Güneşli günler – Bölüm 16

Nadire, Güneş ile vedalaşıp bindi kamyonete. Dayı ve yengeye uzaktan el sallamakla yetindi Güneş, zaten kaldıkları zaman boyunca Gülten hanımın durumu hariç, hiç muhabbete girmemişti onlarla. Hem fırsat olmamış, hem de fırsat yaratmamıştı. Nadire’nin gözlerinde yeniden umut görmek çok sevindirmişti onu. Şimdilik plana göre en çok bir hafta kalıp dönecekti Nadire. Güneş o olmadan çok yalnız kalacağı için hüzünlendi kamyonet gözden kaybolunca. Ondan başka kimsesi kalmamıştı hayatta. Şimdi bir hafta akşamları çok sessiz olacaktı ev.

Tuna ile artık telefonda da konuşuyorlardı sık sık, Nadire’nin gidişine bu kadar üzüldüğünü anlayınca “İstersen dışarı çıkalım biraz!” dedi Tuna, “Bu defa tekne değil ama!”

Nadire’de olmayınca bütün işi tek başına yapacağı için istese bile kabul edemedi Güneş bu teklifi. Stajı bitmesine rağmen Feridun beye yardım etmeye devam ediyordu. Bu arada çok fazla sipariş gelmişti üst üste. Yakında diploma törenleri olacaktı. Her şey sanki bu anı beklermiş gibi yolunda gitmeye başlamıştı. Nadire’de geri geldikten sonra artık beklemeleri için bir neden yoktu.

Çetin bey şimdiden bir kaç yerle görüşmüştü onların adına, gelecek sezon için çalışacakları yerleri kesinleştirmeye çalışıyordu. Suzan hanım da pastane açılırken onlara yardım etmek istediğini söylemişti. Henüz Tuna da dahil sadece adını duydukları Nadire ile tanışmadıkları için o gelince hep birlikte bir buluşma yapmaya karar verdiler.

Nadire varır varmaz mesaj attı Güneş’e “Burada her yerden çekmiyor, ulaşamazsan merak etme mesaj yaz!” diye yazmıştı mesajın sonuna. Gittiği yerde ona erişemeyecek olmak biraz içini sızlattı Güneş’in ama yapacak bir şey yoktu, bir hafta çabucak geçerdi nasılsa.

“Tamam sen de bana yaptıklarını yaz uygun olunca!” diye cevap verdi hemen arkadaşına, “İyi geceler” diye ekledi hemen sonra, Nadire’den de cevap geldi.

Sabah kalkınca edemedi “Günaydın!” yazdı bu sefer. Öğlene doğru ancak yazabildi Nadire ya da mesaj öyle geldi.

Bu arada Tuna yine duramayıp geldi Feridun beyin dükkanına ve çıkışta Güneş’i alıp bir kafeye götürdü. Yine logo ve renkler konusunda çalıştılar. Bu defa logoyu bir çok ürün üzerine koyarak göstermek istemişti bilgisayarda. Güneş her şeyin giderek böyle somutlaşmasından çok heyecanlanıyordu. Tuna gerçekten çok iyi iş çıkartmıştı. O olmasa tüm bunlar için bir ajans ile anlaşıp dünyanın parasını ödemeleri gerekiyordu. Dükkan tutulduktan sonra hazırlıklar bitince onun da fotoğrafları çekilecekti. Şimdiden çalışmalara başlamak için Feridun beyden Güneş’in yaptığı pastaların fotoğraflarını onun mekanında çekmek için izin istemeye karar verdiler. Böylece yer de belli olduktan sonra fotoğraflar yerleştirilip reklam da verebilecekler, tanıtım broşürleri de bastırabileceklerdi. Tabi ambalajlarda hazırlanmalıydı logolu, kutular, kurdeleler, paket kağıtları. Güneş’in aklına gelmeyen her şeyi düşünüyordu Tuna. Konuştukça tüm bunlara paraları yetecek mi diye kalbi sıkışıyordu bazen Güneş’in ama Nadire’nin de parası ile birlikte aslında epeyce paraları oluyordu.

“İnşallah alnımızın akıyla çıkarız bu işlerin altından!” dedi Güneş elinde olamdan.

“Merak etme!” dedi Tuna sevgiyle, “Çıkacağız!”

Onun “Çıkacağız” demesi daha da heyecanlandırdı Güneş’i. Elinde olmadan ona çok fazla güveniyor ama sonra hayal kırıklığına uğramaktan çok korkuyordu. Göremediği, bilemediği bir şeyler var mıydı acaba? Şimdi anneannesi yanında olsa o her şeyi bilirdi. Gülümsedi yine de Tuna’ya bu kadar özveri gösteren birine güvensizlik duyduğunu hissettirmek istemezdi. Ondan her ayrıldığında yeniden görebilmek için de büyük bir istek duyuyordu ayrıca. Bunu bile tartamıyordu kendi içinde. Çok mu abartıyordu acaba? Çok mu kaptırıyordu? Nadire ve ikisinin hayallerini yıkacak bir hata asla yapmamalıydı.

