenin hamile olduğunu da anlayınca, bu sefer ailesinden biraz daha para istemiş ama aile çocuğun ondan olduğunu sanmış tabi. Onlara çocuk benden değil dememiş, masraflar artıyor ben ikisine birden bakamam demiş. Aile de kaçtığı koca kızı sokağa atmış dedikodusu çıkmasın diye mecburen o her para istediğinde geri göndermiş.”

“Peki annem babamın o olmadığını biliyormuş tabi değil mi, sana böyle anlattığına göre!”

“Tabi biliyormuş ama zaten bu adamla basıldığı için bir de ben Mehmet ile de beraber oldum diyememiş tabi geri dönüp.”

“Keşke Mehmet’e söyleseymiş o zaman!”

“Ona da inanmaz diye söylememiş. Düşünsene onlar Süha ile epeydir bir ilişkisi var sanıyorlarmış. Süha basılınca bir yıldır yatıp kalkıyoruz biz Gülfinaz ile demiş. Mehmet denilen o adamı nasıl ikna etsin annen!”

“O geri zekalı kadınla evlenmiş mi peki Mehmet?”

“Orasını bilmiyorum, annenin de bildiğini sanmıyorum aslına bakarsan. Ne fark eder ki zaten?”

“Ne bileyim işte hırslandım ben de dinlerken, çok üzüldüm. Keşke annem bunları bana anlatsaydı daha önce.”

“Anlatırsa gidip babanı bulursun o da seni aşağılayıp kovar diye sakladı kızım.”

“Ya olur mu öyle şey Seher teyze DNA testi diye bir şey var! Çocuk kimden şıp diye bulurlardı”

“Şimdi siz biliyorsunuz bunları, o zamanlar köy yerinden çıkıp gelmiş annen ne bilsin?”

“Sonrasına gidebilirdi ama?”

“Gitti zaten ama Mehmet’e değil, onun yüzüne bakacak hali kalmadığını düşünüyordu. Sonuçta o zamanlar Süha ile aralarında bir şey olmasa bile adam sonradan her gece tepesindeydi annenin.”

“Ya o da var!” dedi Nefes üzgün bir sesle, “Bir Türk erkeğinin aşkından önce gelen namus meselesi olurdu yine istemezdi annemi kesin!”

“Kendi ailesine gitti defalarca, seni olsun bu itin elinden kurtarmak istedi ama her gittiğinde kovdular anneni, ne maddi bir destek sağladılar ne seni kabul ettiler. Onlar da senin Süha’nın çocuğu olduğunu düşünüyorlardı. Oysa kimden olursan ol, onların torunusun sen!”

“Annemin öldüğünü biliyorlar mıdır sence?”

“Biliyorlar haber yollattım ben, annen söylemişti nerede yaşadıklarını yıllar önce”

“Gelmediler değil mi?”

“Geldiler”

“Geldiler mi?”

“Evet, sen fark etmedin tabi, ne bileceksin. Kös kös geldi gittiler!”

“İnanamıyorum, utanmadan annemin dirisine destek olmayıp, ölüsüne mi geldiler. Sen de ne diye haber ettin Seher teyze?”

“Kızım ne yapayım, belki vicdan azabı çekerler dedim. Belki senin için hayırlısı olur dedim ama nerede? Diyorum ya benim nezdimde Süha’dan bir farkları yok onların. Annene sahip çıkıp, ele inanacaklarına kendi kızlarına inansalardı bunların hiç biri yaşanmazdı. Dayın olacak o it de o kızla evlenmiş ama sonra annen söylemişti, gittiğinde görmüş çiftlikte, çocukları da olmuş. Annenin yüzüne bakmamışlar tabi. Ailenin yüz karası çünkü annen. Bir amele parçası ile yatıp kalktığı, ailenin namusunu beş paralık ettiği için.”

“Bir Allah’ın kulu da Gülfinaz bunu yapmaz dememiş mi ya? Hakikaten beş para etmez insanlarmış. Bir genç kızın hayatını göz göre tüketmişler!”

“Sadece bir genç kız da değil işte, sen de varsın işin içinde!”

“Şeytan görsün hepsinin yüzünü!” dedi Nefes hırsla.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s