2020 Yılında Yapılan ve Sosyal Medya’da Yayınlanan Araştırmadan Başlıklar
Bolu’da imam nikahıyla evlendirilen 11 yaşındaki kız çocuğunun sekiz aylık hamile olduğu öğrenildi.
Samsun’da kamyon çarptı diye hastaneye getirilen 14 yaşındaki kız çocuğunun imam nikahlı eşi tarafından dövülerek işkence gördüğü anlaşıldı.
Ordu’da 13 yaşındaki kız çocuğunu para karşılı verildiği yaşlı adam terk edilince ailesi de kabul etmedi. Ve 17 yaşında üç çocuğuyla sokakta kaldı.
Gaziantep’te özel bir hastanede doğum yapan 18 yaşındaki kadının başkasının kimliğiyle yattığı ve 12 yaşında olduğu tespit edildi.
Tokat’ta evlendirilen 12 yaşındaki kız çocuğunun dört aylık hamile olduğu anlaşıldı.
İzmir’de 12 yaşında evlendirilen kız çocuğu, sezaryenle doğum yaptı.
Korunması Gereken Çocuklar Sempozyumunda konuşan Gümüşhane Üniversitesi öğretim üyesi üzüntüyle şahit olduğu olayın sadece birini anlattı. “Yol kenarında bir kız çocuğu kucağında bebeğiyle ağlıyorken gördüm. 15 yaşında evlendirilmiş ve anne olmuş. Bebeğinin eli yanmış, ne yapacağını bilmiyor. Bebeğiyle birlikte ağlıyor. Aslında orada anne ağlamıyor ki, iki çocuk ağlıyor”.
Konya’da 16 yaşında evlendirilen kız çocuğu, inşaatın yedinci katından atlayarak canına kıydı.
Siirt’te dünyaya geldi. Adı Kader’di.. 12 yaşında evlendirildi. 13 yaşında anne oldu. 14 yaşında canına kıydı. Adı üstünde kaderi böyleymiş dediler.
12 yaşındayken iki bilezik karşılığında 40 yaşındaki adama kuma verilen kız çocuğu şöyle anlattı. “Yanına yatmaya korkardım, bana oyuncak almayınca ağlardım”
11 yaşındayken 40 yaşında bir adamla evlendirilen kız çocuğu ise “çocuk doğuramıyor diye çok dövüldüğünü, üç dört sene kayınvalidesinin koynunda yattığını” söyledi.
12 yaşındayken okuldan alınıp başlık parası karşılığında 55 yaşında bir adama verilen kız çocuğu “ derslerim çok iyiydi, rüyamda sürekli mezun olduğumu görüyorum” dedi.
30 yaşında bir adamla evlendirilen 13 yaşındaki kız çocuğu araştırma yapan öğrencilere şöyle anlattı..” İlk gece beni tek başıma süslü bir odaya soktular. Korkudan bayılmışım, kolonya verdiler. Evlendirildiğim adam odaya girdi bana “hadi gel seninle evcilik oynayalım dedi, bu cümleyi hayatım boyunca unutmayacağım”…
Henüz 14 yaşındayken 10 bin liraya beş çocuk, dokuz torun, sahibi yetmişlik bir dedeye verilen kız çocuğuysa seneler sonra aynı ekibe ağlayarak şöyle yakardı. “ Annemi asla af etmeyeceğim. Hayatımı değiştirme imkanım olsaydı, en önce babamı değiştirirdim” dedi.
Alıntı : https://www.ozgurkocaeli.com.tr/makale/4403884/sevcan-tamer/butun-sucu-kiz-cocugu-olarak-dogmak
Yaren lise üçüncü sınıfa geçtiğinde Suna hanımın kızı annesini bir bakım evine yatırmak istediğini söyleyerek Zeliha ve kızının kendilerine kalacak bir yer bulmalarını istedi. Suna hanımda son bir yıl içinde alzheimer hastalığı baş göstermişti, henüz çok ileri bir seviyede değildi ama kızı onun profesyonel bir bakımevinde olmasının daha uygun olacağını düşünmüştü. Çevresinde bu hastalığı evde baktıranlardan dinlediği çokça hikaye vardı. Zeliha ve Yaren onun bu kararına itiraz edecek durumda değillerdi. Neyse ki kadıncağız onlara bir yer bulana kadar süre vermiş annesini ondan sonra seçtiği yere yatırmayı planlamıştı. Evi de kiraya verip, annesinin bakım masraflarına dahil edecekti.
Zeliha yıllardır bu ana hazırlandığı için paniğe kapılmadı, sadece bir yer bulmaları için kızının bir süre annesinin yanında durması gerekeceğini söyledi. Böylece günde iki saat yer aramak için planlama yaptılar. Zeliha’nın bütçesine göre kızı ile birlikte rahatça yaşayacak bir yer bulması tam bir ay sürdü. Her gün nefes nefese evden çıkıyor düzgün gecekonduların olacağını düşündüğü yerlere bakmaya gidiyordu. Her bölgede de yanında bir genç kızla, dul bir kadın olarak yaşanmazdı. Tam her şeyi atlattık derken yeniden şuursuz erkeklerin yarattığı kabusların içinde sürüklenmek istemiyordu.
