“Hoş geldin Nisan, Hoş geldin Ramazan!”
Süreyya hanım onun arabasına bindiği gün olanlar hakkında bir şeyler anlatmasını ummuştu ama Aslıhan ne kendisi, ne de ailesi hakkında fazla bir şey söylememeyi tercih etmişti. Şoförü onu hastaneye götürdüğünde çantasından kimliğine bakmasını istemiş sonra da emniyetten emekli eski bir arkadaşını arayıp kızın bilgilerini vermişti. Arkadaşı kızın sabıkasının olmadığını, bir iş adamının kızı olduğunu yurt dışından ülkeye yeni giriş yaptığını söylemişti, eğer isterse daha fazlasına baktıracaktı ama Süreyya hanım gerisini Aslıhan’dan öğrenebileceğini düşünüyordu.
“Oğlumla tanışmadan ve işe başlamadan cevaplamanı istediğim bazı soruları olacak senin için uygun mu?” dedi Aslıhan’a bakarak.
Aslıhan tam işlerin yoluna girmeye başladığını düşündüğü sırada Süreyya hanımın ciddi bir sesle sorduğu bu sorudan biraz tedirgin oldu, “Buyurun” dedi nazik bir sesle.
“Sana rastladığımız günü hatırlıyorsun değil mi? Arabanın yanına geldiğinde, sana yardım etmemizi istedin. Az önce de babanın kaybolduğundan bahsettin yanlış anlamadıysam”
Aslıhan başını salladı ve bakışlarını kaçırdı elinde olmadan.
“Eğer benim evimde kalacaksan bu iki konu hakkında belki daha fazlasını bilsem iyi olur ne dersin? Başın belada mı?”
Aslıhan başını kaldırdı, kadın doğru söylüyordu. Halletmesi gereken bir sürü konu varken burada hiç bir şey olmamış gibi çalışamazdı. Üstelik o hayatında yemek bile yapmamıştı, Feriha hanım gittikten sonra ev işlerini idare etse bile mutfağı idare etmesi pek kolay olmayacaktı.
“Haklısınız size dürüst olmak zorundayım!” dedi ve başından geçenleri özetle Süreyya hanıma anlattı.
“İnanamıyorum!” dedi yaşlı kadın, “Yani o kadın seni o pis adama mı teslime edecekti!”
“Korkarım öyle”
“Kızım sana yardım etmek istiyorum, bende bir şey itiraf edeyim. Sen hastanedeyken şoförümden senin kimlik bilgilerini almasını istedim. Emniyetten emekli bir arkadaşıma da seni yüzeysel olarak araştırttım. Sabıkasız ve iyi bir aile kızı olduğun için de sana bu işi teklif ettim. Ancak bu anlattıkların çok korkunç şeyler. Mutlaka polise gitmek zorundasın!”
“Sadece sizi tedirgin etmek istemedim. Yani benim kalacak yerim yok!”
“Güzel kızım endişelenme burada kalabilirsin, istersen çalışadabilirsin, ancak önce polise gidip bu insanlardan şikayetçi olmalısın. Babanın kayıp olduğunu bildirmelisin?”
“Babam bir ses kaydı bırakmış giderken, yani o kayıp sayılır mı bilmiyorum.”
“Elbette kayıp sayılır!” dedi Süreyya hanım. “Hemen bu gün emniyete gidiyorsun ve başından geçenleri anlatıyorsun anlaşıldı mı? Yalnız şoför, Neşet, oğlumun elemanı olduğu için şimdilik bunları bilmese iyi olur. Dur ben şu emniyetteki arkadaşımı arayayım o bize bir akıl versin!”
“Tamam!” dedi Aslıhan.
Süreyya hanım hemen arkadaşını arayıp Aslıhan’ın başına gelenleri kısaca ona özetledi. Adam onu henüz araştırdığı için babasının kim olduğunu da biliyordu. Oğlunun şimdilik bu olanları bilmesini istemediğini söyleyince, adam bizzat gelip Aslıhan’ı alacağını ve emniyete onunla gideceğini söyledi.
“Bir saate kadar gelip seni alacak!” dedi Süreyya hanım, “Emekli ama camiasında çok sevilen biridir Serhat!”
“Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum” dedi Aslıhan minnettar bir sesle, “Karşıma çıktığınız andan beri kendimi daha güvende hissediyorum!”
“İnsanlar boşuna karşılaşmazlar öyle değil mi? Git bakalım Serhat sana yardımcı olsun, sonra geldiğinde konuşuruz yeniden. Onlara her şeyi anlat, eminim en kıza zamanda babanı da bulurlar! O kötü niyetli kadını da yakalayıp sorguya alırlar.”
“Pınar teyze çok iyi bir insandır aslında, sanırım olanlardan sonra bir buhran geçiriyor!”
Alaycı bir gülümseme yerleşti Süreyya hanımın yüzüne, “İyi insanlar her şart altında iyi kalmaya devam ederler Aslıhancığım! Senin Pınar teyzen iyi niyetli bir kadına benzemiyor! Seni o adama verip kim bilir karşılığında ne alacaktı hain? Henüz çok gençsin, tüm bunlarla keşke karşılaşmamış olsaydın!”
