“18 Mart Çanakkale Zaferimiz Kutlu Olsun!”
Başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu toprakları hepimiz işçin bağımsız bir vatan yapan tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun!
Kızının söylediklerinden sonra Ahmet beyin iyice kafası karışmıştı. Suat beyin kendi öz yeğenine bir zarar vermek isteyeceğine inanmak istemiyordu. Tamam sevecen bir insan değildi, paragözdü de ama bir insana zarar vermek, hem de kendi kanından birine zarar vermek başka bir şeydi. Ayrıca Serap haklıysa kızı kaçırmakla yetinmeyip ortadan kaldırması gerekirdi ki ancak o zaman çiftliğin varisi olabilir istediği her şeyi yapabilirdi.
“Hayır, sanmıyorum! Bunca zaman sonra niye yapsın ki bunu?” diye söylendi kendi kendine, “Yapmak istese en başından yapabilirdi.”
Babasının mırıldanmasını duyan Serap, “Evet ama çiftlikten kiraya vererek faydalanmayı umuyordu biliyorsun, olaylar istediği gibi gelişmedi. Bence bu ihtimalden polise de bahsetmek zorundayız!”
“Bu çok ağır bir suçlama, eğer Gamze geri gelirse onu bu evde bırakıp gitmemiz gerekir! Gamze’ye bunu yapamayız! Akıllı hareket etmek zorundayız.”
“Baba Gamze ortada yok!” dedi Serap ağlayarak, “Yaşadığını bile bilmiyoruz!”
“Yaşıyor! Yaşıyor!” dedi Ahmet bey kendi kendine ve odadan hava almak için çıktı.
Muzaffer bey yine sigara içiyordu.
“Herkes çok üzgün!” dedi Ahmet beyi görünce, “Merve hanım ve Suat bey hakkında olumsuz şeyler konuşuyorlar!”
“Evet Serap’ta öyle!” dedi Ahmet bey üzgün bir şekilde.
“Bunca yıldır yanlarında çalışıyorum, Suat bey ile pek çok yere gittim. İnsanların canına zarar verecek bir şey yapacağını sanmıyorum. Kurnazlık yapabilir, hilecilik yapabilir ama cana kastetmek başka bir şey!”
“Ben de böyle düşünüyorum!”
Polis yeniden evdekilerle konuşmaya geldiğinde Muzaffer bey ile Ahmet bey olmasa bile çalışanlardan biri polise çiftlikten bahsetti. Polis bu sefer Suat bey ve karısını yeniden sorguya aldı. İkisini ayrı ayrı sorguladılar. Suat bey karısının bir süre önce yeğenine zarar verip çiftliği ele geçirebileceklerinden bahsettiğini söyledi. Öyle ya da böyle ondan kurtulmak istiyordu. Ayrıca söyledikleri doğruydu, yeğenini bal gibi de karısı kaçırtmış olabilirdi. Merve hanımın kızı evde istemediğini ve gösterişe ne kadar meraklı olduğunu evdeki herkes doğrulayacaktı.
“Hayır bu kesinlikle iftira, tam aksine kocamın bu işten benden daha çok kazancı olurdu. Belki de zavallı kızdan kurtulma planı yaptı ve elinde bir delil olmadan bana iftira atıyor!” dedi Merve hanım hakkındaki suçlamayı duyunca. Tam aksine o değil Suat bey böyle bir şeyler ima etmişti.
Çiftlik olayının ortaya çıkmasıyla birlikte şüpheliler üçe çıkmış oldu. Vedat, Suat bey ve karısı.
Polis hâlâ Gamze’nin izine rastlayamamıştı. Güvenlik görevlilerinden bir tanesi sorgusuna ek olarak Gamze’nin bir sınıf arkadaşının ağabeyinin arabası ile okuldan bir kaç kez çıktığını anlatınca bu kez Berfu ve Ozan’ın ifadelerine başvuruldu. Berfu Gamze’nin ortadan kaybolduğunu çoktan duymuş ve çok üzülmüştü. Bütün arkadaşları çok üzgündü. Okuldan bir kızın ortadan kaybolduğu haberi okul içinde iyi bir imaj değildi. Aileler de tedirgin olmuşlar sürekli okulu baskı altında tutuyorlardı daha sıkı güvenlik önlemleri almaları için. Gamze okul saatinde veya okul alanındayken ortadan kaybolmadığı için okul bu anlamda bir sorumluluk almıyordu. Ellerinden geldiği kadar bildikleri konusunda polise destek veriyorlardı. Okul zaten yeterince katı kuralara ve güvenliğe sahipti. Kızların ebeveynlerinin onayı ile okul dışına çıktıktan sonra başlarına gelebilecek şeylerden okul sorumlu tutulamazdı.
