Çiftlik – Bölüm 26

“Çok şükür iyisin sevgili yeğenim. Melih’in ilaç kullanarak bu hale gelmiş olduğunu herhalde duymuşsundur. Çocukluğundan beri iyi arkadaşlar edinemedi.”

“Teşekkür ederim” dedi Gamze, Melih hakkında konuşmak istemiyordu. Vedat ile de konuştuktan sonra ki Vedat onun eski arkadaşıydı kimsenin bilmediği sırlarını da biliyordu, Melih’in bir zavallı olduğuna karar vermişlerdi. Evde zaten görünenler yeterli olsa da Melih’in Vedat’a anlattığı bakış açısıyla dinlemek durumu daha da içler acısı bir hale getiriyordu.

“Yengen ile bazı anlaşmazlıklarımız olduğundan eve döndüğünde beni bulamayacaksın ancak buna kısa zamanda bir çözüm bulacağım merak etme!”

Zaten her şeyden haberi olan Gamze gülümsedi sadece. Amcasının evde olup olmaması bugüne kadar hayatında bir şeyi değiştirmemişti ama elbette Merve hanımla evde tek kalmayı o da hiç istemiyordu.

“Serap benimle kalırsa sevinirim bu süreçte, biraz gerginim ve korkuyorum!” dedi sonra birden bire.

“Tabi, tabi kalabilir! Artık korkmana gerek kalmadı Melih bir süre eve dönemeyecek zaten! Yengen de uzun süre o evde kalacak değil!”

O sırada Berfu ve Ozan kapıdan girince konuşmaları yarım kaldı. Suat bey zaten sadece görüntü vermek için geldiğinden, çocukların gelişini bahane edip hastaneden ayrıldı.

“Okuldaki herkes seni çok merak etti!” dedi Berfu hemen arkadaşının yanına gelerek, “Sana bir çanta dolusu mesaj ve hediye getirdim!”

“Çok teşekkür ederim” dedi Gamze gülümseyerek arkadaşını gördüğüne sevinmişti.

“Merhaba, geçmiş olsun, başına gelenlere üzüldüm” dedi Ozan’da yanına gelerek, “Keşke seni ben bırakmış olsaydım o zaman o arabaya binmemiş olurdun!”

“Sanırım kuzenim bir yolunu bulurdu yine!”

“Seni o okula gelen çocuk kurtarmış öyle mi?”

“Vedat, evet o kurtardı. Melih’in arkadaşı”

“Vay canına bir kahramanın var artık desene!” dedi Berfu heyecanla, ağabeyinin bu söze ne kadar bozulduğunu anlayamıyordu. O sırada Serap’ta içeri girince Ozan bir şey söyleyemedi.

“Vedat’ın iyi biri olduğunu düşünüyordum başından beri” dedi Gamze.

Berfu ve Ozan kısa bir süre daha durduktan sonra ayrıldılar.

“Amcama benimle kalman gerektiğini söyledim, kabul etti!” dedi Gamze hemen Serap’a.

“Harika haber!” dedi Serap, aslında o da artık çiftliğe dönmeleri gerektiğini düşünüyordu. Okuldan rapor almıştı ama yakında dönecekti, son sınıf olduğu için yine rapor ayarlayarak yıl sonuna kadar gitmeyebilirdi. Ancak Gamze okuluna devam edecekti elbette, böyle iyi bir okulda bunca yıl okuduktan sonra onun okulunu değiştirmek akıllıca olmazdı. Babasının girişiminden habersiz en kıza zamanda bu konuyu onunla konuşmaya karar verdi.

Gamze yeniden eve döndüğünde Merve hanım onu karşılamak için ev çalışanlarına bir şeyler hazırlatmıştı. Bunların hepsi gösterişten olsa da çalışanlar onun sağ salim dönüşüne gerçekten sevinmişlerdi. Serap Suat beyin söz verdiği gibi Gamze ile aynı odada kalacaktı. Gamze’nin okula döneceği zaman babasının yanına gidecekti. Melih hapisteydi, avukatlar ilk duruşmada onun bir bağımlı olduğu vurgusu için tüm hazırlıkları tamamlamışlardı. Vedat ile geçirdiği onca zaman boyunca hiç uyuşturucuya bulaşmamışlardı. Aslında ikisi de ailelerine inat olsun diye kendilerini ispat peşinde iki çocuktular. Herkesin Melih’i yoldan çıkarttığını düşündüğü Vedat onun hayatından çıktıktan sonra Melih en beterlerine bulaşmaya başlamıştı. Aslında kendi de farkına varmıştı gidişatının ama umursamamıştı. Gamze’yi kaçırdıktan sonra ise, Vedat’ın baş şüpheli olması ondan iyice uzak durmasına neden olmuştu. Çünkü eğer onunla görünmeye devam ederse en başından o da baş şüpheli listesine oturacaktı. Onunla arkadaşlığını sona erdirmiş görünmesi Vedat onları bulana kadar Melih’i korumuştu. Çiftlik, metres gibi konular yüzünden Vedat dışında amca ve yenge hep güçlü şüpheliler olarak görünmüştü herkese ama onca kötünün içinde sevgisiz bir çocuk tüm bu planların baş rolündeydi. Üstelik pişman bile olmayacak kadar kendini kaybetmişti. Vedat onun içinde bir parça eski halinden kaldığından emindi, işte o parça Gamze’ye bir zarar vermesini engellemişti.

