Çiftlik – Bölüm 20

Polis üç gündür Gamze’nin izine rastlayamamıştı. Ahmet bey artık umudunu kesmek üzereydi. Serap’a söylemese bile üç gündür kimse şantaj ya da başka bir şey için de aramadığına göre kesin başına bir iş geldi diye düşünüyordu. Serap durmadan ağlıyordu artık. O da babası gibi karamsarlığın eşiğine gelmişti. Suat bey şüpheli listesinde olmaktan rahatsızdı ama karısının ondan daha çok şüphe çekecek sözü ve davranışı olduğu için üst sırada olmadığını düşünüyordu. Evde olanlardan metresinin de haberi olmuştu elbette. İkisi bu aralar dikkat çekmemek için görüşmeme kararı almışlardı. Muhtemelen polis her birini tek tek takip altına almıştı, bu karmaşanın içinde bir de ilişkileri ortaya çıkarsa planladıkları her şey mahvolurdu.

Merve hanım gözünü kocasının üzerinden ayırmıyordu. Tuttuğu sözde dedektif için henüz bir iş çıkmıyordu çünkü adam Gamze kaybolduğundan beri eve gibi mıh gibi çakılmış dışarı çıkmıyordu. Onu baş şüpheli konumuna getirdiği için Merve hanım da çıkmıyordu. Şimdi nereye çıksa hem takibe başlayacaklar hem de onca zor tutunduğu sosyal çevresine bir dolu açıklama yapmak zorunda kalacaktı. Gamze’nin gittiği okulun velilerinden onların tanıdıklarına kadar haber çoktan ulaşmıştı. Arayıp üzüntülerini dile getiren bir sürü insan oluyordu.

Vedat sürekli evin etrafında dolanıyor bir haber almaya çalışıyordu ama Melih telefonlarına cevap vermediği ve başka da haber kaynağı olmadığı için bir türlü gelişmeleri öğrenemiyordu. Melih, Serap’ın yüzünden ailesinden fırça yedikten sonra Vedat ile görüşmeyi iyice kesmişti. Hele bir de kuzenini kaçıran baş şüpheli diye onun adı dolaşınca onunla gözükmeyi de tehlikeli buluyordu. Bu yüzden onun numarasını engellemişti. Bunca şeyden sonra da artık eve gelemeyeceğini biliyordu. Vedat baş şüpheli gibi gözükse de henüz hiç bir delil elde edilmiş değildi. Vedat’ın Gamze’nin o gün okuldan çıktığı saatte başka yerde olduğuna dair şahitleri de vardı üstelik. Nurhayat hanım ve kocası komşularının başına gelenleri duyup, işin içinde Vedat’ın da olabileceğini öğrenince ne yapacaklarını şaşırmışlar, oğullarını karşılarına alıp daha öne hiç yapmadıkları kadar sorguya çekmişlerdi. Neyse ki Vedat onlara o saatte birlikte olduğu arkadaşları ile görüştürmüştü de sorgu sona ermişti. Hatta arkadaşlarının evinde oldukları için çocuğun annesi de Vedat’ın orada olduğuna şahitlik ediyordu. Ailesinin onun sözüne hiç güvenmiyor olması, dahası komşularının yeğenine bir zarar vermiş olabileceğini düşünmeleri Vedat’ı en az Gamze’nin ortadan kayboluşu kadar yaralamıştı. Ailesinin ona düşkün olmadığını, hatta neredeyse sevmediklerini ve onu başa bela olarak gördüklerini biliyordu ama bu kadar zalim biri olduğunu düşünmeleri iyice kötü hissettirmişti. Hangi aile kendi öz çocuklarının böyle bir suç işlediğine kolayca ikna olurdu ki. Zaten tüm bu ispat kısmı atlatıldıktan sonra Nurhayat hanım Serap’ı arayıp Vedat’ın ne kadar üzgün olduğunu söylemişti, ancak çocuğun o sırada başka yerde olduğunu ispatlayabildiğini söylemediği için Ahmet bey için o hâlâ ilk şüpheliydi. Polis ikinci sorguda çocuğun başka yerde olduğunu ispatlayabildiğini öğrenmişti ama bir tür işbirliği olabileceğini varsayarak yine de onu şüpheli listesinden silmemişlerdi. Vedat’ın illa kızı kendi kaçırmış olması gerekmiyordu. Sonuçta herkesten gizli onun peşinde dolanıp durduğuna dair bir sürü şahit vardı. Neyse ki Nurhayat hanımlar bu kadar detaylı düşünemiyorlardı da çocuğun yakasını bırakmışlardı.

Hem Suat beyin hem de Merve hanımın gergin ve sıkıntılı ruh halleriyle sürekli evde olmaları ev çalışanlarını da yormaya başlamıştı. İkisinin arasındaki elle tutulur gerginlik ev çalışanlarına davranışlarına yansıyordu. Suat bey evden dışarı adım atmadığı için Muzaffer sürekli arkada sigara içiyordu. Sadece bir kaç kez markete gidip ihtiyaçları alıp gelmişti.