Gamze’nin okuldan ayrılıp kaybolduğu cuma gününden önceki salı Berfu okulda ateşlenmiş, okul hemşiresinin müdahalesine rağmen ateşi düşmeyince ertesi gün ailesi bilgilendirilerek kızı almaları istenmişti. Ozan sırada evde olmadığı için Berfu’nun babası gelip kızını okuldan almıştı. O andan Gamze’nin ortadan kaybolduğu o cuma akşamına kadar da Berfu okula gitmemiş evde dinlenmişti. Dolayısıyla Ozan’da okula uğramamıştı. Her ikisinin de okulda görülmediğini güvenlik görevlileri, çalışanlar ve kameralar doğruluyordu zaten. Ozan onu arada sırada eve bıraktığını çünkü kız kardeşinin sınıf arkadaşı olan Gamze’nin zor hayatını duyduktan sonra onun için üzüldüğünü anlattı polise. Aslında ısrar etmelerine rağmen her seferinde Gamze’yi ikna etmek çok zor oluyordu. Ağabeyinin anlattıklarını Berfu’da doğruladı. Bildiği kadarıyla Gamze’nin bir erkek arkadaşı yoktu ancak bir kez onun işi olduğunu söyleyip okul çıkışında bir oğlanla buluştuğunu hem ağabeyi hem de kendisi görmüştü. Berfu sonradan onun kim olduğunu sorduğunda ise rastladıklarını söylemişti. Oğlanın adı Sedat veya Vedat diye hatırlıyordu. Bununla birlikte ertesi hafta Ozan iki arkadaşı almış okuldan çıkarlarken aynı çocuğu yine okulun önünde gördüğünü söylemişti. Bu bilgiler daha önce ifade veren güvenlik görevlilerinin sözlerini de doğruluyordu.
Polisin Ozan ve Berfu’dan şüphelenmesi için şimdilik bir neden yoktu ama yine de isimleri şüpheli listesinin sonuna eklendi.
Ahmet bey ertesi gün karakola gittiğinde şüpheli listesindeki isimleri görünce iyice şaşırdı. Ozan ve Berfu’nun kim olduğuna dair bir bilgisi yoktu. Suat bey ve Merve hanımın şüpheli olmaları evden birinin onlar hakkında konuştuğunu gösteriyordu. Bu kişinin Serap olup olmadığından emin olamadığı için hemen eve döndü.
“Hayır baba ben değildim!” dedi Serap, “Kim yapmışsa doğru olanı yapmış, polisin bunu bilmeye hakkı vardı!”
“Peki Ozan ve Berfu kim biliyor musun?”
“Berfu, Gamze’nin okul arkadaşı, Ozan’da onun ağabeyi. Neden ki?”
“Onların da adı listede var! Polis bana da sordu ama ben tanımadığımı söyledim.”
“Şey, Gamze Ozan’ın onunla ilgilendiğini, kız kardeşini almaya geldiğinde ısrar edip onu da eve bırakmak istediğini söylüyordu. Arkadaşını da geri çeviremediği için bir kaç kez onlarla geldi. İyi ve nazik insanlar olduğunu düşünmüştüm ben Gamze’nin anlattıklarından!”
“Bunlardan neden benim haberim olmuyor acaba?” dedi Ahmet bey gergin bir sesle, bunca zamandır kızdan bir haber olmayışı sinirlerini iyice germişti.
“Baba! Bu önemli bir konu gibi gelmemişti bana. Gamze’den bir gencin hoşlandığını sana yetiştirirsem Gamze bana güvenir miydi acaba? Sonuçta her şeyi gelip anlatıyordu zaten!”
“Sence onlar olamaz mı yani?”
“Bence olamaz!”
“Delireceğim! Nerede bu kız?”
Bu arada Suat beyin evinde de gerginlik had safhadaydı. Merve hanım kocasının kendisini polise yeğenini öldürmeyi önerdiğini anlatmasına çok bozulmuştu. Suat beyle aralarında büyük bir aşk yoktu ama kocasından bu kadarını da beklemiyordu. Polise böyle bir şey söylemediği konusunda ısrar ettiği için adamın eline koz vermemek için bu konuya girmiyordu. Sinirle ağzından bir şey kaçırırsa kocası bunu yeni bir koz haline getirebilirdi. Kendisinin ve kocasının da şüpheli listesine girmeleri çok kötü olmuştu. Çevrelerinde bu kötü bir imaj olacaktı. Neyse ki o herkese Gamze’ye nasıl annelik yaptığını anlatıp durduğu için insanlar onun ortadan kaybolmasında Merve hanımın bir parmağı olduğuna asla inanmayacaklardı. O bir melekti zira. Ayrıca ondan aldığı fikirle kocasının kızı ortadan kaldırdığını ve şimdi bunu onun üzerine atmaya çalıştığını düşünüyordu. Suat bey çok sinsi ve akıllı bir adamdı ama o da aptal bir kadın değildi. O çiftliği, kendi başına yemesine asla izin vermeyecekti. Suat beyin yeğenini kaçırttığına dair bir iz bulabilirse hem çiftlik hem de kalan her şey ona kalırdı. Bu yüzden kimseye söylemeden bir araştırma içine girmeye karar verdi ve internet ilanından bulduğu bir sözde dedektif ile anlaştı. Adam Suat beyi hem takip edecek, hem de son haftalarda neler yaptığını bulmaya çalışacaktı. Bu arada Suat beyin şimşeklerini üzerine çekip, yeni kozlar elde etmemesi için akıllı davranacak, kızın kaybolmasına ne kadar üzüldüğünü anlatıp duracaktı.
(devam edecek)