Nadire’nin gidişinin ardından beşinci günün sabahında Güneş yine “Günaydın” yazdı arkadaşına. Ancak o gün akşam olmasına rağmen cevap gelmedi Nadire’den. Çekmediğini söylediği için belki bir yerlere gitmişlerdir eline ulaşmamıştır diye hemen endişe etmek istemedi. Son iki gündür dayısı onları alıp çevrede bir yerlere götürüyordu sürekli çünkü. Nadire yorulmuştu ama iyi zaman geçirdiğini söylüyordu. En iyisi de döndüğünde onları bekleyen hayattı. O yüzden her şey gözüne olduğundan bile güzel gözükmeye başlamıştı. Öyle yazıyordu.

Ertesi gün sabah olduğunda Nadire’den yine ses çıkmayınca canı sıkılmaya başladı. Bir kaç kez aradı ama numaraya ulaşılamıyor mesajı ile karşılaştı. Dün gönderdiği “Günaydın” mesajının üzerine en az on mesaj daha yazmıştı.

“Neden giderken dayısının ya da yengesinin numarasını da almadım ki!” dedi kendi kendine.

Belki yine yengesi kullanmıştı onun telefonunu şarjını, mesajını bitirmişti. Bir kaç güne geri gelecekti nasılsa ve bu stresten kurtulacaklardı. Tuna arayınca sesindeki sıkıntıyı anladı, ona da bahsetti endişelerinden.

“Merak etme ne olacak? Dönecek mutlaka, aklına kötü şeyler getirme” diyebildi o da. Tabi dayı ve yengeyi hiç tanımadığı için böyle rahat konuşabiliyordu. Güneş ne kadar iyi düşünmeye çalışsa o insanlara hiç güveni olmadığından aklına bin türlü şey geliyordu.

“Keşke engel olsaydım gitmesine” demeye başlamıştı bir hafta dolduğunda. O gün ya da ertesi gün çıkıp gelmesi için dua ediyordu artık. Aynı günün akşamı geç saat kapı çalınınca Nadire geldi sanıp hemen koştu kapıya ama gelen mahallenin kasabıydı. Günlerdir Metehan beye ulaşmaya çalışıyordu. O dahil bütün esnafa borç yapmıştı. Günlerdir gece gündüz arayıp kapıya geliyorlar ama onları bulamıyorlardı. Nadire ile Güneş’in arkadaş olduklarını bildikleri için ona sormaya karar vermişlerdi. Güneş’te çalıştığı, kasap da dükkanı ancak kapattığı için bu saati bulmuştu adamın gelmesi.

“Onlar memleketlerine gittiler ama Nadire dönecek!” dedi çaresizce, “Dayının adresini verir size gelince, borcunuz için peşine düşersiniz. O kızın bir şeyi yok biliyorsunuz!”

“Tamam kızım gelince mutlaka uğrasın bize olur mu?” diyerek gitti kasap.

Bu dayının daha bilmedikleri başka borçları çıkar da ellerindeki tüm parayı borca harca ödeyip ortada kalırlarsa diye bir korku sardı bu sefer Güneş’i.

“Ah Nadire ne olur dön gel bir an önce!” diye dua etti bütün gece. Bunların neden koşa koşa ayrıldıkları belli oluyordu buradan. Belki de borçlular peşine düşer Nadire’de yerlerini söyler diye alıp gitmişlerdi kızı yanlarında. Ya göndermezseler ya da kızın başına bir iş getirirseler ne olacaktı.

Tuna’yı aradı çaresiz kalınca, “Ben duramayacağım bu kızın başına bir iş getirdiler kesin!” dedi ağlayarak.

“Dur bakalım hemen telaş etme!”

“Bir hafta oldu bak, hiç ses yok! Üstelik kasap geldi kapıya, dayısı tüm mahalleye borç edip gitmiş! Arayıp ulaşamıyorlarmış”

“Dayının telefonu mu varmış onlar da yani?”

“Ne bileyim herhalde!”

“Tamam ben yarın gelirim Nadire gelmemiş olursa gidip kasapla konuşur dayının telefonunu alırız olur mu?”

“Ne yapacağız alıp, açmıyormuş ki adam?”

“Belki yerini tespit ederiz dur bakalım sen!”

“Çok korkuyorum ya ona bir şey olduysa!”

“Olmamıştır Nadire akıllı kızdır sakin ol!” dedi Tuna ama Güneş sakinleşemedi sabaha kadar. Aklına bin türlü şey geldi geçti. Ağladı, Nadire’ye yeniden mesajlar attı, dualar etti. Sabah olur olmaz kalktı yataktan Tuna’yı beklemesine gerek yoktu ki, esnaf erken açıyordu dükkanları, dolaşıp onlardan bilgi alabilirdi. Sonuçta hangi şehre gittiklerini biliyorlardı belki adres bıraktığı da olmuştur diye düşündü.

Bakkal daha demirleri sökerken yakaladı onu, tahmin ettiği gibi bakkala da borçları vardı. Üstelik hepsi alışveriş borcu da değildi, borç para da almıştı Metehan bey ayrıca. Kasabı da kepenkleri yeni sökmüşken yakaladı. Bakkalda telefonu yoktu ama nasıl olmuşsa kasap almıştı. Eve et sipariş etmek için kasabı cep telefonundan aramıştı Metehan bey. Hemen numarayı alıp, geç kalmamak için pasta evine gitti. Feridun bey de onun yüzünden halini anlayınca ona da özet olarak anlatmak zorunda kaldı.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s