Çalınmış Hayat – Bölüm 9

Aslıhan o geceyi de Süreyya hanımın evinde geçirdi. Berent ertesi gün söz verdiği gibi arkadaşı Tuna’yı arayarak Aslıhan’dan bahsetmişti. Öğleden sonra üçü gidip Aslıhan’ın evine bakacaklardı. Süreyya hanım böylece kızın tek başına eve girmesinin önüne geçeceğini düşünmüştü. Güvenlikten emin olana kadar o evde tek başına kalamazdı. Feriha hanımın yıkadığı giysileri de kuruduğu için yeniden onları giydi ve diğerleriyle evlerine gitti. Evin ana demir kapıları her zaman ki gibi kapalıydı. İnip kapının şifresini girince kocaman kapılar gıcırdayarak ardına dek açıldı. Bahçede suyu yaz kış akan havuzun suyu kapatılmıştı. Aslıhan en son beş ay önce gelmişti eve. Görünüşe göre bahçıvan veya çalışanlar evde değillerdi. Babası ortadan kaybolduktan sonra Pınar hanım onları da göndermiş olmalıydı. Aslıhan tüm çocukluğunun geçtiği bu evi kaybetmediklerine çok sevinmişti gerçekten, babası da geri geldikten sonra yine eski günlerdeki gibi güzel bir hayatları olacaktı.

Arabayı kapının hemen önüne park edip içeri girdiler. Aslıhan daha önce polise şifreleri verdiği için onlar bir akşam önce gelip evde inceleme yapmışlardı. Bu yüzden rahatça hareket edebilirlerdi. Bodrum katında, garaja açılan kapının hemen yanında, evin güvenlik sisteminin ana panelleri vardı. Tuna ve Berent sistemi incelerlerken Aslıhan’da evi dolaştı. Babasının arabası garajda değildi. Yatak odasında gardırobun kapakları açık ve yatağın üzerinde bir kaç kıyafet duruyordu. Burası Tekin beyin eşiyle paylaştığı odaydı hâlâ, ne yatağı ne de mobilyaları değiştirmemişti. Sadece gardırobun eşine ait kısmı boş duruyordu. Kıyafetleri saklamanın onlara acıdan başka bir şey vermeyeceğine inandığı için hepsini bir yerlere dağıtmıştı. Sonra kendi odasına geçip gardırobundan Süreyya hanımın evinde kaldığı süre boyunca giymek için bir kaç kıyafet ve çamaşır aldı ve aşağı indi yeniden. Tuna ve Berent henüz bodrumdaydılar.

Mutfak camının önündeki saksıda yetiştirdikleri domateslerin yaprakları sararmaya başlamıştı, musluktan su doldurup biraz su döktü diplerine. Kuruyup tezgaha düşen yaprakları kaldırdı.

“Tamam sistem iyi görünüyor bir kaç ekleme ile daha da iyi hale gelecek!” diyen Tuna’nın sesine sıçradı yerinden.

“Teşekkür ederim” dedi mahcup bir şekilde, ruh hali o kadar karmaşıktı ki, evde bir şey olmayacağını düşünse bile yine de tehlikede olabileceğini hissediyordu belli ki.

Evi kapatıp onu yeniden Süreyya hanımın evine bıraktılar. Gerekli donanım hazır olunca gidip takacaklardı. O zamana kadar da polisin araştırmayı ilerleteceğini düşünmüşlerdi. En azından Pınar hanım yakalanırsa, Aslıhan’da rahatça evine dönebilirdi tedirgin olmadan.

Süreyya hanım onlar yokken Serhat beyi yeniden aramış gelişmeleri öğrenmişti. Ertuğrul beyin ve şirket çalışanlarının söylediklerini Aslıhan’a hemen anlattı. Kimse Pınar hanımın nerede olduğunu bilmiyordu ve Tekin beyin de öyle.

Bununla birlikte imza yetkisi gereken işler aksamaya başlamıştı. Şirketin avukatı Aslıhan’ın döndüğünü polis soruşturmaya gelince öğrendiğinden, aynı gün öğleden sonra Süreyya hanımın evine geldi. Hem babası hem de Pınar hanım ortada olmadığından notere gidip imza yetkilerini ona devreden bir evrak düzenlemeleri gerekiyordu. Süreyya hanım Pınar hanım gibi birinin avukat aracılığı ile yine kıza tuzak kurmuş olabileceğinden çekindiği için Tuna ile işe dönen oğlunu aradı. Berent bir kez daha annesinin evine gelerek bu kez Aslıhan’ı notere götürdü ve avukatla orada buluştular. Yine Süreyya hanımın aklıyla avukatın evi öğrenmesine gerek yoktu. Berent annesinin bu dedektifvari tavır ve düşünceleri karşısında hem şaşırıyor hem de eğleniyordu. Notere giderken bundan bahsedince Aslıhan’da uzun zaman sonra ilk kez güldü.

