Pınar hanımın portakal suyuna kattığı onca ilaca rağmen Aslıhan’ın nasıl olup da toparlanıp kaçabildiğine bir türlü inanamıyordu. O gün Ertuğrul beyi Aslıhan’ı ikna edeceğine söz vermişti. En azından o an ikna edemese de bayıldıktan sonra götürecekleri yerde ikna olacağından emindi. Bir gün önceki kahvaltıda Ertuğrul bey Aslıhan’dan beklediği cevabı alamayınca, sonrasında Pınar hanımı sıkıştırmış, söz verdiği gibi bu işi halletmesini istemişti. Pınar hanım bu şirketin devri karşılığında ondan epeyce de bir para almıştı. Tuttuğu otel, zavallı hali hepsi Aslıhan’ı kandırmak için kurulmuş oyunlardı. Kız kardeşinin yanına gideceğini söyleyince Aslıhan’ın pes edip teklifi kabul edeceğini sanmıştı. Onun böyle inatçı çıkacağını hiç düşünmemişti doğrusu. Aslıhan her zaman uyumlu, pasif bir kızdı. Öyle hamarat, pratik zekalı olduğu da söylenemezdi. Eğitimi iyi olsa bile tuttuğunu koparan bir kız olmadığı için şirketi de iyi yönetebileceğini düşünmüyordu bile. Pınar hanımın hayatını adadığı babası, bu şapşal kızı onun üzerine getirip, onun kariyerini asistan olarak bırakmakta bir sakınca görmemişti. Oysa aşkına karşılık alamasa bile Pınar hanım Tekin beyin gözünde vazgeçilmez ve çok değerli olduğunu düşünüyordu. Tekin beye kızı geldikten sonra fırsat vermiş olsa adamcağızın sandığı kadar da duyarsız olmadığını anlayacaktı ama ne yazık ki dünya turu sözünü duyunca kendini kaybedecek kadar hırslanmıştı. Hırslanmıştı çünkü aslında Tekin beyin bir arkadaş toplantısında tanıştıklarını söyledikleri Gülse hanımdan hoşlanmaya başladığını düşünüyordu. Muhtemelen bu işi gücü bırakıp dünya turuna çıkma fikrini de o sosyetik şımarık kadın aklına sokmuştu. Tekin beyi o sosyetiğe, şirketi de Aslıhan’a kaptırma fikri Pınar hanımın hayatı boyu sahip olmayı planladığı her şey için set oluşturuyordu. Yine bilmediği Tekin beyin beğense bile kızını üzmemek için asla yeniden evlenmeyi planlamadığıydı. Gülse hanımla dünya turuna çıkacak kadar bir samimiyeti bile olmamıştı. Sadece kızının işlerin başına geçmesinden gurur duyduğu için öylesine bir emeklilik hayali olarak söylemişti bu sözleri. Yoksa kızı henüz gelmişken ondan böyle çabuk ayrılması asla istemezdi.
Ayrıca Tekin bey aptal bir adam da değildi, Pınar hanımın ona olan ilgisini daha karısı hayattayken fark etmiş, ona dostça tavırlar göstererek, hatta gerektiğinde bir ağabey gibi davranarak umudunu kırmasını sağlamaya çalışmıştı. Karısının ölümünden sonra Pınar hanımın gereğinden fazla gösterdiği özveri sayesinde hayatları yeniden düzene girince de vefa duygusu yüzünden kadına kendini iyi hissettirecek yetkiler vermişti. Onun hırslı bir kadın olduğunu bilecek kadar tanıyordu. Bilmediği hırsının öfkelendiğinde kötü niyete dönüşebileceğiydi. O zamana dek hayatına tek bir kadın bile sokmayan Tekin bey, Gülse hanımın ne kadar hoş ve tatlı biri olduğunu söylemesi ve ardından onunla iki kez kahve içmeye gitmesi Pınar hanım için alarm zillerini çalan olaylar olmuştu. İhalenin yoğunluğu içinde bile onunla kahve içecek vakti bulabilmişti.
Aslıhan’ın kaçtıktan sonra polise gitmiş olabileceğini tahmin ettiği için çok gergindi. Tabi Aslıhan’a attığı yalanlardan Ertuğrul beyin tam olarak haberi yoktu. O da aynı Aslıhan gibi Tekin beyin kaçtığını, şirketin bir borç batağına sürüklendiğini biliyordu sadece. Ona Aslıhan’ı ikna edip ona getireceğini söylemişti.
