Kız doğdum – Bölüm 17

Annesi ile sınava gireceği okulun önüne geldiklerinde ikisinin de heyecan dizleri titriyordu. Zeliha’nın elleri buz kesmişti, Yaren anlamasın diye sadece saçına dokunuyordu. Sonunda tüm çocuklar ile birlikte o da içeri girince, Zeliha göz yaşlarını tutamadı arkasından, Yaren annesinin stresini hissettiği kadar o da kızınınkini hissediyordu elbette. Zavallı çocuk bir aydır neredeyse yemek bile yemiyordu. Zayıflamıştı iyice, göz halkaları belirginleşmişti yorgunluktan.

“Allahım kızımın yüzünü kara çıkarma!” diye dua etti Yaren geri gelene kadar.

Çocuklar yavaş yavaş geri gelmeye başladıklarında pek yüzleri gülmüyordu. Gülmüyordu çünkü aslında onlar da hazırlanıp durdukları bu sınavla ilk kez yüzleştikleri için neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Gözlerinde ne yaptıklarını bilmediklerini gösteren boş bakışlarla okulun dışında onları arayanlara bakınıyorlardı. Aileler gidip birer birer çocuklarına sarılıyorlar, onların bu şaşkın hallerinden endişe duyduklarını belli etmeden sınavın nasıl geçtiğini anlamaya çalışıyorlardı. Sonunda kalabalığın içinden Yaren’de gözüktü ve hemen koştu annesine doğru. Zeliha ne söyleyip, ne yapacağını bilemediği için, “İyi misin?” diye sorabildi bir tek.

“İyiyim” dedi Yaren, bir on dakika sonra sınavdan çıktığından daha iyi gözüküyordu, “Bence iyi geçti,” dedi kendiliğinden yürürlerken, “ama önemli olan ikinci sınav!”

İkinci sınava kadar olan zaman da çabucak akıp gitti, Yaren ilk sınav sonuçlar açıklanıp yeterli olanında üzerinde puan aldığını öğrenince sevinçten havalara uçmuştu. Zeliha kızının bu başarısını kutlamak için onu alıp, gençlerin gidip kahve içtikleri bir kafeye götürdü. Kendilerine birer tatlı ve adını söyleyemedikleri kahvelerden aldılar.

“Ben para kazanmaya başladığımda seni her yere götüreceğim böyle!” dedi Yaren sevinçle, “Haftada bir gün dışarıda yeriz belki o zaman!”

“Kızım ne gerek var yiyoruz çok şükür evimizde!”

“Tabi o ayrı ama yine de gezmek için düşün, her seferinde başka yere gideriz ikimiz olmaz mı?”

“Olur, olur, sen oku adam ol hele ben aç da gezerim dert değil!”

Yaren sevgiyle baktı annesine ama Zeliha’nın bu son cümleden sonra yüzünün aldığı şekle bir anlam veremedi. Sonra başını çevirip annesinin baktığı yöne bakınca, camekanın dışında bir adamın da aynı şekilde onlara baktığını fark etti. Annesi çevreden laf duymaktan çok korkardı, değil böyle yabancı bir adama bakakalmak, konuşurken kimsenin gözünün içine bile doğrudan bakmazdı. Köyde Veysel ve ailesinin ona kazandırdığı bir özellikti bu. Kadın kısmı mümkünse konuşmazdı bile, değil ki bir erkeğin gözünün içine bakacak. Yaren daha ne oluyor demeye kalmadan, adam kafenin kapısından içeri girip yanlarına geldi.

“Haydar?” dedi Zeliha mırıldanır gibi.

“Zeliha sensin değil mi?” dedi Haydar, “Rahatsız etmiyorum değil mi?” dedi sonra Yaren’e bakıp.

Yaren şaşkın şaşkın başını hayır anlamında salladı, adamın adını duyar duymaz anlamıştı kim olduğunu. Annesi aşık olduğunu anlatmıştı ama şimdi bu aşkı ikisinin de yüzlerindeki şaşkınlıkta görmek onu da şaşırtmıştı.

“Kızım!” dedi Zeliha Yaren’i göstererek, kekelemişti bunu söylerken.

“Allah bağışlasın, memnun oldum!” dedi Haydar nazikçe, öylece ayakta duruyordu masalarının önünde.

“Otursanıza!” dedi Yaren, annesinin konuşamayacağını anlamıştı.

Adam ikiletmeden sandalyeyi çekip oturdu, Zeliha hemen başını eğip sağa sola baktı bir gören oldu mu diye.

“Buralarda mı yaşıyorsunuz?” dedi Yaren adam kaçıvermesin diye.

“Evet, çok uzakta değilim. Siz nerede oturuyorsunuz?”

“Biz de buralarda!”

“Annenizi çok eskiden tanırım ben!”

“Kim olduğunuzu biliyorum!” dedi Yaren heyecanla ama o sırada hiç beklemediği şekilde bir tekme yedi masanın altından.

“Benden bahsetti mi annen sana?” dedi Haydar şaşkın şaşkın Zeliha’ya bakarak.

Yaren bu kez annesinden korktuğu için başını salladı sadece.

