Okulların yeniden yaz tatiline girmesi ile birlikte Ozan’ın, Gamze’yi yeniden görme şansı okullar açılana kadar tükenmiş oldu. Berfu’ya yaz tatilinde arkadaşı ile neden görüşmediğini sormaktan kendini alamadı yine de. Berfu, Gamze ve Serap’ın okul kapandıktan bir süre sonra Serap’ın teyzesinin yanına gittiklerini biliyordu. Ozan bunu da duyduktan sonra yaz boyu başka bahane üretemedi ama Gamze’yi de aklından çıkaramadı.
Vedat’ta tıpkı Ozan gibi kızların gideceğini öngöremediği için o yaz umduğunu bulamayacaktı. Gamze gelip bir hafta kaldıktan sonra ikisi birlikte evden ayrıldılar. O bir haftayı da Ahmet bey iki kız ile vakit geçirip Gamze’nin bir şikayeti olup olmadığını anlamak istediği için kalıyorlardı.
Merve hanım her yaz istediğini rahatça yapıyordu bu sayede ancak son zamanlarda karısının ve oğlunun şuursuz harcamaları Suat beyin canını sıkmaya başlamıştı. Melih o sene üniversite sınavına girmiş ama sınavı berbat geçmişti. Öyle ki sonuçlar açıklandığında annesi ısrar etmese bakmayacaktı bile. Bu nedenle aldığı dersleri o sene yeniden alması gerekiyordu, artık liseyi bitirmiş olduğu için Suat bey oğlanın evde ders almasındansa bir dershaneye gitmesini uygun görmüş olsa da, Melih ise tam okuldan kurtulmuşken yeni bir eğitim düzenine karşı çıkıyordu. Merve hanım oğlu ile uğraşmaktan hiç hoşlanmadığı için ondan yana duruyor ve Suat beyi oğlunun eğitimi için pintilik etmekle suçluyordu.
Suat bey sonunda dayamayıp karısına harcamaları konusunda artık kendisine bir çeki düzen vermesi gerektiğini biraz sert bir şekilde söylemek zorunda kaldı. Oda karısının oğlunu başından atmak istemesi gibi karısını başından atmak için harcamalarla oyalanmasına göz yumuyordu ama kadın son zamanlarda iyice zıvanadan çıkmıştı. Başkalarına gösteriş yapma merakı yüzünden durmadan para harcıyordu.
“Beceriksizliği bırakıp şu çiftliği değerlendir o zaman!” diye cevap verdi Merve hanım sinirle kocasına, “Yeğenin ve yanındaki iki asalağa bakmak zorunda kalmasaydık belki daha çok paramız olurdu!”
“Sana çiftliği satınca o parayı fazlasıyla geri alacağımızı söyledim” dedi Suat bey sinirli sinirli.
“Çiftliği satacakmış!” diye sesine iyice alaycı bir tonlama kattı Merve hanım, “Yıllardır kiraya vermeyi bile beceremedin. Yeğenini kandırıp o çiftliği satabileceğini mi sanıyorsun, o asalak akıl hocaları varken hem de!”
“On sekizine geldiğinde satacağım!”
“On sekizine kadar bekleyeceğine yeğeninden kurtulmaya kafa yormuş olsaydın, hem onun masrafına katlanmamış hem de çiftliğin parasına sahip olmuş olurdun!”
Suat beyin gözleri kocaman açılarak karısının yüzüne baktı. Bir şey söylemek istiyor ama en doğru sözleri bulmaya gayret ediyordu. Bu noktada onun karısının acımasızlığına karşı duyduğu şoku yaşadığını düşünüyor olabilirsiniz ama maalesef Suat beyin doğru sözleri seçmeye çalışmaya gayret etmesinin nedeni bir şok değil, eline geçirdiği bu fırsat en iyi nasıl değerlendireceğini düşünmekti.
“Sana inanamıyorum!” dedi öfke ve sıkıntıyla, “Sen nasıl bir annesin ki yeğenimi yok etmekten söz edebiliyorsun bana!”
“Şimdi de benim anneliğime mi geldi konu?” dedi Merve hanım hiç alttan almayarak ve bu konuda konuşurlarsa Suat beyin üste çıkabileceğini düşündüğü için arkasını dönüp içeri gitti.
Suat beyin kafası hâlâ eline geçirdiği bu kozu en doğru şekilde kullanma konusunda çalışmaya devam ediyordu. Son beş yıldır hayatında başka bir kadın vardı, bu öncekiler gibi gönül eğlendirdiği bir kadın değil düpedüz gönlünü kaptırdığı bir kadındı. Bir süredir karısından ayrılması konusunda ona baskı yapıyordu ama Suat bey geçerli bir nedeni olmadan bunu yapması durumunda Merve hanımın çok fazla nafaka isteyeceğini bildiği için fırsat kolluyordu. En kötü ihtimalle zaten oğlu on sekizi doldurunca boşanacaktı ama şimdi eline her iki fırsat aynı anda gelmişti. Karısının bu niyetini itiraf etmesi, ona karşı bir koz olacaktı. Yeğenini yok etmesini öneriyordu kocasına, hem de ailesini kaybetmiş zavallı yeğenini. Hiç bir hakim onun böyle bir kadınla evli kalmasını ve oğlunu bu kadına emanet etmesini uygun görmezdi.