Yıkık dökük bir ev değildi. Büyük olmasa da bir bahçesi vardı. En azından toprağından faydalanabilirlerdi. Köydeki yaşamı boyunca ekip dikmeyi öğrenmişti. Ev sahibi ile anlaşmadan önce bir kez de kızıyla gitti. Yaren uzun süredir bir odanın içinde sürüp giden hayatının ardından bahçe içinde bir evde yaşama fikrinden o kadar mutlu oldu ki, Zeliha hiç zaman kaybetmeden evi tuttu. Suna hanımın bakımevine yerleştirilmesinden sonra kızı evden bir çok eşyayı onlara verdi. Böylece Doğukan’lardan aldıkları Suna hanımdan gelenlerle hiç masraf yapmadan yeni evlerini döşemiş oldular. Burası Yaren’in okuluna biraz uzaktı ama o artık kocaman bir kız olmuş, kendi başına okuluna gidip gelebilecek yaştaydı.
Hayatlarında ilk defa kendilerine ait bir evleri olmuştu. Hayatın yeni ve güzel bir dönemine girdiklerine inanıyor, ana kız her gece şükürler ediyorlardı. Zeliha çevreye haber salıp, yine bir kaç temizlik iş buldu. Başlangıçta haftada bir iki gün iken, zamanla pazar hariç her gününü doldurdu. Bu zamanda hem güvenilir hem çalışkan bir yardımcı bulmak zor olduğundan gittiği yerler onu başka yerlere önermişti. Geleceğe dönük bir garantisi olmasa da gündelikçilik onlara yetecek parayı kazandırıyordu.
Lise son sınıfa geldiğinde Yaren Doğukan ağabeyine mesaj yazarak mezun olduktan sonra üniversite sınavına girmeyeceğini bir iş bulup çalışmak istediğini yazdı. Doğukan onun bilgisinin bir yerlerde çalışmaya yeteceğini biliyordu ama yine de liseden sonrasını okuması gerektiğini söylüyordu. Eğer üniversiteye giderse annesinin onun masrafları için daha çok çalışması gerekecekti. Artık eskisi gibi değildi, hastalanıyor, dizlerini yere koyarak iş yapmaya alıştığı için dizleri sürekli pişik ve yara oluyordu. Bir an önce işe girerse hiç değilse annesi de biraz dinlenme fırsatı bulurdu. Bu gerekçelere Doğukan’ın elbette söyleyeceği bir şey yoktu ama Yaren gibi akıllı bir kızın şartlar yüzünden eğitimini bırakıp, gelecekte gelebileceği yerlerden vazgeçmesine çok üzülmüştü. Yaren’e bir şey söylemeden eski ev arkadaşları ile haberleşti ve durumu anlattı. Hepsi onunla aynı fikirdeydiler, elbette lise mezunu olarak çalışsa da başarılı olurdu, azimli ve donanımlıydı, ancak iş yerlerinde üniversite diploması önemliydi. Daha iyi koşullarda olması için o diplomayı alması gerekirdi.
Yaren annesine henüz bu kararını açıklamamıştı, itiraz edeceğinden ve üniversite okuması için ısrar edeceğinden adı kadar emindi. Uygun bir fırsat bulup, onu ikna edici bir konuşma yapmak için fırsat kollarken elektronik posta kutusuna önce reklam sandığı bir elektronik posta mesajı geldi. Şehirdeki bilgisayar şirketlerinden biri başarılı Bilişim Teknoloji Öğrencilerine hem üniversite bursu veriyor hem de stajla başlayarak kendi bünyelerinde çalışarak harçlıklarını çıkarma için fırsat veriyordu. Yaren’in tek yapması gereken üniversite sınavında mesleği ile ilgili bir bölümü kazanmak ve bu elektronik posta mesajına yanıt vererek başvurmak istediğini söylemekti. Okuduklarına inanamadığı için mesajı tam beş kez okudu. Sonra doğru anlamamış olacağını düşündüğü için Doğukan ağabeyine gönderdi. Doğukan’dan mesajın içeriğinin tamamen doğru ve güvenilir olduğuna dair bir yanıt geldi. Öyleydi çünkü bunu onlar araştırıp, Yaren’in elektronik posta adresi ile bir ön başvuru yapmışlardı.
“Ben sizin hakkınızı nasıl ödeyeceğim!” yazdı sevinçle, Doğukan “Başarılı olarak sevgili kız kardeşim!” diye yanıtladı hemen.
Zeliha akşam eve geldiğinde Yaren’in sevinç ve heyecanla anlattıklarını dinleyince çok sevindi. Başarılı olsunlar diye onca dua ettiği bu delikanlılar ayrıldıklarından beri Yaren’in elini hiç bırakmamışlardı. Herkes her şey için gençleri suçluyor veya onları eksik görüyordu ama Zeliha bu ülkenin geleceğinin bu pırıl pırıl çocuklarla aydınlık olacağından şüphe dahi duymuyordu. Bir diğer güzel haber yazın Doğukan gelip onları ziyaret edecekti. Böylece üniversite ve sonrası için planları yüz yüze yapma şansları da olacaktı. Zeliha kızına Doğukan geldiğinde hepsini onlara yemeğe beklediklerini yazdırdı. Çocuklar bu daveti seve seve kabul ettiler.
(devam edecek)