“HOŞGELDİN BAHAR!”
Çiğdem hanım ve Selami beyin çiftlik macerası kendilerince bir düzene oturduğunda nihayet bir çocuk sahibi olabileceklerine kanaat getirdiler. Tabi çiftlikte üretilenlerin satışı için de bir internet sitesi kurmayı ihmal etmemişlerdi. Henüz emekli olmadıkları için bir şekilde gelir de elde etmeleri gerekiyordu. Selami beyin ailesinden kalan malları ağabeyi ile bölüşmüşler her ikisine de birer daire düşmüştü. Bir de oradan gelen kira gelirleri bulunuyordu. İnsanlar gıda sektöründeki bozulmalar yüzünden doğal ürünlere daha çok ilgi gösterdiklerinden çiftliğin ürünleri de çeşit başlangıçta az da olsa ilgi görmeye başladı.
Çiftliğin üçüncü yılının ortalarına geldiklerinde nihayet beklenen bebek dünyaya geldi. Minik kızlarının adını Gamze koydular. Onca yıl bekledikten sonra bir bebek sahibi olmak Çiğdem hanım ve Selami beyi endişelendirmişti. Neyse ki Neriman hanım bebekle ilgili her konuda onlara destek oluyor, en ufak şeyler de panik olmalarını engelliyordu. Evde bir bebeğin varlığı çiftlikte yeni önlem ve gelişmelere de neden oldu. Daha önceden Serap için zaten bahçeye bir oyun alanı hazırlanmıştı, şimdi Gamze de gelince özel bir çim alan, yanına iki kızın rahatça oynayacakları bir kum havuzu yapıldı. Tabi gölgelikler de ihmal edilmedi. Taşındıkları günden beri boş bıraktıkları çocuk odası yavaş yavaş şekil almaya başladı. Yeni moda karyolasız yataklardan tercih ettiler. Gamze’nin yataktan düşmesini istemiyorlardı. Yatağın yer hizasında durduğu ve etrafında parmaklıkları olduğu için aynı zamanda oyun alanı olarak da kullanılabiliyordu. Bu yatakları Neriman hanım önermişti. O da kendi kızını kocasının yaptığı benzer bir yatakta yatırıyordu. Çiğdem hanım Serap’ın odasını gördükten sonra Ahmet beyden bir tane de kendi kızı için yapmasını rica etti.
Aralarında hemen hemen dört yaş olan Serap ve Gamze bu çiftlikte beraber büyüyecekler, böylece ikisi de hiç yalnızlık çekmeyeceklerdi. Serap henüz Gamze çok küçük olduğu için annesi Çiğdem hanıma yardım ederken bahçede babasının peşinde veya hayvanların olduğu alanlarda dolaşıyordu. Ahmet bey bir yandan işleri yaparken bir yandan kızını gözünün önünden ayırmıyordu. Selami bey satılanların paketlenmesi ve kargolanması işlerine de baktığı için, alışveriş ve dışarı tüm işler ondaydı. Bütün gün evde oturmaya alışık olmadığı, bahçede de hiç durmadan çalışacak bir iş bulamadığı için bu giriş çıkılar ona iyi geliyordu. Hafta sonları onlar iki erkek çalışırlarken de Çiğdem hanım ve Neriman hanım çocukları alıp gezmeye gidiyorlardı. İki aile işçi işveren ilişkisinden çok iyi yakın dost olmuşlardı. Gamze bir yaşına geldikten sonra Çiğdem hanım ile Selami bey Gamze’yi Neriman hanımlara bırakıp akşam gezmelerine bile gitmeye başlamışlardı. Böyle iyi bir aile ile karşılaşmış oldukları için kendilerini çok şanslı hissediyorlardı. Kendi geldikleri sektörde güven çok zor rastlanan bir şey olduğundan aileye yakınlaşıp güven duymaları da epey zamanlarını almıştı.
