Çiftlik – Bölüm 6

Geldikleri akşam Serap, Gamze’nin yanında evde kaldığından Ahmet bey odada geceyi tek başına geçirdi. Tüm olanlardan sonra yanında kızı da olmayınca bu yalnızlık içini ürpertti. Baldızının pişirdiği kurabiyelerden yedikten sonra yataklardan birine uzanmıştı. Bütün gün boş durmaya zaten alışık olmayan adamcağızın kafası da düşünce dolu olunca sersemlemişti. Ne kadar acı içinde olsalar da günlerdir bir şeyler için koşturmak zoruna kalmanın aslında ona iyi geldiğini çocuklar eve geçtikten sonra anlamıştı.

Gülsunar hanım Merve hanımın isteği ile o gece kızları odalarında doyurmuş ve uyutmuştu. Melih eve geldiğinde ortalıkta kimse olmadığı için yeğeninin geldiğini ancak kız gece ağlayarak uyanınca fark edebildi. Serap’ta geceleri annesini görüp uyanıyordu. İki çocuk birbirlerine sokulup yeniden uykuya daldılar.

Ertesi sabah şoför Ahmet beyin kapısını çalıp onu çalışanlar için alt mutfakta hazırlanan kahvaltıya çağırdı. Ahmet bey yeni hayatlarının bu ilk gününde hemen duşunu alıp söylenilen yere indi. Burası evin arkasından inilen bir mutfaktı. Üst kattaki mutfağı sadece evin hanımı ve yardım istediğinde seçtiği çalışan kullanıyordu. Onun dışında yemekler burada pişiyor, alınan malzemeler buraya indiriliyordu. Bahçıvan ve şoför evin hizmetli kadınlarının hazırladığı kahvaltıya oturmuşlardı. Ahmet bey gelince hepsi dönüp ona baktılar. Ahmet bey hizmetli kadının gösterdiği tabureye oturdu onlara “Günaydın” diyerek.

Şoför Suat beyle her yere gittiği ve olaylara şahit olduğu için çalışanlara onlar hakkında bildiklerini zaten anlatmıştı. Ahmet beyin selamına “Başınız sağ olsun” diye yanıt verdiler. Dostça bir karşılama hisseden Ahmet bey teşekkür etti onlara.

“Suat bey kahvaltıdan sonra konuşacakmış seninle!” dedi şoför Muzaffer.

Kahvaltıdan sonra Suat bey, Ahmet beyi çalışma odasına davet etti ve doğrudan konuya girdi.

“Kızınla kalacağın yeri gördün, kız yeğenimin rahatı için ara ara evde kalacak gibi duruyor. Gülsunar hanım ikisi ile de ilgilenecek bunun için endişe duymana gerek yok. Burada evin, bahçenin bakımından, tavuklardan sorumlu olmanı istiyorum. Bahçıvan sadece ön bahçenin peyzajı ile ilgileniyor. Senden arka bahçede küçük bir bostan oluşturmanı istiyorum. Merve hanımın midesinde sorunlar var. Gerekenleri Muzaffer ile konuşun. Muzaffer benim hem şoförüm hem de sağ kolumdur. Bana iletmek istediklerini onunla paylaşabilirsin. Onun ve evde görevli kadınlar dışında kimsenin eve girmesini istemiyorum. Kızınla görüşmek istediğinde Gülsunar hanım onu sana getirir.”

“Tamam!” dedi Ahmet bey saygılı bir şekilde.

“Makul bir ücret ödeyeceğim elbette!” diyerek gülümsedi Suat bey ona ve gözleriyle kapıyı işaret edip çıkabileceğini belirtti.

Ahmet bey dönüp yeniden aşağı indi, Muzaffer arka bahçede kahvesi ile sigarasını içiyordu.

“Suat bey buraya bir bostan yapmamı istiyor! Tavuklar için bir de kümes gerekecek!”

“Öğleden sonra işim yok, sen listeyi yaparsan gidip gerekenleri alırız!”

“Tohumlar için benim bildiğim bir yer var, telefon edeyim toprak ve yer için de listesi hazırlarım! Bilseydim çiftlikten bir şeyler getirirdim buraya!”

“Suat bey çiftliği beğendi'” dedi Muzaffer.

“Evet orası çok güzeldi!” dedi Ahmet bey de düşünceli bir sesle ve yeni patronunun istediği şeyleri tasarlamak ve ihtiyacı tespit etmek için odasına döndü.

Gülsunar hanım kızları odalarında yıkamış, doyurmuş ve giydirip bahçeye indirmişti. İkisi de Ahmet beyi odaya dönerken yakalayıp sevinçle ona koştular. Adamcağız onları görünce gülümsedi hemen ve eğilip ikisini de kucakladı.

“Neler yaptınız bakalım?”

“Eve ne zaman gideceğiz?” diye sordu Gamze hemen.

