Çiftlik – Bölüm 17

Ahmet bey endişeyle kızının yüzüne bakıyordu.

“Ne demek Gamze okuldan gelmedi? Belki bir arkadaşı ile oyalanmıştır kızım!”

“Baba Gamze telefonunu mutlaka açardı ben arayınca, öyle bir şey olsa telefon ederdi. Tam bir buçuk saat önce gelmiş olmalıydı.”

Ahmet bey stresle saatine baktı, bahçedeki işlere dalınca vaktin nasıl geçtiğini unutmuştu. Serap her zaman ki gibi okuldan gelince tekrarlarına başlamış bir yandan da Gamze’nin geliş saatini kontrol ediyordu. Bir ara testlere dalınca o da zamanın nasıl aktığını anlamamıştı. Fark ettiğinde Gamze tam bir saat gecikmişti. Babası gibi bir yerlerde oyalandığını ya da sürekli anlattığı Ozan denilen o oğlanın yine bir yerlere uğrama bahanesi ile onu oyaladığını düşünmüştü. Telefonunu eline alıp Gamzeyi telefon kendiliğinden kapanana kadar çaldırdı. Bazen arabada müzik falan çalınca telefonu duyurmak zor oluyordu. O yüzden yeniden aradı, sonra yeniden, sonra yeniden, sonra yeniden. Mesajlar attı ama Gamze geri dönüş yapmadı. Biraz daha bekleyip onun telefonu veya mesajları görmesine zaman tanımak istedi ama bir buçuk saat geciktiğini düşününce vazgeçti. Gidip babasına haber vermesi gerekiyordu. Gamze böyle habersiz işler yapacak bir kız değildi. Onu ne kadar merak ettiklerini biliyordu.

“Gidip okula bakalım!” dedi Ahmet bey, “Eminim geçerli bir nedeni vardır. O genç bir kız, aklı bir karış havada. Sanırım haber vermeyi unutabilir öyle değil mi?”

“Şey evet ama yine de onu bulmak istiyorum” dedi Serap.

İkisi birlikte hemen kamyonete binip Gamze’nin okuluna gittiler. Gamze o gün tam saatinde okuldan çıkmıştı. Güvenlik görevlisi onun yürüyerek çıktığını görmüştü.

“Yani Berfu’larla gelmemiş!” dedi Serap.

“Berfu Yılmaz mı?” dedi güvenlik görevlisi.

“Evet sanırım o, soyadından çok emin değilim!”

“Berfu Yılmaz bir kaç gün önce grip olduğu için eve gönderildi. Gamze belki bir kafeye falan gitmiştir arkadaşlarıyla. Bu yaşlarda gençler genellikle şu ileriki caddede takılıyorlar. İsterseniz bir de oralara bakın! Eminim zamanı fark etmeden iyi vakit geçiriyordur. Bu tür olaylarla sık karşılaşıyoruz endişelenmeyin”

“Teşekkür ederiz” dedi Ahmet bey, Serap’ın içi hiç rahatlamamıştı ama o soğukkanlı olmaya çalışıyordu.

Güvenlik görevlisinin bahsettiği kafelere girdiler tek tek, Serap telefonundan Gamze’nin fotoğraflarını çalışanlara ve müşterilerin bazılarına gösterdi. Onu tanıyan okul arkadaşları çıkmıştı. Onlar Gamze’nin daha önce bu kafelerden birine geldiğini hiç görmediklerini söylediler.

“Belki de çoktan eve varmıştır ve bizi bekliyordur” dedi Ahmet bey.

“Baba sürekli arıyorum ama telefonu cevap bile vermiyor. Başına bir şey gelmiş olmasın!”

“Kızın dur! En kötüsünü düşünme eminim dönecektir. Biz çok panik yapıyoruz belki de!” dedi Ahmet bey ama onun da içinde bir sıkıntı vardı. Selim beyin emanetini bunca zaman korumuş, kollamıştı. Nasıl böyle birden bire ortadan kaybolabilirdi, “Eve gidelim, Suat beye de bilgi vermek zorundayız!”

“Sanki umurlarında da onların!” dedi Serap ters ters.

“Gamze yasal olarak onun himayesinde. Geciktiğini bildirmek zorundayız!” dedi Ahmet bey, “Belki onları arayıp haber vermiştir hem olamaz mı?”

Derin ve sıkıntılı bir iç çekti Serap.

Eve varır varmaz, arabadan koşarak indi ve doğruca Suat beylerinin evinin kapısını çaldı. Çalışanlardan biri açtı kapıyı.

“Merhaba, Gamze evde mi?” dedi nefes nefese, “Okuldan gelmedi demek istemiyordu hemen!”

“Hayır gelmedi” dedi çalışan kadın, “Sizin yanınıza gittiğini sanıyordum”

“Ah evet! Ben dışarıdaydım da, şimdi arkaya geçiyorum. Evdeyse ona haber vereyim istemiştim. Muhtemelen arkada beni bekliyordur. Teşekkürler!” diyerek hızla geri döndü ve babası ile karşılaştı.

“Söyledin mi?” dedi Ahmet bey.

“Hayır söylemedim ama eve dönmemiş, hemen arkaya bakıp geleceğim.”

