Çalınmış Hayat – Bölüm 1

Aslıhan annesi öldüğünde on yaşında olduğundan, Tekin bey kızının kalan hayatının en iyi şekilde geçmesi için elinden geleni yapıyordu. Karısı öldüğünde şirketin işleri çok iyi durumdaydı. Asistanı Pınar hanım, Oya hanımın ölümünden sonra Tekin beye her anlamda destek olmuş, onun kızıyla acısını yaşamasına izin vererek, şirket işlerini devralmıştı. Neredeyse yedi yıldır Tekin bey ile çalıştığı için işlerin nasıl yürüdüğünü bilen bir aklı başında bir kadındı. Kendi çocukları yoktu ama genç yaşta eşini kaybeden ablasına destek olmak için onun çocuklarına uzun süre bakmıştı. Onların babalarını kaybettiklerinde yaşadıkları duygusal travmalardan tecrübeli olduğundan Tekin beye, Aslıhan konusunda da çok destek oldu. Çalışkanlığı ve fedakarlığı ile yıllar içinde iyice aileden biri olan Pınar hanım, Aslıhan üniversite okumak için yurt dışına gidene değin işte ve özel hayatlarında onların en büyük yardımcısıydı.

Tekin bey küçüklüğünden beri kızının çok iyi bir eğitim almasını ve ardından gelip şirketin başına geçmesini hayal ediyordu. Zaman içinde işte inişler çıkışlar yaşasalar bile durum hiç bir zaman hayat standartlarını düşürecek noktaya gelmemişti. Karısı Oya hanımı kaybettikten sonra ciddi bir boşluk içine giren Tekin bey geçen tüm yıllar boyunca kendini kızına ve işlerinden başka bir şeye adamamıştı. Hatta onun bu işkolikliği yüzünden bazı zamanlar Aslıhan ile Pınar hanım ilgilenmişti. Aslıhan’da Pınar hanımı çok seviyor ve güveniyordu. Onun babasını ve onu nasıl koruyup kolladığını, kendi özel hayatını bırakıp, onların hayatlarının düzen içinde akması için elinden geleni yaptığının farkındaydı. Aslıhan ile alışverişlere daima o çıkardı, onun alacağı, özel dersler, eğitiminin çoğu detayı ile ilgilenmek yine onun işiydi. Evdeki çalışanların denetimi ile de o ilgileniyordu.

Aslıhan yurt dışına okumaya gideceği zaman babası kadar, Pınar hanımı da özleyeceğini fark etmişti. En azından onun gidişi ile kadıncağızın da sorumlulukları biraz azalacak ve belki o da dinlenmek için zaman ayırabilecek diye düşünüyordu. Ancak Pınar hanım onun gidişinden sonra babasına verdiği desteği artırarak, aileye ne kadar bağlı olduğunu bir kez daha ispatladı. Kızı yurt dışına gittikten sonra kendini iyice işlere veren Tekin bey çok yoruluyordu. Pınar hanım onu her konuşmalarında Aslıhan’a şikayet ediyor ve onun babası ile dinlenmesi konusunda konuşmasını sağlıyordu. Babası ile görüşemediği zamanlar her bilgiyi Pınar hanımdan öğreniyor, her gün mutlaka ya babasıyla ya da onunla konuşuyordu. Eve sadece tatillerde dönebildiğinden ilk başta çok zorlanmış ama ikinci sınıfa geçtiğinde Aslıhan’da bu yeni koşullara ve kendi başına yaşamaya alışmıştı. Tabi onun yeni okulundaki hayata alışması içinde en büyük destekçisi yine Pınar hanım olmuştu. Tekin bey kızının oradaki işlerini düzenlemesine yardımcı olması için Aslıhan’ın gidişinden bir hafta sonra onu arkasından yollamıştı.

Aslıhan bazen Pınar hanımın onlar yüzünden bir ailesi olmadığını düşünüp üzülüyordu. Kendini o kadar feda ediyordu ki, babasının ona verdiği ücret ne olursa olsun pek çok insan bu düzeyde bir bağlılık asla gösteremezdi. Hatta para için değil, kan bağına sahip insanların bile bu kadar bağlı ve vefalı olmadığını öğrenecek yaşa gelmişti artık. Çocukluğundan beri annesini kaybettiklerini bilmeyen insanlar Pınar hanımı onun annesi sanıyorlardı. Bu sözleri duyduğunda Pınar hanımın yüzünde oluşan o garip mutluluk ifadesini defalarca izlemişti. Babası nasıl onu Pınar hanıma emanet etmişse, Aslıhan’da yurt dışında olduğu süre boyunca onun babasının yanında olduğunu bildiği için içi rahattı.