Çocuklu hayata da alıştıktan sonra Selami bey bir çocuk daha istemeye başladı. Çiğdem hanım henüz gece uykuları yeni düzene girdiği için bu yorgunluğun içine yeniden dalmak istemiyordu. Hem bedenen, hem de zihnen biraz toparlanması lazım. İlk çocuk için bile çok beklemiş oldukları için ikinci için geriye fazla zamanları da kalmamıştı. Yine de Selami bey karısını üzmek istemediği için fazla ısrar edemiyordu. Çiğdem hanım Neriman hanıma ikinci çocuğu düşünüp düşünmediklerini sorduğunda, onların bir tane ile yetinmeye karar verdikleri cevabını almıştı. Çiftliğin işleri ve Serap varken zaten ikinci çocukla uğraşacak zamanları olmadığı gibi de Serap’a ve bir kardeşi olursa ikisine şimdiki hayat kalitesini sunamayacaklarını düşünüyorlardı. Gerçekten karı koca hem akıllılar, hem de çok iyi anlaşıyorlardı. Neriman hanımın gerekçeleri Çiğdem hanım için pek geçerli değildi, en azından işlerin yetişmesi konusunda, zaten Neriman hanımdan yardım aldığı için bir çocuk daha olsa sanki fazla zorlanmazlardı. Yine de en azından kendi konforu için biraz daha beklemek istiyordu. En azından Gamze biraz daha büyürse, Serap ile onlar oynarlarken Neriman hanım ile Çiğdem hanım da yeni bebekle ilgilenebilirlerdi. Ayrıca çiftlikte bir de erkek çocuk olması hiç fena olmazdı. Bu son kısım daha çok Selami beyin hayaliydi. Bir kız, bir erkek çocuk her zaman hayaliydi. Elbette kız olsa da üzülecek değildi ama yine de bir kız, bir erkek fikri daha çok hoşuna gidiyordu. Belki de ağabeyi ile büyüdüğü ve onunla hiç anlaşamadığı için çocukların cinsiyetlerinin farklı olması ona daha mantıklı geliyordu.
Öte yandan Suat bey ve Merve hanımın da Serap’tan biraz büyük olan oğulları okula başlamıştı. Ancak daha ilk yıldan okul arkadaşları ile sorunlar yaşadığından, sürekli şikayet alıyorlardı. Evlerinin hemen yanındaki villada oturan ailenin oğlu Vedat ile hiç ayrılmayan çocuk onun kuklası gibi ne derse yapıyordu. Okuldaki rehberlik servisi Vedat’ın psikolojik problemleri olduğunu ve psikoloğa gitmesi gerektiğini söylese de ailesi hiç oralı değildi. Merve hanım oğlundan çok kendisi ile meşgul olduğundan oğlu Melih’in Vedat ile gelişen arkadaşlığını takip edememişti. Okuldakiler onların tenefüslerde de hiç ayrılmadığını söylediğinde yakınlığın farkına varabildi. Zaten huysuz bir adam olan Suat beye bu şikayetlerden önce bahsetmediler. Adam zaten okula gidip çocuğunu takip edip, ilgilenecek bir adam değildi. Ancak evde kendince katı kuralları vardı. O işiyle ilgilendiği zaman oğlu da karısı da kendi bildiklerini okuyorlar, o eve gelince de süt dökmüş kedi gibi davranıyorlardı. Melih annesinden babasının nasıl idare edileceğini öğrendiği için kendini ele vermeden ilkokula kadar idare etmişti. Ancak okulun şikayetleri artıp, konu Merve hanımı aşınca, okul müdürü Suat beyi aradı. Komşularının oğlu Vedat ile Melih bir olup, diğer çocuklara veya eşyalarına zarar veriyorlar tüm uyarılara rağmen de rahat durmuyorlardı. Bu nedenle Vedat’ın ailesi ile görüşüp onu okuldan atma kararlarını açıklamışlardı. Melih’e ise bir şans vermek istiyorlardı. Bu nedenle babasına çocuğun bundan sonraki davranışlarında bir değişiklik olmazsa onun da arkadaşı gibi okuldan atılacağı mesajını nazikçe verdiler.
Çocuğu hakkında bunca olumsuz şeyi duyan Suat bey öfkeden çılgına dönüp, o akşam hem karısına, hem de oğluna saatlerce bağırdı ve tabi Melih ile Vedat’ın görüşmesini kesinlikle yasakladı. Yasaklandıkça tatlılaşan her şey gibi Melih için de Vedat kıymete bindi. Gündüz annesi ve babası olmadığında onu kontrol edecek kimse olmadığı için tüm yasaklara rağmen arkadaşı ile görüşmeye devam etti. Vedat yakınlardaki bir başka okula kayıt ettirilmişti. Ancak o okulda da barınması ancak bir yıl sürecekti ne yazık ki. Annesi her yerde öğretmenlerin oğluna taktığını anlatıyordu.
Neyse ki Gamze amcası ve kuzeninden uzak çiftliğin içinde huzur ve sakinlik içinde büyüyordu. Serap tam bir küçük anne olmuştu. Gamze’yi kendi çocuğu yapıyor, bütün gün onun peşinde koşturup duruyor ve kendince evcilik oynuyordu. Tabi Gamze’nin bahçede koşturmaya başlaması bir buçuk yaşından sonra olmaya başladı. Çiğdem hanım ikinci çocuğu Gamze üç yaşına geldiğinde doğurmayı planlamıştı. Serap’ta o yıl okula başlayacağından evde iki çocukla ilgilenmek daha kolay olurdu.
(devam edecek)