Kızın polise gitmiş olma ihtimali, iki gün üst üste yaptıkları buluşmaları ve tüm mal varlığına gelen haciz hikayesini anlatmış olması demekti. Kaçması zaten bir oyun içinde olduğunu anladığını gösteriyordu. Gece otele geri gelmemişti. Eşyaları, parası olmadan sokaklarda bayılıp gitmiş olması gerekiyordu. Ertuğrul beyden azarı yiyip kafeden ayrıldıktan sonra çevredeki tüm sokakları gezip, Aslıhan’ın fotoğrafını insanlara göstermişti ama kimse onu görmemişti. Bir yerlerde bayılmış olsa mutlaka birilerinin onu fark etmesi gerekirdi. Kendini ele vermemek için hastaneleri aramaya cesaret edememiş, iyice hırslanarak otele gelir umuduyla oraya gitmiş, sonra da polisin gelebileceğini düşündüğü için odayı boşaltıp oradan ayrılmıştı. Polis onu arıyorsa kendi evlerinden birine de gidemezdi artık. Nakit parası dışında da para kullanması zorlaşacaktı. O beyinsiz kızın bütün planı bu şekilde bozmuş olduğuna inanamıyordu. Oysa şimdiye onu çoktan Ertuğrul beye teslim etmiş, Tekin bey yerine dünya turuna hazırlanması gerekiyordu. Polisin işin içine girmesi sadece bu konuları ele vermekle kalmayıp, eninde sonunda Tekin beye de ulaşmalarını sağlayacaktı.
Kalacak yeri olmadığı ve artık kimliği ile herhangi bir otelde kalamayacağı için, yurt dışında olduğunu bildiği bir arkadaşının villasına gitmişti. Arkadaşının yedek anahtarının nerede olduğunu bildiği için gidip bahçeden onu çıkarmış ve rahatça içeri girmişti. Ne yapacağına karar verene kadar bir süre burada kalacaktı. Şirket muhasebecisinin yazdığı mesajla polisin çoktan işe koyulduğunu ve şirketin mali durum raporlarını inceleyip, Pınar hanımı sorduğunu öğrenmişti.
“Seni sersem kız! Baban kadar aptalsın! Bunu yanına bırakmayacağım!” dedi hırsla mesajı okuduktan sonra. Artık bir kaçak olduğu kesinleştiğine göre kendine ona göre bir çare bulması gerekiyordu ama Aslıhan’a olan hırsını yenemediği için önce intikamını alıp sonra ortadan kaybolma konusunda plan yapmaya karar verdi.
Polis şirkete ulaştığı gibi elbette Ertuğrul beye de ulaşmıştı. Ertuğrul bey işin sandığından daha karmaşık olduğunu fark edince, açık açık şirketi uzun süredir takip edip, oğlu için istediğini, Tekin beyin ortadan kaybolduğunu duyunca tek varisi Aslıhan ile bu konuda konuşmak istediğini söylemişti. Evlilik konusuna ve Pınar hanımla yaptıkları planlardan elbette bahsetmemişti. Aslıhan ile bir kahvaltıda buluşmuşlar ancak kız kesinlikle babası ortaya çıkmadan böyle bir şeye razı olmayacağını belirtmiş, bunun üzerine Pınar hanım ertesi gün onunla yeniden konuşup ikna edeceğini söylediği için kafeye gitmişti. Ancak gittiğinde Aslıhan orada değildi. Pınar hanım onun tuvalete gittiğini söylemiş ama kız geri gelmemişti. Bunun üzerine Ertuğrul bey kandırıldığını düşündüğü için Pınar hanımla kısa bir tartışma yaşadıktan sonra kafeden ayrılmıştı. Kamera görüntülerine de baksalar Ertuğrul beyin hikayesinde anlattığından farklı bir şey bulamayacaklardı. Pınar hanımı ele geçiremezlerse Ertuğrul beyin olaya karıştığını da kimse bilmeyecekti. Durup dururken adamın hayatı, işi ve kariyeri tehlikeye girmişti o beceriksiz Pınar yüzünden. Planladıkları hiç bir şey olmadığı gibi bir de polise bulaşmak zorunda kalmışlardı. Pınar hanımın yakalanırsa konuşacağını düşündüğü için o da kendince başka bir plan yapıp, polisten önce Pınar hanımı bulup sesini kesmek için birileri ile bağlantıya geçti. O ortadan kalkarsa hiç bir şey ortaya çıkmayacaktı en azından. Belki sonrasında Aslıhan ile yeniden görüşüp şirketi devralmak için görüşme yapabilirlerdi. Bu defa evlilik meselesini ortaya koymazdı.
Zaten polise anlattıkları içinde atladığı konu da buydu. Polis ifadesinin sonunda Aslıhan’ın onunla evlenmek istediğini söylediğini ve bunu neden yaptığını sormuştu. Zeki bir adam olan Ertuğrul bey, konunun yanlış anlaşıldığını aslında kızı kendine değil, oğluna düşündüğünü, ancak bir erkek olarak onu görüp beğenince önce kendisi için olup olmayacağını sormak istediğini söyledi. Yaşlı da olsa bir erkeğin genç bir kadına evlenme teklif etmesi suç değildi ki. Adamın kanı kıza kaynayıvermişti işte. Niyetinde bir kötülük asla yoktu.
(devam edecek)
Çok güzel elinize emeğinize saglik
BeğenLiked by 1 kişi