Nihayet son sınıfa başladığında Pınar hanımın babası hakkındaki şikayetleri iyice artmaya başlamıştı. Artık neredeyse tüm zamanını şirkette geçiriyor, Pınar hanımı dinleyip eve dinlenmeye bile gitmiyordu. Tekin bey ise Pınar hanımın abarttığını bir ihaleye hazırlandıkları için bunun geçici bir dönem olduğunu hatta bu işi aldıktan sonra kızı da döneceğinden emekli olma planları kurduğunu anlatıyordu. Aslıhan ikisi arasındaki tatlı atışmaları sevse de, Pınar hanımın durduk yere babası için endişelenmeyeceğini bilecek kadar ikisini de tanıyordu.

Pınar hanım Tekin beye bu ihalenin iyi bir fikir olmadığını defalarca söylediğini ama her zaman ki gibi inatçı davrandığını nerdeyse ilk dönem boyunca Aslıhan’a anlattı durdu. Aslıhan’da her defasında babasına geldiğinde onu sağlıklı ve dinlenmiş bulmak istediğini söyledi. Artık eve dönmesine sadece yarım dönem kalmıştı. Okulunu başarı ile bitiriyordu. Elinde harika bir diploması ve bildiği neredeyse üç dil ile kazanması gereken tek şey babasının işi için tecrübeydi ki, Pınar hanım onun yanındayken bunun da sorun olmayacağına emindi.

İkinci dönemin ortasına doğru Pınar hanımın babasından olan şikayetleri iyice artmaya başladı. Kadıncağızın tüm neşesi kaçmış, sesi gerçekten tatsız geliyordu artık. Tekin bey ise üç gündür kızı ile konuşamayacak kadar yoğundu. Daha önce babasının hiç böyle şeyler yapmadığını bilen Aslıhan endişelenmeye başlamıştı.

“Her gün arayacağını söylüyor, sonra geç olduğunu bahane ediyor!” diyordu Pınar hanım ona merak etmemesi için, en azından babası ile konuşamasa da ondan haberini alabilmek Aslıhan’a iyi geliyordu. Aradan bir ay geçmiş olmasına rağmen Aslıhan yine sadece Pınar hanımla konuşmaya devam ediyordu. O da eskisi gibi her gün değil, iki üç günde bire çıkmıştı. Bir şeylerin ters gittiğini anlasa da Pınar hanım ona bir şeyden bahsetmiyor ama sesi gerçekten iyice kötü geliyordu artık. Sonunda Aslıhan’ın uçak biletinin tarihi yaklaşınca ona Tekin beyin bir ses kaydı bırakarak ortadan kaybolduğunu, o giriştiği ihale yüzünden işlerin kötüye gittiğini ve iflas ettiklerini söyledi. Tekin bey her şeyi düzeltecek parayı bulmak için kaçmıştı. Ancak bu arada her şeyin vekaleti Pınar hanımda olduğundan haciz işlemleri ve alacaklılarla Pınar hanım uğraşmak zorunda kalıyordu. İmzaların çoğu da ona ait olduğu için hapse girme ihtimali vardı.

Aslıhan telefonun diğer ucunda şoka girmişti, “Şaka mı bunlar Pınar teyze neler anlatıyorsun? Bunların hepsi bir anda mı oldu? Babam nereye gitmiş olabilir?” dedi korkuyla.

“Kızım şaka yapmıyorum, senin son sınavların bitene kadar olanları anlatmak istemedim. Hiç değilse mezun olup, ondan sonra öğrenirsen eğitim bari boşa gitmez diye düşündüm. Baban ne yazık ki bizi korkunç bir durumda bırakıp kaçtı!”

“Buna inanamıyorum, o asla böyle bir şey yapmaz. Ben hemen dönebilirim!”

“Maalesef uçak biletini yenileyecek paramız bile yok Aslıhan’cığım, gelsen de yapabileceğin bir şey yok zaten. O yüzden biletinin tarihinden önce gelemezsin! Ben de evimi boşalttım ve saklanıyorum zaten! Mahvolduk kızım! Baban bizi mahvetti!”

“Pınar teyze babam mutlaka geri gelecektir, seni asla böyle bir durumda bırakmaz, biliyorsun! O sana güvendiği için tüm sorumluluk ve yetkiyi sana vermişti. Böyle bir şeyin olabileceğini asla düşünmemiştir!”

“Hiç dostumuz yokmuş, o iyi zamanlarda peşimizde dolanan avukatlar, zengin dostlar, hepsi kapılarını yüzüme kapatıyor. Geçici olarak borçların ertelenmesini ya da haczin durdurulmasını da sağlayamadım. Geldiğinde bir evin olmayacak, evden sana ve babana ait bir şeyleri almaya çalıştım ama ne yazık ki benim de fazlasını saklayacak yerim yok! Kendi evimden bile çok şeyimi alma şansım olmadı!”

Aslıhan artık ağlıyordu, “Pınar teyze, geldiğimde birlikte halledeceğiz sana söz veriyorum, merak etme!”

“Tamam kızım, sen bütün işlemlerini hallet uçağının gününe gel! Ben seni karşılayacağım!”

(devam edecek)

Çalınmış Hayat – Bölüm 1’ için 2 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s