Hayat yeniden yükleniyor – Bölüm 17

“Birileri geliyor!” dedi zihin okuyucu yorgun bir sesle, “Buradan bir an önce çıkmamız gerek!”

“Kim?” dedi Nur savaşçıya bakarak.

“Sadece biz değiliz işaretli, burada olduğumuzu fark ettiler! Bitmedi mi işiniz?”

“Tam değil! Enerjim bitmek üzere hızlı olamıyorum”

“Daha fazla duramayız!”

“Gidersek yarım kalabilir! Siz gidin!” dedi madde sihirbazı

“Delirdin mi asla olmaz!” dedi Nur heyecanla ve madde sihirbazının göğsüne dokundu hemen.

Savaşçı “Ne yapıyorsun?” demeye kalmadan gidip zihin okuyucuya da dokundu.

“Hissettiğim şeyi yapıyorum, onları geride bırakamayız! Belki de sandığımızdan güçlüyümdür!”

O sırada odadakilerin göremediğini fark ettiği diğer iki kişiyi gördü. Savaşçı çoktan harekete geçmişti bile. Nur elinde olmadan kafasını çevirip Seçkin’e baktı yeniden. Odada birbirlerini göremeyen iki varlık grubu vardı şimdi. Oturanların fark edemedikleri ve hayal bile edemeyecekleri tuhaf bir güç savaşı başladı. Nur bir an başının içinde çatlayacakmış gibi hissettiren ağrıyla iki büklüm oldu. Zihin okuyucu hemen yanına gelip onun zihnini korumaya aldı ve ağrı hemen kesildi.

Madde sihirbazı işini bitirmeye çalışırken, savaşçı ve zihin okuyucu diğer ikisi ile baş etmeye uğraşıyorlardı. Nur daha önce hiç görmediği bir mücadeleye şahit oluyordu. Yumruklar savrulup, silahlar patlamıyordu ama iki taraf zihinleriyle yarattıkları ateş topları ve benzeri akıl almaz şeylerle birbirlerini yok etmeye çalışıyordu. Mavi ışık sicimi Seçkin’in yakınına gelince Nur elinde olmadan gidip ona sarıldı.

Seçkin hissettiği titremeye bir anlam veremedi, titremenin ardından içine yayılan sıcaklık, kendini hasta hissettiğini düşünmesine neden oldu ve sandalyeden kalkıp, kapıya doğru yürüdü. O sırada babasının ağzında dolandırıp durduğu kelimeyi bir türlü söyleyemediğini fark etmemişti. Madde sihirbazı işini bitirmişi Nur’un yüklediği enerji ile ama yine de çok güçlü görünmüyordu. Nur hemen onun yanına gitti yeniden, tam elini göğsüne götürdüğü sırada “Hayır!” dedi madde sihirbazı, “Şimdi gücünü benim için kullanırsan sonrası zor olacak! Savaşçının tükenmeye başladığını hissediyordum. Zihin okuyucu başından beri maddeleşmeden bizi burada tutmak için uğraşıyor. Eğer seni biraz daha tüketirsek geri dönme şansımız kalmayacak.

“Peki süre ne oldu? Burada süreli kalabilecektik!”

“Onu hiç sorma! Buraya gelmemiz aslında çok iyi fikirdi ama süreyi aşmış olabiliriz!”

“Dönemeyecek miyiz?” dedi Nur tekrar Seçkin’e bakarak.

“Biraz daha oyalanırsak hayır!”

Nur bu sefer refleks olarak savaşçı ve zihin okuyucunun yanına gitti. Tuhaf bir şekilde içinden bir dürtü ile hareket ediyordu buraya geldiklerinden beri. Diğer varlıklardan birine doğru elini uzattı ve kendisi bile ne yaptığını bilmeden onun bedeninden kendi eline doğru gelen bir ışıkla sarsıldı. Bu tıpkı Seçkin bayıldığında onun göğsüne dokunduğu sarsıntıya benziyordu. Rahatsız edici ve sert! Hemen diğer elini orada yaptığı gibi yere doğru uzattı ve elektrik akımına benzeyen ışık bir şimşek gibi çıkıp gitti bedeninden. Varlık zayıf düşmüştü. Nur’da kendini güçsüzleşmiş hissetmişti ki diğer varlığı savaşçı indirdi. Zihin okuyucu ve Nur’u bir darbe ile madde sihirbazının yanına itekledi ve Nur’un elini zaman bükücünün göğsüne koydu.

“Haydi!” dedi madde sihirbazı diğerlerine ve bir anda savaşçı ve zihin okuyucunun da onların yanına geldi ve Nur en son savaşçıya dokunduğunu hatırlıyordu.

Gözlerini açtığında yatağındaydı. Neler olduğunu başarıp başaramadıklarını tam anlayamamıştı. Hep birlikte dönebilmişler miydi?

Hızlıca doğruldu ama gücü yataktan kalkmaya hemen yetmedi ve başı döndü. Önce yavaşça kalkıp oturdu. Olanları hatırlamaya çalıştı. Eli savaşçının göğsündeyken Seçkin’in yeniden kapıdan girdiğini görmüştü. Sonrasını hatırlamıyordu. Gözü komodinin üzerindeki nota takıldı sonra, uzanıp aldı.

