Sahte – Bölüm 23

Zeynep, Suzan’ın başına gelenlerden gerçekten çok etkilenmişti, ölen o iki kızı düşünmeden edemiyordu. İsteyerek yaptıklarından sonra, istemeden yaptığı bu kaza hayatta yapabileceği en büyük kötülük olmuştu belli ki. Kolayca sıyrılamayacağı kadar büyük bir kötülük hem de.

“Ben o kadınla tanışabileceğimi düşündüm en azından!” dedi Metin’e, “Yani o kadar acı çekmiş birini reddederek üzmeye gerek yok. Benimle tanışmak ona ne katacak bilmiyorum ama sonuçta dediğin gibi ona öfke duymak için bir nedenim yok!”

“Bence doğru kararı vermişsin! Şimdi kapatmam gerek telefonunu Mukaddes hanıma vereyim numaranı siz aranızda halledin bundan sonrasını.”

“Tamam! Sen iyi misin peki?”

“Bilmiyorum, Suzan’ın başına gelenlerden biraz etkilendim sanırım. Yani kafa karıştırıcı olabiliyor hayat çoğu zaman!”

“Evet, çok yoruldum artık biliyor musun? İnsanların bu kadar sahte olması, hayatımı parça parça koparıp almaları, sanki bedenimden et kopartıyorlarmışcasına canımı yakıyor. İyileşseler bile izleri kalıyor ve ben o izleri gördükçe, bedenimde kalan kökleri varmışçasına yeniden acımaya başlıyorlar.”

“Gerçekten yaşadığın her şey için çok üzgünüm. İnan bana, elimden gelse hepsini düzeltmek isterdim ama yapamıyorum!” dedi Metin üzüntüyle.

“Biliyorum! Mukaddes hanımla birlikte sen de gelemez misin?”

“Çok isterim ama evin durumuna bağlı”

“Evet, biliyorum haklısın!” dedi Zeynep. Annesi ile ilgili yüzleşmesi gereken bu yeni süreçte tek başına olmak istemiyordu. Güvenebileceği bir tek Metin kalmıştı hayatında. Güvenmekten öte, buraya geldiğinden beri onu gerçekten özlediğini fark etmişti.

Metin’in de içinde bir şeyler alevlendi Zeynep’in gelmesini istemesiyle birlikte. Onun yanında olmak, onu yaşadığı her şeyden uzaklaştırıp, koruyup kollamak için dayanılmaz bir istek duyuyordu içinde. O çaresiz ve korunmaya muhtaç biri olduğu için değil, sevgiyle şifalanabilsin diye. Telefonu kapattıktan sonra ablasını aradı hemen ve olan biteni ona anlattı.

“Annemleri de alıp beni ziyarete gelmeye ne dersin. Ağabeyimiz gelmeden önce, annemlere de bir değişiklik olur. Sen arkadaşınla ilgilenirken ben de onlarla ilgilenirim. Özledim de zaten!”

“Abla sen harika bir insansın!” dedi Metin coşkuyla.

“Ben annemi arar konuşurum bu gün, sen bir şey söyleme.”

“Tamam!”

Telefonu kapatır kapatmaz, Mukaddes hanımın numarasını çevirdi hemen. Ablasıyla konuştuktan sonra sesine gelen coşkuyu, Zeynep’in görüşmeyi kabul ettiği haberini aldıktan sonra Mukaddes hanımın sesinde de duymuştu. Yaşlı kadın ağlamakla, gülmek arasında kalmıştı bir süre ama sonra sesine bir canlılık gelmişti.

“Sen de gelecek misin?” diye sordu kapatırken Mukaddes hanım, belli ki onun da Zeynep’in karşısına tek başına çıkmak için fazla cesareti yoktu.

“Evet” dedi Metin sevinçle, “Gitmeye karar verdiğiniz tarihi bana da söylerseniz, ailemi Adana’da yaşayan ablamın yanına götüreceğim!”

“Sen iyi bir çocuksun!” dedi Mukaddes hanım telefonu kapatırken.

Ergin, ondan ayrıldıktan sonra Suzan’ın yaptığı kazayı duyunca iyice şoka girmişti. O gün görüşmemiş olsalar ve Ergin o sözleri söylememiş olsa, kaza gerçekleşmemiş ve o iki kız hayatta olacaklar mıydı acaba? O gün Suzan’dan ayrıldıktan sonra Metin’i aramıştı ama Metin açmamıştı telefonu. Zeynep’in nerede olduğunu onun bildiğine emindi. Takımından kovulmuş, bir kez daha gözden düşmüştü. Zeynep’i bir hiç uğruna kaybettiğini yeni yeni anlıyordu. Etrafında olan biteni anlayamamış, öfkesinin kurbanı olmuştu. Şimdi aynı öfke belki de o iki kızın hayatına mâl olmuştu. Etrafındakiler takımdan kovulmasının ardından birer birer eksilmeye başlamışlar, gerçek bir arkadaşı bile olmadığını anlamıştı. Eğer o adam doğruyu söylüyor ve tüm bunlar Suzan’ın hırsları yüzünden yaşanıyorsa başından sonuna kadar üç ölüm ve mahvolmuş bir çok hayat bırakmıştı ardında Suzan’ın ve onun hırsları. Bunca şeyden sonra Zeynep’in onu kabul etmeyeceğini bilse de yine de onu görmek, hatasını anladığını söylemek istiyordu. Kimse nerede olduğunu bilmiyordu Zeynep’in. Bilenler de söylemek istemiyorlardı belli ki.