Serap çalışan kadına söylediklerinin gerçek olması için dua ederek arka tarafa koşturdu ama ne yazık ki Gamze orada da değildi. Arka kapıdan girip, hızla alt kattaki mutfağa indi. Belki acıkıp orada beklemek istemişti ama ne yazık ki mutfakta hiç kimse yoktu

Ahmet bey eve girip Suat beylerle konuşmak için Serap’ı bekliyordu. Onun yüzünün halini görünce Gamze’yi bulamadığını anladı.

“Arkadaşlarından birinin telefonu var mı sende? Yani iyi görüştüğü arkadaşlarından biri?”

“Hayır yok maalesef! Bir tek Berfu’dan bahsediyor zaten, o da okulda değilmiş. Bazen onu almaya gelen ağabeyi bırakıyordu Gamze’yi de buraya geçerken”

“Öyle mi?” dedi Ahmet bey şaşkınlıkla, “Bundan hiç bahsetmediniz!”

“Önemli bir şey değildi çünkü iki kardeş Gamze’yi bırakıp eve gidiyorlardı. Güvenlik görevlisini duydun Berfu okulda bile değilmiş kaç gündür!”

“Peki, tam üç buçuk saatir ortada yok, Suat beyle konuşmam gerek!” diyerek kapıya yürüdü Ahmet bey, aynı çalışan kadın kapıyı açtı, Serap babası ile içeri girip gitmemek konusunda kararsızdı. Kapı tam kapanırken koşup Ahmet beye yetişti.

“Eğer onlar bir şey biliyorsa ben de bilmek istiyorum!” dedi endişe ve ima ile.

Ahmet bey kızının bir şeyler ima etmeye çalıştığını fark etti ama şimdi Suat bey ile konuşması gerekiyordu o yüzden cevap vermedi.

“Ah gençler!” dedi Merve hanım, “İşte kızımız ergen oldu, bundan sonra böyle şeylere alışmamız gerekecek!”

“Gamze asla böyle bir şey yapmazdı!” dedi Serap.

“Çocuğum, sen de bir ergen olduğun için kendinize bizim gözümüzle bakamıyorsun!”

“Okulu aradınız mı?” dedi Suat bey, o da pek paniğe kapılmış görünmüyordu.

“Okula gittik! Gençlerin orada uğrak yeri olan tüm kafeleri de gezdik” dedi Ahmet bey, “Okuldan normal saatte yürüyerek ayrılmış tek başına”

“O halde mutlaka gelecektir, bekleyelim bakalım!” dedi Suat bey, “Melih’de böyle biliyorsun Ahmet! Çoğu zaman sırf bizi kızdırmak için gelmiyor ve telefonunu açmıyor!”

“Gamze öyle bir şey yapmaz!” dedi Serap yeniden.

“Peki ne yapmalıyız sence küçük hanım?” dedi Suat bey gergin bir sesle, “Sesinde yeğenimi umursamıyormuşum gibi bir ima seziyorum!”

“O Gamze ‘ye çok düşkün biliyorsunuz, hep annesi gibi davrandı. Endişeleniyor, mazur görün!” dedi Ahmet bey hemen.

“Hepimiz endişeleniyoruz!” dedi Merve hanım ters ters, “Ancak gençlerin tavırları yüzünden ortalığı ayağa kaldırmadan önce sakince beklememiz gerek.”

Evden çıkıp arkaya geçtiklerinde Serap burnundan soluyordu.

“Parmaklarını bile kıpırdatmadılar gördün değil mi baba?”

“Serap lütfen sakin ol, Gamze çıkıp gelebilir söyledikleri gibi. Bundan sonrasını da düşünerek hareket etmek zorundayız! Düşün bakalım sana bahsettiği başka arkadaşı veya gitmek istediği bir yer falan var mıydı?”

“Vedat!” dedi Serap telaşla, “Vedat onunla konuşmaya çalışıyordu sürekli!”

“Vedat mı?” dedi Ahmet bey endişeli bir sesle,”Melih’in arkadaşı olan mı?”

“Ta kendisi!”

“Onun ne işi var Gamze ile?”

“Gamze onun arkadaş olmaya çalıştığını, hatta onun iyi bir çocuk olduğunu söylemişti. Hatta bir kez ona evde buluşalım bile demişti”

“Ne?”

“Ben kızınca iptal etti ama baba! Ona Vedat’tan uzak durmasını söyledim”

“Ben gidiyorum!”

“Nereye?” dedi Serap, “Ben de geliyorum!”

“Vedat’ların evine! Gamze’yi görmüşler mi soracağım!”

Ahmet bey hızlı hızlı bahçe kapısına yürüdü ve sokağa çıktı, Serap babasının adımlarına yetişmeye çalışıyordu. Onun Vedat’tan hiç hoşlanmadığını biliyordu ama Gamze’nin o çocukla olduğunu da hiç sanmıyordu.

Vedat’ların kapısını annesi Nurhayat hanım açtı. Ahmet beyi görünce şaşırmıştı. Vedat öğlen çıkmıştı evden ve henüz dönmemişti.

(devam edecek)

Çiftlik – Bölüm 17’ için 2 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s