Bu fırsatı aceleye getirip yanlış kullanmamak için bu sözlerin evliliklerini yıpratması için biraz zaman tanımanın daha akıllıca olduğuna karar verdi. Her fırsatta bunu Merve hanımın başına kakacak ve onun daha fazlasını söylemesine yol açacak diyaloglar üretmeye çalışacaktı.
Merve hanım kötü olduğu kadar akıllı bir kadın olmadığından kocasının yaptığı planlardan habersizdi. Suat beyin yıllardır onu aldattığının bile farkında değildi henüz. Kendini o kadar harika bir kadın olarak görüyor ve çevresine de sürekli bunu vurguluyordu ki, oğlunun ya da kocasının onu alt edebilecekleri ya da aldatabileceklerine dair bir algısı yoktu. Garip olan o Suat beyden ayrılmayı veya onu aldatmayı hiç düşünmemişti.
Okulların açılma tarihi gelince Gamze ve Serap yeniden eve döndüler, bir hafta da evde vakit geçirdikten sonra Gamze’nin yeniden okula başlama zamanı geldi. Serap’ta o yıl üniversite sınavlarına hazırlanacaktı. Ahmet bey Melih’in eski kitaplarından onun faydalanabileceğini düşünürken, Melih kazanamayıp yeniden çalışması gerekince bu mümkün olmamıştı. Bu yüzden en azından değişerek kullanabilecekleri konusunda Suat beyle yeniden konuştu. Melih zaten kitapların kapaklarını bile açmadığı için bu sorun değildi. Serap istediği kadar kitabı, istediği kadar ödünç alabilirdi.
Bununla birlikte Gamze’nin okulu zaten şehrin içinde olduğu için Suat bey onu artık Muzaffer beyin getirip götürmesine gerek olmadığı kararını verdi. Ahmet bey buna sinirlenecekken kızından bunun zaten Gamze’nin fikri olduğunu duyunca vazgeçti. Gamze kendi başına okula gidip gelebildiğini gösterip, sonraları hafta sonları yine aynı şekilde eve dönmek istiyordu. Önce amcasına bunu gösterecek sonra bu konu ile ilgili okul yönetimi ile konuşmasını isteyecekti. Yani artık liseye giden kocaman bir kızdı ve bir otobüse binip tek başına eve veya okula gidebilirdi. Serap Merve hanımın onun hafta sonları eve gelmesine sıcak bakmayacağından emindi ama Gamze’yi üzmemek için bir şey söylemedi.
Böylece Gamze o yıl ilk defa kendi başına okuluna gitti. Ozan okullar açılır açılmaz yine kız kardeşini her hafta sonu almaya başladı. Gamze henüz amcası ile konuşmadığından hafta sonları okulda kalıyordu. Ozan’ı yeniden görünce heyecanlanacağını düşünmüştü ama pek düşündüğü gibi olmadı. Yaz boyu ondan Serap’a bahsetmişti, Serap sadece temkinli olmasını tembihlemişti, kalbi eğer onu özlüyor ve onu görünce heyecanlanıyorsa bunu yaşamakta bir sakınca yoktu. Gamze neyi yapıp, neyi yapmayacağını bilecek kadar akıllı bir kızdı. Serap’ın ona duyduğu bu güven Gamze’yi çok mutlu etmişti. Bebekliğinden beri yanında hep o olduğu için ondan aldığı onay hayatında çok önemli bir yer tutuyordu. Berfu’nun ailesini tanımıyordu ama Berfu iyi bir kızdı. Ozan’da kibar, ilgili bir çocuktu, Gamze bir tek hislerinden emin değildi. Ozan’ın hislerinden hiç şüphesi yoktu ama kendi hisleri konusunda kararsızdı.
Vedat yazın hayal kırıklığından sonra Gamze’nin yeniden döndüğünü duyunca çok sevinmişti. Gamze’nin hafta sonları çıkamadığını da henüz bilmiyordu ne yazık ki bu nedenle bir kaç hafta sonu kızların okuldan ayrılış saatlerinde oraya gitti. Ancak çıkanlar arasında Gamze’yi göremeyince bir yolunu bulup Melih’ten Gamze’nin sadece ara tatillerde eve gelebildiğini öğrendi. Sonraki haftalarda onu ziyaret edebileceğini umarak okulun önüne bir kaç kez daha gitti ama ne yazık ki ailesinden olanlar dışında kimse aile onayı olmadan kızlarla görüşemezdi. Bir türlü ona ulaşamıyor olmak Vedat’ı iyice germeye başlamıştı. Onunla biraz olsun konuşmak için niyetlendiği andan itibaren Melih’in ailesi, onların seçtiği okul, kızı yaz boyu sepetlemeleri iyice canını sıkıyordu artık. Melih’e de yeğenine hiç sahip çıkıp, ilgilenmediği için gıcık oluyordu ama bunu belli edemiyordu elbette.
(devam edecek)