Metin çoktan engellemişti Ergin’i. Zeynep’in hayatına mutsuzluktan başka bir şey getirmemiş, Ahmet amcanın ölümüne neden olacak kadar acı vermişti onlara. Bu kararı Zeynep’e danışmadan almış olsa bile, Ergin’i bir daha kesinlikle yaklaştırmayacaktı ona.

Gülcan hanım ve Hüseyin bey kızlarının başına gelen olaydan sonra yıkılmışlardı. Sigaradan haberleri olmadığı için sadece alkollü araba kullandığı için olduğunu sanıyorlardı. Sigaradan ve diğer tüm kötülüklerden habersiz, kızlarının mahvolan hayatına yanıyorlardı. Diğer iki kız için de çok üzgünlerdi, kızlarının geriye kalmasına sevinemiyorlardı bile. Geçmişten, bu güne sevgileri yüzünden gerçek karakterini görmeze geldikleri kızları, diğerleri ile birlikte sonunda kendini sokan bir akrep gibi kendini ve ailesini de mahvetmişti. Konuştukları tüm avukatlar Suzan’ın bu suçtan uzun yıllar hapis yatacağını söylüyordu. Ülkenin meşhur aflarından birine denk gelmezse, çıktığında annesi babası bile hayatta kalmamış olabilirdi. Daha Zeynep’ten boşalan daireyi kiraya veremeden, insanların acımasız merakları ile baş etmek istemedikleri için iki daireyi de satışa çıkarıp taşındılar o mahalleden.

Onlar henüz taşınma kararı alırlarken, Mukaddes hanım Suzan’ın başına gelenlerden habersiz, yardımcısı ile birlikte Adana’ya doğru yola çıktı. Metin ve ailesi de aynı gün uçakla ablasının evine gittiler. Zeynep, hem Metin’i yeniden göreceği için, hem de Mukaddes hanımla baş başa kalmak zorunda olmayacağı için çok sevinmişti. Mukaddes hanım kızı evinde rahatsız etmek istemediğinden bir otele yerleşmiş ve orada buluşmalarını önermişti. Birden bire onun yeni kurduğu hayatına girmeye çalıştığını düşünmesini istemiyordu. Metin’de o saatte otele gelecek, üçü birden oturup kahve içip konuşacaklardı. Metin doğrudan otele gitmektense önce gidip Zeynep’i almayı daha uygun buldu. Böylece ikisinin baş başa konuşacak vakitleri de olurdu. Ablasının arabasını alıp, hemen Zeynep’in evine geldi. İkisi birbirlerini görüp bir kaç saniye bakıştıktan sonra sımsıkı sarıldılar.

“Metin iyi ki geldin!” dedi Zeynep sevgiyle.

“Elbette geleceğim, seni hiç bırakmayacağım artık! Nasıl hissediyorsun?”

“Bilmiyorum biraz gerginim galiba!”

“Gerilecek bir şey yok, annenle tanışmayacaksın, o yaşlı, yalnız bir kadın sadece”

“Evet her ne yaşamış olursa olsun, annemle tanışma şansımın olmamasına üzülmedim aslına bakarsan. Babamın yaşadıklarından sonra onu affedemezdim herhalde”

“Bunları düşünmene gerek yok artık. Mukaddes hanım gerçekten iyi biri, onu görünce anlayacaksın. Zavallı kadına bir şans vermiş oldun. Eğer bir daha görüşmek istemezsen o da seni zorlamayacaktır. En azından ben öyle düşünüyorum”

“Evet, beni zorlaması için bir neden yok zaten!” dedi Zeynep kederli bir sesle.

“Evet yok, o yüzden sakin ol şimdi!”

Sonra Metin annesi ve babasından bahsetti bir süre, buraya gelmek onları çok sevindirmişti. Ağabeyi geldikten sonra karar vereceklerdi ama ağabeyi gelmişken uygun bir ev olup olmadığına bakabilecekleri müjdesini vermişti.

“Yani geleceksin öyle mi?”

“Evet öyle görünüyor, zaten yeni eğitim dönemi başlamadan gelmemiz gerekir yoksa bir yıl daha işsiz kalırım!”

“Kesinlikle senin için okul müdürü ile konuşacağım! Düşünsene yeniden aynı okulda olabiliriz!”

“Harika olur!” dedi Metin, niyeti sadece aynı okulda olmak değildi ama Zeynep’in hayatının durulmasını bekleyecekti evlenme teklif etmek için. Bu teklifin ardından onu kaybetmeyeceğine de emin olması gerekiyordu elbette.

(devam edecek)

Sahte – Bölüm 23’ için 10 yanıt

  1. Çok güzel bir roman.Okumaya doyamıyorum.sonraki bölümü sabırsızlıkla bekliyorum.Ellerinize yüreğinize sağlık GULSEREN hanım.Size sağlıklı günler dilerim.

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s