“Onu öldürecektim ama yapamadım!” cümlesini kimseye söylemedi ama aklından çıkmıyordu.

Suat bey artık eve dönmüyordu, ihtiyacı olduğunda Muzaffer gidip onu alıyor istediği yere bırakıp geri metresinin evine bırakıyordu. Planları Merve hanımdan ayrıldıktan sonra yeniden eve geçmekti. Merve hanımın avukatı boşanma işlemleri için ondan talimat bekliyordu, Suat bey de Gamze’nin yeniden okula dönecek kadar iyi olmasını bekliyordu harekete geçmek için. Herkes bir şeyleri bekleyedururken Selim beyin avukatının vasiyet şartlarının bozulması için açtığı davanın çağrısı geliverdi.

“Bu da ne böyle!” dedi Suat bey mahkeme celbini açıp okuduktan sonra ve hemen avukatını arayıp dosya numarasını verdi.

Gamze’nin başına gelenlerden sonra amcasının evinde ve onun himayesinde yaşamasının sakıncalı olacağına ve bu nedenle vasiyette belirtilen şartların bozularak belirtilen yaştan önce Ahmet ve kızı ile birlikte ailesinin çiftliğine geri dönerek orada yaşamasına, vesayetinin de sağlığında Selim beyin ona duyduğu güven nedeniyle Ahmet beye verilmesi talebi içeren dava başvurusu kabul edilmiş ve iki hafta sonra taraflar ilk dava için mahkemeye davet ediliyordu.

Suat bey hemen Muzaffer beyi arayıp, Ahmet beyi ona getirmesini istedi. Ahmet bey avukatla sürekli temas halinde olduğundan neden çağrıldığını zaten biliyordu.

“Bana bunun ne olduğunu açıklar mısınız?” dedi Suat bey adam kapıdan girer girmez, zaten çalışanlarına selam verip, hâl hatır sormak gibi bir huyu hiç bir zaman olmamıştı.

“Neyi açıklamamı istiyorsunuz? Davayı Selim beyin avukatı açmış!” dedi Ahmet bey sakin bir sesle.

“Ama sizin haberiniz vardı öyle değil mi?” dedi Suat bey yine hırsla, onca zaman çiftliğe sahip olmayı bekledikten sonra şimdi oğlunun ona beslediği kin yüzünden ellerinden kayıp gidecekti. Üstelik bunca yıl kıza o kadar yatırım yapmış, bu iki asalağı da beslemişti.

“Evet vardı!” dedi Ahmet bey.

“Peki neden bana danışma ihtiyacı hissetmediniz!”

“Size söylediğim gibi davayı ben açmadım, bu konuda sizin muhatabınız da ben değilim ki zaten mahkeme size gerekli bilgileri vermiş görüyorum ki.”

“Melih hapiste olduğuna göre ki oradan da bir bakım evine girecek, Vasiyet şartlarının bozulması için bir neden yok!”

“Bunu mahkemede söylemeniz gerek, kararları ben değiştiremem!”

“Ama her şeyin içindesiniz öyle değil mi? Vasiyet hazırlanırken de kardeşimin aklına siz mi girdiniz acaba?”

“Bakın hissettiklerinizi anlıyorum, ancak kardeşiniz bana güvenmese vasiyetinde yer verip, kızını emanet etmezdi. Ayrıca benim karım ikinci yeğeninizin doğumuna giderken, kardeşiniz ve eşi ile birlikte aynı kazada öldü. Ben ve kızım kendimize ayrı bir hayat kurmak yerine, buraya gelip Selim beyin kızına sahip çıkmayı seçtik, çünkü Selim bey ile aramızdaki bağın çalışan iş veren arası bağın çok üzerindeydi ve bunu sizin anlamanızı beklemiyorum!”

Suat bey buz gibi bir suratla dinledi Ahmet beyi, “Siz de kardeşim kadar aptal ve nankörsünüz! Onun sizi neden seçtiğine şaşmamak gerek!” dedi ve eliyle çıkmasını işaret etti.

Ahmet bey artık sona geldiklerini düşündüğü için hiç sesini çıkarmadı, davayı kazanmaları büyük olasılıktı ve bu adamla tartışıp eline gereksiz kozlar vermenin hiç sırası değildi. Dönüp dışarı çıktı. Olanları kapının dışından duyan Muzaffer bey arabaya doğru giderlerken, “Çiftliğe mi döneceksiniz gerçekten?” diye sordu.

“Evet orası bizim evimiz, ne kadar güzel bir yer olduğunu gördün. Her şeye yeniden başlayacağım. Artık kızım ve Gamze’de yanımda olacak.”

“Suat beyin neden kızdığını anlamış olmalısın”

“Evet çiftlik elinden gidiyor diye!” dedi Ahmet bey gülerek.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s