Serhat bey gelene kadar kahvelerini içtiler, “Eşyaların da otelde kalmış, vakitli gelebilirseniz çıkalım da üzerine başına bir şeyler alalım, böyle gece gündüz aynı şeylerle dolaşamazsın!”
Her şeyi detaylı düşünen bu nazik kadına gülümsedi Aslıhan, kafeden çıkınca arabası ile orada olması ne büyük şans olmuştu. O arabasına almasa belki de şimdi Ertuğrul beyin esiriydi. Süreyya hanım doğru söylüyordu. Ertuğrul bey sadece onunla evlenmek için mi şirketin borçlarını ödemeyi teklif ediyordu. Pınar teyze neden ısrarla onu bu adamın kucağına atıyordu acaba?
Serhat bey gelince içeri girmeden kapıdan Süreyya hanımla konuşup, Aslıhan’ı alıp hemen emniyete götürdü. Oradaki arkadaşlarına durumu anlatınca, Aslıhan’ın geniş bir ifadesini aldılar ve bahsettiği kafeyi, oteli ve isimleri tek tek not ettiler. Babası için daha önce verilmiş bir kayıp ihbarı olmadığı için bir tane oluşturdular ve Pınar hanımın Aslıhan’a gönderdiği mesaj kaydının da bir kopyasını aldılar. Tüm bu işlemler biter bitmez de, Serhat bey onu alıp yeniden Süreyya hanımın evine getirdi. Gerekli tüm bilgi ve ifadeleri almışlardı. Bundan sonrası için polisten haber bekleyeceklerdi. Geri döndüklerinde akşam üzeri olmuştu. Ayrıca Süreyya hanımın oğlu da kız arkadaşı ile uğrayacağını söylemişti arayıp. O yüzden Aslıhan’a o günlük Feriha hanımın giysi ve çamaşırlarından bir kısmını ayarladılar. Biraz büyük gelse de evin içinde idare ederdi. Feriha hanım Aslıhan’ın üzerinden çıkanları hemen makinaya atıp yıkadı ki ertesi gün yine çıkması gerektiğinde rahat etsin.
“Oğlunuza ne söyleyeceğiz?” diye sordu Aslıhan duşunu alıp, temiz kıyafetleri giydikten sonra.
“Aslında ona gerçeği söylemek en doğrusu belki de, ben baştan senin hikayeni bilmediğim için ona söylemesek de olur diye düşünmüştüm ama şimdi işin içine polis de girince ondan saklamak olmaz”
“Evet sizin de hayatınızı karıştırdım sanırım.” dedi Aslıhan üzgün bir şekilde.
“Hiç olur mu? İnsan insana lazım güzel kızım. Her şey olacağına varır! Dert etme sen, Berent huysuzdur ama iyi çocuktur! Benim insanlara fazla güvendiğimi düşünüyor sadece. Bu devirde haksız da sayılmaz. O yüzden eve aldığım insanlar konusunda biraz titizleniyor!”
“Sizi seviyor olduğu için!” dedi Aslıhan gülümseyerek.
“Elbette öyle, bu işler sırayla oluyor, önce sen evladını koruyup kolluyorsun. Sonra da o seni!”
Aslının yüzüne bir hüzün yerleşince Süreyya hanım son söylediğine pişman oldu.
“Sen de babana kavuşacaksın en kısa zamanda merak etme” diye ekledi sevecen bir sesle.
“Ben odaya gideyim siz de oğlunuzla rahatça oturun” diyerek ayağa kalktı Aslıhan, kendini çok yorgun hissediyordu hâlâ.
“Biraz dinlen, Feriha, Berent gelince sana haber verir. Seni de tanısın ki içi rahat etsin, odana saklanmana gerek yok!”
“Nasıl isterseniz o zaman!” dedi Aslıhan ve gece uyuduğu odaya gidip yatağa uzandı. Zihni ancak toparlanıyordu sanki. Aslında başına gelenleri polise anlatırken anlamıştı detaylarıyla. Kafasının içi soru işaretleri ile doluydu. Aldığı duşun da etkisiyle iyice gevşeyen bedenine karşı koyamayıp uykuya daldı. Feriha hanım onu çağırmaya geldiğinde hâlâ derin derin uyuyordu.
“Berent bey geldi, Süreyya hanım sizi çağırıyor!” dedi kadıncağız onu korkutmadan uyandırmaya çalışarak.
Aslıhan bir an için nerede olduğunu bu isimlerin kim olduğunu toparlayamasa da bir kaç saniyede kendine geldi ve hemen salona geçti.
(devam edecek)
Heycanla devamını beklıyorum. altından neler cıkıcak acaba
BeğenLiked by 1 kişi
Çok güzel gidiyoruz. Keyifle…
BeğenLiked by 1 kişi
❤ 🙂
BeğenLiked by 1 kişi