“Süreyya teyze gerçekten çok iyi ve muhteşem bir insan!” dedi sevgiyle.

“İkinizin böyle kısa zamanda birbirinizi bu kadar sevmeniz alışılmadık bir durum!” dedi Berent, “Biraz daha ilerletirseniz kıskanıp, annemin evine geleceğim galiba!”

Onun şaka yaptığını anlayamayan Aslıhan endişelendi bu sözler üzerine, “Hayır, Süreyya hanım için siz çık değerlisiniz elbette!” dedi hemen.

Berent gülmeye başlayınca şaka yaptığını anlayıp, o da güldü.

“Anneme söylüyorum ama sizin başınıza gelenlerin de gerçekten polisiye hikayelerden bir farkı yok!”

“Başıma gelenleri değerlendirecek kadar aklım başımda değil henüz ama Pınar teyzenin o hikayelerdeki kötü karakter olduğundan eminim artık ve çok şaşkınım! O gerçekten benim teyzem gibiydi. Bizi nasıl böyle bir tuzağa sürüklediğine inanamıyorum.”

“Babanın nerede olduğunu da o biliyor olabilir bence!” dedi Berent çekinerek, aslında o ve Tuna konuşurlarken Tekin beyin ortadan kaybolmasında kadının parmağı olabileceğini düşünmüşlerdi ama Aslıhan’ı daha çok korkutmamak için doğrudan böyle söyleyemiyordu. Onların aklına gelenin polisin aklına da geldiğinden emindi ama bunun için Pınar hanımı bulmaları gerekiyordu önce ya da Tekin beyi.

“Bu şartlar altında umuyorum bilmiyordur!” dedi Aslıhan.

Sesi gerçekten çok endişeli çıkmıştı. Berent konuyu daha fazla uzatmadı. Avukatla buluştuktan sonra yeniden eve döndüler. Bu arada Suden defalarca aramıştı Berent’i. Önce Aslıhan’ın evine, sonra da onunla notere gittiğini duyunca sinir olmuştu. Annesinin sokaktan topladığı bir sersem kızın peşine bunca fedakarlık ve kahramanlığın ne olduğunu merak ediyordu. Akşam buluşmalarında kavgalarının konusu Aslıhan’dı.

Berent annesini korumak için Aslıhan’ı merak etmişti önce, sonra başına gelenleri duyunca olayı merak etmiş ve yapabileceği bir şey varken de geri çekilmek istememişti sadece. Suden’in başına bir sürü iş gelmiş bir kızı bu kadar kıskanmış olmasına bir anlam veremiyordu. Suden ise bunun kıskançlık olmadığını, uzun süredir kendini değersiz hissettiği için onun başkalarına daha fazla zaman ve ilgi göstermesinden rahatsız olduğunu söylüyordu. Berent’e göre ikisi aynı şeydi.

Ertuğrul bey polisle konuştuktan sonra Pınar’ı ortadan kaldırmasını istediği kişilerle bağlantıya geçmiş, öte yandan onu şüphelendirmemek ve güya polisin peşinde olduğunu haber vermek için onu aramıştı. Pınar hanım muhasebecinin mesajını aldıktan sonra telefonunu kırıp, hattını da atmıştı oysa. Arkadaşının evinde bulduğu eski bir telefona kontörlü yeni bir hat almış, aramalarını onun üzerinden yapıyordu. Polisin Ertuğrul beye gideceğini o da bildiği için onunla görüşmeye zaten niyeti yoktu. İşlerini bozan Aslıhan’dan intikam planları peşindeydi. Sonra da tüm parasını alıp nasıl ortadan kaybolabileceğini hesaplıyordu. Aslıhan’ın haciz olmadığını öğrenince eve gideceğini tahmin ediyordu. Ancak o akşam evin etrafında dolandığı halde, evde birilerinin olduğuna dair bir iz bulamadı. Bu kız ya bir yerlerde bayılıp başına cidden bir şey gelmişti ya da kendine barınacak bir yer bulmuştu.

Evi gözetleyip geri dönerken, “Umarım gebermişsindir!” diye söylendi içinden. Başına bir iş gelmişse ki o kadar ilacı içtikten sonra bunun olması daha büyük ihtimaldi, o zaman onun peşine düşmesine de gerek kalmazdı.

“Aptal Pınar! Başına bir iş gelse polisi peşine kim taktı!” dedi sonra ve iyice hırslanarak arkadaşının evine geri döndü. Ertesi akşam gidip yine evi yoklayacaktı. Bu kız eninde sonunda evine gelecekti nasılsa. O zamana kadar da arkadaşının evinde onu kimse bulamazdı. Yine arkadaşının yatak odasında çekmece de yüklü bir miktar da nakit para bulmuştu. Bu parayla kendini ele vermeden uzun süre saklanabilirdi artık.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s