“Yeni hayata hoş geldin!”

O zaman zihninde madde bükücünün sesi çınladı “Hayat yeniden yükleniyor! Başardık!”

Savaşçı hepsini bir araya toplayıp şifacının kalan enerjisini de aldıktan sonra kütüphaneye geri dönmüşlerdi. Hepsi çok yorgundu ama yapmayı planladıkları her şey başarılmıştı. Onların geri gelecek gücü bulması için Nur tüm enerjisini onlara yüklemişti.

Savaşçı onun diğer varlığa yaptığı müdahale için söylenip duruyordu, “Hepimizi riske attı bunu yapmamalıydı!”

“Hepimiz geri geldik!” diyordu zaman bükücü. Nur bunlar konuşulurken orada olup olmadığından bile emin değildi. Sesleri duyuyordu ama kendisinin nerede olduğundan emin değildi.

“O ekipteki ilk şifacı gücünün sınırını ancak böyle bulabilir!”

“Hepimizi riske atarak mı?”

“Başından sonuna kadar riskti bu yaptığımız öyle değil mi? Hayat yeniden yükleniyor şimdi. Hayatlarımıza döndüğümüzde her şey bambaşka olacak ve aslında biz bu bambaşkalığın iyi mi kötü mü olduğunu ancak yaşama yeniden karışacak anlayabileceğiz!” dedi zihin okuyucu

“Seçkin’in babası artık bu işin bir parçası olmayacak!”

“Seçkin devralmış olacak her şeyi!”

“Onun da babasının izinden gidip gitmediğini yarın göreceğiz. Onun zihnine hiç dokunmadık!”

“O bir seçilmiş!”

“Seçilmişler hata yapabilir bunu unutma! O zaman kazandıkları şansı kaybederler ama özgür irade onlar için de geçerli! Taraf değiştirebilir de ayrıca!”

“O zaman şifacıyı uyarmalıyız!”

“Yarın evinde uyanacak! Şimdi bizimle konuşamaz!”

Nur’un kalbi hızlı hızlı atmaya başladı duyduklarından sonra, Seçkin’i kaybetmiş olabilir miydi yani? Geçmişi değiştirmişlerdi. Seçkin’in babası ve diğerleri döndükleri zamandan sonra bu işin içinde bile olmayacaklardı. Seçkin bu durumda belki de babasının yerine geçmiş bile olabilirdi. Gerçi gelen tüm bağlantıları da engellemişlerdi ama? Başını çevirip saate baktı ve saatin alarmı o anda çalmaya başladı.

Bir an önce ofise gidip neler olduğunu görmek istiyordu. Seçkin ile tüm o yürüyüşler, sohbetler aynı şekilde tekrarlamış mıydı peki? Aralarındaki o güzel duygular hâlâ var mıydı? Ya yoksa?

Sıcak duş biraz sakinleşmesini sağladı, “Hayat bir sonraki savaşa kadar yeniden düzene girmişti! Herkesi kurtarmışlardı. Bu düşüncenin büyüklüğü Seçkin’i kaybetmiş olmanın korkusunu bastıramadı.

“Korkularınla onları besleme!” dedi zihnindeki ses, “Yarını kendin yarat! Cesur ol!”

Hazırlandı ve sakin olmaya çalışarak evden çıkıp iş yerine gitti. Ofis katına çıktığında Seçkin’in odasında olduğunu gördü göz ucuyla, içi rahatladı. En azından oradaydı hâlâ. Demek ki her ne değiştiyse yönetim katına çıkmasına neden olmamıştı. Derin bir nefes alarak odasına gitti.

Sonra bir anda aklına geldi ve telefonundaki mesajları kontrol etti. Eğer aralarında hâlâ bir şey varsa, mesajlaşmış olmalıydılar. Seçkin ismiyle gelen mesajları aradı bulamadı. Sonra telefon rehberinde Seçkin adını aradı. Gözleri dolmak üzereydi, artık arkadaş bile değiller miydi yani? Telefonunda kayıtlı olmamasının başka ne anlamı olabilirdi ki? Elleri ve dudakları titremeye başlayınca göz yaşlarını tutamayacağını anladı ve hızla kalkıp tuvalete girdi. Daha kapıyı kapatır kapatmaz hıçkırarak ağlamaya başladı. Bir süre ağladıktan sonra kapıyı açıp yüzünü iyice yıkadı.

En azından hâlâ aynı kattaydılar, onu yine her gün görebilirdi. Yaptıkları şeyin boyutları yanında bu bedelin lafını bile etmemesi gerekirdi ama kalbi bir türlü bu cümleye ikna olmuyordu. Derin derin nefesler aldı yeniden ve tuvaletten çıkıp yerine döndü. Geçerken elinde olmadan yine baktı onun odasına. Bu defa kapı kapalıydı. Yerine oturup belki de yanlış bakmışımdır diyerek telefonunu yeniden kontrol etti, S harfinde hiç bir isim kayıtlı değildi ve ondan gelen tek bir mesaj bile yoktu.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s