Ahmet beyin gözleri doldu ama tuttu kendini, “Bir süre evimiz burası olacak!”

Gamze tam yüzünü buruşturmuştu ki Gülsunar hanım onlara top oynamayı teklif edince ne düşündüğünü unutup sevinçle ona doğru döndü. Serap babasının yanından hemen ayrılmamıştı, “Dün seni yalnız bıraktım ama Gamze’nin bana ihtiyacı vardı!” dedi özür diler gibi.

“Beni merak etme canım kızım! Seninle gurur duyuyorum! Haydi git oyna!” dedi Ahmet bey sevgiyle.

Çocuk babasına sıkıca sarıldıktan sonra hemen dönüp Gamze’nin yanına gitti.

Gamze on beş gün boyunca her gün ne zaman eve gideceklerini sorup durdu. Her gece ağlayarak uyanıyor, Serap’a bakınıyor, onu yanında görünce yeniden başını yastığa koyup uyuyordu. Merve hanım geceleri ağlama sesi ile uyanmalarından rahatsızdı, Gülsunar’a buna bir çare bulmasını söyleyip duruyordu. Annesi evdeki karmaşa ile kendince meşgulken ki tek yaptığı söylenip durmaktı, Melih iyice başı boş kalmış, arkadaşı ile daha rahat görüşüyordu. Aslında Merve hanım Melih’in Vedat ile görüşüp görüşmediğini pek takipte değildi ama yakalarsa babasına şikayet ediyordu. Melih ikisinin de evde olmadığı zamanlar Vedat’ı eve bile çağırıyordu oysa. Çalışanlar bu ailenin iç işlerine karışmamak gerektiğini çoktan öğrenmiş, çocuğun yaptıkları konusunda hiç oralı olmuyorlardı.

Gülsunar hanım henüz yirmilerinde genç bir kızdı. Daha önce üç ay bir kreşte bakıcı anne olarak çalışmış, bir de büyüdüğü apartmanda komşuları çalıştığı için onun kızına bakıcılık yapmıştı. İki tane küçük çocuğun peşinde koşmaya alışık olmadığı için biraz yoruluyordu. Görüştüğü bir delikanlı vardı, onunla evlenme hayali kuruyordu ancak o da kendisi gibi çulsuz olduğu için ikisinin de çalışıp biraz para kazanmadan evlenmeleri mümkün değildi. Evdeki diğerleri gibi umursamaz bir kız değildi. Çocukları seviyordu. Ancak gençliğinin verdiği dikkatsizlikleri vardı. Merve hanımın gözünün önünde olmadığı sürece bu evde rahatça idare edebileceğini çözecek kadar da akıllıydı. Kadının yaşam stilini çözdükten sonra çocukları evin içinde ona denk gelmeyecek şekilde oyalıyor, yorulan çocuklar erkenden uyuyunca o da rahat ediyordu. Odası hemen çocukların odasına bitişik küçük bir odaydı. Aslında bu odalar Merve hanım lohusa iken kullandıkları odalardı. Suat bey çocuk gürültüsü sevmediği için Merve hanım oğlu doğunca şimdi kızların yattığı odaya taşınmış, Melih için tutulan bakıcı da hemen yandaki küçük odaya yerleştirilmişti. Burası diğer odalara nispeten uzaktı. Dolayısıyla Melih kendi odasından bu odada olan biteni duymuyordu bile. Zaten evin içinde neler olduğu da umurunda değildi.

İki haftalık aradan sonra Serap yeniden yakındaki okula yazdırıldı. Suat bey aracılığı ile Muzaffer bey gidip okul müdürü ile konuştu ve durumu anlattı. Neyse ki Serap için uygun bir sınıf vardı ve çocuğun kaydı hemen yapıldı. Gamze çiftlikte de Serap’ın okula gitmesine alışmıştı ama burada etrafında bildiği kimse kalmadığı için onun okula başladığı hafta çok huysuzluk yaptı. Gülsunar hanım ne kadar oyalamaya çalışsa da Merve hanım çocuğun çıkardığı tantanayı duyabiliyordu. Bir kaç kez kocasına şikayet edecek olsa da Suat bey onu fena halde terslemişti.

Suat beyi ilgilendiren tek şey çiftlikti, onunla ne yapabileceğini düşünüyordu sürekli. Bu kadar uzak olmasa belki işlemesine hatta gelişmesine karar verebilirdi ama şimdilik buna imkan yoktu. Bu kadar değerli bir toprağın, Gamze büyüyene kadar böyle atıl kalması hiç iyi bir fikir değildi. Selami beyin vasiyeti yazmasından sonra fazla zamanı olmadığı için onun bu konuda ne düşündüğünü sormak aklına gelmemişti Suat beyin. Kardeşinin ne istediğini umursadığı için değil, onun düşünemediği bir fikri var mıydı diye merak ediyordu.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s