Nihayet beşindi gün polis sokak kameralarından birinden Gamze olduğunu sandıkları bir kızın önünde duran açık renkli bir arabaya bindiğini gördüklerini bildirdiler. Ancak aracın plakası veya şoförün siması seçilemiyordu maalesef. Kamera bir marketin otoparkına aitti ve aradan görünen ana yolu çok uzaktan çekebilmişti. Ancak Gamze’nin rahat davranışlarından bindiği arabayı süreni veya içindekileri tanıdığı anlaşılıyordu. Çünkü eğilip biraz konuştuktan sonra hemen arabaya biniyordu. Kayıdın temizlenip daha net bir hale getirilmesi için çalışmaya başlamışlardı ama otopark kamerasının olduğu yerden arabanın yanı görüntülendiği için plaka öğrenmek mümkün olmayacaktı.

Şüpheli listesindeki herkesin arabası açık renkti, Vedat hariç, onun arabası yoktu. Yine de ödünç almış olabileceği için bu onu listeden düşürmüyordu. Ozan’ın arabası açık renkliydi, Suat bey ve Merve hanımın Muzaffer’in kullandığı araç dışında iki tane açık renk şahsi arabaları vardı. Suat bey Muzaffer’in kullandığı aracı şirket üzerine almıştı. Gamze’nin kaçırıldığı gün araçların garajdan çıkarılıp çıkarılmadığını öğrenmek için polis yeniden geldi. Suat bey Muzaffer ile çıkıp geldiği için onun arabası garajdaydı. Evdeki çalışanlar da bunun şahidiydi. Merve hanım o gün arabası ile çıkmıştı ama Gamze’nin okul çıkış saatinden çok önce eve geri gelmişti.

“Kızı kaçırmak isteyen biri kendi arabası ile yapacak kadar saf değildir herhalde!” diye söyleniyordu Ahmet bey.

Yine de Gamze’nin aracı ya da aracı süren kişiyi tanıdığı ortadaydı. Hiç tereddüt etmeden araçtaki kişi ile konuşup, hemen arabaya biniyordu.

İşin gerçeği Gamze’nin de hatırladığı başka bir şey yoktu. Ara ara gözlerini açacak gücü kendinde bulsa da, arada bir gelen biri o daha nerede ve kimin yanında olduğunu anlamadan koluna bir iğne yapıyor ve yeniden karanlığa gömülüyordu. Elleri ve ayaklarının bağlı olduğunu anlayacak kadar ayılamıyordu bile, baygın halde kurumuş dudaklarından içeri pis bir bezle akıtılan suyu yuttuğunu bile fark edemiyordu. Onu kontrole gelen kişi susuzluktan ölmesini istemiyordu. Günde bir kez uğruyor ağır sakinleştirici içeren iğneyi yapıyor, kızın ağzına biraz su akıtıp sonra çıkıp gidiyordu.

Dördüncü gün artık onun açlıktan ölebileceğini akıl ettiği için yanında takviye gıda olarak satılan ve sıvı ile karıştırılan bir kavanoz getirdi ve boğulmaması için Gamze’nin biraz ayılmasına izin verdi.

Kızcağız o kadar halsiz düşmüştü ki, zorlayarak gözlerini açık tutabiliyordu. Onu kontrole gelen kişi, karışımdan aldığı kaşıkları onun ağzına sokup, kızın toparlanmasına fırsat vermeden yenisini tıkıştırıyordu. Sonunda Gamze boğulacak gibi olup öksürmeye başlayınca durdu.

“Bunu neden yapıyorsun?” dedi Gamze inler gibi öksürük kesilince.

Kontrole gelen kişi cevap vermeden onun ağzına bir kaşık daha soktu. Gamze bağlı olduğunu ancak o zaman anlayabilmişti. Midesi günlerdir boş olduğu için yuttuğu her lokma onu biraz daha kendine getiriyor gibi olsa da, kıpırdayabilecek kadar değildi.

“Beni öldüreceksen neden besliyorsun ki?” dedi Gamze son bir nefesle ama iğne koluna çoktan girdiği için bir kaç saniye içinde yeniden kendinden geçip bayıldı.

Bu kadar zamandır Gamze’den bir haber çıkmayınca, hem Suat bey hem de Merve hanım artık çiftliğin onlara kaldığından emin gibiydiler. İkisi de birbirlerine söylemeden, Gamze’nin artık yaşamadığı ilan edildiği andan sonra, Ahmet ve Serap’ı da evden kovalamayı düşünüyorlardı. Merve hanımın sözde dedektifi Suat bey evden dışarı çıkmadığı için hiç bir şey bulamamıştı henüz.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s