“Sen ne yaptın çoluğun çocuğun var mı?” diye sordu Zeliha biraz cesaretlenip, Yaren ağzından bir şeyler kaçıracaktı yoksa.

“Yok!” dedi Haydar, “Evlenmedim ben!”

“Sahi mi?” dedi Yaren yine heyecanla ama sonra toparlandı. Zeliha’da heyecanlanmıştı, “Acaba beni unutamadı da mı evlenmedi” diye geçirdi aklından elinde olmadan.

“Kuru temizleme duruyor mu?”

“Duruyor ama ağabeyim bakıyor oraya, oradan da ayrıldım ben! Kendi yufkacım var şimdi. Ayrı çalışıyorum!”

Zeliha lafı uzatacak bir şey bulamadı, “Biz de kalkacaktık değil mi Yaren?” dedi sıkıntıyla.

“Bir kızın mı var?” dedi Haydar kalkmasınlar hemen diye bir çabayla.

“Evet” dedi Zeliha, “Allah uzun ömür versin bir Yarenim var işte!”

“Maşallah! Senin gençliğine benziyor aynı! Eşin ne iş yapıyor?”

“Babam yok!” dedi Yaren annesinin cevap veremeyeceğini bildiği için, “Biz annemle yaşıyoruz ikimiz!”

Bir tekme daha yedi masanın altından ama aldırmadı bu sefer. Annesinin hayatı boyu sevdiği adam birazdan kalkıp gidecek ve yine birbirlerini kaybedeceklerdi.

Haydar’ın yüzü aydınlandı Zeliha’nın evli olmadığını duyunca, “Öldü mü?” dedi garip bir ifadeyle.

“Yok!” dedi Zeliha, “Uzun hikaye orası!” ve ayağa kalktı. Paniğe kapılmıştı, Yaren veya Haydar güm güm atan kabini duyacak diye korkuyordu. Yıllar onu çok yıpratmıştı ama Haydar saçlarındaki bir kaç ak dışında aynı duruyordu neredeyse.

“Kartımı vereyim size!” dedi Haydar hemen ceketinin iç cebinden çıkartıp bıraktı masaya. Mutlaka haberleşelim madem bulduk birbirimizi.

“Hayırlısı” dedi Zeliha ve Yaren’e kaş göz etti. Haydar ayağa kalkıp onları uğurlarken hızlı adımlarla çıkıp uzaklaştılar kafeden.

“İnanamıyorum!” dedi Yaren sevinçle.

Zeliha neredeyse düşüp bayılacaktı heyecandan! Kızının koluna sımsıkı yapışmış, hızlı hızlı yürüyüp çekiştiriyordu onu.

“Anne yavaş biraz gelmiyor peşimizden merak etme!” dedi Yaren gülerek, “Ne kadar büyük tesadüf gördün mü?”

“Dünya küçük tabi, yıllar sonra da karşılaşıyor insanlar!”

“Sevinmedin mi onu gördüğüne!”

“Kızım kaç yıl geçmiş aradan Allah aşkına! Gelmişiz kaç yaşımıza!”

“E?”

“E neymiş?”

“Sevinmedin mi? Hiç heyecanlanmadın mı yani? Bence o heyecanlandı!”

“Yaren gözünü seveyim kızım, öyle genç kız gibi yakışır mı bana?”

“Ya annelerin güzeli sen hâlâ genç kız gibisin benim için! Sevmek herkese yakışır!”

“Tamam haydi yürü, pazara uğrayalım eve çıkmadan!” diyerek adımlarını hızlandırdı Zeliha.

Heyecanlanmaz olur muydu, nasıl heyecanlanmıştı ama sonra düşününce bunca yıl sonra yıpranmış, boyu kadar kızı varken böyle çocuk gibi saf umutlara, aşklara verecek gönlü mü kalmıştı acaba? Haydar’ı hiç unutmamıştı. Yaren sordukça onu anlatmak çok hoşuna gidiyordu ama onunla bir gün yeniden karşılaşacaklarını hiç hesaba katmamıştı doğrusu. Evlenmemişti demek? Acaba neden evlenmemişti, ailesinin işini de bıraktığına göre vardı bir nedeni mutlaka. Bir yandan hızlı hızlı yürürken, bir yandan aklında bir sürü soru dolandı durdu. Yaren annesinin dalgınlaştığını görünce üzerine gitmedi. Haydar’ın kartını alıp hemen cebine atmıştı. Bunca yıl sonra ikisinin karşılaşmasının boşuna olmadığını düşünüyordu kendi kendine. İkinci sınava da az kalmıştı, önce onu halletmesi gerekiyordu, annesi o zamana kadar belki Haydar hakkında bir şeyler söylerdi.

Haydar’dan hiç bahsetmeden pazara uğrayıp, oradan eve çıktılar. Zeliha iyice sessizleşince, Yaren’de derslerine çalıştı. Annesinin gözlerindeki hüznü görünce onun geçmişe gidip içinde hesaplaştığını anlamıştı.

(devam edecek)

Kız doğdum – Bölüm 17’ için 2 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s